22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Malezya'yı Ne Kadar Tanıyoruz?


Son günlerde Türkiye’nin yakında Malezya olup olamayacağı tartışması başlatıldı. Böyle bir tartışmaya gerek var mı, yok mu o apayrı bir konu. Ateş olmayan yerden duman tütmez örneği madem ki, bu konuyu bazıları ortaya attı, bizde Malezya ile ilgili bilgileri araştırıp, sizlere sunmayı düşündük.

Avrupa Kupalarında takımlarımız adı sanı duyulmamış ülkelerin takımları ile eşleştiklerinde, spor yazarlarımız öncelikle o ülkeyi araştırır ve okuyucularına ansiklopedik bilgiler vermeye çalışır. Bu nedenle Malezya Türkiye ile benzetilmeye çalışılınca da biz de aynı yolu tutmak istedik. Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel dershaneler karşısında büyük bir kültür yozlaşmasına uğramasından sonra Brezilya’yı Asya’da arayan, Marmara Bölgesi’ndeki illeri sayamayan, Balkan devletlerinin hangisi olduklarını kestiremeyen pek çok lise mezunu ile karşılaştığımı da sırası gelmişken belirtmek isterim.

Malezya ile benzerlik tartışmasına girmeden önce Asya’nın etnik ve dinsel yönden karmaşık yapısı olan ülkesi ile ilgili baza ana noktalardan söz edeceğim. Bilgileri tazelemek yönünden yararlı olacağını düşünüyorum. Yoksa Malezya’nın tarihi, coğrafyası, kültürü, ekonomisi, dini konusundan kürsülerde ahkam kesecekleri, köşelerinde yandaş veya karşıt olarak yazıp çizeceklerin ortaya çıkacağını da biliyorum. Önce öğrenelim, sonra da ister demeç verelim, ister yazı yazalım...

Bazılarını incitirse de toplumumuzun eğitimli veya eğitimsiz kesiminin büyük çoğunluğunun tarih ve coğrafya bilgisinden yoksun olduğu bilinen bir gerçektir. Bakıyorsunuz eğitimli sandığınız pek çok kişinin, en basitinden kültürel konudaki bilgilerinin çok yetersiz olduğunu görüyorsunuz. Bu durum okuma alışkanlığının henüz tam olarak toplumumuzda yerleşmemesinden kaynaklanıyor.

Malezya siyaset gündemimize gelip oturdu, biz de toplumun yeterince tanımadığı bu Asya ülkesinden söz edelim.

Güneydoğu Asya ülkelerinden Malezya, Güney Çin Denizinin birbirinden ayırdığı Batı ve Doğu Malezya olmak üzere iki ayrı bölgeden oluşmaktadır. Yüzölçümü 329.758 km2dir. Batı Malezya Malakka Yarımadasının güneyindeki 131.598 km2lik bir alanı kaplamaktadır. Kuzeyinde Tayland, batısında Malakka Boğazı, güneyinde Singapur, doğusunda da Güney Çin Denizi bulunmaktadır. Doğu Malezya’ya olan uzaklığı ise 640 km.dir.

Doğu Malezya, Borneo Adasının kuzeybatısında Sarawak ile sabah eyaletlerini kapsamakta olup 198.160 km2’lik bir yüzölçümü vardır. Ülkenin güneyi Endonezya’nın Kalimantan eyaleti, kuzey ve batısı Güney Çin Denizi, doğusu da Selebes Denizi ile çevrilidir.

Doğu ve Batı Malezya’nın iki ayrı etnik topluluğu olmasının yanı sıra coğrafi yönden de aralarındaki farklılıkları dikkat çekicidir. İngiltere’nin sömürgeciliğinden özgürlüğüne 1957’de kavuşan Malezya’nın başşehri Kuala Lumpur’dur. Kauçuk ve kalay ham maddelerinden ötürü uzun süre İngiliz sömürgesi olarak kalmış ve onlar tarafından sömürülmüştür.

