20
Mayıs
2024
Pazertesi
ANASAYFA

İspanya'dan Türban Mesajı!..


Başbakan’ın yurt dışından Türkiye’nin önemli iç sorunlarını dile getirmesine alıştık. Nitekim bu sefer de öyle oldu; Türkiye’ye İspanya’dan türban mesajı gönderdi!..Böyle olunca da Başbakan’ın küllenmeye yüz tutan türban ateşini söndürmeye niyeti olmadığını bir kez daha göstermiş oldu. İstanbul’a dönüşünde de “ Yeni Anayasayı beklemeye gerek yok, onun çözümü çok kolay. Oturup beraber mutabık kaldığımız bir cümleyle çözülür” diyerek adeta bir güç gösterisi yapmaktan da geri kalmadı.

Kısacası türban ile ortamı yeniden gerdi!..

Madrid’de seksen ülkenin sivil toplum kuruluşları ve uluslararası örgütlerinin de katıldığı, BM himayesinde I. Medeniyetler İttifakı Forumunda; “Endülüs Emevileri’nin önemli eserlerinden olan, 1232’de yapılmış Elhamra Sarayı farklılıklarımızın değil, ortak mirasımızın simgesidir bunu yaşatalım” dedikten sonra fanatizm konusuna değindi.

Başbakan’a göre fanatizm, “hayat hakkını sadece kendimizde görmek, bu hakkı başkalarından esirgemek ve farklılıkların özgürce kendilerini dile getirmelerine fırsat vermemektir. Dünyanın hangi ülkesinde, hangi inanç dairesine mensup olursa olsun dünyaya söyleyecek sözü olan herkes fanatizmle mücadele etmek durumundadır. Çünkü hepimiz sadece kendimizden değil, herkesten, her canlıdan, her canlının hukukundan sorumluyuz. Eğer biz sorumluluk mevkiinde bulunuyorsak, bütün içtenliğimizle, barışın, kardeşliğin, hukuk ve adaletin savunucuları olmak zorundayız.”

Başbakan’ın bu sözleri ile türbanı siyasal simge olarak kabul ettiği anlamı çıkarılmıştır. Türbanın yasaklanamayacağını da açıkça söylemiştir.

Objektif olarak bakıldığında Başbakan’ın sözlerinde konuya olumlu bir bakışın olduğunu görüyoruz. Bununla beraber ortada kafaları karıştıran bir durum var;

Türban bir simgedir ama dini siyasetin simgesi mi?

Bu noktanın tam açıklığa kavuşup kavuşmadığı tam kestirilemiyor. Belki de anlaşılıyor da ben içime sindiremedim.

Bunları söyleyen Başbakan’ın memleketinde fanatizm var mı?

Bu sorunun yanıtını yine Başbakan’ın kendisi, basın toplantısında, Avrupalı gazetecilerin kendisine sordukları bir soru üzerine vermiş, fanatizmden yana olduğunu belirtmesi ise dinleyenleri epeyce şaşırtmıştır.

Başbakan, “Türkiye’de türbana siyasi simge olarak kullanıldığı gerekçesiyle karşı çıkılıyor; velev ki, siyasi simge olarak takılıyor. Bunu suç kabul edebilir misiniz? Simgelere, sembollere yasak getirebilir misiniz? Özgürlükler noktasında dünyanın neresinde böyle bir yasak var?” Dedikten sonra bunu en yakın zamanda çözeceğiz diyerek sözlerini tamamladı. Bu sözlerin ardından, “Öyle çözelim ki bu herhangi bir gerginliğe de zemin hazırlanmasın. Onun için bunun zeminini de geniş tutuyoruz” dedi.

