18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

İmamın böylesi...

İmamın ne olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Kime sorsanız, alacağınız yanıt hep aynıdır; cemaate namaz kıldıran kişi… Bu tanımın dışında Müslümanlıkta mezhep kuran kişiye de imam derler. Hz. Muhammed’den sonra Onun vekilliğini üstlenen halifeye de bu unvan yakıştırılmıştır. Bazı küçük İslam devletlerinde de devlet başkanı imam olarak isimlendirilmiştir.

Kısacası imam cemaate önder olacak nitelikte kişi olmalıdır.

Günümüzde öyle mi?

Bütün sorun da oradan kaynaklanıyor.

İmamlığın ne olduğunu özümsemiş imamları bu yazının dışında tutarım ama öyleleri var ki, insan söyleyecek söz bulamıyor. İçlerinde bilgilisi var bilgisizi var, ama şimdiye kadar cemaatten yaşlı bir Müslüman’ı dövene de hiç rastlamamıştık. Belki vardır da basına yansımamıştır. İnanılacak bir olay değil ancak, cemaate kimlerin namaz kıldırdığı veya dini bilgiler verdiğinin de bir göstergesi…

Olay, Muğla’ya bağlı İzzettin Köyü’nde yaşanmış. Cuma namazı için köyün camisine giden 74 yaşındaki bir vatandaş, imamın önderliğinde (!) namazını kılmış. Cuma namazı olduğundan imam hutbeye çıkmış ve bir siyasi partiye yönelik sözler söylemeye başlamış. Ne söylediği ve ne anlattığı basından yer almadığından bilemiyoruz. İmamın söylediklerini içine sindiremeyen, dinin siyasete alet edilmemesini isteyen vatandaş ertesi günü namaz öncesi imamı uyarmaya kalkışmış.

Vay sen misin uyaran…

Sen bana “camide siyaset yapmak ayıptır” dersin diyerek adamcağızı gençliğinin verdiği güçle tokat, yumruk ve eline geçirdiği tırmıkla bir güzel dövmüş. Ne garip ki, cemaatten hiç kimse imamın elinden adamı almaya kalkmamış. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, üzerine ölü toprağı serpilmiş toplum sözünü doğrularcasına sesiz kalmışlar. Bereket adamın 70 yaşlarındaki karısı koşup gelmiş de kendisini kurtarmış.

Dayak yiyen Müslüman bir gece hastanede kaldıktan sonra olay savcığına yansımış. Müftülük idari soruşturma başlatmış, imam da kayıplara karışmış. Böylesine çirkin bir olaya ne denir; sözün bittiği yer denir…

Siyaseti dine alet etmeye çalışan ve bundan yarar sağlamak isteyen basit bir din adamı… İmamlığın ne olduğunu, cemaatle nasıl ilişki kurulacağını bilmeyen bir din adamı…

Dini siyasete alet edilmesi nereden nerelere kadar indirgendi…

Bu imam okullu mu yoksa alaylı mı onu da bilemiyoruz. İmam Hatip liseleri bu memlekette aydın din adamı yetiştirmek için kurulmuştu ama oradan çıkanların gönülleri başka yerlerde… Oysa hakkıyla yapıldığında imamlık öyle yabana atılacak bir meslek değildir. Ne var ki, Osmanlı tarihinden günümüze kadar uzanan zaman içerisinde din ve devlet işlerini birbirine karıştıranların başımıza ne işler getirdiği ve ne bedeller ödettiği de bir gerçektir.

Geçtiğimiz günlerde Zülfü Livaneli ABD Büyükelçisi Ricciandone’nin anlattığı bir anekdotu okuyucuları ile paylaşmıştı. Belki o yazıyı okumayanlarınız vardır diye Büyükelçi’nin söylediklerini aynen sizlere aktarıyorum: Kanuni sultan Süleyman zamanında Büyük Cami’ye (Belki de Süleymaniye Camisidir) imam aranıyormuş ve imam da şu vasıflar aranıyormuş:

“Türkçenin yanı sıra Latince, Arapça ve Farsça bilmek.
Şeriat ve fıkıh hükümlerine hâkim olmak.
Bir öğretmen kadar fizik ve matematik bilgisine sahip olmak.
Savaş sanatlarına vakıf olmak.
Düzgün görünüşlü olmak.
Güzel bir sese sahip olmak.”

Günümüzde buna uygun imamlarımız da ardır ama cemaatini dövene ne denir derseniz; olsa olsa imam bayıldı denir!..


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 12 Mayıs 2012 Cumartesi 00:01:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.27.xxx Tarih : 12.05.2012 12:46:14

Hocam ellerine saglik"gercekten imamin böyleside varmis meyer.Bir kac gün önce bu haberden okuyarak haberdar olmustum.Meshur bir laf var,Hocanin dedigini tut ama gittigi yola gitme derler.Asil konu o imam o ihtiyar vatandasi döverken ordaki halkin ilgilenmemesi tuhaf bir konu.Sanki hakikaten o imam o Halkin üstüne ölü topragi serpmis gibi.74 yasinda bir vatandasa imam olupta el kaldiryorsa vay o imamin arkasinda namaz kilanlarin haline.

