25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Kim Derdi ki?...

Kim derdi ki; Bir süre önce Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararı ile dava açtığı iki partinin gün olup kader birliği edeceklerini… Başka bir deyişle partilerden birisinin anayasa değişikliği için diğerine muhtaç olacağını…Diğer partinin de şimdiye kadar açıkça söyleyemediği isteklerini açık seçik dile getireceğini!...

Gerçekten kim derdi ki…

Türkiye’de bir anayasa değişikliği kavgası sürüp gidiyor. Gündem tamamen buna kilitlenmiş durumda… Diğer devlet işleri mi? Onlar tıkırında gidiyor!.. Bazıları da pısmış, biz devlet umuru gördük diyerek olup bitenleri seyrediyor…

Anayasa değişikliğinin seçimlere bir yıl kalmışken neden böyle aceleye getirildiğini de anlayabilmek mümkün değil… Cumhurbaşkanı yetkilerinin arttırılmasına neden ihtiyaç duyuldu, bilinmez ama belki de ileriye dönük çalışma olabilir diye düşünenler çoğunlukta…

Anayasa değişiklik paketinin Meclisten geçmesi için AKP’nin 367 oya ihtiyacı var. AKP milletvekillerinin oy sayısı 336…Milletvekillerinden bazılarının özgür görüşlerini ortaya atıp atmayacakları, daha doğrusu fire verip vermeyecekleri bilinmiyor. Kulislerden dışarıya sızan bilgilere göre BDP’ye verilecek tavizlerden bazı AKP milletvekilleri huzursuzmuş… Sayıları da otuza yakınmış… Anayasa değişiklik paketine CHP ile MHP oy vermeyeceğine göre AKP ve BDP oylarının toplamı da Anayasa paketinin geçmesine yine de yeterli olmuyor. Ancak her iki parti fire vermeden birlikte davranırsa Anayasa paketini referanduma götürebilecek sayıya ulaşıyorlar. Bu bakımdan AKP’nin tek çaresi BDP oylarını alabilmektir. Kısacası AKP, BDP’nin ocağına düştü!..

Kim derdi ki; AKP’nin kapatılan, iki milletvekili meclis dışında kalan, Apo’nun isteği doğrultusunda hareket ettiği söylenen DTP yerine kurulan BDP’nin oylarına gereksinim duyacağını?

Siyaset böyledir işte, beklenmedik anda beklenmedik kişilere muhtaç olunur… Kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıkların ne olduğunu da pek kimse bilemez…

Ne var ki, BDP öyle kolay kolay yardım elini uzatacağa benzemiyor. Şartlarını hemen sıralamış; buna genel başkanları mı karar vermiş, parti yönetimi öyle mi düşünmüş, yoksa başka yerlerden, adadan emir mi almışlar; bilemeyiz. Anlaşılan ellerine geçen fırsatı iyi değerlendirmek istiyorlar.

İstekleri az buz değil…

Anayasa reformu uğruna Türkiye’de olası değişikliklere yol açabilecek nitelikteki isteklerine gelince;

Yüzde 10 olan seçim barajının düşürülmesi…

Genel seçimde yüzde üç oy alan veya mecliste grubu bulunan veya 41 ilde örgütlenmiş olan ve son genel seçimlere katılmış olan partilere Hazine yardımının yapılması…

Taş atan çocuklar yasasının bir an önce çıkarılması…

TCK’nın bazı maddelerinin değiştirilmesi…

Siyasi yasaklı Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un Meclise dönmesi, KCK operasyonlarında tutuklananların serbest bırakılması…

BDP’nin istekleri uygun görülürse; TCK’nın 215. maddesindeki “Suçu ve suçluyu övme” değiştirilecek, TCK’nın 216. maddesindeki “halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu” yeniden düzenlenecek, devlet güvenlik güçlerine karşı kışkırtılarak taş attıran çocuklar yargılanmasın, örgüt için suç işleme, devlet güvenliği ve anayasal düzene karşı silahlı örgüt kurmak ve üye olmayı suç sayan düzenleme, terör örgütüne ait amblem ve işaret taşıyanların suç sayılmasını ortadan kaldırılmış olacak… Ayrıca terör örgütlerine finansal destek suç sayılmasın istekleri de onları tamamlıyor.

