17
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Her gün cambaza bakıyoruz!

Bazen kendimce düşünürüm; biz neden böyle olduk, toplum niçin coşkusunu yitirdi diye… Bazılarımız üzerimize ölü toprağı serpildi derken bazıları da dünyadan habersiz uykuya yatmış, mışıl mışıl uyuyor…

Çevremizde olup bitenlerle ilgilenmiyor, daha da kötüsü umursamıyoruz. Her zaman yazıp söylediğim gibi tarihimizi de yeterince bilmediğimizden ondan da örnek alamıyor, kıssadan hisse çıkaramıyoruz. Aradan yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen dört cihana hâkim olduk gibisinden hamasi sözlerle kendimizi avutuyor, o koca imparatorluğun nasıl çözülüp yok olduğunu düşünemiyoruz. Son yıllardaki tarihi dizileri izlerken onlardan ders çıkarıp çıkaramadığımız da bilemiyorum.

Yazılı ve görsel basında yaratılan suni gündemlerle; kürtaj ve sezaryen gibi konuları tartışarak politika yaptığımızı sanıyor, dış dünyada olup bitenlere bigâne kalışımıza da şaşıyorum.

Belediye başkanlarından birisi ortaya çıkıyor; “Anası olacak kişinin hatasından dolayı çocuk niye suçu çekiyor? Anası kendisini öldürsün” gibi akla hayale gelmeyecek sözler söylüyor. Bu sözlere bazı kadınların tepkisi büyük oluyor ve başkana yumurta atıyorlar. Jinekologlar, kürtajın yasaklanması halinde bazı kadınların ilkel metotlarla düşük yapmaya çalışacaklarını ve yaşamlarını yitireceklerini söylüyor. Öte yandan sanki asıl görevi buymuş gibi, Diyanet İşleri Başkanı siyasetçi gibi ortaya çıkıp, cenin üzerinde anne ve babanın mülkiyet hakkı olmadığını, ceninin mülkiyet değil emanet olduğu gibisinden saçma sapan sözler söylüyor. Kuşkusuz, bazılarına yaranmak (!) amacıyla söylenen bu sözün ardından din kitapları araştırılıyor. Kimse de din kitaplarının ortaya çıkışında kürtaj veya sezaryen gibi tıbbı bir olay var mıydı diye düşünmüyor! Din üzerinden kürtaja vurgu yapılmak istenirken, öte yanda kadınlar ve kadın kuruluşları “benim bedenim benim kararım, ellerinizi bedenimden çekin” diyorlar...

Bizdeki bu tartışma dünya basınına da yansıyor. Türkler Kürtlerin yüksek doğum oranından ötürü nüfusu dengelemeye mi çalıyor gibisinden yorumlar yapılıyor. Bu tür tartışmaların yapıldığı bir ülke Avrupa Birliği’ne girer mi derseniz; o da başlı başına bir konu!..

Kürtaj, mürtaj (!) derken karabatak gibi başkanlık sistemi tartışması gündeme bir geliyor, bir gidiyor. Başbakan yardımcılarından birisi Anayasa’nın laiklikle ilgili 24 ve 136. maddelerinin değişeceği sinyallerini verirken, televizyonlarda ve İl Müftüleri Seminerinde, “bizde zaten yarı başkanlık sistemi var, 2007 halk oylaması da bunu fiilen göstermiştir” diyerek doğruyu söylüyor. Gerçekten de Başkanlık Sistemi tek kişinin egemenliği olarak düşünülürse bizim ülkede de adı konmamış başkanlık varmış da bizim haberimiz yokmuş diye insan elinde olmadan düşünüyor!

Bazıları din devletine doğru adımlar atılıyor mu, atılmıyor mu derken PKK yine boş durmuyor. Mayın tuzağında bir binbaşımız ve uzman çavuşumuz yaşamlarını yitiriyor. Ardından dinleye dinleye kanıksadığımız cümleler peş peşe geliyor: “Teröristlerin yakalanması için geniş çaplı ve hava destekli operasyonlar başlatıldı…”

PKK’nın kaçırdıkları kişilerle ilgili de basında bir habere rastlanmıyor. Oysa İngiliz komandoları Afganistan’da kaçırılan ikisi yabancı dört kadını,Taliban mağarasına yapılan operasyonla kurtarmışlardı.

