Kuzey Afrika, Asya ve Ortadoğu’nun bazı ülkelerindeki ayaklanmaların sonunun nereye varacağını kestirebilmek güçtür. Gerçek demokrasi anlayışından çok uzak olan bu ülkelerin başında bulunan ve despot yönetimlerin simgesi olan liderlerin peş peşe devrildiklerine tanık oluyoruz. Bunlardan bazıları sudan sebeplerle, bazıları da gerçekten batı ülkeleri gibi olabilmek arzusundan kaynaklanan halk ayaklanmalarıyla yıkıldılar. Onların bu yıkılışlarında dış güçlerin ne denli etkili olduğu henüz netlik kazanamadı. Dikta yöneticilerden arta kalanlar ise yarın ola hayır ola düşüncesiyle son direnişlerini sürdürüyorlar… Bu ülkeleri nelerin beklediğini şimdiden kestirebilmek gerçekten güç… Bazıları belki de eski düzeni arayacaklar, bazıları da yeni yönetimlere boyun eğecek veya onlardan hoşnut olacaklar…
Meşhur sözdür; erken öten horozun başını keserler…
Süper güce baş kaldırmak, onun çıkarlarına ters düşmek, pek akıllıca olmasa gerek!..
Liderlerin devrilmesine Irak’ta Saddam ile başlandı. Saddam petrolün verdiği güç ile ABD’ye baş kaldırdı. Ülkede dünyayı tehdit eden nükleer silahlar var denildi. Ülke gece gündüz bombalandı, yerle yeksan edildi. Kara harekatının ardından da işgal edildi; Saddam devrildi, yargılandı(!) ve idam edildi… Sonunda bakıldı ki, Irak’ta nükleer güç falan yokmuş!.. Saddam sonrasında, Kuzey Irak’a karışamayan bağımlı bir hükümet kuruldu… Ancak ülke bir türlü huzura kavuşamadı, Sünni’si, Şii’si, Kürd’ü ve Türkmen’i birbirine giriyor… Huzursuzluk sürüyor… Iraklıların, gelişen olaylar karşısında heykellerini devirdikleri Saddam’ı şimdi aradıkları da işin hazin yönü…
Irak’ın işgalinden sonra Mısır, Tunus, Fas, Libya, Yemen ve Suriye halklarına ayaklanın mı denildi? Yoksa birileri onlara silah kullanma eğitimi mi verdi? O da pek bilinmiyor!..
Beklenmeyen son olay uluslararası terör örgütü El Kaide’nin lideri ve aynı zamanda finans kaynağı Usame bin Ladin’in Pakistan’daki kale görünümlü evinde kıstırılarak öldürülmesi oldu.
Kısacası su testisi suyolunda, en sonunda kırıldı…
Ladin’in cesedi, Hind Okyanusunun sularına atıldı… Okyanusu sularının kirlenip kirlenmediğini bilemeyiz…
Müslümanlığı dünyaya terör örgütü olarak tanıtan Ladin’in ölümü bazı ülkelerde sevinçle karşılandı. Bir insanın ölümüne sevinilir mi? İnsanlığa aykırı davranırsan, insanların ölümüne, yaralanmasına, sakat kalmasına neden olursan ölümün de sevinçle karşılanır… İnsan doğasının kaçınılmaz kuralı…
El Kaide sözcüğü nereden çıktı diye düşünenlere yeri gelmişken açıklamak isterim; El Kaide, Arapça veya Peştu dilinde, kaydolanlar anlamında kullanılan bir sözcüktür. Dünyanın birçok Müslüman ülkesinde kandırılmış, bazılarının emellerine alet edilmiş kör cahil insanlar vardır. Bunların Afganistan’da terör örgütüne katılmalarından ötürü El Kaide ismi ortaya çıkmıştır.
