30
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

İtirazım Var!..


İyi bir televizyon izleyicisi misin diye bana soracak olsanız yanıtım hiç düşünmeden hayır olacaktır. Peş peşe birbirinin eşi yerli diziler, insanı sinir küpüne dönüştüren kadın-magazin programları ve bunların arasına yerleştirilen reklamlar beni televizyondan tamamen uzaklaştırdı. En azından bir dizi kadar süresi olan reklamları seyretmeye ise zamanım yok, yazacağım yazılar, okuyacağım gazete ve dergiler ile kitaplar beni bekliyor. Düzeyli bir film seyretmek istiyorsam gidip kasetçiden alarak kesintisiz seyrediyorum.

Türkiye’de 1950’li yıllardan sonra İTÜ’nün ilkel koşullarda yapmış olduğu deneme programlarını evimizde televizyon olmadığından bazı mağazaların vitrinlerinde izlemiş ve ilk kez çağın bu yeni teknolojisi ile tanışmıştım. Türkiye’ye oldukça geç gelen, çağın teknoloji ürünlerinden olan bu aletin toplumsal kültüre ne büyük katkıda olacağını o zamanlar düşünmüştüm. Aradan yıllar geçti televizyon Türkiye’ye yavaş yavaş girmeye başladı, siyah-beyaz yayın yapan TRT’yi önce komşuların evinde, sonra da cihazı aldıktan sonra evimizde izlemeye koyulmuştum. Başlangıçta öğretici niteliğindeki televizyonlar siyasi nedenlerle kapatılan Köy Enstitülerinin ve Halk Evlerinin yerini alabilir mi sorusu aklıma hep takılmıştı.

Kısa sürede özel kanallar açıldı, siyah-beyaz renkli televizyon yerini renkliye bıraktı. Beraberinde ise yeni bir televizyon kültürünü de getirdi!... Kanalların çoğalmasıyla birlikte beklenmedik şekilde ekran kirliliği ortaya çıktı. Bugün birkaç program, belirli kanallardaki haberleri ve açık oturumları ve yaşadığım dönemleri yansıtan “Hatırla Sevgili” ve tarihi bir olayı yansıtan “Karayılan” gibi dizilerin yanı sıra bazı belgeseller ve futbol maçları dışında artık televizyon seyretmediğimi gönül rahatlılığı ile söyleyebilirim.

Neden seyretmiyorsun diye soracak olsanız. Televizyonlara şarkıcılıktan, mankenlikten veya basından; şu veya bu nedenlerle gelenlerin gerçek bir televizyon sunucusu veya yorumcusu olmadıkları açıkça görülüyor. Televizyon programcılığı, sunuculuğu ayrı bir eğitim isteyen özel bir konudur. Oysa bugün çeşitli kanallarda bu işe soyunanların televizyonculukla, bunun eğitimi ile uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını görüyorum. Bunun için de mümkün olduğunca televizyon izlemekten kaçınıyorum.

Televizyonlardaki kadın programları başlı başına bir felaket... Stüdyolara şu veya bu şekilde doldurulan kadın izleyicilerin önüne çıkan, sunuculuğa soyunmuş, ismi ünlüye! çıkarılmış kişilerin yeni bir aşka yelken açmaları (bu sözcüğe de illet olduğumu belirtmek isterim), aşkları, meşkleri dile getiriliyor...Araya da bir iki şarkıcı sıkıştırıldı mı, oluyor size reyting rekorları kıran programlar!.. İki şık şık bir fış fış al sana kadın programı!...  Bu bakımdan kadın programlarını zorunlu olmadıkça seyretmek aklımın ucundan bile geçmiyor.

Ne var ki, bir dostum, Asuman Dabak’ın hazırladığı “İtirazım var” isimli programını izlememi söylemişti. Merak edip Asuman Dabak’ın programlarından üçünü başından sonuna kadar izledim. Bu programın diğerlerinden çok farklı boyutlarda olduğunu ve toplumun kanayan yaralarının ekrana getirildiğini gördüm.

İzlediğim programların birisinde evli bir çiftin birbirlerinden habersiz son yılların modası olan internetteki chatleşmeye girişinin ortaya koyduğu sorunlar dile getiriliyordu. Evlikteki monotonluktan sıkılan bir erkek güncel yaşamında yapamadığını, yeni bir aşkı internette aramış, böylece kendini tatmin etmeye çalışmıştı. Eşi ise kocasının bu davranışını bir dedektif gibi izlemiş ve onu yakalamaya çalışmak için o da chatleşmeye başlamıştı. Sonunda kadın da bir chat arkadaşı bulmuş, önce intikam alma arzusu ile bu işe başlamıştı... Sonunda çiftler iki çocuklarına rağmen boşanma aşamasına kadar gelmişlerdi. Bir hafta boyunca süren programlarda Asuman Dabak’ın yardımları ile eşlerin barışmaları sağlanmış, yıkılmak üzere olan yuva kurtarılmıştı.