Bu sözlerde bazı yanılgılar olduğunu düşünüyorum. Örneğin simge veya sembol soyut bir kavramı göstermektedir. Stilize edilmiş bir kâlp sevgiyi, aşkı tanımlar. Sembollere gelince o biraz daha farklıdır. Yakın tarihe baktığımızda orak/çekiç komünizmin, gamalı haç nazizmin sembolleri idi. Bunları bir yerlere çizmek büyük suç sayılırdı? Sanırım bugün Avrupa’nın bazı ülkelerinde de suç sayılmaktadır. Bugün İspanya’da Franko rejiminin sembolleri de yasaktır. Bu da gösteriyor ki, Başkanının dünyanın neresinde simge yasağı var diyorsa da Avrupa’nın en gelişmiş ülkesi İspanya’da varmış... İtalya’da kara gömlekliler de Mussolini faşizminin simgesidir.

Siyasal simge olarak nitelenen türban konusu belirli bir kesimin üzerinde ısrarla durduğu fanatizmin ta kendisi değil mi?

Başbakanın İspanya’da fanatizmi tanımlayan sözleri ile fanatizmi simgeleyen türbandan yana oluşu arasında çelişki yok mu?

Sivil Anayasa yapacağız sözlerindeki ana nokta hemen her aydının kabul ettiği gibi türbanı yasallaştırmak, üniversite ve kamu kuruşlarında türbana cevaz vermektir. Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarında ise türbana olumlu bir bakış bulunmamaktadır. YÖK de türbana olumlu bakmamıştır. Başbakan’ın açıklamasından sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, “Cumhuriyet’in temel ilkelerini, seksen beş yıllık kazanımları yok saymak, özgürlüğü çağdaşlaşma yerine dini esaslar çerçevesinde ele alarak etnik gruplara, mezheplere, ırkçılara haklar vermek olarak görmenin ve tartışmanın ülkeye yarar getirmeyeceği halkı önce bilinçlendirmeye, ayrıştırmaya sonra çatışmaya götüreceği açıktır” diyerek sert bir dille yanıtladı. Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya türban serbestîsinin laikliğe aykırı olduğunu, bilene veya bilmek istemeyene bir kez daha hatırlattı.

Son seçimden sonra durum önceki iktidar döneminden biraz daha farklılaşmıştır. Başbakan %47,6’lık oranla seçimi kazanmasının verdiği güvenle, YÖK Başkanı’nı değiştirilerek kendi görüşleri doğrultusunda bir kişinin getirilmesi ile eskiden olduğu gibi artık bir ileri iki geri adım atmamaktadır. Daha kararlı bir tutum içerisinde türban yasağının kaldırılacağını ve bundan yana olduğunu açık seçik söylüyor.

Yaşanan ortamda Başbakan’ın türbana olumlu bakması kadar doğru bir yaklaşım olamaz.

Cumhurbaşkanı’nın, kendisinin, bazı bakanlarının ve milletvekillerinin eşleri türbanlıdır... Çoğunlukla resmi davetler de buna göre düzenleniyor. Mümkün olduğunca içkiden kaçınılması için davet saatleri öğleye yakın olarak değiştiriliyor.

Türban yasağı önümüzdeki günlerde, otoriter olduğu iddia edilen eski Anayasa’nın yerine yenisinin kabulü, YÖK’ün herkes kendi inancına sahiptir görüşüne göre serbestlik kazanması olasıdır. Bazı kamu kuruluşlarında, yerel belediyelerde ve bazı Milli Eğitim Bakanlığı okullarında bu yasak zaten delinmiştir. Bugün basında yayınlanan fotoğraflardan, televizyon kanallarında öğretmenleri, memurları ve daha da vahimi orta öğretim öğrencilerini başları türbanlı olarak görmüyor muyuz?

O halde türban yasağını kaldıralım; neyin ne olacağını merakla bekleyelim.

Deniz Baykal, Türkiye’de söylenildiği gibi bir başörtü sorunu yok. Simgesel olarak türban sorunu var diyor. Bazı fanatik çevreler kabul etmeseler bile başörtüsü ile türban iki ayrı olaydır. Başörtüsü toplumun bir geleneği, türban ise şeriatı çağrıştıran dini bir simgedir.

Devlet Bahçeli, Başbakan’ın türban sorununu yurtdışında gündeme taşımasını yakışıksız olarak nitelendirmiş, ardından da türbanın yasallaşmasında hükümeti destekleyeceğini söylemiştir. Kuşkusuz, Devlet Bahçeli’nin bu yaklaşımı önümüzdeki yerel seçimlere yapılmış bir yatırımdır. Bununla beraber MHP’nin aydın ve laik kesiminden de tepki alacağı, oy kaybına uğrayacağı da açıktır.

