25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Hain Saldırıların Sonu Gelmiyor!

Türkiye öyle bir duruma geldi ki, çoğu insan gibi ben de televizyonların haber programlarını, günlük gazeteleri ve interneti takip etmek istemiyorum. Ekranlarda aynı kişileri görmekten sıkıldım, kayıkçı kavgalarından bıktım; her gün şehit haberlerini, ay yıldızlı bayrağa sarılmış tabutları, feryat eden gariban aileleri izlemek istemiyorum.

Ne çare ki; bizim işimiz bu…

Gündemi takip edecek, yazınızı objektif olarak yazmaya çalışacaksınız… Ne var ki, her gün şehitlerimizin, aslan gibi çocukların, askerlerimizin resimlerini gördükçe elde olmadan objektif olmaktan sıyrılıyoruz…

Saldırıların ardı arkası kesilmiyor… Güneydoğu’nun çeşitli yerlerinde, öz be öz Türk olan, tarihi geçmişi olan Diyarbakır, Hakkâri, Mardin, Van gibi şehirlerimizde güvenlik güçlerine yönelik taşlı sopalı saldırılar, taciz atışları birbirini izliyor. Sınırdaki askerlerimize neredeyse hemen her gece saldırılar yapılıyor… Sınır karakollarımız ele geçirilmek isteniyor, her biri gerçek kahraman olan özverili askerlerimiz, polislerimiz karşı koyuyor, canlarını veriyor, yaralanıyor…

Bu saldırıların ardında kimler var? Dış güçler, taşeronlar deniyor, kimse açıkça isimlerini söylemiyor. Nejat Uygur dediği gibi bilen biliyor, anlayan anladı deniyor!... Oysa anlamak istemeyenler hiç oralı olmuyor, bildiğini okuyor…

Açılım, açılım diye ortaya çıktık, birilerini daha da saldırganlaştırdık. İmralı’da bir eli yağda bir eli balda olan, sivrisineklerden bile korumaya çalışılan adam avukatları aracılığı ile demeçler veriyor, tehditler savuruyor. 31 Mayıs’tan sonra başınızın çaresine bakın, artık sizi koruyan ben yokum demek istiyor!...

Galiba adam haklı; baksanıza bu sözlerden sonra asker ve polis karakollarına saldılar arttı. Hemen her gün başka bir yerde saldırı haberleri, bazı illerde güvenlik güçleriyle çatışanları görüyoruz. Son olarak İstanbul’da, Halkalı’da askeri servis aracına bombalı saldırı yapıldı ve yine şehitlerimiz var… Bizler ise saldırganların sınır ötesinden geldiğini sanıyoruz. Oysa asıl hainler içerimizde… Onları bulmak yakalamak, cezalandırmak çok mu zor?

PKK terör örgütüdür sözünü ağızlarına almaktan korkanlar meclise girmişler… Dokunulmazlık zırhı altında diledikleri gibi konuşuyorlar. Her eylemde de hazır ve nazırlar… Ne garip ki, güvenlik güçlerimizin elleri kolları bağlı, yalnızca kendilerini savunmaya çalışıyorlar… Şehir içerisinde taşlarla, Molotof kokteylleri ile kendilerine saldıranlara su ve biber gazı sıkmakla yetiniyorlar. Bunu bilen karşı taraf daha da azgınlaşıyor.

Türk askeri ve polisi kendilerine yapılan saldırılara karşı koyacak güç ve cesarette ama taşeronlar izin vermiyor. Aynı olay İsrail askerine MOSSAD’a yapılmış olsa aynı davranışla mı karşılaşırlardı? Onlar gözlerinin yaşına bakmaz cezalarını anında verirdi. Suçlu suçsuz ayırımı yapmadan…

Açılım, açılım dedik, açılımı saldırganlar yapıyor. Her gün bir yere saldırıyor; bununla da kalmıyor, Kandil ve Mahmur’dan İmralı izniyle gelen örgüt üyelerinin aylar sonrası tutuklanmasına karşı çıkan BDP’li bir milletvekili Batman’da halka çocuklarınızı askere göndermeyin çağrısı yapıyor…

Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü üzerine yemin eden, diğerleri gibi bu devletin her türlü imkânından yararlanan, yüklü maaş ve ödenek alan milletvekili bakın neler diyor;

“Gider paşa paşa cezaevinde yatarız... Bundan sonra çocuklarınızı askere göndermeyin.” Ardından da olağanüstü hal ilan edilmesine gerek yok. Zaten olağanüstü hal yaşıyoruz demek cüretini gösteriyor…

Söyledikleri Türk Ceza kanunlarına göre alenen suç… Bazı cahil insanları askerden kaçmaya, soğutmaya çalışıyor. Savcılar dokunulmazlık zırhındaki bu adamla ilgili dosya hazarlar mı bilemiyoruz…

Acaba çocuklarınızı askere değil dağa gönderin mi demek istiyor?