Bundan sonra o çiftler tövbe etmelerine rağmen bu işi yaparlar mı? Bilemeyiz.

İzlediğim ikinci program üniversite mezunu iki gencin; Yudum ile Mehmet’in aşkı idi. Her ikisi de İstanbul’daki bir üniversitede okurlarken birbirleri ile flört etmiş, sonunda ailelerin ısrarlarına karşı koyarak evlenmişlerdi. Ancak programdan öğrendiğimi kadarıyla evlilik gemisi karaya oturmuş, çiftler ayrılma noktasına gelmişti. Bunun da nedeni iki gencin aileleri arasındaki kültür ve yaşam farkı idi. Yudum, İstanbul’da yaşayan, kültürlü bir ailenin tek kızı idi. Çok iyi bir eğitim almıştı. Gönül ferman dinlemez sözünü yinelercesine Şanlıurfa’nın ilçesi Harran’da bir köylü ailesinin yanına gelin gitmişti. Mehmet çeşitli yalanlarla kızı kandırmış, babam hasta biraz kalalım, sonra İstanbul’a gelir yerleşiriz demişti. Oysa gerçek farklıydı. Aile törelerinden ana baba baskısından sıyrılamayan Mehmet, çok kalabalık aile ortamı içerisinde eşini yaşamaya zorlamıştı. Yudum, programda feryat ediyordu; ellerini göstererek bu eller kalem tutmak için eğitildi, bana tezek, saman toplatan bir kaynananın yanında yaşayamam diyordu. Harran köylüsü ailenin yaşantısı onun ortamından çok farklıydı. O ailede erkekler ayrı, kadınlar ayrı sofralarda yemek yiyorlar, çocuklarını büyüklerin yanında sevmekten yoksundular. Yalnızca çocuklara süt vermekten başka bir analık yapamıyorlar, çocuklarının yanına yaklaşamıyorlardı. Aile bireylerinden eğitimsiz eltileri ile yüksek tahsilli Yudum eş tutuluyordu. Sonunda Yudum bir fırsatını bulup ailesinin yanına kaçmıştı…

Mehmet’in ailesi, etraf ne der diye Yudum’u köye götürmeye çalışıyordu. Asuman Dabak’ın ve jüri üyelerinin tüm çabalarına rağmen bir sonuç alınamadı.

Mehmet Yudum’u yeniden köye götürdü mü bilemiyoruz...

Gerçekte burada topluma, özellikle gençlere çok önemli bir mesaj veriliyordu. Aşk her şey için yeterli değildi. Aşk monotonluğa dönüştüğünde ortaya gerçekler bütün acımasızlığı ve çıplaklığı ile çıkıyordu. Kültür düzeyleri eşit olmayan ailelerin gençleri arasında yapılan evlilikler mutlu sonuç vermiyordu. Töre denilen, yıllardır insanları baskı altında tutan cehaletten bu insanlar kurtulamıyordu. Büyük kentlerde ise törenin, geleneğin yerini ise mahalle baskısı alıyordu. Meşhur bir söz vardır; herkes dengi dengine...

İzlediğim son İtirazım Var programında, yine kırsal kesimin bir başka dramını yansıtıyordu. Karadenizli, eğitimsiz, maddi durumu yetersiz, 15 yaşında bir kız Mardinli bir adamla evlenmişti. Genç kız İstanbul’da eşinin aile fertleri ile birlikte yaşıyordu. Aynı apartmanda ayrı ayrı daireleri paylaşmış olmalarına rağmen birlikte yaşayan aileler gelini eziyordu. İşin ilginç yönü ise eltiler kaynanadan daha baskıcı ve daha cahildiler... Sorun kadının dört kızı olmasına rağmen ailenin tüm bireyleri erkek çocuk istiyor ve bunun için de eve bir kuma getirilmesini istiyorlardı. Karadenizli genç kadın üzerine kuma getirilmesine şiddetle karşı koyuyor, son çare olarak da Asuman Dabak’ın programını bir kurtuluş olarak görmüştü.

Uzun tartışmalardan sonra genç kadın tansiyon düşmesinden stüdyoda düşüp bayıldı. Mardinli koca ise, eşinin ailesi tarafından ezildiğini ancak televizyon programında görerek ayıldı. Annesinin ve kardeşinin karısının hain bakışlarına rağmen eşinin elini tutarak kuma getirmeyeceğini, kız çocuklarının kendisine yeteceğini, gerekirse sosyal hizmetler kurumundan bir erkek evlat alabileceğini söyledi.