Türbanı siyasal simge olarak ortaya çıkaran Erbakan’ın peş peşe kurduğu partiler laikliğe aykırı tutumlarında ötürü kapatılmışlardır. Erbakan’ın laiklik ilkesine ilişkin Anayasa ile Anayasa Mahkemesi kararlarını, devrim yasalarını dikkate almayan teşvik edici mesajları bu kapatılmalarında rol oynamıştır. Ne yazık ki, onun ektiği tohumlar bugün yeşermiştir.

Üniversitelerde herkes kendi inancına göre özgürce giyinirse; bir yanda sıkma başlı, çarşaflı, yerlere kadar uzun pardösülü kızları, poturlu, cüppeli, şalvarlı, latalı erkek öğrencileri de görmek mümkündür. Onların yanında mini etekli, şortlu, metal giysiler içerisinde öğrencilerin olacağı da açıktır. Birinden yana özgürlükse diğerinden yana özgürlüğe de kimse karşı çıkamaz.

Acaba top sakal veya sünnet sakalı, badem bıyık da simge sayılır mı?

Altın yerine gümüş yüzük siyasal simge sayılır mı? Sırası gelmişken eklemek isterim ki, birçok türbanlı hanımın kollarında gümüş bilezik yerine altın bilezikler var. Bu bir çelişki değil de nedir?

Acaba karşı cinsten birinin elini sıkıp sıkmamak da simge sayılı mı? Bazı kişiler karşı cinsin elini sıkmaktan kaçınmaktadır!..

Bu karmaşayı kim önleyecek?

Bu durumda bir öğrenciye disiplin cezası verilecek olursa diğerine de verme zorunluluğu ortaya çıkmaz mı?

Kavram kargaşası ortaya çıkar mı?

Kavram kargaşasının anarşiyi oluşturacağı da sosyolojik bir gerçektir. Böyle olunca içinden çıkılamaz durumlar oluşur ve toplumun bölünmesine yol açılır.

Madrid’deki Medeniyetler İttifakı toplantısında bazı çelişkilerin olduğu da gözden kaçmıyordu. Türk devlet adamlarının türbanlı eşlerinin yanı sıra Arap dünyasının güçlü kadınlarından Ürdün eski Kralı Hüseyin’in eşi Kraliçe Nur ile Katar Emiri’nin eşi Mozah çağdaş giysileri ile dikkati çekiyordu.

Suriye Devlet Başkanı Başar Esad’ın eşi Esma Esad, bugünkü Ürdün Kralı Abdullah bin El Hüseyin’in eşi Kraliçe Raina Avrupai giysileri ile basında her zaman yer almış ve takdir edilmişlerdir.

Bugünkü iktidar; yargı, üniversite başta olmak üzere laiklik ilkesine bağlı kurumların siyasal türbana neden karşı olduğunu anlamak zorundadır. Kaldı ki, bu iktidarın mensupları din üzerinden siyaset yapmadıklarını her zaman söylemişlerdir. Türkiye’de pek çok şeyin ben yaptım oldu, bitti sözü ile geçiştirilemediğini yakın tarihimiz açıkça göstermiştir.

Sırası gelmişken söylemekte yarar var; siyasal simgeler azınlığın çoğunluğa baskısı olarak düşünülebilir mi?

Türkiye nereye gidiyor diye bir soru insanların aklına takılabilir mi?

İleriye mi geriye mi?