Türkiye komşuları ile yine sorunlar yaşıyor. Hiç gereksiz İsrail ile köprüleri atmamızın ardından Malatya Kürecik’de kurulan füze kalkanları İran’ı haklı olarak rahatsız ediyor. İran sürekli olarak “ABD veya İsrail’in nükleer tesislerini bombalaması halinde Türkiye’yi vurma” tahdidinde bulunuyor. Ne yazık ki, bunu görmezden geliyor, ses çıkarmıyoruz. Kısacası İran İncirlik ile Kürecek’i gerektiğinde vuracağını açıkça belirtiyor. Bunun böyle olacağı önceden belliydi.

Suriye ile savaş tehlikesi Demoklesin kılıcı gibi başımızda asılı duruyor. Türkiye’nin bir zamanların dostluğunu unutup bir anda Suriye’de Esad rejimini karşısına alması da dış politikada en büyük yanlışların başında geliyor.

Kürtaj, sezaryen gibi konuları gündeme taşıyacağımıza öncelikle İran ve Suriye ile ortaya çıkan sorunları çözmemiz, İsrail’i karşımıza almamamız gerekirdi. Ama olmadı ok yaydan çıktı bir kere… Irak için bir şey diyemiyorum; her zamanki gibi al gülüm ver gülüm politikası sürüp gidiyor. Basın da konuların üzerine gidemiyor eleştiri getiremiyor.

Hikaye hepinizin malumudur. Hemen her gün cambaza bakıyoruz!..

erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 7 Haziran 2012 Perşembe 10:03:15
Güncelleme :7 Haziran 2012 Perşembe 12:07:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.56.xxx Tarih : 7.06.2012 19:39:00

Hocam ellerine saglik"yazmak icin malzeme cok oldugu icin,Her seyi güzelce siralamisin.Önce igneyi kendimize batiralim,civaldizida baskasina,Bircok yorumumda,Avrupalilar Türklere ne yaparsaniz kaldirir derler.Cünkü Türkler cabuk unutur.Bu degimlerine cok karsiydim,meyer haklidirlar.Cünkü biz gecmisimizi unutmus durumdayiz.Tarihi dizilere bakanlarimizin bir cogu bunun bir film oldugunu,veya kim nasil giyinmis,kim ne söyledi diye bakar olduk.Ders cikarmak icin zorluk cekeriz.

Türkiye,de Baskanlik sistemi resmi olmasa dahi vardir.Görülen köy kilavuz istemez derler.Hersey ortada Sayin Basbakanimiza partisinden biri cikip muhalefet edecek cesareti varmi.Kamu oyuna yansiyan bütün haberler,de önce Sayin Basbakanimiz duyurmustur,ondan sonra Bakanlarimiz ve milletvekillerimiz ayni sekilde destekliyerek karsilik vermislerdir.Buna ister yari baskanlik degin,ister tam baskanlik,degin,amma vardir.

Komsu ülkelerimizin sorunlari kendilerine aittir.Bizim karisip kendimizi onlara düsman göstermemiz yanlistir.ABD yi Israil,i sevindirecem diye,komsularimizla düsman olmamiz Türkiye acisindan iyi seylerin olmiyacaginin delaletidir.Sen beni hergün döveceksin,bende birgün seni nasil yenerim planlarini yaparim.Kurtaj konusuna deginmiyecem yeteri kadar mide bulandirdi.PKK konusu gene saglik ekibine saldirmislar onlar icin birsey demeye gerek yok,Allaha havale etmek lazim saygilarimla.


yasar ertas IP: 79.192.156.xxx Tarih : 7.06.2012 14:35:30

biri bir erik yiyor erik oldu gündem erik yiyendemi suc eriktemi suc erik yedi diye onu mushur edendemi suc bunlari bir bir inceleyelim tencere yuvarlandi kapagini buldu sözümüzü hatirliyalim  sak diye bu lafimizi gündemlerimize yapistiralim Aslinda su tekerlemede  bir zamanlar cok meshurdu tam hatirlamasamda söyle idi

Yerde buldum bir erik kapti bir ala geyik   geyik nerde ormana kacti orman nerde orman yandi bitti kül oldu  kül nerde rüzgar aldi götürdü tam hatirliyamadim kusuruma bakmayin ama bizim gündemlerimizde ayni buna benzer gibi oluyor rüzgar alip kül misali götürüyor tingir mingir islerimiz yarim otamatik kendi kendine gidiyor