Usame Bin Ladin’in başını çektiği örgüt, Amerika düşmanlığıyla saldırılarına başlamış, dünyaya korku salmıştı. 11 Eylül 2001’de İkiz Kulelere uçakla yaptığı intihar saldırı en caniyane eylemiydi. Onun dışında New York’taki Dünya Ticaret Merkezine (1993), Suudi Arabistan-Dahran yakınlarında Hobar ABD üssüne (1996), Kenya Nairobi ve Tanzanya’da Dares Selam’da ABD Büyükelçiliklerine (1998),Yemen Aden limanında ABD Cole’un destroyerine (2000), Endonezya’nın Bali adasında diskoteğe (2002), Endonezya Cakarta’da otele (2002) ), Bağdat’ta Birleşmiş Milletler Karargahına (2003), Irak-Kerbela’da Şii Merkezine (2004), İspanya Madrit’te üç tren garına (2004), Mısır, Şam El Şeyh’teki turistik yerlere (2005), İngiltere Londra’da metro ve otobüse (2005), Mısır-Kızıldeniz Dahap’a (2008), Irak’ın kuzeyinde Niniv Kürt dini cemaatine (2007), Cezayir Birleşmiş Milletler binalarına (2007), Pakistan İslamabat Marriott Oteline (2008), Hollanda’da Amsterdam-Detroit yolcu uçağında (2009), Yemen’in kuzeyinde Şii ayrılıkçıların dine törenine (2010) bombalı saldırılar yapıldı. Bu saldırılarda yüzlerce insan canından oldu, yaralandı, sakat kaldı… Türkiye de bu saldırılardan nasibini almış bir ülkedir. İstanbul’da İngiliz Konsolosluğuna (2003), HSBC Bankasına, Neve Şalom ve Beth İsrael sinagoglarına bombalı intihar saldırıları düzenlenmişti (2003)…
WikiLeaks belgelerinden öğrenildiğine göre, örgüt yeni saldırı hazırlıkları içerisindeymiş… Bunların arasında şehir su şebekelerine siyanür karıştırmak da varmış…
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Ladin’in öldürülmesini büyük memnuniyetle karşılıyorum demesinin ardından diğer devletler de, dünya halkları artık rahat bir nefes alacaktır diye mesajlar verdiler. Çoğu devlet adamı; bu büyük başarıdır, demokrasinin zaferidir, yaptıklarını ödedi dediler…
Kısacası, terör örgütünün cani lideri, devrilenlerin şimdilik sonuncusu oldu…
Şimdi sırada ne var derseniz, bugün için onu bilebilmek biraz güç… Libya’da Kaddafi son kozunu oynarken Suriye’de Hafız Esat’ın direnişi ne kadar sürer bilinmez… Yemen’in durumu da biraz karışık… Demokrasiden uzak, dikta ile halkı yönetmeye çalışanlar şimdilik acımasızca ellerindeki güçleri halkının üzerine sürüyor…
Ne garip ki, Ladin Afganistan mağaralarında aranırken, Pakistan’da zenginlerin yaşadığı Bilal Colony isimli bir semtte bulundu. Yakınında bir polis karakolu, Pakistan ordusuna ait askeri akademi varmış… Ladin’in yaşadığı villanın etrafı kale duvarlarıyla çevrili ama nedense Pakistan hükümetinin bundan haberi yok!.. Böylesine korunaklı bir villa gözden kaçmış!.. Birkaç gün önce de Pakistan Genelkurmay Başkan “El Kaide’nin belini kırdık” gibisinden sözler sarf etmiş…
Nasıl belini kırdıysa!..
İşte dış politika böyle bir şey…
Bu olayı gerçekleştiren ABD’nin en güçlü, en teknik donanımlı timi… Operasyon bir komandonun miğferine takılı kameradan anında Beyaz Saray’a iletilmiş ve oradakiler film gibi olup biteni izlemişler… Gerçekten çağımızın teknolojisi müthiş bir şey. Sanırım çoğu kişi saldırıyı gerçekleştiren timi ve bunun için yapılan teknik çalışmaları ve vurucu darbe karşısında şapka çıkartmalıdır.