Bu arada bizler güvenlik güçlerine taşla saldıran ve onları yaralayan çocukları kurtarmak için yasa tasarıları hazırlıyoruz. Bir milletvekili Kürtçe eğitim diyor, kendi dilimizle eğitim hakkımız diyor... Bunu derken de aynı bölgelerde, Kürtçeyi kabul etmeyen Zazaca konuşanları nedense hiç düşünmüyor… Alevi vatandaşlarımızı dikkate almıyor…

Ne açılım ama… Demek açılım böyle bir şeymiş!..

Hakkâri Şemdinli’de beş saat boyunca eşkıya ile çatışan, anında yardım alamayan ve şehit olan askerlerimiz için Türkiye’de acıklı sahneler yaşanırken BDP’nin Kahramanmaraş olağan genel kurulunda BDP’li bir milletvekili oradakilerle halay çekip oynuyor, neyin zaferiyse zafer işaretleri yapılıyor… Ardından da “Türkiye’de savaş yaşanıyor, tüm anaların başı sağ olsun” dedikten sonra sazlar çalıyor, Kürtçe şarkılar söyleniyor. Ancak onlara kızmak da biraz olanaksız gibi geliyor… Şehit olanların, duyarlı vatandaşlarımızın evlerinde acılar yaşanıp, dualar edilirken aynı duyarsızlığı vur patlasın çal oynasın örneği eğlence yerlerinde, televizyonlarda ve Boğazdaki eğlence mekânlarından havai fişeklerin atılmasıyla görüyoruz…

Artık ateş düştüğü evleri yakmıyor, hepimizi yakıyor. Gün gelecek bu insanlar, gencecik fidanlar neden öldüler diye soracağız.

İşte o zaman kimleri suçlayacağız?

Açılım komedisini yeterince yapamadığımız gibi bugünkü yasalarla bunu önlemek de yetersiz. ABD gibi, demokrasinin en gelişmiş ülkesinde olduğu gibi devletin bütünlüğünü bozmak isteyen, kanlı teröristlere karşı idam cezasının getirilmesi ve onarın teşhir edilmesi düşüncesi toplumda yer etmeyle başladı. Bunu bizlere gelen e-maillerden de görüyoruz… Toplumun, anaların, babaların ağlamasını artık kimse istemiyor. Hamasi nutukları, timsah gözyaşlarını da görmek istemiyor… Sorumluluğu güvenlik güçlerinin, askerin üzerine de atmayalım… Onların ellerini kollarını bağlamayalım… Araplara gösterdiğimiz yakınlığın en az yarısını onlara gösterelim…

Tek kelime ile yeter artık…

erdemyucel2002@hotmail.com  
 

Yayın Tarihi : 22 Haziran 2010 Salı 14:21:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Erdal Geyikçi-sanatcı.. IP: 88.247.32.xxx Tarih : 23.06.2010 18:49:33

