Bugün canım yazı yazmak istemiyor…
Televizyonlara çıkıp ahkâm kesenlere, dilbilgisi kurallarını hiçe sayanlara bakıyorum… Sanki hepsi West Point’ten, İngiliz Kraliyet Akademisinden ve bizim Harp Akademisinden çıkmışçasına askeri bilgilerini ortaya döküyorlar!.. Geçen gün televizyon kanallarını dolaşırken cinlerim tepeme çıktı. Genç birini ekrana çıkarmışlar, askerlikten söz ediyor. Biz 80 yıldır savaşa girmedik ki; ne yapmışız, Kore’ye asker göndermişiz, Kıbrıs’a çıkarma yapmışız, bir de Güneydoğu’da bir şeyler var gibisinden konuşuyor. İnsan utanır sıkılır cehaletinden… Sonra düşündüm adama bedelli, kısa dönem gibi askerlik yaptırıp, askerliğin ne olduğunu öğrenemeden terhis ederseniz, sonra ekranlara çıkıp aklınca ahkâm kesip zırvalar… Çoğunun hukuk bilgisine diyecek yok; maşallah her biri ayrı ayrı Anayasa Ordinaryüs profesörü!
O yüzden canım yazmak istemiyor… Onların bilgi ve görüşlerine erişecek gücüm yok…
Okuyucularım da, patronum da benden yazı bekler… Osmanlı Tarihini ayrıntılarıyla çok iyi bilen rahmetli anamın bir sözü vardı; “bu gönlün yazı da var, kışı da”…
Gelişen olayları içimden geldiğince yazsam başım derde girecek; yazmasam kendimle çelişkiye düşeceğim… Başka bir deyişle kendimi kendime suçlu ilan edeceğim… Onun için uzun süredir kafamı kurcalayan, ne olduğunu bir türlü çözemediğim bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum;
Kadın eli sıkmak günah mı değil mi?
Çoğu insan gibi benim de başıma gelmiştir. Bir toplantıda tanıştırılan bir kadına elimi uzattığımda elimin havada kaldığını görmüş, afallamıştım. Karşımdaki benim bu halimi görüp acımış olmalı ki, diğer eliyle kalbinin üzerine birkaç vurup, kendince kalbimdesin diyerek ortamı yumuşatmıştı… Bazı kadınlarımız da benzer durumla karşılaştıklarını dost toplantılarında dile getirmişlerdi…
Eski dilde adabımuaşeret olan bugün görgü denilen toplumun veya topluluklarda davranışların dışa dönük biçimlerini, denetlemeye yönelik kurallar vardır. Bunların tümüne de görgü veya adabımuaşeret kuralları denir. Bu konuda yazılmış kitaplar vardır. Satışları azdır ama neyse var ya!...
Bu kurallara göre tanıştırılan iki kişiden kadın elini uzatmadan erkek eline uzatmamalı der. Bu konuda öncelik kadına aittir. Ben de görgü kuralı hatası yaptığımda bazen elim havada kalır… Kuşkusuz, benim gibi kural hatası yapmayan, ancak eli havada kalan kadınlar da vardır. Onların yanlışı karşısındaki insanı ölçüp biçmeden elini uzatmalarıdır…
Toplumun bazı kesimlerinde, özellikle bağnaz ve tarikat ehlilerde bu konuyu enine boyuna tartışırlar. Bu sorunu, bir gecede görevden alınan eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’na bir televizyon programında sormuşlar… O da şöyle demiş; “Biz hanımefendilerin uzattıkları ellerini sıkıyoruz. Burada bir sorun görmüyoruz. Bu medeni dünyanın âdetidir. Bunu tartışmamız bile beni rahatsız ediyor. Günübirlik olaylardan güncellemeler yapılması yanlış… Gündem basit ve sığ konularda boğulup gidiyor…”
İran’da İslam Devriminin 32. yıldönümünde İran Büyükelçiliğinde yapılan kutlamayla ilgili bir haber bazı gazetelere yansımıştı. Ankara’da beş yıldızlı bir otelde verilen resepsiyonda (nasıl resepsiyonsa!) Büyükelçi davetlileri kapıda karşılamış ama kadın konuk kendisine yaklaştığında iki elini arkasına saklamış!..
