16
Haziran
2024
Pazar
ANASAYFA

Küstahlığın da bir sınırı var!..

Sizleri bilemem ama ben gerçekten merak ediyorum; önce DTP sonra BDP adı altında iki dönemdir mecliste olanlar Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda şimdiye kadar ne yaptılar?

Türkiye’yi bölmeye yönelik önce üstü kapalı, şimdi açıkça tehditlerini sıralıyor, kışkırtıcı konuşmalarının yanı sıra PKK yandaşlığı dışında yaptıkları bir şey yok… Meclis televizyonunu fırsat buldukça izlemeye çalışıyorum; önce demokrasiden, özgürlükten dem vurarak söze başlıyorlar, hemen ardından gerçek yüzlerini ortaya çıkarıyorlar. Kendilerine milletvekili sıralarından tepkiler gelince de hemen çirkinleşiyor, “Sus”,” Kes sesini” diyerek meclisi mahalle kahvehanesine çeviriyorlar… Biri kürsüde bardak kırıyor, bir başkası iktidar partisi milletvekiline “Hadi gel, gelsene” diyerek dövüşe çağırıyor, bağımsız olan bir başkası da “Silah Kürdün sigortasıdır” diyebilme cesaretini kendinde buluyor. Ardından hemen ekliyor; “Öcalan’ın İmralı’dan çıkarılıp, İstanbul mu olur, Ankara mı olur, Urfa’mı olur, onu bilemiyorum ama mutlaka artık İmralı’dan alınması gerekiyor.”

PKK’ya terörist diyemeyenlerden birisi, bu kez Genelkurmay Başkanı’nı onbaşı diye küçümsemeye çalışıyor. Aklınca Güneydoğu’da PKK inlerini ortadan kaldıran, onlara darbe üstüne darbe vuran askerin en tepesindeki ismi hafife alıyor.

Kısacası meclis içinde veya dışında olsun her sözleri ayrı bir hezeyan; söylediklerinin tutar tarafı yok. Unutmadan ekleyeyim, onlara katılan bir de Belediye Başkanları var, ara sıra sesini yükseltiyor, sanki beni unutmayın (!) demek istiyor. Hakkımızı arıyoruz, özgürlük, ana dilde eğitim istiyoruz diyerek kandırılan, PKK saflarına katılanlar, askerle girdiği çatışma sonucunda ölmeye görsünler, anında orada bitiyorlar, kışkırttıkları göstericilerin ön saflarında yer alıyorlar. Çapulcu grupları tazyikli su veya biber gazından nasiplerini alırlarsa keyiflerine diyecek yok… En güzel propaganda yapma fırsatını da böylece yakalamış oluyorlar… Bunlardan biri geçen dönemde yasa dışı gösteri yapanların ön safında yer almış, tazyikli suyun etkisiyle yere düşmüş, sonra meclis kürsüsünde benim nüfus kağıdım bu diye elindeki koltuk değneğini sallamıştı!..

Türkiye kimliğini tanımayan, onu aşağılayan bir milletvekili!.. Türkiye Cumhuriyetinin kimliğini tanımıyor ama nimetlerinden istifade etmeyi biliyor.

Hapishaneden çıkarılıp milletvekili yapılan bir başkası da yası dışı gösteri yapmak isteyenleri ikaz etmek isteyen emniyet amirini tokatlamıştı…

Diyarbakır Belediye Başkanının panzer üzerine çıkışı, Ankara’yı hedef alan hakaretli konuşmalarından hiç kimse gocunmamış olacak ki, üzerine gidilmemişti. Böyle olunca da çıtayı yükselttiler, ileri geri konuşmalarını sürdürdüler. Önceden PKK’ya terörist demeye dilleri varmıyordu, şimdi mecliste parti toplantılarında onların sözcülüğünü açık açık yapmaya başladılar.

Hava kuvvetleri şer odaklarını bombalamaya kalkmasın; hemencecik etraflarına topladıklarıyla canlı kalkan olmaya kalkıyorlar, kalkıyorlar ama bombalanan yere gitmek ne kelime; asıl amaç gösteri yapmak…

Baktılar haklarında soruşturma açılmıyor, hiçbir yasal işlem yapılmıyor, günümüzde askere yüklenmek geçer akçe olduğundan onlar da bu kez Genelkurmay Başkanına hakaret etmekten geri durmadılar.