Mardinli koca sonra ne yapar, eşinin ve dört kız evladının sevgisi ona yeter mi? Töre denilen illetten yakasını sıyırır mı bilemeyiz. Bildiğimiz tek şey program sunucusu ve jüri üyeleri bireysel bir olay olan bu durumu tatlı sona bağlamıştı. Oysa kırsal kesimde erkek çocuk isteği yüzünden üzerine kumalar getirilen binlerce kadın vardır?

Asuman Dabak’ın programlarında, kırsal kesimlerde aileler üzerine karabasan gibi çöken cehalet gözler önüne getiriliyordu. Gerçekte gelenek, görenek ve töre diyerek geçiştirilmeye çalışılan çağ dışı görüşler ne acı ki, günümüzde hala geçerliliğini koruyor. Aileleri, gençleri perişan ediyor, duyguları yok ediyor… Bunun yanı sıra ezilen kadınlar, acımasızca bir zamanlar kendi ezilmişliğini gençlerden çıkarmaya çalışan cahil insanlar...

XXI. yüzyılda çağdaş olmaya çalışılırken, töre denilen aymazlıktan insanlarımızın kurtulabilinmesi için aydınlatılması şarttır. Oysa cehalet denilen canavar toplumu öylesine sarmış ki…

Toplumun kanayan yaralarına, ezilmişliğini gözler önüne seren Asuman Dabak’ın sunduğu İtirazım Var programı, ekran kirliliğini ortaya koyan diğer kadın programlarından çok farklı çizgideki olmasından ötürü kutlanmalıdır.


erdemyucel2002@hotmail.com    

Yayın Tarihi : 23 Ocak 2008 Çarşamba 00:30:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 85.108.155.xxx Tarih : 23.01.2008 12:21:40

Sayın Yücel,işaret ettiğiniz üzere,özel televizyonlarda kültürel dejenerasyon son haddine varmıştır.1980 lerde ilk özel televizyon kanalı (İnter star)yayına çıkmadan önce tartışmalar olmuştu.Bugün gibi hatırlıyorum.Özel televizyonların kültürel yozlaşmaya neden olup olmayacağı ve daha birkaç konu.O zamanlar,özel televizyonları savunanlar denetim yapılması ile bozulamnın önüne geçilebileceğini savunmuşlardı.Bugün aynı çevreler RTÜK ün uygulamalarını cezalarını eleştiriyorlar. Yaptıkları her hatanın sonunda ceza olarak hata yaptıkları programın saatinde belgesel yayınlatılıyor.Aslında ne kadar aşağılayıcı bir şey bu.Ne demek bilir misiniz?Siz kültürel düzeyinizin düşüklüğü ve genel ahlaka,yasalara karşı gelmeniz nedeni ile size zorla bu kültür programını sizin isteğiniz hilafına zorla yayınlatıyoruz. Ama kim usalanıyor derseniz?Hiç biri.Bir özel televizyon bir ara Polis Akademisi dizisine kafayı takmıştı.15-20 günde bir olmak üzere dizinin ilk filminden son filmine kadar gösteriyordu.Birçok kişi telefonla arayıp uyardılar ancak vazgeçirildi.Şimdi de Rambo dizileri başladı.YAhu bunlar milleti enayi mi sanıyor?Madem film göstereceksin,klasik olmuş yığınla film var 1950 lerden 80 lere kadar çekilmiş.Onları gösterin de millet film syretsin. Sizden ayrı olarak düşündüğüm aile dramları programlarına da bir sözüm var.Memelekette medeni kanun var ama sadece kağıt üzerinde.Hala kumalar,hoca nikahları konuşuluyor.Bunlar suç ihbarı sayılmıyor mu?Cezaları güncelleştirilsin ve acilen uygulansın.Ama bu suçu işleyen birileri önemli yerlerde görevli ise tabii ki durum düzelmez böylece devam eder gider.Sonrada televizyonlarda salya sümük bir sürü yaratık ağlayıp sızlanır.Bana ne kardeşim diyorum ben bunlara.Herkese tanrı akıl fikir kişilik vermiş,kullansın.Ayrıca bu gibi törelerin hangi toplumdan bulaştığı malumdur. Şahsen,ben de sizin gibi ulusal maçlar ve bahsettiğiniz diziler başta olmak üzere,belgeselleri takip etmekteyim.Bunun için de TRT fazlası ile yetiyor.Sözün özü,özel televizyonların şu görünüm itibarı ile bir toplum faydası olduğunu söylemek (1-2 si hariç)oldukça güç.Saygılarımla.


gonca IP: 88.226.126.xxx Tarih : 29.01.2008 15:25:19

bence fatma hanım çocukları için ayrılsın çünkü çocukları hem istiyo hemde oda ai beyden bıkmış