Hersey uslubu ile yapilmalidir,örnegim camide din konusulur,kahvede kumar oynanilir siyaset yapilir,kavga,da edilir.Siyasette siyasetle ilgilenenler yapmalidir.Cünkü siyaset sabir isi,olgunluk isi,dili kuvvetli olanin isidir.Simdi demek isterim,ki,imam bayildi güzel bir patlican yemegidir.Fakat o vatandasi döven imam,in ne eti yenilir nede suyu icilir.Bu tarihi yiyecegimize hakaret olmasin diye yazdim saygilarimla.


sadi toprak IP: 81.212.101.xxx Tarih : 12.05.2012 10:50:14

5 parmağın 5 i bir değil. her kurumda, her mahallede, her köyde iyi de vardır kötü de. yazarların içinde dinlisi de var dinsizi de. eğer yazıda ki anlatıldığı gibi ise imam doğru bir şey yapmamıştır. aynen darbe planları hazırlayıp ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlerin yapmak istedikleri şeyler gibi.  inancı gereği başını örtenleri okul kapılarından geri çevirenlerin yaptığı gibi. katsayı adaletsizliğini icat edip, halkın belli kesimlerinin üniversitelere girmesini engelleme teşebbüsleri gibi. halkı fişleyerek her türlü kanunsuz işleri yapanlar gibi.


KEMAL ÖZKAN IP: 85.105.182.xxx Tarih : 13.05.2012 16:22:06

BÖYLELERİNE BİR KERRE DİN ADAMI DENMEZ DİN YOBAZI DENİR BU OLSA OLSA İAMAM DEYİL ANCAK İMANSIZ OLUR ÇÜNKÜ İMAN SAHİBİ BİR MÜSLÜMAN KENDİNDEN BÜYÜĞÜNE EL KALDIRMAZ  CENABI HAKKIM BİZİ İANSIZLARIN GAZABINDAN KORUSUN


K. Mükremin BARUT IP: 78.162.228.xxx Tarih : 12.05.2012 23:01:55

Sevgili Üstadım yazınızı ve yorumcu kardeşim Mehmet Ersindigil'in tatlı yorumunu okuyup geçiyordum ki bir cümlenize fena halde takıldım.

Diyorsunuz ki;  "Ne var ki, Osmanlı tarihinden günümüze kadar uzanan zaman içerisinde din ve devlet işlerini birbirine karıştıranların başımıza ne işler getirdiği ve ne bedeller ödettiği de bir gerçektir."  Bu bilgiyi hangi kaynaktan aldınız. Ne olur kusura bakmayın, sizi tanımasam orata okul ikinci sınıfta okuduğumuz tarih bilgisine dayandığını söyleyceğim.Ne Osmanlıcıyım ne de "Yeni Osmanlıcıyım". Ama bu coğrafyada yaşayan bir yurtsever olarak şunları bilmek ve söylemek zorundayım.

Lütfen Teoman Törün üstadın fikri desteğine müracaat edin.

1. Osmanlı bir İmparatorluktur. Üç kıtaya yayılması ve 700 yıl hüküm sürmesinin tek nedeni oyunu kuralı ile oynamasıdır. Yani kendisinden önceki imparatorluklar gibi tüm tebalarına ve dinlere eşit mesafede olmuştur. 

2. Osmanlı hangi din ile hangi devlet işlerini karıştırmış olabilir söylermisiniz. İslamla devleti mi, hristiyanlıkla devleti mi ? Çünkü onyedinci yüzyıla kadar Osmanlı coğrafyasında yaşayan hristiyan nüfus müslüman nifustan çok fazladır. Yani İmparatorluk nifus bakımından tam bir hristiyan devleti görünümündedir.  

3. Kimilerinin sandığı gibi Osmanlı İmparatorluğu bir Şeriat Devleti değildir. Örfi Hukuk ile yönetilmektedir. Sonradan Mecelle diye anılan Örfi Hukuk bu günki hukuktan pek de farkı yoktur. Şeyhülislam vardır ama en üst onay mercidir. Bu günki yargıtay gibidir. Buraya yansıyan davalarda Şeyhülislam padişahın gözünün içine bakar ve son kararı ona göre verirdi. 

4. Osmanlının yönetim ve din  anlayışının SEKÜLARİST olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Neden mi? buna yine siz delil gösteriyorsunuz. Nasıl mı ? Süleymaniye Camisine aranan imamın özelliklerin sayarak. 

5. Neye içerliyorum biliyor musunuz? Cumhuriyetin kurulması ile birlikte Osmanlıyı top yekün red ettik. Osmanlıyı savunma işi cahil müslümanlara kaldı. Onlar da bir yandan sistemin baskısı, diğer yandan da dağarcıklarındaki bilginin sınırları içinde Osmanlıyı tahayüllerinde yarattıkları ŞERİAT DEVLETİ yapıp çıktılar. Kendisini LAİK olarak tanımlayan bizler ise Osmanlı lehine bir cümle edersek "gericilik" le suçlanırız sandık. 

6. Bundan beş ya da altı sene önce KENT HABERLE tanıştım. Orada yazdığım yorumlarda televizyon kanallarında devam eden dizilerin sakıncalarına dikkat çekmiştim. Bu gün "meyvalarını" topluyoruz. Toplumda ŞİDDET KÜLTÜRÜ oluştu. Öğrenciye oransız güç kullanan polis ve güvenlikçiler, doktor öldüren hasta yakınları. Öğretmen öldüren öğrenciler. Ayrılan eşlerini öldüren kocalar. Adliye önlerinde dakikalarca çatışan hasım gruplar. Bu koroda imamlar geç kalmıştı. Şimdi koroya onlar da katıldı. Şaşılacak bir şey yok.  Saygılarımla.K. Mükremin BARUT