2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Hrant Dink’in Cenazesinden Alınacak Dersler


Türkiye’nin zor bir dönemeçten geçtiğinin çoğu kişi bilincinde değil. TBMM Irak konusunda gizli bir oturum düzenliyor, dışarı haber sızmaması için toplantı boyunca sağır ve dilsiz hizmetlilerden yararlanıyor. Doğu ülkelerinden alınan ve Türkiye ekonomisinin bel bağladığı, sanayi ve ısınma sistemlerini ona göre ayarladığı, doğal gaz konusuna açıklık getirilemiyor. Şer odaklarının yuvalandığı Kandil Dağına operasyon yapılıp yapılmayacağı bilinmiyor. Barzani Meclisi Türkiye’ye tavır koymaya kalkıyor. Uluslararası platformda Kıbrıs sorunu çözümlenemiyor. Eğitim kurumlarında uyuşturucu kullanımı, şiddet olayları, yaralamalar artıyor, öğretmenler dövülüyor. Cinsel açlık ve tacizler birbirini izliyor. Zorla gerdeğe sokulan genç kızın kapısı önünde baba ile ağabey bekliyor. Bütün bunların yanı sıra cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin bu yıl olması iç politikanın çok daha hareketli ve karmaşık olacağını gösteriyor. Bütün bu sorunlar yazılı ve görsel basınımızın bazı kesiminde bir kenara itildi. Tüm dikkatler İstanbul’da Ermenice ve Türkçe yayınlanan Agos Gazetesi Genel Yayın Müdürü Hrant Dink’in katledilmesi üzerinde yoğunlaştı.

Ermeni kökenli vatandaşımız Hrant Dink’in, eğitimsiz, akıldan yoksun bir tetikçi tarafından katledilmesi tüm dünya basınında yer aldı. En ciddi gazeteler bu konu üzerinde birbirinden farklı yorumlar yazıyorlar. Bu menfur olay, ABD parlamentosunda temcit pilavı gibi ortaya konulan Ermeni soykırımı yapıldı mı yapılmadı mı konusunun tartışılacağı güne denk getirildi.

İstanbul’un en merkezi yerinde, Şişli ile Harbiye arasındaki Halaskargazi Caddesinde, günün en kalabalık saatlerinde işlenen bu rezil cinayetin faili elini kolunu sallaya sallaya savuşup gitti. Ne bir polis ve ne de duyarlı bir vatandaş ortada yoktu. Ekranlardan izlediğimiz kadarıyla elinde tabancası ile koşar adım giden katile yanından geçtiği kişiler yan gözle bile bakmadılar. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın örneğinin ne denli doğru olduğunu bir kere daha gözler önüne serdiler. Öte yanda hırsızlığın, kap kaçın, tecavüzün kol gezdiği suçlular cenneti İstanbul’un bu kalabalık yerinde güvenlik güçleri o anda yoktu. AB yasalarına göre polisimiz çaresiz, belki de yılgın... Uyum yasalarına göre mahkemeler yeterli cezaları veremiyor. İnsan hakları zorbadan yana... İşte bu ortamda İstanbul’un göbeğinde katili polisten önce güvenlik kameraları yakaladı. Bundan sonrası da çorap söküğü gibi geldi ve katil, cinayet sırasında üzerindeki giysileri, başındaki beyaz beresi ve tabancası ile Samsun otogarında yakalandı.

Buraya kadar olup bitenlerin vaka-i adliyeden olmadığı Hrant Dink’in cenaze töreninde görüldü. Cenaze törenine organize olmadan katılanlar, yerli ve yabancı basın, aydın toplum Türkiye’nin büyük bir sınavdan geçtiğini gösterdi. Bu menfur olay olana kadar Türkiye’nin büyük çoğunluğu ne Agos Gazetesini ve ne de Hrant Dink’i tanıyordu. Ermeni toplumuna hitap eden bu gazete daha çok Ermeni vatandaşlara abone sistemi ile ulaşıyordu. Hrant Dink, gazetesinde yazdığı yazılarında Türk ve Ermeni toplulukları arasında birlik ve beraberlik çağrıları yaptığı, soykırım iddiasına karşı çıktığı, bu yüzden de Ermeni diasporosu tarafından tenkit edildiği ileri sürülüyordu. Agos’daki yazılarını ben de izleyemediğimden bu konuda söylenenlerin dışında fazla bir bilgim olmadığını açıkça söyleyebilirim. Ancak ortadaki gerçek, Trabzon’da Rahip Santoro’dan sonra Hrant Dink’in katledilmesi Türkiye’nin dış ülkelerdeki itibarını zedelemeyi, karıştırmayı amaçlıyordu. Ayrıca Türkiye dış politika kulvarlarında ne zaman aktif duruma geçmeye kalksa beklenmedik bir iç olayla kendi içerisine kapanmak zorunda kalıyor. Dikkatler dışarıdan çok içeriye yöneliyor.

