18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

İmralı’daki Adam!..

Adalet Bakanlığı yetkilileri hapishanelerin dolup taştığından her zaman söz ederler. Bunun ardından da hapishanede yakınları olanlar affın çıkmasını bekler, umut ederler. Hapishanedeki insanlar hangi koşullar altında cezalarını çekerler bilemiyoruz ama kuşkusuz bir elleri yağda diğer elleri balda değildir. Tanrı hiç kimseyi cezaevlerine düşürmesin… İçlerinde gerçek suçlular da suçsuz olanlar da vardır.

Yargı taraf tutar mı bilemiyoruz… Hukuk fakültesinin amblemi terazi olduğuna göre yargıya düşenlerin durumları hassas ve iyice tartılır diye düşünüyorum…

Cezaevlerinde insanlara ayrıcalık tanınır mı?

Tanınmaması lazım diye düşünüyorsam da bir mahkûm adeta lüks bir otelde gibi yaşantısını sürdürüyor, oradan kanlı örgütüne ve hatta kendisine bağlı milletvekillerine emirler veriyor… Bununla da kalmayarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetine açılım dosyaları bile gönderiyor!..

Kim bu ayrıcalıklı adam diye soracağınızı hiç sanmıyorum; hepinizin bildiği gibi İmralı’daki mahkûm…

Yazılı, görsel ve internet basınına aslında hiç bakmak istemiyorum. Her gün şiddetlenen terör, yeni şehit haberleri, karakollarımıza yapılan saldırılar, hatta ele geçirme teşebbüsleri ve yollara döşenen mayınlardan yaşamını yitiren askerler, köy korucuları ve halktan günahsız insanlar… Yetim kalan çocuklar, dünyadan habersiz bebeler, acılı eşler, analar ve babalar… Ay yıldızlı tabutların üzerine kapanan insanlar…

Gerçekten yürek dayanmıyor…

Bütün bunlara sebep olan mahkûmun rahatı için devlet seferber (!) olmuş, Avrupa İnsan Haklarının gözü üzerinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde süren davalarından ötürü avukatlarıyla yaptığı görüşmelere kısıtlama getirilemiyormuş!..

Bu mahkûm yargılanmış ve idam cezası hükmünü giymiş… Ancak Avrupa uyum yasalarından ötürü Türkiye’de idam cezasının kalkmasıyla infaz yapılamamış… Büyük olasılıkla da onu yakalatan güçler, size teslim edeceğiz ama asmayacaksınız demişler… Biz de verdiğimiz söze sadık kalıyor olmalıyız…

Milliyetçi çevreler zaman zaman Türkiye’de vatana ihanet suçu işleyenler için idam hükmünün geri getirilmesinden yana… Okuyucularımızdan gelen maillere bakıyorum onlar da farklı bir şey söylemiyorlar…

Siyasilerimiz miting meydanlarında ip atarak hadi as diye pirim toplamaya çalışıyorlar…

Kısacası karmaşık bir konu…

Ancak ortada büyük bir garabet var; bu mahkûm İmralı’da kendisine sağlanan bütün olanaklara şükredeceğine rahat duruyor mu?

Türkiye’de hiçbir mahkûma tanınmayan olanaklardan alabildiğine yararlanıyor. Utanmadan bazen devlete emirler veriyor, bazen de tehditler savuruyor… Bir gün beni serbest bırakın terörü bitireyim, bir süre sonra benim onlara sözüm geçmiyor diyor…

İmralı’dan örgütü yönetiyor sözlerine ise hemen herkes alışmış!..

Bir süre önce Habur’dan gelen, alayî vâlâ ile karşılanan PKK’lar pişman değiliz, biz onun emriyle geldik deme cüretini bile göstermişlerdi. Ardından geçen süreden sonra ve siyasilerin veya halkın tepkisiyle şimdi onlar da tutuklanmışlar. Yenileri gelecek denilmişse de ne gelen ne giden var…

Mahkûm, İmralı’dan Kürt çözümünü ben yaparım, operasyonlar dursun diyor, ancak saldırılar sürekli artıyor… Aslında ortada bir Kürt sorunu olmadığını, sorunun PKK olduğunu o da biliyor ama söylemek işine gelmiyor… Geçenlerde Ahmet Türk’ün ”Bizim PKK’ya gücümüz yetmez “ sözü anlayanlar için ne kadar da anlamlıydı (!)…

Meclisteki uzantıları onu adadan çıkarmak, cezasını, Erbakan’da olduğu gibi ev hapsine çevirmek, sonra siyasal kimlik vererek belki de meclise sokmak istiyor olabilir mi?

Bu tür davranışlar, adadan mahkûmun tehditkâr sözleri topluma, şehitlere ve onların ailelerine hakaret değil mi?

Onlar ne için şehit oldular?

Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ve insanların huzurlu olması için…

Mahkûmun uzantısı olduğu söylenen bazı milletvekilleri düzenledikleri mitinglerde ön saflarda yer alıyor, sözlerinde Türkiye Cumhuriyetine kin kusmaya devam ediyor. Orduya hakaret içeren sözler söylüyor, terör örgütünü ve İmralı’daki mahkûmu adeta kahramanlaştırıyor(!)… Bir süre önce nüfusta kayıtlı doğum günü Şanlıurfa’nın Onbirnisan Beldesinde kutlanmış, aralarından BDP milletvekillerinin de bulunduğu konvoy eşliğinde doğduğu Ömerli köyüne gidilmiş, fotoğrafları öpülmüş, evinin bahçesinden topraklar anı olarak alınmıştı!.. Doğduğu ev sanki türbeye dönüştürülmüş… İyi ki doğdun sözleri yazılı tabela önünde pozlar verilip fotoğraflar çekilmişti!..

