17
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Kadife eldivende, demir yumruk...

Kuzey Irak sınırındaki hava operasyonunda 35 Türk vatandaşının PKK’lı diye öldürülmeleri gerçekten üzücü bir olay. Konu günlerdir enine boyuna tartışılıyor; yeniden ayrıntılara girmek gereksiz. Ortada buzul dağının yalnızca bir ucu, dağın altındakini ve nedenlerini araştıran yok!.. Söylenenlerin ne kadarı doğru; bence asıl sorun da buradan kaynaklanıyor. Bu olayın, geçmişte yaşanan Orgeneral Mustafa Muğlalı olayı ile benzer taraflarının olduğu görmezden gelinmemelidir. Muğlalı Paşa o yıllarda başımıza dert olan kaçakçılığın önüne geçmek istemiş ve 33 kaçakçıyı öldürtmüştü!.. Demokrat Parti iktidara gelince de bu olayı eşelemiş, Paşayı mahkum etmiş, Paşa hapiste ölmüştü. Bir orgeneral nasıl yetişir, memlekete ne gibi hizmetleri olmuştur, Milli Mücadelede neler yapmıştır? Üzerinde bile durulmamıştı!..

Yeni yılın ilk günlerinde ülkeyi ayağı kaldıran, bazılarının utanmadan siyasi getirim sağlamaya çalıştığı olaya gelince; İnsansız hava araçları (İHA) ve termal kameralar Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu Köyü’ne doğru ilerleyen yüklü katırlarıyla gelen bir grubu saptıyor ve istihbarat bilgileri doğrultusunda savaş uçakları bölgeyi bombalıyor…

Kim ne derse desin; Güneydoğu’da içeriden ve dışarıdan desteklenen PKK ile otuz yılı aşkın süredir savaş yaşanıyor. Savaşlarda iletişim eksikliğinden veya yanlış değerlendirmelerden ötürü yanlışlıklar her zaman olabilir. Bu yüzden de ölümcül olaylar kaçınılmaz olur. Benzeri yanlışlıklar savaşan tüm ülkelerde çoğu kez yaşanmıştır.

Kıbrıs harekâtında, iletişim eksikliğinden kendi savaş gemilerimizi batırmadık mı?

Sarıkamış harekâtında iki topçu alayımız, yine iletişim eksikliğinden karşılarındakileri Rus birlikleri sanarak, birbirlerini ateş altına almadılar mı?

Savaşlarda bu tür yanlışlıklar her zaman olmuştur ve olacaktır da… İşin acı yönü ise bu gerçekleri görmeden benzeri olayları siyasi polemik konusu yaparak insanlık havarisi kesilenlerdir.

II. Dünya Savaşında askerlerden çok daha fazla sivil insan can vermedi mi?

ABD’nin Hiroşima ve Nagazaki’ye attığı atom bombalarında askerler mi yoksa siviller mi öldü?

Asya’daki savaşlarda, Vietnam ve Kore başta olmak üzere bu tür yanlışlıklar yaşanmadı mı?

Çıkarların körüklediği savaşlar vahşettir, askerden çok sivillerin ölmeleri kaçınılmaz oluyor.

K.Irak sınırında hava saldırısında ölenler bazılarının işine yaramış olmalı ki, bundan hemen çıkar sağlamaya çalıştılar. Her zaman olduğu gibi bunun öncülüğünü yine efendilerinden aldıkları direktiflerle BDP’liler yapıyor. Yıllardır askerlerimizi şehit eden PKK’lılar için, bir kez bile terörist sözcüğünü kullanamayanların ellerine yine bulunmaz fırsat geçti… BDP eşbaşkanı olayın katliam olduğunu söylüyor, bir başkası utanmadan savaş suçu diyor. Diyarbakır’da yine bir diğeri “Bırak vatandaş biraz yürüsün, Molotof atsın vatandaş deşarj olsun” (!) diyor, ardından üç günlük yas ilan ediyorlar, eylemlerini meclise taşıyorlar… Bir diğeri Kürt Rudaw internet sitesine “İşin başında özerklik istediğimiz doğrudur ama bugün kendi kaderlerini çizsinler, özerlik isteriz” demekten kaçınmıyor… Kendisini bölgenin ve orada yaşayanların hâkimi sanan, meclis kürsüsünde bardak kıranı da “Buraya bakanlar gelmesin herkesin silahı var” diyerek tehdit üstüne tehdit yağdırıyor. İçlerinden bir başkası da; “bu ülke bölünmüştür, elli bin defa öldürseniz bu toprakların adı Kürdistan’dır”, diyerek ağzındaki baklayı çıkarıyor…

Bu sözleri söyleyenler, TBMM kürsüsünde Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü üzerinde yemin etmiş, bu ülkenin her türlü olanaklarından yararlanan, günlerini dağda değil de, Ankara’da geçiren milletvekilleri!..

