13
Haziran
2025
Cuma
ANASAYFA

İslamcı Yazarın (!) Zırvaları!..

Çaresiz kalan, daha doğrusu hakkını aramaktan aciz insanlar “Ahrette görüşürüz” derler!... Ardından da hemen eklerler; “Sizi Allah’a havale ediyorum”... Demokratik toplumlarda hukuk kuralları yeterince işlerse, ahrette görüşmeye de ihtiyaç kalmaz. Kuşkusuz, çözülemeyen işlerini de Allah’a havale etmezler.

Dinsel inançlara göre. Ahret insanın ölümünden sonra dirilip sonsuza dek kalacağı ve Tanrı’ya dünyada yaptıklarının hesabını vereceği yerdir. Ahretin bir diğer anlamı da öbür dünya veya öte dünyadır. Ahretle ilgili bir takım deyimlerin türetildiğini sözlüklerde kolayca bulabiliriz. Bunların başında ahret hakkı, ahret adamı, ahret kardeşliği, ahret korkusu, ahret suali. ahret yolculuğu, ahrete gitmek, ahreti boylamak, ahretini kazanmak, ahretini yapmak. ahrette on parmağı yakısında olmak gibi sözcükler sıralanır...

Allah’ın tanımını her toplum ve her din ayrı ayrı yapmıştır. Onunla da ilgili bir yığın deyim vardır. Allah adamı, Allah akıl fikir versin, Allah bilir, Allah aşkına, Allah arttırsın, Allah canını alsın. Allah hakkı için, Allah versin gibi...

Allah ve Ahret...

Yeryüzünde yürürlükte olan veya olmayan birçok din, bu iki kavram üzerinde yoğunlaşmıştır.

İnanırsınız veya inanmazsınız.

Bireylerin kendilerine ait özel inanç veya düşünce tarzlarıdır. Ancak hiçbir kişinin Allah’ın, ahretin adını alarak karşısındaki insanı tehdit etmeye de hakkı yoktur. Gerçek dindar kişiler bunu yapmamaya özen gösterirler. Çoğu yazara olduğu gibi bende Allah ve ahret adını istismar edenlerden zaman zaman tehdit içeren mailleri almışımdır. Ne zaman, halkı kandıran cemaatlerden, sahte dervişlerden, insanı çağdışı kılıklara sokan giysilerden söz etsem ve de çoğunlukla hanım kızlardan bu yollu tehditler alırım.

Allah canını alsın!..

Allah seni hidayete erdirsin!..

Ahirette hesaplaşacağız!..

Allah’ın ve ahretin adını kullanarak yapılan bu tehditlere bir türlü akıl sır erdiremem. Bu güzel dünya varken, neden ahrette hesaplaşalım. Oturalım karşılıklı insanca tartışalım... Ne demiş büyüklerimiz; bugünün işini yarına bırakma...

Şimdi böylesine netameli konulara neden girdin diye düşünenler olacaktır. Hemen ekleyeyim; Diyanet İşleri Başkanlığı gerçek olmayan Peygamberin sözlerini bir araya getiren hadisler üzerinde üç yıldır bir Hadis projesi başlatmış. Bu işi de Diyanetin eğitimli, akademik kişileri yürütüyor. Diyanetin oluşturduğu bu kurul daha önce de ilahiyatçıların uydurma olduklarını belirttiği hadisleri inceliyor. Bu hadislerde rastlanan kadınları aşağılayan hadislerin ayıklanmasına özen gösteriyor.

Nedense bazı zavallılar, kendilerini İslam yazarı (!) diye tanıtanlardan birisi yazdığı ceridesinde (!) veryansın ediyor...

Bakın bu İslam yazarı(!) ne inciler yumurtluyor;

“Onlardan bazıları sahih hadisleri ayıklama konusunda Katolik bir Cizvit papazıyla işbirliği yapmaktadır.”