Kuzey Afrika, Asya ve Ortadoğu’da ortaya çıkan, devrilen liderleri kim yarattı?
Dünyanın başına kim dert etti?
Asıl sorun da buradan kaynaklanıyor.
Sovyetler Birliği çökmeden önce komünizme karşı radikal İslam örgütlenmesine kimler yardımcı oldu?
Özellikle Sovyetlerin Afganistan saldırısında onların karşısına oradaki karmaşık aşiretleri derleyip toparlayan CIA destekli Ladin değil miydi? Bunun için Suudilerce Pakistan’a gönderildiği, dünyanın dört bir tarafından cihad (!) uğruna gelen kandırılmış Müslümanların beyinlerinin yıkanması yönünde eğitim verildiği de göz ardı edilmemelidir. Bu ülkelerde Sovyetlere karşı eğitimsiz cahil halkın, din adına silahlandırılarak karşı çıkarılması da böylece planlanmıştı. Sonunda başarılı olunduysa da dünyayı tehdit eden, beklenmedik bir canavar yaratıldı.
Usame’nin yaşamına baktığınızda şaşmamak elden gelmiyor. Suudi Arabistanlı dünyanın sayılı milyarder ailelerinden birinin çocuğu… ABD’de eğitim almış… ABD tarafından ne derece desteklenmiş, sonra işi bitince bir kenara itildiği söyleniyor. Bu ne derece gerçek? Ladin’in hıncı buradan mı kaynaklanıyor?
Bilemeyiz...
Bundan sonra ne olur?
Usame Bin Ladin’den sonra El Kaide’yi nasıl bir gelecek bekliyor? Yerini bir başkası alacak mı? Alacaksa kimin piyonu olacak?
Bundan sonra ABD başta olmak üzere, Türkiye’de dâhil batıya karşı yine canice eylemler yapılacak mı?
Usame Bin Ladin’in öldürülmesi Arap ülkelerindeki ayaklanmaları veya liderlerin devrilmesini etkiler mi?
Ortada bilinen bir gerçek var; ABD on yıl sonra da olsa; 11 Eylül 2001 New York’un ünlü İkiz Kulelerini uçakla yıkarak binlerce insanın ölümüne sebep olanlardan intikamını almış olmasıdır. Nitekim Obama; “Amerikan halkına ve tüm dünyaya, terör örgütü El Kaide’nin lideri Usama Bin Ladin’in öldürüldüğünü bildiriyorum. Adalet yerini buldu” diyerek bunu belirtmiştir. Ayrıca göreve başladığından bu yana çok fazla bir etkinliği görülmeyen B.Obama’nın kahramanlaştırılmış olmasıdır.
Gariptir ki, ne zaman geri kalmış ülkelerde görevlerini tamamlamış(!) liderler gündeme gelse, hemen ortaya din ya da özgürlük, demokrasi kavramları atılıyor. Ladin’den sonra dünyaya barış gelir mi diyenler vardır. Ancak unutulmaması gereken; ABD başta olmak üzere batının birçok ülkesi silah sanayiine yatırım yaparak ekonomilerini üst düzeyde tutmayı sağlamaktadır. Bu bakımdan az gelişmiş veya gelişmemiş ülkelerde yine çatışmaların çıkması doğaldır…
Dünyada bu olaylar gelişirken Türkiye’nin dış politikasında ne tür bir yolun izlendiği ise kaygı verici olmuştur. Kararsızlık öncelik kazanmış, bir önce söylenen bir sonra söyleneni tutmamıştır… Durumları sallantıda olan liderlerden yana tavır konulup, sonra da halkın seni istemiyor çek git denilmesi hiç de şık olmamıştır… Bunca yurt dışı gezileri boşuna, yalnızca turistik olmaktan öteye gidilememiştir!..