Yörede yapılan arkeolojik araştırmalar, Malezya’da İ.Ö 40.000 yıllarına ait bazı yerleşim izlerini ortaya çıkarmıştır. İ.S VII. yüzyılda Çin ile geniş ölçüde ticari ilişkilerde bulunmuş, Cava’daki Macapahitlerin egemenliğine girmiş ve bu durum XIV.yüzyılda Brunei Sultanlığının kuruluşuna kadar sürmüştür. II.Dünya Savaşından sonra Endonezya’nın baskılarına karşı koymuş, etnik çatışmalardan ve komünist gerilla eylemlerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. Günümüzde Anayasal Federal Monarşi ile yönetilmekte olup resmi dili Malaydır. Bunun yanı sıra ülkede İngilizce ve Çince de konuşulmaktadır. Halkının %60’ı Müslüman, %20’si Budist, %9’u Hıristiyan, %6’sı da Hindu’dur. Ülkede yaşayan Endonezyalılarda azınlıklar arasında büyük çoğunluğu oluşturmaktadır.

Türkiye ile karşılaştırılmak istenilen Malezya’nın kısa tanımı işte böyledir...Buraya kadar her iki ülke arasında benzerlik söz konusu değildir. Ancak Malezya Anayasasında devletin resmi dini İslam’dır ibaresi yer alınca ve son yıllarda laiklik tartışması gündeme şiddet içerikli olarak gelince iş biraz değişiyor.

Malezya’da laiklik tartışması ülkeyi en çok meşgul eden sorunlarının başında gelmektedir. Malezya’da bugün iki ayrı fikrin tartışıldığı dikkati çekmektedir. Bunlar şeriat yanlısı PAS partisi diğeri de bugün Malezya’yı Malezya yapan lider Ahmed Bedevi’nin önderliğini yaptığı liberal İslam görüşü...

Kısacası şeriat düzeni ile liberal İslam karşı karşıya...

Radikal İslam 1999’dan bu yana sürekli yükseliş grafiği çiziyor. Aynı yılda federatif yapısından ötürü on üç eyaletten oluşan Malezya’nın iki eyaletinde yönetimi ele geçirerek burada şeriat yasaları PAS partisi tarafından uygulanıyor. Buradaki yabancılar ve diğer dine mensup olanlara da ayrı şeriat hükümleri uygulanıyor.

Malezya’da günümüzde yoğun biçimde laiklik tartışması yaşanıyor. Özellikle laik miyiz, yoksa değimliyiz tartışması büyük boyutlara ulaştı ve ülke dışında da ana haberler arasına girdi. Tartışmaların birleştiği noktada Malezya’da yönetim sistemi tam laik sayılamaz, ama şeriat da değildir... Tartışmaların ileri boyutlara uzanması üzerine devlet yayın organlarında bu tür tartışmaların yapılmasını yasakladı.

Malezya’da bu tür kavram kargaşası yaşanırken bazıları da yukarıda belirttiğim gibi bugünkü Türkiye ile bağlantı kurmaya çalıştı. Bağlantının ana noktası da Türkiye ile Malezya arasında benzerlik var mı, yok mu?

Bu konuyu önümüzdeki yazımda irdelemek istiyorum...


erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 30 Eylül 2007 Pazar 11:53:24


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Teoman Törün IP: 88.241.191.xxx Tarih : 2.10.2007 13:06:15

Malezyaya hem benzemiyoruz hem benziyoruz. Elbette, Atatürkden beri çok yol aldık. Laikliğin getirdiği aydınlığın tadını alan geniş gruplar var. Öte yandan, da siyasal rant arayışlarının, geniş kitlelerin yosulluk ve saffetinden yararlanma yarışı içinde olan odakların devrim kazanımları üzerinde yarattığı aşındırmalar hatta tahribat var ki; bu olgu asla hafife alınamaz. Mahalle baskısı, ücra yurt köşelerindeki özgürlüklere, hatta cana tecavüzler bir yana, kent ortasında caddelerde, otobüslerde, bu koca yaşıma karşın ben, kendileri gönüllü din polisi kabûl eden magandaların denetimime maruz kalıyorum; acaba, belden aşağı sarkıttğım torbanın içinde kutsal kitap mı, arapça yazılar mı var diye... Ünü Dünyaya salmış bilgin geçinenler cehaleti kışkırtmaya kalkarlarsa sonumuzdan hayır beklenmez. Durum çok vahimdir. Yazını devamını görelim de daha net bir fikre sahip olalım.