Nasıl olsa ayrıcalıkları var!..

Acılım saçılım derken iyiden iyiye şımardılar…

BDP Başkanı Demirtaş, birkaç gün öncesi İstanbul Sultanbeyli’de yandaşlarına yaptığı konuşmasında; Ana dilde eğitim olmaz diyen Genelkurmay Başkanını hedef alarak; “Genelkurmay Başkanı çıkmış ana dilde eğitim olmaz diyor. Sana kim sordu ki, çıkmış cevap veriyorsun? Sen önce çık yapılan katliamların hesabını ver. Paşa hazretleri çıkmış bize emir yağdırıyor. Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda sen onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır. Bunu böyle bil. Bizim nazarımızda ha bir onbaşı konuşmuş ha Genelkurmay Başkanı. Bizim nazarımızda zerre kadar değerin kıymetin yok” demiş.

Terbiyesizliğin daniskası…

Türkiye’nin yöneticileri böylesine küstahlığın altında kalacak mı?

Yine susup sineyi mi çekecek?

Neden suskun kalınıyor diye düşünürken, Genelkurmay Başkanının kendisine “onbaşı” diyen BDP başkanı için hukuki süreci başlattığını öğreniyoruz. TSK’nin internet sitesinde yaptığı açıklamada bir siyasi partinin yöneticisi diye söz edilmiş…Yerinde bir tutum; TSK internet sitesine isminin yazılması bile zül!...

Dünyanın sayılı güçlerinden ordumuzun başındaki kişiye,”Onbaşı”, “Paşa hazretleri” diye hakaret etmeye kalkana, “sen kimsin” diye sorarlar… Hakaret ettiğin o general, o rütbeyi nasıl kazanmış, hangi merhalelerden geçmiş ve o makama nasıl gelmiş… Bunu hiç düşündün mü?..

Şöyle bir de aynaya bakıp benim eğitimim ne kadar; başkanlığa ben kendi üstün yeteneklerimle mi geldim, yoksa birileri o makama oturup emirlerimizi uygulayacaksın mı dedi? Bunu hiç aklından geçirdin mi?..

Acaba bu Eşbaşkan Türk ordusunda askerliğini yaptı mı? Yaptıysa nasıl yaptı? Kardeşi de asker kaçağıydı. Sonra yakalanıp askerliğini bir kışlada, bir astsubayın korumasında yapmış, askerin yanına korkudan çıkamamıştı.

Başbakan Uludere olaylarının ardından grup toplantısındaki konuşmasında onların densizliklerini eleştirmiş; “Efendiniz ipini gevşetmese tuvalete bile gidemezsiniz” demişti. Başbakan yerden göğe kadar haklıydı. Onların İmralı’dan, Kandil’den, belki de kendilerini el altından destekleyen yabancı güçlerden aldıkları emirleri uygulayan piyondan öteye gidemediklerini yıllar yılı herkes görüyor. Ne garip yandaşları bir türlü göremiyor…

Onbaşı sözcüğünün hakaret olup olmadığına gelince; Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi askerlikte onbaşıdan başlayarak orgenerale kadar uzanan bir rütbe silsilesi vardır. Onbaşı da silahlı kuvvetlerin erden sonra gelen rütbesidir. Bu rütbeyi taşıyanlara da erbaş denilir. Onbaşı sözü hiçbir zaman hakaret olamaz, tarihte olsun günümüzde olsun nice kahraman onbaşılar çıkmıştır. Çanakkale Savaşlarında kilolarca gülleyi taşıyan Seyit Onbaşı unutulur mu? PKK ile yapılan savaşlarda az mı kahraman onbaşıyı şehit verdik… Bu millet o onbaşılarla gurur duyuyor.

Ama sen hasbelkader birilerinin emriyle kışkırtıcılık yapar, bir partinin başına geçip bir orgenerale onbaşı dersen bu hakaretin önde gelenidir… Bu konuda savcılık harekete geçer mi, yargı ne karar verir bilemeyiz… Meclis dokunulmazlığını kaldırıverirse; işte o zaman yandı gülüm keten helvam.