Utanmanın da bir ölçüsü olmalı. Güneydoğu’da devletin bütünlüğünü sarsmak için ortaya çıkan, askerlerimizi şehit edenlere arka çıkanlar, bu devletin nimetlerinden nemalananlara bakın bir kere… Nasıl özgürlükten, insan haklarından söz ediyorlar. Meydan, meydan dolaşanlar, insanları Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kışkırtanlar kimler? BDP milletvekilleri ve yandaşları değil mi?

Öldürülenler PKK’lı sanılmış, ama değilmişler; kaçakçıymışlar! O zaman kaçakçılık suç değil de, onları bombalayanlar mı suçlu? Şimdi kaçakçılardan özür dileniyor. Yeri gelmişken insana sorarlar; Kaçakçılık bu memlekette ne zamandan beri yasallaştı? Güneydoğu’da kaçakçılık olaylarını bilmeyen mi var? Vatandaş aç, çaresizlikten bu işi yapıyor deniyor!.. Devlet kaçakçılığa ses çıkarmazmış! Bu sözlerle kaçakçılık yasallaştırılmıyor mu?

Kısacası PKK’lı ise öldürülsün, kaçakçı ise, özür dilensin!..

K.Irak ile sınır arasındaki yolları hem PKK hem de kaçakçılar kullanıyormuş!.. Birbirlerinden ayırmak zor!..

PKK cenazelerinde ön plana çıkarak ölümlerden nemalananlar kimler?

Türkiye’nin bölünmesini önlemek üzere ne zaman askeri harekât yapılsa, BDP’liler hemen canlı bomba olmaya soyunarak ortaya çıkıyorlar. Askeri harekât bölgesine giremeyeceklerini bile bile oraya gidip, basında kendilerini haber yaptıranlar yine aynı insanlar değil mi? O zaman Kandil ve terör kampları bombalandığında neden oraya gitmiyorsunuz da, burada şov üstüne şov yapıyorsunuz?

Güneydoğu’da gelişen olaylarda kimlerin parmağı yok ki; aslında araştırılması gerekenler de bu…

PKK belasını ve onların sözcülerini başımıza kimler sardı?

Konuları yakından izlemeyen, son yüzyıllık tarihi bilmeyenler, 19.yüzyılın başlarından bu yana Kürt isyanlarını tetikleyenleri, PKK’nın ortaya çıkarılmasında hangi dış güçlerin nemalandığını dikkatle izlemelidir. İnsan haklarından, özgürlükten tutun da uluslararası diplomasiye, petrol çıkarlarına, kaçakçılığa kadar her şey girift bir yumak halindedir. Dünyanın her ülkesinde etnik gruplar var. O ülkelerden çıkar sağlamak isteyenler hemen her yerde aynı senaryoya başvuruyor. Sözde dostluk ilişkileri altında ülkeyi bölmeye, işlerine gelmeyen liderleri devirmeye, çıkar sağlamaya yönelik çalışmalara başlanıyor. El altından teröristlere yardımcı olunuyor, destek sağlanıyor.

K.Irak sınırındaki bombardımanda ölen 35 kişi için ağıtlar yakıldı, bombalama emrini kimin verdiği, istihbarat krizi tartışılıyor. Olaya askeri yönden bakıldığında kasıt ve ihmalin olmadığı açıkça görülüyor. İnsansız uçaklar katırlarla gelen grubu görüyor ve onların sınırı geçmesine izin vermiyor. Daha önce de aynı şekilde köylü sanılıp silahları Hantepe’ye, Gediktepe’ye taşıyanlar, askerlerimizi şehit etmemişler miydi? O zaman Şemdinli Mezargediği’ne bir gurubun katırlarla geldiği görülmüş, bir general, “Biz gelenleri kaçakçı sandığımızdan ateş etmedik. Oradan kaçakçılar da geçiyor” dediğinde, adeta yerden yere vurulmuştu. Oysa o gün on bir şehit vermiştik.

Bombardımanda ölenlerin cenazelerini her zaman olduğu gibi yine gösteriye dönüştürdüler, tabutların üzerine ölenlerin yakınlarının tepkilerini çekecek şekilde PKK bayraklarıyla örttüler, Öcalan lehine sloganlar attılar posterlerini taşıdılar… Onun dışında yine eylemler yaparak polise Molotoflarla saldırdılar…

BDP’yi anlıyoruz, davranışları özgürlük adına bölücülükten yana da, CHP’ye ne oluyor? Devletin özür dilemesini istiyor? İktidara gelebilirsen dilersin!..

Devlet adına taziyeye giden Uludere Kaymakamı linç edilmekten zor kurtuluyor, yaralanıyor… Sille tokat dövülüyor… Orada kaymakama kalkan eller onun kişiliğine değil devlete kalkmıştır. Şimdiye kadar devlet yapılarına, güvenlik güçlerine roketli, molotoflu saldırıları çok gördük ama bir kaymakamın dövüldüğünü, çapulcuların elinden zorla kurtulduğunu görmemiştik. Kaymakam devlettir, devleti temsil ediyor.