Dış politika yönünden akıl verecek monşerler nerede!..
erdemyucel2002@hotmail.com
ABD, kendi varlığını sürdürmek ve bu amaçla dünya üzerinde emperyalist düzenini devam ettirmek için, yeni hazırlayacağı (aslında hazırdır) senaryolarla daha pek çok bin ladinler yaratır. İslam ülkelerini birer birer çökertme yolundaki adımlarının, fettul hoca sayesinde Türkiye'ye de sirayet etmesinden korkarım. ALLAH, KENDİ ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA BU EMPERYALİST GÜÇLERLE İŞBİRLİĞİNE GİREREK ÜLKEMİZİ BÖLMEYE ÇALIŞANLARDAN VE ABD'NİN ŞER'İNDEN KORUSUN !(AMİN !)
Selam Hocam"Ellerine saglik,Yeryüzüne insanoglu kadar zalim bir mahluk gelmemistir.Bu islam ülkelerinde olan ayaklanmalar,Orada yasayan halkin iradesiyle yapildigina inanmamaktayim.ABD.olmak üzere bir kac süper güc tanimiyla belirlenmis devletlerin oyunu olduguna kanaat etmekteyim.Bu süper gücler,in tek arzulari diger dünya devletlerini esir alip kullanmaktir.
Bu güclerin dünyanin hangi ülkesinde yer üstü yer alti zengilik varsa o ülkenin bir avuc insanini satin alip,Ülkelerinde kargasa yaratmalari icin kiralanmislardir.Arkasindan ülkenize uzur demokrasisi getirecegiz deyip o ülkelere saldirip iktidar olan hükümetleri yok edip istedikleri alip egemenliklerini sürdürmektir.
Örnek Irak devleti,Yer üstü ve yer alti zengilliklerini ellerinden alip,Gaddar ve zalim gösterdikleri Saddam Hüseyini idam edip Halki perisan hale getirdiler. Oysa o zalim ve gaddar gösterdikleri Saddami mumla aramak zorunda kaldilar.Bu ne demek oluyor,Gelen gideni aratmaktir.Simdi ayni oyun Libya üzerinde oynanmaktir.
Ondan sonra sirasi ile Suriye Iran ve diger yer alti ve yer üstü zengin olan ülkelere gelecektir.Uluslar arasi bir numarasi olan el kaide liderinin öldürülmesi isgal güclerinin isini daha kolaylastirmistir.Yani süper güclerin istegi ve arzusu dünya devletlerini adim adim girip sömürmektir.Ne yazik,ki sözde girdikleri devletlere özgürlük demokrasisi götürüyoruz diyorlar.Bu nasil bir demokrasi ise anlamak mümkün degil.
Sayin Cumhurbaskanimiz,Ladinin ölümünden memnuniyet duydugunu beyan etmistir.Peki Sayin Cumhurbaskanimiz,Ladin,in öldürülmesinden duydugu memnuniyeti Türkiye,de olan bitenlerle ne kadar ilgileniyor.Türkiye,nin icinde günlük vuku bulan terör olaylari ile ne kadar ilgilenmektedir.Önce can sonra canan derler.Halkin huzurunu rahatsiz edecek ve bozacak her türlü olaylardan korumak arindirmak degilmidir.
Ama bunlar din kardesiyiz degip,Cözümsüzlüge süreklemek dogru degil. Amerika Pakistan Devletinden habersiz olarak bin Ladin,i bulup ve baskin yapip öldüryorlar.Türkiye biraz terör üzerine gidince hemen akebinde Türk Hükümetine bir iltimaton dur ne yapiyorsun geri dön talimati verilmektedir.ve Türkiye geri cekilmek zorunda kalmaktadir.ABD.ve süper güclerin dagittiklari özgürlük demokrasisi bu ise,Ben almiyorum varsin demokrasileri kendilerine kalsin saygilarimla.