Dinci basının önde gelen kamelerinden, televizyon ekranları başına fese benzer bir nesne takarak çıkan köşe yazarı bir süre öncesi “Erkek Müslümanlarla kadın Müslümanlar tokalaşabilir mi” diye yazı yazmıştı; “Peygamberimiz, kendisine biat etmeye gelen kadınlarla tokalaşmamıştır. Kuran’a ve sünnete dayanan şeriatın kesin ve genel hükmü şudur;
Erkekler kadınlarla tokalaşmaz.
Bu hükmü kabul eden, buna rağmen bazı kadınlarla tokalaşan kimse günah işlemiş olur.
Bu hükmü inkâr eden, dinde böyle bir şey yoktur diyerek kadınlarla tokalaşan kimsenin vebali ve günahı daha büyük olur.”
Vay anasına be!.. Bilmeden ne günahlar işliyormuşuz da haberimiz yokmuş… Anlaşılan milyonlarca insan gibi ben de cehennemde yanmaktan kurtulamayacağım!...
Hoca Efendi’nin yorumuna Emin Çölaşan da takmış kafayı;
“Müslüman olmayan bir kadınla el sıkıştığın zaman günah değil. Hıristiyan, Yahudi falan hiç fark etmez. Ama karşında Müslüman kadını görünce, günaha girmemek için elini uzatmayacaksın. Mümkünse cebine koyacaksın. O sana elini uzatırsa uyaracaksın; Hanımefendi günahtır, çekin elinizi. Beni durup dururken günaha sokmayın!..”
Durum böyleyken, belirli günlerde, devlet katında verilen resepsiyonlarda davet sahibi ile eşi misafirleri karşılarken girdikleri günahların hesabını düşünebiliyor musunuz?
Kim bilir kadın erkek demeden kaç kişinin elini sıkıyorlar?
Devleti yönetenler veya üst düzey bürokratlar günah mı işliyorlar?
Merak edip Kur’an’a bir kez daha bakıyorum, bununla ilgili bir Tanrı buyruğu da göremiyorum. Hoca Efendi bununla da kalmamış, “İslam, namahrem kadınlarla erkeklerin birbirine sarılarak, el ele tutuşarak dans etmelerine de izin vermez. İslam dini, kadınların erkeklerle birlikte mayolu olarak denize girmesine de izin vermez!:”
Şeytan içimize girmiş bir kere; merak edip düşünüyorum; acaba günümüzden 1500 yıla yakın bir süre önce Arap çöllerinde insanlar mayolu denize mi giriyorlardı? Yoksa resepsiyonlar da kadınlarla erkekler birbirlerine sarılarak dans mı ediyorlardı?
Acaba kadınlarla el sıkan erkekler mi, yoksa bu safsataları cahil insanların beynine işleyenler mi daha günahkâr?
erdemyucel2002@hotmail.com
Reverans, Ortaçağ dönemlerinde Batı toplumlarında erkeklerin kadınlara karşı gösterdiği saygı şeklidir. Çağdaş bir toplum olarak bizler kadına saygımızı asırlar öncesindeki uygulamayla ifade etmek zorunda mıyız? Mustafa Kemal Atatürk, kadına saygısını Ortaçağ ilkelliğiyle değil, onun elini sıkarak çağdaşça göstermiştir ve uzattığı eli ise hiçbir vakit havada kalmamıştır.
Kadın insan değil mi, annemiz - bacımız da bir kadın ve insan değil mi ?.. Annemizin elini öpüyor, bacımızı elinden tutuyoruz.. Bir kadınla el ile tokalaşmaktan kaçanlar veya bu zihniyete sahip olanlarda psikolojik bir bozukluğun olduğunu bilmek gerekir. Şöyle ki, şuur altında marazi (veya sapıkça) istekleri olanlar, davranış ve tepkilerini bazı hareketlerden kaçınarak kendilerini belli ederler veya da bu şekilde kendilerini tatmin yolunu seçerler.
Yanlış anlaşıldı, galiba ben kendi fikrimi söylemedim; inanç sahib olduklarını iddia edenler arasındaki çelişkiye işaret ettim..