Bu çirkin olayı kim veya kimler yaptırmıştı? Bireysel teröristler mi? Irkçı fanatikler mi? Uzantıları dışarıda olan yabancı örgütler mi?

Türk toplumu bu çirkin olaya büyük bir tepki gösterdi. Şişli Halaskargazi Caddesinde Ermeni kökenli vatandaşlarımızdan çok Türklerin toplandığı bir yığın insan slogan atmadan, taşkınlık yapmadan cenazenin arkasından yürüdü. Bekir Coşkun’un deyişi ile bu ülkenin insanları Ermeni’yi “Çocuğumuz vuruldu” diye bağrına bastı, onu vuran milliyetçiyi (!) vatan haini ilan etti. Bu arada orada toplanan ve birbirlerini tanımayan insanlar “Hepimiz Ermeni’yiz” pankartı açtılar. Ne yazık ki, bu slogan da bazı çevrelerde yanlış yorumlandı. İşin özüne inilemedi. Böyle demekle o insanlar Ermeni olmadılar, fanatizme, çağ dışı milliyetçiliğe karşı ve demokrasiden yana olduklarını gösterdiler. Kısacası her şeyden önce insanın insan olduğunu ve ona saygı gösterilmesini vurguladılar.

Düşünceleri ne olursa olsun Ermeni kökenli bir gazeteciyi koruyamadık. Konu bu noktada düğümlenmektedir. Trabzonlu sıradan bir lise eğitimi almış, sözüm ona milliyetçi duygularla beyni yıkanmış, işsiz güçsüz zavallı bir tetikçinin kendi başına yapacağı iş değildir. Bu noktada Türkiye’nin eğitim zafiyeti de ortaya çıkmaktadır. Bugün orta öğrenim eğitimi verilen çocuklar genel kültürden, sosyal yaşantıdan çok uzaktırlar. Açık, kapalı, meslek veya klasik eğitim veren kurumların dağıttığı diplomalar gerçek anlamda işe yaramamaktadır. Özel dershaneler ön plana çıkmış, Milli Eğitim kurumlarını geçmiştir. Böyle olunca da katil zanlısı ve ona yol gösteren, çevresinde kümelenmiş bir yığın kültürden yoksun, işsiz güçsüz gençler ortaya salınmaktadır. Bunların daracık kafalarını milliyetçilik adına bir takım yalan yanlış sözlerle doldurur, beyinlerini yıkar, ceplerine de biraz para koyarsanız ortaya bu tür tetikçilerin çıkması olasıdır.

Nitekim böylesine menfur bir olayın ardından gazetemize gelen ve layık olduğu yeri bulan “Biz hepimiz Ogün’üz, Yasin’iz” gibi yorumlar böyle konularda beyinlerin şer odaklarınca nasıl yıkandığını göstermektedir. Daha da korkuncu Ertuğrul Özkök’ün belirttiği gibi “varoş psikopatlığı” insanları tehdit ediyor. İşsiz güçsüz, eğitimsiz, eğitim alıp da ortada kalan yığınların sorunlarına çare bulunmadığı sürece şer odaklarının kolayca yeni tetikçiler bulacağı da açıktır.

Ne Rahip Andrea Santoro ve ne de Hrant Dink olayının bireysel bir tetikçinin yapacağı iş olmadığı, aklı başında herkes tarafından bilinmektedir. İnsan öldürmenin, can almanın insan yapısında kolay kolay yeri yoktur. Bu tetikçilerin beyinleri acaba nasıl yıkanıyor, onlara ne imkânlar sağlanıyor?

Hrant Dink’i vuran tetikçi ile onu yönlendirenler yakalandı ama perde arkasındaki gerçek tetikçiler nerede? Asıl amaç onları bulup çıkararak yargının önüne götürmektir.