Bu ne gaflet, ne acı, ne umursamazlık ve ne aymazlık…

Ne garip bazıları üzerine ölü toprağı serpilmişçesine onların söylediklerini duymazdan, olayları görmezden geliyor, yalayıp yutuyor!..

Şikâyetleri ise bitip tükenmiyor. Önce bana psikolojik baskı yapılıyor diye feryat etmişti. Özel hareketçi polisler adadan çekilmiş, ardından yalnız kalmasın diye yanına PKK’lı mahkûmlar gönderilmişti. Sineklerden rahatsız olmaması için de elden ne gelirse yapılmış, odası dışarıdan getirilen kâğıtlarla kaplanmıştı!..

Böyle mahkûmiyete can kurban…

Son günlerde İmralı mahkûmu ile ilgili bir haber basına düşmüştü... İnsan söyleyecek söz bulamıyor… Onu gördükten sonra Ergenekon sanıkları ve diğer kader mahkûmlarının ne suçu var diye elinde olmadan düşünüyor… Bu mahkûm için, devlet yeni bir alet satın almış… Bu aletle her Çarşamba günü avukatlarıyla yaptığı açık görüşmede söylediği sözler 30 dakika içerisinde yazıya dönüştürülecekmiş… Böylece teybe kaydedilen sözlerin çözülmesi için zaman almayacak, belirli odaklara daha kolay servis edilecekmiş… Bu aletin alınması için Adalet Bakanlığı’nın 600.000 TL ödediği söylenmişse de sonradan Bakanlıktan yapılan tekzipte şöyle deniliyordu;

“Hükümlü Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmelerinin bir kayıt cihazıyla kayıt altına alınmasına infaz hâkimi tarafından karar verilmektedir. Alınan kayıtların çözümleri yapılarak konuşmalarında yasa dışı bir hususun varlığı halinde bu çözümler hükümlü ve avukatları için yasal gereği yapılmak üzere infaz hâkimliğine sunulmaktadır. Bu kayıtların hatasız ve seri şekilde yazılı tutanak haline getirilerek adli mercilere iletilmesi amacıyla konuşma seslerini bilgisayar aracılığıyla yazıya dönüştürülen alet 400 TL. tutarında bir cihaz alınmıştır. Cihazın 600 bin Tl olduğu bilgisi gerçeği yansıtmamaktadır.”

Geç kalınmış bir alım diye düşünenlere söylenecek söz, zararın neresinden dönülürse kârdır olacaktır. İmralı Mahkûmu yıllardır cezaevinden verdiği mesajlarla örgütünü yönetmiş, kendisinden yana tavır koyan partiye yol göstermiş, hatta İl Manifesto isimli İtalyan gazetesinde kapitalizme karşı sosyalizmin yaklaşımını gibi yazılarıyla köşe yazarlığına (!) bile soyunmuştu… Köşe yazarlığı sonra ne oldu bilemiyoruz… Ne garip, köşe yazarlığı artık kimlere kaldı…

İşin en acı yönü ise Türkiye’de yaşayan, hiçbir suçu, günahı ve sorunu olmayan Kürt topluluğu üzerinde gerçekten çok tehlikeli bir oyunu yandaşlarıyla birlikte tezgâhlamasıdır. Meclisteki BDP milletvekilleri bunu göremiyorlar mı? Yoksa görmek istemiyorlar mı? Belki de bizi oraya götüren güç diyorlar!..

Bilemeyiz…

BDP’nin grup kurması için destek veren İstanbul milletvekili Ufuk Uras bağımsız olarak oylarını aldığı Kadıköylü seçmenlerinin acaba yüzüne nasıl bakıyor?

Kuşkusuz onu da bilemiyoruz…


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 18 Temmuz 2010 Pazar 11:28:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
efe can IP: 89.0.165.xxx Tarih : 23.07.2010 21:17:47

herkeze saygi ve sevgilerimle benim merak ettigim konu batiyi(amerika.bm.ab...........vs.) bizim gibi(TR.)ciddiye alan bir ülke varmi merak ediyorum.amerikali yada avrupa birliginden benim icin önemsiz birinin bir kelimesiyle havalara ucuyoruz.tersi oluncada türkiye batti saniyoruz.


hüseyin aydın IP: 88.234.217.xxx Tarih : 18.07.2010 23:37:34

saygıdeğer hocam kuşkusuz meclisdeki bdp liler bunları görüyor ama işlerine gelmediği için sessiz kalıyorlar bir yandanda bu sessizliklerini vekili oldukları illerde topladıkları insanlara bilinenin aksini lanse ediyorlar velakin dağda dolaşanlar artık bitmek üzere oldukları için gebermeden ne kadar can alırsak kardır gibi aptalca işler yapıyolar oysa bilmiyolarki eninde sonunda hepsi geberecek.gelelim imralıdaki dana çobanına asıl bir eli  yağda bir eli balda olan o genede yerim rahat değil bana iyi bakmıyolar deyip duygu sömürüsü yapıyor zıkkımlanacağı yemek haram olsun önüne gidene kadar en az üç noktada kontrolden geçiyo yazık ki ölsesede rahat rahat bir oooooohhhhhhhhh çeksek .


Gönül Aydemir IP: 85.102.163.xxx Tarih : 19.07.2010 19:45:31

İnsanımızdan bilgi çağı esirgendiği,Atatürk Devriminin önü kesildiği,Sevr'in öcü alındığı için ;en gerçek yol göstericinin ilim olduğunun unutturulduğu için küçük insanların arkasına düştük.Küçücük insanlar ülkemize yön veriyor görünüyor .