Kadınlarla tokalaşmada; yolda karşılaşan bir kadınla bir kadının selamlaşması gibi kadının ön alması Batı toplumlarında da esasdır. Tersi biraz sululuk gibi görünür. Ayrıca mütedeyyin toplum ve gruplarda sünnet gereği iki cins arasında tokalaşma caiz değildir. Vehhabi toplumlar dışında, "İslamî şer'iat'ın egemen olduğu topluluklarda bile kadınların baş örtme yükümlülüğü yoktur, fakat erkeklerle tokalaşmazlar. El uzatan erkeğin eli havada kalır. Ama İslamı rant kapısı yapmak isteyen bazıları haremlerinin başlarını örter, fakat onları ellerini sıkmayan erkeklere çok küserler. Cumhur Başkanımızım geçmiş Cumhuriyet Bayrmı resm-i kabûlünde Sağlık Bakanımız Sayın Recep Akdağ sünnet inancının doğrusunu yapmış first lady'mizin elini sıkmamış, önünde yarım reverans yapmıştı.
Kadınlarla erkeklerin tokalaşması şart mıdır? İsteyen tokalaşsın, istemeyen tokalaşmasın. Tokalaşmak istemeyen kişiler bunu medeniyetsizliklerinden değil, inançlarından dolayı yapıyorlar. Diğer dinlere mensup kişilerin inançlarından dolayı sürdürdükleri adetlerini hepimiz hoşgörüyle karşılayabilirken, neden müslümanların inançlarıyla ilgili tercihleri medeniyetsizlik olarak yorumlanıyor?
Sayın Yücel, din adına hele hele Allahın bildirdikleri konusunda ahkam kesenlere bakıyoruz da hepsinin ruhsal durumları içaçıcı görünmüyor.Psikolojik sorunları olduğu belli bu insansılar, kendilerini karanlıklara gömmekle kalmıyor yanlarında onlarca hatta yüzlerce insanı da götürüyorlar. Bahsettiğiniz gibi kutsal kitapta olmayan birsürü kural ve emir icat edip insanların öte dünya korkuları üzerinden prim yapma nüfuz kazanma uğraşları gerçekten can sıkıcı. Bu tür safsatalardan kurtulduğu gün insanlık asıl gelişimi gösterecektir.
Vay Hocam Vay! Nerde buldun bu seytan hocayi.Yer yüzünde ne kadar insan varsa,Bu tür fetva veren hocalarin günahlari vabali boyunlarina.Mesela kadinlar böyle hocanin elini sikarsa veya öperse günah olmiyor,Siradan vatandasin biri kadinin elini sikarsa günah oluyor,ha.Ben cehenneme gidersem o tür fetva veren hocalari orda görecem.Ve yakalarina yapisacam ben burya gelisimin sebebi senin gibi seytan hocalarin yüzünden diyeceyim.
Eskiden bir Halk arasinda bir degim vardi,Hocanin dedigini tut gittigi yola gitme derlerdi.Oysa simdi Anlattiklariyla ne dediklerine nede gittikleri yola uyulur.O Rabbinin yarattigi bütün mahlukatin serrinden.Karanligi bastigi vakit bir gecenin serrinden.Ukdelere/akidelere/akideler üfleyen-nesef harcayan neffaslarin/kadin ve erkek türlü türlü sihirbazlarin serrinden.
Baskasinda gördügü bir nimeti cekemeyip de ona göz diken onun mutlak zevalini temin eden hasetcinin serrinden.Geri geri cekilip sinen,sinip sinip aldatmak,Hak yolundan geriliptip fenaliga sürüklemek icin,Döne döne vesvese vermek adeti olan o dönek,o sinsi geletici vesvese kaynaginin serrinden. Ayriyeten kafirun suresinde söyle der.
De ki:Ey kafirler!Tapmam o taptiklariniza,siz de tapanlardan degilsiniz benim mabuduma!Hem ben tapici degilim sizin taptiklariniza,hem de siz tapicilardan degilsiniz benim mabuduma!Size dininiz bana dinim.Daha bunlara benzer Kur"ani kerimde cok cok var.Iste böyle yolum cehenneme düserse o tür hocalarin benden cekecekleri vardir.Cünkü onlar benden önce cehennemde olacaklar saygilarimla.