şükran gamze küçükalkan IP: 88.244.196.xxx Tarih : 21.02.2008 15:55:22

asuman abla sinin programınızı hep izliyorum geçen ay sabah olduğu için okul da olup izliyemiyordum herkese slm lar


seher akman kuzucu IP: 212.175.112.xxx Tarih : 27.03.2008 14:30:11

Bu saçma ve DOĞRULUKTAN UZAK program neden yayınlanıyor hala anlayamıyorum.Çünkü o programa çıkıp mağdur olduğunu belirten insanlardan kaç tanesini dizi filmlerde figüran olarak gördüğümü hatırlamıyorum bile. Ayrıca Asuman hanım ne iye bu kadar bağırır ki o da bir merak konusu. D


Seher Akman Kuzucu IP: 212.175.112.xxx Tarih : 31.03.2008 12:30:01

bu doğruluktan uzak program neden hala yayınlanıyor anlamıyorum Orada mağdur olduklarını belirtip aile sırlarını ortaya döken(!)vatandaşların kaç dizide figüran olarak oynadıklarını görünce neye uğradığımı şaşırdım resmen kandırılıyoruz hele asuman dabak ın o bağırışlarına tümden kıl oluyorum zaten oradaki olaylar gerçek olsa kimse ne o bağırışlara ne de o hakaretlere tahammül edemez bu arada asuman hanım iyi oyuncu olmak demek iyi program sunuculuğu yapacağınız anlamına gelmiyor


ece düşünür IP: 85.101.233.xxx Tarih : 18.03.2008 04:36:31

Sayın Yücel, ele aldığı konular ne olursa olsun üçüncü sınıf (hatta belki beşinci altıncı) oyuncuları ekrana gerçek diye çıkarıp insanları kandırmak mazur gösterilemez. Televizyondaki dejenerasyonu ele alırken buna değinmekte fayda var. Sizden ve okurlarınızdan ricam, bir daha programı bir daha bu yönden bakarak izlemenizdir.


Zeynep TOPÇUOĞLU IP: 88.254.222.xxx Tarih : 30.03.2008 22:18:22

itirazım var ne zaman başlayacak yoksa bittimi ne olur başlayın


kubra IP: 77.28.179.xxx Tarih : 11.07.2008 08:38:34

asuman ablacim ben makedonyadan size sesleniyorum size bu ibret programlara destek olurum size bir ricam var lutfen deniz ve cigdem gibi insanlarla muhatab bile olmayin cunku sizin ve bizim sinirlerimiz bozuldu inaninki kardesim iki gecedir uyumuyor nedeni ise kotu bakislari davranislari insanlara olan saygisizligi korkuttu.Seher hanima bir koruyucu tutun kiz annesine bir sey yapacak zaten annesine el kaldirmis birisinden her sey beklenir.denizin annesi ise kizindan korktugu icin oyle davraniyor. lutfen artik onlari progra cagirmayin onlarin islah olacagi yok.burada herkes sizi destekliyor sizi cook seviyoruz kendinize iyi bakin juriye selamlarimi iltiyorum .


serap şirin IP: 85.103.170.xxx Tarih : 31.07.2008 16:54:15

2gündür orhan bey nihal hanım vede acaba konuşulanları anlamıyorlarmı....? yoksa program ilgi görsün diyemi acaip bir savunma ile kücük kardeşi tutuyorlar..... cok komik oluyorlar...kücük kardeşin aile kültürü (karısının ) nedir ? asil bir ailedenmi geliyor...? kücük kardeşin konuşmalarını nasıl olumlu bakıp afrin kendini yetiştirmiş diyebiliniyor....şu an antikalarımızı eski eşhalarımızı abi gibi olan sanatkarlara yaptırıyoruz..... el işciligine ....kendini geliştirmemiş diye bakanları hayretle izliyorum......cok yazık jüri bu kadarmı ..? el işciligini anlamayacak kadar back raunda saib degil.... kücük kardeşin yaptıgını artık her kez yapıyor....... hangi mütahitlik firması ...? KC.Mİ? EKŞİOGULLARIMI...? BAYTUR İNŞAATMI... SADIKLARMI... ne dir bu kendini bir şey sanmak ...hic tahsili olmıyan bu işi yapan bir sürü inşaatcı var....... ayrıca he acı kendileri ölüp gidecek ...kücük kardeşin cocukları hic bir zaman yigenlerimiz var diyemiyecek..bir sıkıntı bir hastalıkları oldugu zamn...


esma IP: 78.114.27.xxx Tarih : 24.04.2008 16:50:06

tekrar ne zaman basliyo itirazim var neden bitti nolur baslasin asuman hanima saygilar