Sanırım en doğru yanıt, yerinde sayıyor olacak!..


erdemyucel2002@hotmail.com  

Yayın Tarihi : 19 Ocak 2008 Cumartesi 00:10:08


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
erdal geyikçi(köçek)...! IP: 88.231.68.xxx Tarih : 20.01.2008 13:44:23

MERHABA ERDEM ABİ..KÖEŞNİZİ OKUYUNCA,DÜNYAYA GELDİGİMDE,GÖZLERİMİ AÇTIĞIMDA ANAMIN BAŞINDAKİ DÜLBENTİ AKLIMA GELDİ..BİZİM MEMLEKETTE"ANADOLUDA"GENELDE BAYANLAR,DÜLBENT TAKARLAR ERDEM ABİ..TÜRBAN NERDEN GELDİ NEZAMAN ÜLKEMİZE GİRDİ VALLAHA BİLMİYORUM..EGERKİ TÜRBAN İSLAMIMDA VARSA,ESKİDEN NİYE YOKTU??TÜRBAN VARDIDA BİZİM ANADOLUYA SONRADANMI GİRDİ..HANİ"ANADOLU"İSLAMİYETİN DAĞILDIĞI YERDİ ANADOLU...BENCE TESETTÜRÜ MODAYA UYDURDULAR ERDEM ABİ..BURDAN SESLENİYORUM,ARAŞTIRMACI YAZARLARIMIZA..BİR TESETTÜR MAGAZASINA GİDİN,KILIK KIYAFETİN FİYATLARINI SORUN..BİRDE"ANAMIN"BAŞINA TAKTIĞI DÜLBENTTİN İYATINI SORUN..TABİKİ DÜLBENTİ BULABİLİRSENİZ.ANADOLUDA ANALARIMIZ HALEN DÜLBENTİ KENDİ ELLERİYLE İŞLİYORLAR VEDE DİKİYORLAR.SON YILLARDA DÜLBENTTE MODAYA YENİK DÜŞTÜ,KAPANMANINDA MODASI OLURMU ERDEM ABİ??HZ:MEVLANINDA DEDİGİ GİB"BEN NE İNSANLAR GÖRDÜM ÜZERİNDE ELBİSE YOK,BEN NECE ELBİSELER GÖRDÜM İÇERİSİNDE İNSAN YOK"DEMİŞ..HZ:MEVLANA HAZRETLERİ YÜZYILLAR SONRASINI GÖRÜRCESİNE SÖYLEMİŞ OLMALI ERDEM ABİ..BİRYERDE OKUMUŞTUM"İNSAN VARDIR FARK EDİLMEZ SÜSÜNDEN.KİMİ FARKSIZDIR KOYUN SÜRÜSÜNDEN.HER GÖRDÜGÜN ŞEKLE AMAN KAPILMA...İNSAN BELLİ OLMAZ GÖRÜNTÜSÜNDEN"YAZIYORDU ERDEM ABİ..YILLARDIR KAFAMI USTURAYA VURDURURUN ERDEM ABİ..NEDENİNE GELİNCE İNANIN KAFAMDAKİ SAÇI BİLE TAŞIYAMIYORUM.YAZIN ŞAPKA GİYİYORUM ONUDA BAŞIMA GÜNEŞ GEÇMESİN DİYE..SON YILLARDADA"KÖÇEKLİK"YAPIYORUM..YÜZÜMEDE"PEÇE"TAKARAK AYRI BİR GİZEMLİLİK VERDİM İŞİME VE KENDİME ERDEM ABİ..İYİKİ YÜZÜME"PEÇE"TAKMIŞIM ERDEM ABİ..BÖYLE DAHA İYİ OYNUYORUM,KİMSEDE BENİ TANIMIYOR.KİM BU OYNAYAN"KÖÇEK"DİYE MERAK EDİYORLAR.BELKİ BİRGÜN CANLI TELEVİZYON PROĞRAMINA ÇIKARSAM,GERÇEK YÜZÜMÜ GÖSTERİRİM ERDEM ABİ..BİZİM ÜLKEMİZDE GERÇEK YÜZÜNÜ VE DÜŞÜNCELERİNİ SAKLAYAN ÇOK İNSANLAR VAR ERDEM ABİ..BENCE KÖŞENİZDE YAZDIĞINIZ KONUNUN,BİRTEK AÇIKLAMASI VAR..NİYETİMİZ ERDEM ABİ..BİR İNSAN NE YAPARSA YAPSIN,ÖNCE NİYET ÖNEMLİDİR..EGER BÖYLE GİDERSE,KAFAMIZA TAKTIĞIMIZ SİMGELERİ MODA HALİNE GETİRECEKLER ERDEM ABİ..UNUTMAYALIMKİ MODAYA"DİNİMİZ"AYAK UYDURAMAZ ERDEM ABİ..DİNMİZ İSLAMDIR,KİTABIMIZDA KURANDIR..SAKINHA NE DİNİMİZİ,NEDE KİTABIMIZI DEGİŞTİRMEYELİM ERDEM ABİ.YAŞADIĞIMIZ YER,ÖNDERİMİZ M.KEMAL ATATÜRKÜN KURDUĞU TÜRKİYE CUMHURİYETİDİR,DİLİMİZDE TÜRKÇEDİR..ÖNDERİMİZ M.KEMAL ATATÜRKÜNDE DİDİGİGİB"KADINLARIMIZ İÇİN ASIL OLAN MÜCADELE ALANI,ASİL ZAFER KAZANILMASI GEREKEN ALAN,BİÇİM VEKILIKTAN BAŞARIDAN ÇOK,IŞIKLA,BİLGİ VE KÜLTÜRLEİGERÇEK FAZİLETLE SÜSLENİP DONANMAKTIR.BEN MUHTEREM HANIMLARIMIZIN AVRUPA KADINLARININ AŞAGISINDA KALMAYACAK ŞEKİLDE IŞIKLA,BİLGİ VE KÜLTÜRLE DONANACAKLARINDAN ASLA ŞÜPHE ETMEYEN VE BUNA KESİNLİKLE EMİN OLANLARDANIM"ANALARIN BÜGÜNKÜ EVLATLARINA VERECEGİ TERBİYE ESKİ DEVİRDEKİ GİBİ BASİT DEGİLDİR.BUGÜNÜN ANALARI İÇİN GEREKLİ VASIFLARI TAŞIYAN EVLAT YETİŞTİRMEK,EVLATLARINI BUGÜNKÜ HAYAT İÇİN FAAL BİR UZV HALİNEKOYMAK PEK ÇOK YÜKSEK VASIFLAR TAŞIMALARINA BAĞLIDIR.ONUN İÇİN KADINLARIMIZ,HATTA ERKELERİMİZDEN ÇOK AYDIN,DAHA ÇOK FEYİZLİ,DAHA FAZLA BİLGİLİ OLMAYA MECBURDURLAR;EGER HAKİKETTEN MİLLETİN ANASI OLMAK İSTİYORSA"DEMİŞ ERDEM ABİ.SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)..