Türkiye’yi yönetenler öncelikle katili yakaladık oldu, bitti dememeli, bunun arkasında olan ve kuklaların iplerini çekenleri yakalamalıdır.

Yakın tarihlerde katledilen ve her biri ayrı birer beyin olan aydın insanların tetikçileri ve arkasındaki güçler ortaya çıkarılamadıkça bu çirkin olayların sonunu getirmek çok zordur. Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Abdi İpekçi, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Turan Dursun cinayetleri bile tam olarak sonuçlanamadı.

Hırat Dink’in acımasızca katledilmesinden sonra devletin aydınlarını koruyup korumadığı da ortaya atıldı. Talep olsun veya olmasın bazı şer odaklarının hedef gösterdiği ya da henüz hedef göstermediği aydınlar koruma altına alınmalıdır. Hiç olmazsa kukla tetikçilerin arkasındaki ipleri ellerinde tutanlar, oluşturulan hücreler bulunup, saf dışı edilinceye kadar...

Ölümü ile bizlere demokrasi adına ve üzerinde belki de hiç düşünülmemiş gerçekleri gösteren Hrant Dink’in eşi Rakael Dink’in insanları ağlatan sözlerinin üzerinde durup düşünülmelidir;

Sevdiklerinden ayrıldın,
Çocuklarından,
Torunlarından ayrıldın.
Burada seni uğurlayanlardan ayrıldın,
Kucağımdan ayrıldın,
Ülkenden ayrılmadın… 




erdem@kenthaber.com

Yayın Tarihi : 25 Ocak 2007 Perşembe 12:38:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
süreyya IP: 195.87.18.xxx Tarih : 26.01.2007 12:52:43
Bu işin arkasındaki bağlantılar ortaya çıkmadıkça bu cinayetler olacaktır. Gerçek huzur ve adalet için bu olaylar kapatılmamalı, suçlulara sert bir cevap verilmelidir. Saygılar.

nsedat IP: 81.215.135.xxx Tarih : 26.01.2007 14:49:00
kanım TÜRK soyum TÜRK dünüm TÜRK bugünüm TÜRK ruhum TÜRK duruşum TÜRK ışım TÜRK TÜRK oğlu TÜRK m Hepimiz ermeniyiz diyenlere duyurulu HEPİMİZ MEHMETÇİĞİZ BİR ERMENİ ÖLDÜ ONBİNLER YÜRÜDÜ HER YIL ONBİNLERCE ŞEHİT VERİYORUZ HANGİNİZ YÜRÜDÜNÜZ

ilhan Yöndem IP: 80.140.99.xxx Tarih : 25.01.2007 20:36:44
sayin Erdem bey Vurulan Gazeteci Hrant ve vuran Türk genci ikiside bagzi cikarlar ve emeller icin harcandilar, bunlari harcayanlar acaba milliyetci Türklermi? yoksa milliyetci Ermenillermi? acaba bunun ikiside iyice arastirilmali diye düsünüyorum sadece Türkiyenin üzerine gidilmesi baskalarinin ekmegine yag calmazmi?söylediginiz gibi cok kritik zamandan geciyor Türkiye onun icin bir devletin cirarlari icin bir vatandas kendini kurban edebilir veya ettirebilir bu dogaldir,insallah Adalet yerini bulur.

Süleyman KARAEL IP: 88.233.191.xxx Tarih : 27.01.2007 19:20:55
Hrant Dink'in cenazesinden alınacak bazı dersler mukhakkak ki vardır. Ancak en önemlisi; ile gerçeğini görerek bir ders çıkarılsa daha iyi olur bence.

SELİM NAMER IP: 81.215.83.xxx Tarih : 28.01.2007 17:57:55
Hrant Dink'in Ceneze yürüyüşü ve olaylardan alınacak çok ders var.Bukadar vatan çocuğu öldü kimler yürüdü,sinagok baskınlarında ölenler oldu kimler yürüdü. Bu şimdilik cinayet sayılıyor arkalarındaki güçler belli olursa cinayetten çıkılır,bukadar insan yürüdüde,sonuç avrupalılar gene arkamızdan konuştu. Mühim olan gösteriş değil gerçeklerle yüz yüze gelmek. TANRIDAN RAHMET DİLERİZ.