22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Kurban Görüntüleri!..


Kırk yılı aşkın basın yaşantımda duayenlerimizden öğrendiklerimizden birisi de bayramlarda bayram yazısı yazmanın adetten oluşuydu. Yazı yaşamımı boyunca eski yazarların yaptığı gibi nerede o eski bayramlar diye söze başlamış, geçmiş bayramları tatlandırarak bu geleneği sürdürmeye çalışmıştım.

Eski bayramlar gerçekten bayramdı. Bugün olduğu gibi bayramlarda sayfa sayfa verilen gezi ilanları bulunmazdı. Eski bayramlarda insanlar bayramlaşmaktan kaçmak için evlerinden yurt içi veya yurt dışındaki yörelere kaçmazlardı.

Ne var ki, bu bayramın ilk günü değil de, olacakları gördükten sonra yazmaya karar verdim.

Kurban kesmenin Müslümanlığın farz kıldığı hükümlerden olduğunun bilincindeyim. Ancak bunun da bir usulü, adabı vardır. Arife günü televizyon ekranlarında kurban pazarlarında yapılan röportajları izlerken, ertesi günü başlarına geleceklerden habersiz kurbanlıkları biraz da üzülerek izledim. Satıcıların tosun dedikleri büyükbaş hayvanlar, koçlar keyifli keyifli önlerine konulan son samanlarını yiyorlardı. Oldum olası koyunların, büyükbaş hayvanların, o güzel gözlerine hayran kalmışımdır. Kim bilir o gözlerde ne anlamlar ve, insanlara karşı ne ne hissediyorlar, ne anlatmaya çalışıyorlar?

Bilmem hiç bunu düşünüp, kurbanlıklara o gözle baktınız mı?

Yanı başlarında kendilerinin sonunu getirecek alıcı ve satıcının hararetli pazarlıklarında anlaşma olursa bitmez tükenmez el sıkışmalarına bakarken acaba neler düşünürler ?

Kısa bir süre sonra boğazlanacaklarını bilirler mi?

Sakın, onlar hayvan ne anlarlar deyip geçme yanılgısına düşmeyin.

Kesim öncesi ayakları bağlanan kurbanlıkların gözleri kapatılmadan önce son bakışları hiç hafızanıza yer etmedi mi?

Yerel yönetimler etrafın kan gölüne çevrilmesini önlemek amacıyla haklı olarak kurban kesme konusunda bir takım usuller koymuş, aksine davrananlara da bir takım cezai hükümler getirmiştir.

Kim anlar kim dinler...

Büyükşehirlerin kültür ve sosyal yönden ayrıcalıklı kesimlerinde bu uygulamada bir sorun çıkmadı. Belediyelerin hayvan kesim yerlerinde kurbanlar işinin ehli kasaplar tarafından kesildi.Bu konuda kesim kursları bile açıldı!... Ancak köyden şehre göç eden, büyük şehre alışamayan, kırsal kesim adetlerini uygulayan bazı insanlar yine çirkin kurban görüntülerini sergileyerek etrafı kan gölüne çevirdiler. Örneğin Kenthaber başta olmak üzere bir çok yayın organında “Sokak ortasında kurban”, “Acemi kasaplar yine kendilerini kestiler” diye haberler çıktı.

Kenthaber’in manşetinde kurban kesme cehaletini ortaya koyan, anlamlı bir resim vardı. İki erkek etrafı kan gölüne çevirerek kurban keserlerken ellerini açmış bir kadın dua ediyordu.
Anlamını bile bilmediği Arapça dualar mı okuyordu; yoksa bu kana susamış erkeklere Allah akıl versin mi diyordu?

Bilinmez...

Bu bayram da yabancı olmadığımız ve Büyükşehir kültürüne yakışmayan görüntüleri sil baştan yeniden izledik.

Vince asılarak kesilmiş bir tosun!..

Sivas’ta acemi bir kasap tek ayağından vince astığı tosunu bıçaklar gibi kesmiş...

Kurbanlıklar Müslümanlığın emrettiği gibi eziyet edilmeden değil de eza cefa çektirilerek, yerlerde sürüklenerek kesiliyor...

Bazı cahil aileler kesim anını çocuklara seyrettiriyor. Belki de onların kan ile haşır neşir olmalarına, Allah korusun ileride bir cani olmalarına olanak sağlıyor.

Kasabın elinden kurtularak kaçmaya çalışan tosunlar ve onları yakalamaya çalışan, sadist gönüllüler!..

Can almaya dini vecibe dahi olsa ne kadar meraklı bir toplum olduk!..