Gökhan IP: 88.241.44.xxx Tarih : 19.01.2008 00:49:28

Sayın Yücel konuyu geniş açıdan ele almanız sonderece tarafsız ama laik Atatürk ilkeleri taraftarı olarak görüntü çizmesi bakımından önemli bir yazıdır. Lakin,küçük bir kelime oyunu yapıldığı gözden kaçmıştır.Hiçbir açıklamada artık türban değil başörtüsü denmektedir.Bu strateji ile sanki başın örtülmesine karşı duruluyormuş izlenimi verilmeye çalışılıyor.Oysa türban farklı bir örtü başörtüsü farklı bir örtü.Hem büyüklük hem de bağlama şekli bakımından farklı şeylerdir.Türbanın savunulması tamamen siyasi tabanlı olduğu açıktır.Çünkü maksat saçı örtmekse,başörtüsü rahatça örtmektedir.Bu tamamen rejime yönelik,kılık kıyafet inkılâbına bir rövanş olarak görülmektedir.Siyasi partiler ve dernekler yasasına göre eski devlet ve tarihi simgelerin partilerce kullanılması yasaktır.O zaman bu yasak da kaldırılmalıdır ki ortalık epey karışır.Millet birbirine girer.Bugünkü bu kavgayı körükleyen zaten Avrupa'dır.Sözün özü:Biz Atatürk'ün kılık kıyafet yeniliği ile ilgili düzenlediği kanuna muhalefet mi edeceğiz?Atatürk'e muhalefet demokratiklik ise ben bu demokrasiyi istemiyorum....