“Müslümanlar uyanın”

“Diyanette yerli oryantalistler”

“İlahi adaletin tecelli edeceği gün”

“Bu iftiralarınızla hem ahrette hem de hukuk önünde hesaplaşacağız”

Ve son olarak da “Alnı secde görmeyenler hadisleri ayıklayacakmış.”

Bazılarının çok sık kullandığı İslam yazarı (!) tabirine oldum olası illet olmuşumdur. Ne yazık ki, işin gerçeğini bilmeyen bazı televizyon sunucuları da bu tabiri çok sık kullanır, karşılarındakilere paye verirler. Açık oturumlara katılan o kişiler de bu tabiri duyunca kurum kurum kurulurlar. Ardından da İslam yazarları (!) ata ata mangalda kül bırakmazlar. Bu arada kimse anlamasın, bizleri alim sansınlar diye ezberledikleri ayetlerin gerçek olup olmadıklarına bakmadan, kuşkulu olan o hadisleri ve Arapça sözleri sıralarlar, sonra da kendilerince yorumlarlar!..

Hep merak etmişimdir; Onlar İslam yazarı (!) da İslam Ansiklopedisinde bunca madde yazmış olan ben acaba gâvur (!) yazar mıyım?

İslamcı yazar (!), Diyanet İşleri Başkanlığını eleştirirken “Alnı secde görmeyenler hadisleri ayıklayacakmış” sözüne takıldım. Şöyle aynaya bakıp iç dünyası ile hesaplaşmış olsa ben bu sözü gündemde kalmak için söyledim diye en azından kendilerine itiraf etmeliler. Tabi gerçek Müslüman’sa...

Diyanet İşleri Başkanlığında bu çalışmaları yürüten Prof. Dr. Mehmet Görmez konuya nasıl açıklık getirmiş;

“Çalışmamız üç ana eksende odaklanıyor. Birincisi tarih içerisinde Peygamberimize atfedilen, ancak doğruluğu olmayan hadislerin ayıklanması. İkincisi yanlış olarak yorumlanan sözlerin doğru yorumlanması. Üçüncüsü ise doğru yorumlandığı halde günümüz şartlarında daha iyi anlaşılması için çaba sarf edilmesi. Hadislerin XXI. yüzyıla uyumlu hale getirilmesi, İslam’ın teolojik temelinde değişikliğe gidilmesi gibi asılsız veya mesnetsiz iddiaların öne çıkarılması teessürle karşılanmıştı.”

Bu akılcı teoloji bilimini açıklayan sözler neden İslam yazarlarını (!) rahatsız ediyor? Anlayabilmiş değilim. Bu zavallılar kendileri gibi çağ dışı düşünmeyenleri hep suçlarlar ve kendilerinde onları din düşmanı, kötü Müslüman olarak ilan etmeyi hak sayarlar...

Kendilerinin alınları secdeye değmiş ya!..

Ahrette görüşürüz...

 

erdemyucel2002@hotmail.com

 

Yayın Tarihi : 25 Mayıs 2009 Pazartesi 00:21:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 88.244.65.xxx Tarih : 26.05.2009 12:12:31

Sayın Yücel, elinize sağlık, güzel bir yazı olmuş. İman kişi ile Tanrı arasındadır. Şu veya bu dinden olmak kart vizit olarak kullanılamaz. Hem ahlak olarak hem de inanç olarak yanlış bir durumdur. Ama din istismarcılarına bir baktığımızda, özellikle ticaretle uğraşanlarda hemen dikkatimizi çeker, örnek olarak ''müteahhit Hacı falanca'' Bunlar alışkındır ibadetini ticari gelire dönüştürmeye. Gerçek inanan bilir ki ibadetin en makbulü gizli olanıdır. Dolayısı ile yazınızda belirttiğiniz adının önünde İslamcı olan yazarın da aynı kategoride rahatça değerlendirilebileceği aşikârdır.