Yeri gelince herkesin ağzında sakız olmuş bir sözcük var; “Hukuk karşısında herkes eşittir”... Gerçek demokrasilere uyan bir sözcük ama dokunulmazlık zırhına bürünerek devletin en üst makamlarındaki kişilere hakaret etmenin adı hukukun eşitliği mi?

Sözün kısası küstahlığın da bir sınır var!..

erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 12 Ocak 2012 Perşembe 00:22:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 88.224.156.xxx Tarih : 12.01.2012 19:34:51

"SOFYA TÜRKLERE ASİMİLASYONU KINADI" Bu başlık, KENT HABERİN hemen yan sayfalarından birinde yer alıyor. NE YAMAN ÇELİŞKİ. Biz başka ülkelerde yaşayan Türk Azınlıkların hakları için kendimizi parçalıyoruz. Ama onlar için istediklerimizi kendi toprağımızda yaşayan Kürtler için asla düşünmüyoruz.

Dünya hızla değişiyor. Tarih; değişime karışı direnenlerin yenilgi öyküleri ile doludur.Ulusuların kaderlerini kendilerinin tayin etmesi en insani bir haktır. Ana dilde eğitim en temel haktır.

İslami boyuttan baktığınızda; aşağıda yazılı ayet oldukça dikkat çekicidir.

Yâ eyyuhen nâsu innâ halaknâkum min zekerin ve unsâ ve cealnâkum şuûben ve kabâile li teârefû, inne ekremekum indallâhi etkâkum, innallâhe alîmun habîr(habîrun).

Meali şudur:  Ey insanlar! Muhakkak ki Biz, sizi bir erkek ve bir kadından yarattık. Ve sizi milletler ve kabileler kıldık ki, birbirinizi (soyunuzu, babalarınızı) tanıyasınız. Muhakkak ki Allah'ın indinde en çok kerim olanınız  en çok takva sahibi olanınızdır. Muhakkak ki Allah, en iyi bilen ve haberdar olandır.

Yüce Allah, ben sizi tek millet ve tek kabile yarattım demiyor. Her hangi bir ulusu yok saymak, Allahın buyruğuna karşı gelmektir.

Kürt düşmanı makale ve yorumları anlamakta güçlük çekmiyorum. Çünkü olaylara; resmi ideolojininin yarattığı seksen yıllık hamaset penceresinden  bakıyorlar. Anlamadığım tek şey, onların yok sayılması. Siz yok saydıkça, onlar da kendilerine has metodlarla var olduklarını göstereceklerdir.

Ünlü bilim insanı Albet Einstein'in ünlü bir sözü var; "Ahmaklığın en büyük kanıtı; aynı deneyi defalarca yapıp farlı sonuçlar beklemektir" diyor.

Otuz yıldır PKK ile savaşan bir ordu var. Dünya sıralamsında asker ve donanım bakımından sekizinci büyük ordu. Metod: Sıcak savaş. Ne dün yenebildi, ne bu gün.  Sonuç ortada. Bu metodla yarın farklı bir sonuç elde edceğini sanmak ahmaklık değilde nedir?

İşe Türklük boyutundan baktığınızda ise; Türklere sürekli Kürt düşmanlığı pompalanmaktadır.  Oysa tüm halklar kardeştir. Bırakın tüm halkların kardeş oluşunu, Türklerle Kürtler arasında, çok temel ve eskiye dayanan ortak bir payda vardır.Bir çoğu bunun; ortak coğrafya ya da ortak din olan islam olduğunu sanır. Oysa her iki ulusun,  müslüman olmadan  önceki pagan inanç sistemleri pek çok ortak paydaya shiptir. Tanrıları ve tanrıçaları hep birbirine benzer. Tüm tanrı ve tanrıçaları, barışı, ürünü, doğumu ve mevsimleri temsil eder.