Merhaba erdem abi...söze nerden başlasam diye düşündüm.Ben  işim icabı insanların içindeyim.son günlerdeki terör olaylarını insanlardan duyduklarımı anlatayım.Benim çok kürt arkadaşım var,çogu bu olaylara karşı.!İnsanlar artık durmasını istiyor ve gerekliyse idam yasasıda çıksın diyorlar.İran kadar olamadık diyorlar.iranda terörüst başını astılar,türkiye yapamıyor diyorlar.Ben insanların asılmasına,idama karşıyım.ama Amerikanın her istegini yapıyoruz.Amerikada yapıldığı gibi şırınğayla damardan enjekte edilerek,acı vermeden idam yasası çıkabilir.İnsanların çoğunluğu,Terör örgütüne yardım ve yartakcılık edenler başta olmak üzere masaya yatırılmalı herkes diyorlar.!Ben yaptığım iş icabı sanatcı sayılırım.Sanatcıda toplumun aynası derler.!İnsanlara öldürmekle ve idam etmekle bu iş çözülmez desemde,onlar öldürüyor bumu çözüm diyorlar.!Çevremdekilerin çogunluğu ak partiye karşılar.ama terör olayını bitirsin ve idam yasasını,dokunulmazlığı çıkarsınlar.Akparti 100 yıl başımızda kalsın diyorlar.!Anayasayı degiştirenler,dokunulmazlığı ve idam yasasınıda çıkarırlar diyorlar.!Seninde dediğin gibi israil 2 askeri öldürüldügü için filistine  neleri yapmıştı.Bizim ölenlerimizi sayısını kaç.?insanlar eger bu terör örgütünün arkasında devlet varsa onlara karşıda tutumumuzu gösterelelim:Bir bir ölmektense çanakkalede ve kurtuluş savaşlarında yaptığımız gİbi yaparız diyorlar.!şimdi kendi düşüncemi söylemek istiyorum erdem abi.Burdan muhalefetteki liderlere sesleniyorum:Gün birlik zamanı,Birlikte çözmeliler Terör olayını.MUHALEFETTEKİLER BİR BİRLERİNE KARŞI ASLANLAR.AMA ARTIK TİLKİLERİ BERABER BULMALILAR.Saygılarımla.erdal geyikçi-sanatcı..


Dr. S. IP: 88.231.88.xxx Tarih : 22.06.2010 20:30:51

Sayın Erdem Yücel; Yaşım altmışbirdir. Refah ve mutluluk içinde geçirdiğim çocukluk ve gençlik dönemlerinden sonra, Türkiye'nin bugünkü halinde yaşamak ne kadar acı !.. Yaşantımda şahit olduğum olayları, çağdaşım olarak sizlerle birlikte yaşadık. Bana en çok acı veren durum, Türkiye'nin, malûm siyasiler tarafından "mirasyediye kurban gitmesini" gün ve gün izlemektir. "68 Kuşağı" olarak 'bağımsız Türkiye' nidalarıyla, kitleler arasına Kızılay'da yürüyüşüme şu an tiksintiyle bakmaktayım. Halbuki o zamanlar pekakanın bugünler için hazırlık yaptığını anlamak mümkün değil idi. Ayrıca bu dönemde, apo namussuzunun Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde düzenlenen bir toplantıda 'Türk gençlerini nasıl istismar ettiğine' de şahit olmak bahtsızlığına uğrayan bir kişiyim. Gençlik heyecanıyla ve bilinçsiz olarak kitlelerin arkasından yürüdüm; ne yazık ki, sonradan bunların gerçek yüzlerini anlayabildim. Önder olarak başı çekenlerin isimlerinin başında - her nedense - "Kürt" lakabı vardı.  Dün ile bugünün siyaset anlayışında yaptığım muhasebede, Rahmetli Adnan Menderes'i, her daim anmaktan kendimi alamıyorum. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül olaylarına şahit olan bir kişi olarak da, TSK'nın bugünkü ortamda düşürülmeye çalışıldığı durumlara anlam veremiyorum. Çelişkiler içinde geçirdiğim hergünün her ânı, askerlik çağında olan oğullarımın yüzüne bakarken, söyleyecek hiçbir şey bulamayıp, keder içinde düşüncelere dalıyorum. Bizler bugünlere ve bugünkü siyasilere layık bir toplum muyuz ? Nerede kaldı, Demirel, Ecevit ve hatta Erbakan zamanlarının saygınlık içeren siyaseti ve de bu dönemlerdeki Dış siyasetimizdeki saygınlığı.. En içten saygılarımı sunarken, acılar içinde son sözümü haykırıyorum: "TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR !"   


sevda kara IP: 212.156.62.xxx Tarih : 23.06.2010 16:43:03

Erdem Bey Türkiyenin şuanki gidişatı beni derinden üzmekte nasıl olurda Türkiye Cumhuriyeti bu Teröre hala dur diyemedi istihbaratımız ve Sayın Başbuğ ne  yapıyor ne gibi çalışmaları var bu çocukar hala neden ölüyor ailelerin üzülmelerini artık istemiyorum.Askeriye başı boşmu kaldı yoksa ergenokan adı altında hapise atılan paşaları ve askerleri geri istiyoruz.Ulu önder ATATÜRK güçlükle kurmuş olduğun Türkiye Cumhuriyetini kimlerin eline bıraktın.Kürt kardeşlerim VATAN BÜTÜNDÜR hepimize yetecek kadar toprağımız var yeter artık kan dökülmesin genç fidanları toprağa koymayalım.Onların umutları var.