BDP sözcülerinden birisi “BDP’nin kırmızıçizgileri sadece seçim barajının düşürülmesi ve hazine yardımı almakla sınırlı değildir. Siyaset yapmamızı engelleyen mevcut düzenlemeler kaldığı sürece anayasa değişikliğine destek vermemiz mümkün değildir. Bu mevcut yasalar nedeniyle yöneticilerimiz ve çocuklarımız hakkında davalar açılıyor” diye basına demeç veriyor.

Sanki hepsi sudan çıkmış ak kaşık… Güneydoğu’da Doğu’da sürekli mitingler düzenleyerek bölücülük propagandasını yapanlar, bölücü posterleri, pankartlar açanlar, otobüslerle mitingden mitinge belirli grupları taşıyanlar, bazı şehirlerde zorla kepenk kapattıranlar hep uzaydan gelenler!

Taviz verildi mi arkası geliyor. Örneğin Anayasa paketine şartlı destek vereceğini söyleyen BDP isteklerine adım adım yaklaşıyor. Nitekim Meclis Anayasa Komisyonu’nda görüşülen Seçim Kanunu’nda değişiklik öngören yasa teklifine, anadilde propaganda yapılmasını öngören düzenlemeler eklenmiş… Böyle olunca Kürtçe propagandaya izin verilmesinin düşünülmesi tavizlerden birisi mi?

Acaba son istek de Apo’ya özgürlük ve partinin başına geçmesi mi olacak?

Ne garip ki, AKP bunların vereceği oylara muhtaç kaldı…

 


erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 28 Mart 2010 Pazar 13:10:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet E. IP: 84.62.15.xxx Tarih : 28.03.2010 14:48:56

Değerli hocam ellerine saglik"Siyaset,i anlamak mümkün degildir.Ancak siyaset yapan ve kapali kapilarin ardindan yapilan pazarliklari takip eden siyasetciler bilebilirler.AKP li Milletvekilleri Baskanlarina baglidir,Baskanlari ne söylerse riayet etmek zorundadirlar.Kendi özgür görüsleri yoktur,iclerinden tek tük özgür görüsünü savunacak birileri cikarsa onu parti icinde barindirmazlar.

Varsa ögle birileri derhal parti disiplin kuruluna verirler ve sen bizden degilsin deyip  partiden ihrac edip uzaklastirirlar.BDP nin eline büyük bir koz düstü eger AKP taviz verirse öyle,ki verecege benziyor cünkü birbirlerine ihtiyaclari vardir.Anayasayi deyistirmek icin bu sart görülüyor.Kendi taraflarina,da muhalefetten bir kac milletvekili dahil ettilermi tamamdir demek.

AKP- BDP,ye taviz vermezse PKK dagdan inmez,PKK dagdan inmezse Anayasa değistiremezler.Cünkü iktidara karsi muhalefet edenlerle dagdan inecek olan PKK ya ihtiyaclari vardir.Muhalefet edenlere iktidardeki Hükümet ellerini tutacak BDP,nin arkasinda görülen  PKK da vuracak.Ancak bu sekilde Anayasa,yi degistirebilirler.Aksini düsünmek mümkün degil.

Ve istedikleri her türlü yasayi,da cikarabilecek güce gelirler.Ha bu arada yassiada,da yatan BDP nin babalari,mi dedeleri,mi onu serbest birakmak sartinida kosarlar.Buda birden olmaz,Halkin tepkisini almamak icin aralarinda imzalanacak bir protokolle yasalari cikardiktan sonra bir kac ay sonra olabilir denilecektir.Uzun lafin kisasi Türkiye Cumhuriyeti iki Parti arasinda paylasmak demektir saygilarimla.