Keşke Teoman Törün üstadım bu konuda bir şeyler yazsa idi. Çünkü bildiğim kadarıyla her iki ulusun da pagan tanrıları arasında bir SAVAŞ TANRISI yoktur. Örneğin; Greklerin ARES, Romalıların VULKANUS ismini verdikleri şavaş tanrısı benzeri bir tanrıya her iki toplumun antik inanç sistemlerinde rastlamak mümkün değildir. İşte bu nedenledir ki, bu kültürel benzerliklerden dolayıdır ki, 1071 de, Alparslan'ın anadoluya girerek Romen Diyojenle savaşımında, orada yaşayan kadim Kürt toplulukları kendilerine yardım etmiştir. Türklerin müslümanlığı kabülünden sonra da, o günden bu güne terddütsüz karşılıklı kız alıp vermeler ve evlilikler olmuştur. Bu gün; kimin Türklüğünün nerede başladığını kestirmenin zorluğunun yanında, kimin kürtlüğünün sınırlarını kestirme zor olmaktadır.Buna rağmen kişi kendisini nerede göüyor ve aidiyeti konusunda bir tanımı var ise hoş görü ve tolerans birlikteliğin en büyük harcıdır.Sözü uzatmanın fazlaca anlamı yok KÜRT-TÜRK düşmanlığı savaş baronlarından başkasının işine yaramaz.  Son tahlilde hep böyle olmadı mı?Saygılarımla.K. Mükremin BARUT


K. Mükremin BARUT IP: 88.224.50.xxx Tarih : 12.01.2012 12:14:49

Erdem Üstadım. Yazınızı başından sonuna dek iki kez ve dikkatle okudum. Söylediklerinizi; statükoyu temsil eden her aydın, her yazar ve her siyasetçi yıllardır söylüyor. Lütfen beni yanlış anlamayın ama içinden örijinal ya da yeni diyebileceğimiz tek bir çümle, tek bir önerme çıkarmak mümkün değil. Yazının toplamında ise yaraya merhame olacak, otuz senedir kangren olmuş soruna çözüm getirecek tek bir sonuç bile çıkmıyor.

BDP ya da o isim altındaki partiler, altmış belediyeden doksana çıktılar. Yirmibir milletvekilinden otuzaltıya çıktılar. İnanın bana bu sayı artacak. Statükoyu temsil eden partiler seçim barajını aşağı çekmediği halde bu sonuca ulaşılmış. Seçim barajı yüzünden; bu cenahta oy kullananlar, kazanılmayacak yerlerde, oyları ziyan olmasın diye bağımsız vekiller için oy kullanmadılar. Baraj aşağı çekilirse, KÜRT kimliğiyle parlamentoda yer alacak vekil sayısını varın siz tahmin edin.

Devlet, ordu otuz yıldır aynı taktikle PKK ile savaşıyor. Bir sonuç alabildi mi? Allah aşkına bu metodla bir sonuç alabileceğine inanıyor musunuz?

Bu kirli savaş bir an evvel bitsin dememiz gerekmiyor mu? Savaşa siz ve ben gitmiyoruz. Gencecik fidanlar gidiyor. Yazık değil mi bu ülkenin gençlerine? Yazık değil mi bu ülkenin feda edilen değerlerine.

Ben en çok neye şaşıyorum biliyormusunuz, temel kültürümüzde olan ordu sevgisinin, general sevgisine dönüşmüş olmasına.

Ben bu ülkenin en güzel üniversitelerinden birinden mezun oldum. Beş sene gece gündüz çalışarak. Otuz sendir mesleğimi elimden geldiğince en güzel şekilde uygulamaya çalışıyorum. Yine gecesi gündüzüne karışmış olarak.

Teğmen yıldızını takdığı günden beri teamüller doğrultusunda terfi eden ve konum sahibi olan bir meslek grubunu kendimden üstün görmeyi zul sayarım.

Siz biliyormusunuz, ben ve benden daha yaşlı olanlar TRT 6 da, normal film ve dizilerden çok; Kürtçe çizgi film izliyorlar. Neden mi? O yaşlarında izlememişlerdi.

Saldırgan bir üslup kullandığını söylediğiniz BDP'li vekillere gelince, ne yaptıklarına değil, ne demek istediklerine bakın, empati kurmaya çalışın. Demokrasi ve Barış diyorlar. Niyet okumak yerine samimiyetlerini tespit edin.