Eski üstatlarımızdan arta kalan bir gelenekte dini bayramları tatlıya bağlamak için bir fıkraya mutlak yer verilmesiydi. Bizde aynı geleneği sürdürelim;

Bektaşi babası ölmüş ve kendisini cennette bulmuş. Bir bakmış çevresinde bir takım hayvanlar var...Özellikle bir öküz, bir deve, bir koç ve bir ayı dikkatini çekmiş...
Yanlarına yaklaşıp, merakını gidermek adına cennete girebilmek için ne gibi sevap işlediklerini onlara sormuş:

Öküz:
-Ben, Hazreti Adem’in çift sürdüğü öküzüm!..

Deve:
-Ben, Hazreti Muhammed’i Mekke’den Medine’ye taşıdım.

Koç:
-Ben, Hazreti İsmail için gökten inen koçum!..

Bektaşi ayıya dönmüş, onun bir şey söylemesine meydan bırakmadan:
-Sen de herhalde bir kadıyı boğmuş olmalısın ki cennete lâyık görüldün!..

Yıllar yılı süre gelen geleneğimizi bozmayalım; Kurban Bayramınız kutlu olsun!.. 


erdemyucel2002@hotmail.com  

Yayın Tarihi : 22 Aralık 2007 Cumartesi 00:22:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Süreyya IP: 195.87.18.xxx Tarih : 25.12.2007 13:02:42

Müthiş bir yazı, tebrik ederim. Kesilen kurban etlerini fakir fukaraya dağıtmadan tümünü mideye indirenler de toplumda yok değildir, sevap işleyeceğim derken günah sahibi olmamak gerekir. Saygılar.


Süleyman KARAEL IP: 85.102.181.xxx Tarih : 26.12.2007 23:02:42

Sevgili hocam rahmetli babaannem 70 li yıllarda kestikleri kurbanın etini yedikten sonra artan kemiklerini bile bir çukur açıp o çukura gömerdi. Kesilen kurbanın (artık kemikleri de olsa)hayvanlara verilmeyeceği gerektiği için. Şimdilerde ise bakıyoruz biz insanlar keseceğimiz kurbanın ne şekilde kesileceğini bile beceremiyoruz. Kurbanı adam gibi keseceğiz de, bir de artan kemiklerine de saygı göstereceğiz, gel de çık işin içinden. Nerdeee o eski bayramlar. Nerede o kurbana saygı duyan eskiler...


selim namer IP: 81.215.86.xxx Tarih : 23.12.2007 21:33:47

Sayın erdem bey yazılarınızı hep okuyorum.Bu haftaki yazınız harika,Müslümanlığın farz'ı bu fakat bence başımızdakı büyük başlar konunun önemini anlamamiş ve küçük başlarla uğraşıyorlar. Cadde kenarları ve sokak araları mezbahaya dönmüş,bunun kıymeti bence kalmamış,bence bu manzaraları görmemek için tatile çıkanlarda vardır. Tanrı hayvanları böyle ulu orta kesmemizi vinçlere asarak eziyet çektirerek kesilmelerini farz buyurmamıştır. BEN ÇOK UTANDIM ve oğluma bunu izah edemedim. Başımızdaki koçları önderlik yapmaya bence davet etmelisiniz. Teşekkürler.


mehmet ersindigil IP: 84.62.62.xxx Tarih : 25.12.2007 14:15:04

Sayin yazar cok güzel bir konuyu kaleme almissiniz,size tesekkürlerimi bildiririm,ben 60 yasindayim malesef kafami kurcalayan acayip seyler olmaya basladi. örnegim eskiden hal vakitleri iyi olanlar kurban keser ve dagitirlardi. bu günlere bakiyorum fakir zengin herkes kurban kesmeye basladi. yillar yili gelen geleneyimizi bozmayalim diyorsun cok güzel ama bildigim tek birsey var oda teknoloji geleneklerimizi fazlasi ile bozdu. örnegim eskiden buzdolabi diye birsey yoktu kesilen kurbanlar dagitilirdı. pisirilip kavrulup yenirdi. simdi ise kurban adiyla kes buzdolabina doldur aylarca ye oh ne güzel kurban kestim diyecek,yani dini siyasete karistirdigimiz gibi kurbani,da pazarda gördüm misali alet etmege basladik. ne gelenek biraktik nede görenek neden böyle olduk bir türlü anlamis degilim. senin,de kafani karistirdim herhalde özür dilerim,böyle güzel yazilarinin devaminini diliyerek selamliyarak saglicakla kal derim.