KEMAL ÖZKAN IP: 95.15.172.xxx Tarih : 7.04.2010 23:17:05

sayın yücel öyle yaraya parmak basıyorsunuz ki  gıpda etmemek elde değil tebrik ederim söylenecek o kadar çok şey varki insan nereden başlıyacağını şaşırıyor   bizde bir söz vardır  yüz verdik astarını isdeme diye  işde bdp nin yaptığı bu pek yadırgamıyoruz diğer kanat akp ye ne demeli hani görmemişi kral yapmışlar önce babasını kesmiş  her iki partiyide yadırgamamak gerek çünkü her ikiside aynı yolun yolcusu sadece güttükleri yol değişik her ikiside Atatürk cumhuriyetini yıkmak yada parçalamak yerine biri aşiret kanunlarıyla diğeri cemaat yada tarikat fetvalarıyla ipleri eline geçirmek  her ikiside demokrasi ulkesi deyil tamamıyla lider lik suntası  isdemekde zaten T.C hudutları içindede demokrasi yönetimi olduğuda söylenemez liderler idaresi var  partilerde liderler aşiretlerde aşiret reisi tarikatlarda şehyler cemaatlerde cemaat lideri ne derse o olur aksi düşünülemez   ben emelime ulaşmak için herşeyi yaparım diyen  bir liderden  başka ne beklenebilirki kendi çkarları uğruna devletin bürokratlarını  parti elamanı gibi çalıştıran tüyü bitmedik yetim hakkını seçim yatırımı olarak  sosyal yardım diye elektiriği suyu olmayan köye buzdolabı çamaşır ,bulaşık makinası dağıtan bu zihniyet kendi çıkarı uğruna  neleri yapabileceğini kanıtlamadımı ve bütün bunlara rağmen oylarıyla bunları başa getirenlerin hiç suçu yada günahı yokmu sanıyorsunuz işde bu durum gösderiyorki daha çok tavizler verilecek çok yollar kesişecek çok vatansever iftiraya kurban edilecek  çok haklar gasp edilecek  birgün gelecek yargılananlar yargılamaya başlıyacak   çok kişi pişman olacak ama belki çok geç olacak bizim ömrümüz yetmez ama gelecekde görenler  olacakdır çünkü  gençlik cumhuriyetin nimetlerinden yararlanmasını tadını aldı başka idare şeklini kabullenmiyecek gerçek demokrasiyide gerçek islamiyetide gerçek demokratı gerçek dindarı öğrenecek  din maskesi altındaki yobazıda  sahtekarıda demokratım diyen  faşistide diktatörüde öğrenecek çünkü türk milleti  esarete sömürüye boyun eğmez.


Cevdet Üstündağ IP: 85.105.190.xxx Tarih : 29.03.2010 09:20:19

Sevgili üstat, iktidarın ne yapmak istediği gayet açık. Allayıp, pullayıp yargıyı yasamanın daha doğrusu yürütmenin etkisi altına almak. Bu arzu ve istek ayan beyan ortadadır. CHP ve MHP mevzuuna gelince, evet bu ülkede 12 Eylül acıları çekildi. En çok da bu acıları devrimci gençler çekti. Merhum Türkeş'in şu sözü sanırım ülkücü gençlerin durumunu açıklar: "Fikri iktidarda olup da kendileri içeride olanlarız."  Burada amacım devrimci/ülkücü tartışması açmak değildir. Demek istediğim şey şudur; iktidar, bizlere ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışmaktadır! Anayasa Mahkemesine 7 üye Cumhurbaşkanı tarafından atanacak, 2 üye YÖK tarafından bildirilecek ve 3 üye de Meclis tarafından seçilecek.  Bu toplam 12 üye eder. Yani, mahkeme önüne Yüce Divanlık birisi gelirse veya bir partinin kapatılma konusu gelirse, salt çoğunluğu ellerinde tutmak istiyorlar.  12 Eylül darbecileri ileride yargılanmamak için anayasaya ek 15. maddeyi koymuşlardı. İktidarın bu değişiklik düşüncesi de aslında buna benzer bir korkunun tezahürü olsa gerektir?