"Sizleri bilemem ama ben gerçekten merak ediyorum; önce DTP sonra BDP adı altında iki dönemdir mecliste olanlar Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda şimdiye kadar ne yaptılar?" diye başlıyor cümleniz. Komisyonlardaki performanslarına bakmak lazım.

Diyelim ki hiç bir şey yapmadılar, ama seçilip geliyorlar. Demek ki; onları seçip gönderenler aynı fikirde değiller. Bu cenahta, yani Türk kesiminde neredeyse resmileşen KÜRT algısı, onları "ahmak" sayıyor, o zaman neden şikayet ediyoruz ki. Eğitilmeleri için ne yaptığımızı, o bölgenin gelişmesi için ne tür bir çaba gösterdiğmizi kendimize sormalıyız.

Daha PKK eylemlerinin esamesi yokken, yani 1980 öncesinden bahsediyorum, devletin memuru oraya gitmezdi. Bu ülkede ŞARK HİZMETİ adı altında mecburi görev bu sorunu çözmek için icad edilmişti. Hepimiz kendi vatanımız diyorduk. Kendi şehrimiz diyorduk, ama oraya mecburiyet karşısında gidiyorduk. Sizce bu bir utanç konusu değil midir?

Sevgili Üstadım, bu üslup bizi, sizi bir yere taşımaz. Gelin hep beraber demokrasi diyelim. Gelin hep beraber barış diyelim. Bunun şartı aynı masaya oturmaktır. Aşağıladığınız insanlarla aynı masaya oturamazsınız. El sıkışacak yüzümüz olmalıdır.

Benim tarikatım :. Avrupayı karanlıktan ve engizisyon batağından çıkarıp bu günlerin aydınlığına taşımıştır. ÖZGÜRLÜK, EŞİTLİK, KARDEŞLİK kelimelerini şiar edinmiş ve bu temele oturan demokrasiler inşaa etmiştir. 

Türkiye'de hangi siyasi grup, hangi etnisite, hangi topluluk, derin ötekileştirme sevdalarında olursa olsun, bizlerin farklı bir söylem ile çıkmamız gerektiğine inanıyorum.  

Hoş görünüze sığınarak biraz uzun yazdım.

K.S. Saygılarımla.

K. Mükremin BARUT


kalender IP: 94.220.106.xxx Tarih : 12.01.2012 11:15:02

beyler sizlerle uzun zamandir görüsemiyorduk özledim sizleri bazi klevye tusu kullanan arkadaslara sesleniyorum dünyada hic milliyetci olmayan var mi mesala ahmet kaya daha niceleri adam davasi ugruna can vermedi mi?


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 12.01.2012 12:22:28

küstahliginda bir siniri var! tek tarafli islenmesinde bir yanlislik var dememek elde  degilToplumsal olarak bu konuda  al ötekini  vur al birini ötekine vur gibiyiz vede öyleyiz yanliz su zamanda asirinin asirisini bazilari bdp gibi milletvekilleri yaptiklari göz ile görülmektedir kulak ile duyulmaktadir  küstahliginda bir siniri var sözü otamatikman bunlar bu sözü üzerlerine simsek gibi cekmektedir Bizde el oglu olmaktayiz el oglunun dili var kemigi yoktur derler böyle yazar böyle yorumlarken biz yine de iyilige bu isi yorumlariz.  Bir pasaya onbasi denmis bir basa sen coban bile olamassin denmis bunlar modern toplumlarda hakaret sayilmaz insana insan olarak  yasalar  karsisinda esitlik yapar cobanda gocunmaz pasada gocunmaz  oda insandir öteki insandir o  onun meslegidir bu onun meslegidir Maalesef geri kalmis toplumlarda kisilerin kisi olarak degil meslek zenginlik rütbe göz önünde tutularak  yasalar ve özel yasam karsisinda esitsizlik yapar iste o zaman buda kissel kafaya göre hakarete girer isler cikmaz girer  Meslekler mesleklikten cikar coban cobanligidan utanir pasa pasaligini bilmez onun icindirki hitap etmeler beyse bey bayansa bayan efendi ise efendi hanim fendi ise hanimefendi adil düzense yasalarca ayar cekilmeli  otamatikman ötesi gelmeli  cobansa coban gibi onbasi ise onbasi gibi olma pasa ise pasa gibi vekilse vekil gibi vs. olmali ama herkez bir yerde esit olmali biri birini yasam zincirinde yasatmali ne cobansiz yasam zinciri olur ne fakirsiz zengin olur ne onbasisiz pasa olur her seyin usul kaide ve siniri olur bunu düzenlin bir yasa olur kural olur küstahliginda  bir siniri da olur  tüm bunlarin sonunda insallah hayir olur memleketimde hayir ve gurur verici islerimiz olsun diye beklerim vay benim emeklerim...