Devlet, köyde dayak yedi!..

Saldıranlar köyün dışından gelen kışkırtıcılarmış, o zaman K.Irak’tan önce içerideki gündüz külahlı, gece silahlı çapulcuları temizlemek öncelik kazanmalıdır.

Kışkırtıcı milletvekillerinden birisinin “buraya devlet giremez” diyerek olayların fitilini ateşlediği söyleniyor. Onların çoğu meclis kürsüsünden tehditler savuruyor, kimsenin gıkı çıkmıyor. Bölgeye taziye için giden bakanların canlarının kendisine borçlu olduğunu söyleyecek kadar küstahlaşıyor.

“Devlet burada” demenin zamanı çoktan geldi.

Nitekim bazıları, Başbakan’ın grup toplantısındaki uyarılarını oturup enine boyuna düşünmelidir. Başbakan son derece yerinde bir konuşma yapmış, tepkisini devlet adına dile getirmiştir. Dileriz ki, sözleri kulaklara küpe olur…

Artık günü kurtarma yetmez, devlet kadife eldiven içerisinde demir yumruk olmalı…


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 5 Ocak 2012 Perşembe 12:06:32
Güncelleme :5 Ocak 2012 Perşembe 12:19:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.15.xxx Tarih : 5.01.2012 18:47:30

 Hocam ellerine saglik"Gercekten devlet kadife icinde demir yumrugunu göstermesi gerekir.Sirnak Uludere,de vuku bulan ve 35 kisinin ölümüyle sonuclanan olayda ve akabinde yapilan elestiriler yersiz oldugu gibi kin dolu kiskirtmalara sebep olmustur.Ne yazik,ki hepimiz kardesce yasayalim diyoruz,maalesef hep tersi oluyor.

Burda PKK ya söyliyecek lafim yok,Belki bir plan yapip o ölen 35 kisiyi kendileri kandirip o yola süreklemislerdir.BDP nin yapmis oldugu söylemlerde hep kin ve nefret vardir,Baskanindan tut hepsi el birligi yaparak gitgide halki kiskirtip , söylemleride yutulur cinsten degil.Burda Gülten Kisinakin,vicdanla ilgili konusmalari,Nursel Aydogan,nin PKK  bir terör örgütü degil Vs.Vs. inanilir gibi degil.

Aslinda Asayis güclerimiz,Vatan hainlerini yanlis adreste ariyor.Adlari belli ve bunlar Parlemento,da bar bar bagiriyorlar.PKK yi ve Halki kiskirtiyorlar,yani hirsizi uzakta aramaya gerek yok.Hirsiz evin icinde,PKK yi hicbir zaman kinamadiklari gibi,simdi,de resmen sahipleniyorlar.BDP Milletvekilleri TBMM,de yemin ederken herhalde,sag ayaklarini havaya kaldirmislardir.

Türkiyenin Baskenti Ankara,da yollarda,sokaklarda bagirmaya basladilar.Bu cesareti nerden aliyorlar,Yoksa Anayasa ceza kanunun,da Halkin bilmedigi muaf maddeler,mi var.Hem Devletin nimetlerinden nemalanacaksin hemde ihanetle sucluyacaksin.Bu tamamen ihanet oldugu gibi,insan haklarindan uzaktan yakindan bir alakasi yoktur.

Ben sahsen BDP li milletvekilleri ölen 35 kisi icin üzüldügünü sanmiyorum.Fakat ellerine bir malzeme oldu daha rahat propaganda yapmak icin firsat cikti.Ne yazik,ki bu oyuna,da CHP katilmistir,Oda tutturmus Devlet özür dilesin.CHP sözcügü Sayin Kilicdaroglu,na agir geldi sanirim.Altindan kalkmadigi gibi kaldiramiyor.

Sayin kilicdaroglu,na hatirlatmak isterim,Devlet adina giden Kaymakam son anda linc edilmekten kurtuldu.Bu is yanlis yapilmistir veya oranin Halkina derhal Devletten ve kaymakamdan özür dileyin diyebiliyormusun.Oranin yerel Milletvekili buraya devlet giremez diyor,onun icin birsey söyledin,mi.Sayin kilicdaroglu inanyorum sana oy veren Halki üzmüssün.

Ha yoksa senin düsüncen baska,mi,Kaz gelecek yerden Tavuk esirgenmez diyenlerdenmisin.Veya Nasrettin Hoca gibi,Göle maya calip ya tutarsa,mi diyorsun.Ne yazik,ki Türkiye,nin üzerinde oynanan oyunlara sende katilmis gibi görülüyorsun.Bende derim.ki Basbakanin dedigi gibi kim ayirim yaparsa iblis olsun.Evet Devlet kadife eldiven icerisinde demir yumrugu göstermeli saygilarimla.