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.15.xxx Tarih : 12.01.2012 14:26:57

Hocam ellerine saglik. Olup bitenleri assagi yukari hepsini dile getirmissin.Aslinda bu BDP hakkinda hicbir sey artik yazmama karari almistim. Belki bu konu hakkinda son yazim olur.Devletimizi yönetenler ve Askerimiz'le Polisimiz, sahsi görüsüm bir yerde yanlis yaptilar. Aslinda yilanın başı ufakken  ezilmelidir.Yilan büyüdükten sonra mutlaka firsatini kollar ve zehirini insana akitir. Zamaninda üc bes capulcu degip, yarin korkarlar ve bu isten vaz gecerler düsüncesindekiler, bugün ne kadar yanildiklarini anlamislardir.40 yildir bu Terör belasi ile savasan Türkiye Cumhuriyeti,zamaninda es gecip bu günlere gelen PKK yi engelemek veya yok etmek icin silaha ve diger asayis masrahlarini göz önünde tutarsak 40 sene icinde bir trilyon dolar harcadigina inanyorum.Belkide daha fazlada olabilir. Eger zamaninda muaf tutmayip üzerine gidilseydi,Bu harcanan paralar ekonomiye kazandirilmis olsaydi,simdi Türkiye Cumhuriyeti simdiki halinden en az bir kat daha gelismis olurdu.Neyazik,ki dis güclerin ekmegine yagla bali süren daha önce adi DTB simdi,ki adi BDP olan parti,nin altinda kurulan silahli güc olarak teyit ettikleri PKK ile önce Kürt Vatandaslarimizi sindirerek oylarini alip iktidara dogru yürümektedirler. Bu konuyu ele alip yazdigin icin, Tutarsız yorum yazan arkadaslar var ve de var olacaklar. Ama ben de sunu demek isterim: PKK bir terör örgütü degil, resmen sahipleniyorlar. Mecliste onlara cevap verene sus diye hitap edip susturmaya calisyorlar.Dokunulmazligi diger milletvekilleri gibi oldugu icin,haklarinda sorusturma yok,yasal islem yok, Askeri ve Asayis güclerini hice sayip haklarinda ileri geri konusyorlar. Acilim sacilim deyip,ayricaliklari var,Vs.Vs.Su an Meclisteki konumlariyle ordaki milletvekillerini %80 ni susturmus durumdadirlar. Hal böyle olunca da Halkta korkusundan sus pus icindedir.Ne yazik,ki bu kadar kirici ve kiskiritici söylesileri varken üstüne üstlük,Orgeneral icin assagilaci söylesileri ve daha ileri giderek Basbakanimiz icin de onun yaninda yeri olmasi gerekir diyorlar. Bu kadar terorans tanindigi icin, önce eyalet biciminde federesyon olmak arkasinda devlet yatmaktadir. Türkiyeden hangi illeri istemeye kaldi.Onuda yakinda söylerler.Ha bu arada peygamberlerini unuttum,onuda en kisa zamanda devlet serbest biraksin.Ve devletin basina gecsin,o zaman dostumuz kim düsmanimiz kim oldugunu daha iyi bir sekilde analimz etmis oluruz saygilarimla.


dewosh2008@mail.ru IP: 89.218.52.xxx Tarih : 12.01.2012 09:42:17

yazmissinizda ama hic te tarafsiz bir  gazeteci degilsiniz siz sadece asiri derecede bir miliyetcisiniz