19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Mardin Milletvekili ile Valisi Karşı Karşıya!..

Kısa bir süre önce Mardin’de milletvekilli ile vali arasında tatsız bir olay yaşandı. Günün iç ve dış siyasi olayları arasında yaşanan, basında yeterince yer bulamayan bu olay bazılarının zihniyetini, kafa yapısını göstermesi yönünden üzerinde önemle durulmalıdır.

İllerde hükümetleri ve bakanlıkları temsil eden valiler en yüksek devlet memurlarıdır. Belirli bir eğitimi gören valiler hükümetlerin veya cemiyetlerin değil devletin valileridir. Halkın seçtiği sanılan, gerçekte parti liderlerinin isteği doğrultusunda, adeta taraftarlarına buna oyunuzu verin denilen milletvekillerine nedense belirli bir eğitim kıstası konulmamıştır. Milletvekili seçildiği ilin sorunları ile ilgilenmek ve çözümlemekle yükümlüdür. Vali ve milletvekili halkın yararına birbirlerine yardımcı olmak, işleri kolaylaştırmakla yükümlüdür.

Mardin valisinin katıldığı bir toplantıda bazı doğruları, sorunları işaret etmesine milletvekili nedense sinirlenmiş veya halka şirin görünmek amacıyla karşı çıkmıştır.

Kısacası birinin ak dediğine diğeri kara demiştir!..

Atatürk Türkiye’sinde neler konuşuluyor, neler tartışılıyor!..

İbret ki, ne ibret!..

Mardin’de eğitim gündeminin ele alındığı Kent Konseyinde Vali Hasan Duruel, eğitimdeki başarısızlığı ele almış ve bunu öğretmenlerin performansına bağlamış, sorunun yüzde yetmişini öğretmenlere, geride kalan yüzde otuzunu da velilere, öğrencilere, idarecilere yönelik bir konuşma yapmıştır. Bu sözler Mardin milletvekilleri başta olmak üzere bazı çevrelerin tepkisiyle karşılanmıştır. Mardin Milletvekili AKP İl Koordinasyon Toplantısında bazı gerçekleri görmek yerine, nedense kendisini valiye yanıt vermek zorunda hissetmiştir!..

“Bizleri de yetiştiren öğretmenlerimiz ve öğretmenlerimizin mensup oldukları camia küçük görülemez. Bizler bugün buralara gelmişsek bunda öğretmenlerimizin katkısı büyüktür. Varsa bir eksiklik, oturulur, bununla ilgili gerekli çalışmalar yapılır, sorumluluk bilinci ile hareket edilerek gerekli olan doğru kararlar alınır ve uygulanması için elbirliğiyle çabalar sarf edilir. Benim hiçbir hatam yok, şunun şu hatası, bunun bu hatası var deyip işin içinden sıyrılmak bu işi çözmez. Dolayısıyla basına yansıyan şu ifadeler gerçekten bizi üzen ve yaralayan sözlerdir. Verilen demeçlerle ilgili kamuoyunda büyük tepkiler oldu.”

Mardin valisi, eğitim sorunlarını dile getirmiş, milletvekili ise sorunların çözümü yerine yaklaşan seçimleri düşünerek tam bir politikacıya yakışan bir konuşma yapmış!

Aydın kesimlerin bildiği gibi Türkiye’nin önde gelen sorunlarından birisi de eğitimdir. Öğretmenler ekonomik yönden açmazdadır. Her yıl öğretmen okullarından çıkan genç öğretmenler yıllardan beri devletin açtığı sınavlara giriyor, atamaları bir türlü yapılamıyor. Okulların çoğunda din dersleri dışında öğretmen açıkları bulunuyor. Bunlar doldurulamıyor. Öğrencilere verilen dersler ise düşünmeye yönelik olmayan klişeleşmiş bilgiler… Türkiye’nin her yerinde ilk ve orta öğretimde seviye düşüklüğü açıkça görülüyor. Daha çok düşünmeyen, araştırmayan, biat etmesi istenen öğrenciler yetiştiriliyor. Bu arada cinsel tacizler de büyük boyutlara ulaşmış. Böyle olunca da milletvekili, valinin doğru teşhislerine çare bulmaya çalışacağı yerde ona karşı adeta bir seçim propagandasıyla yanıt veriyor… Biraz da o ildeki bazı çevreleri valiye karşı kışkırtıyor. Oysa hemen her il ve ilçede açılan yüksek öğretim kurumlarının eğitim düzeylerinin ne olduğu, öğretim üyelerinin yeterli olup olmadıklarından söz bile edilmiyor. Çok sayıda yüksek öğretimini tamamlayanlar işsizlik ile karşı karşıya kalıyor. Onlara iş imkânı araştırmak yerine karşılıklı kavga ortamı yaratmak neye yarar? Sırası gelmişken sormakta yarar var; çoğu zorlukla öğretim gören öğrencilerin başlıca şikayeti olan harç ücretlerini aşağıya çekmek için milletvekilinin bir çabası, girişimi olmuş mudur?

Çatışmanın konusu yalnızca eğitimle de kalmıyor, ardından kokteylde dağıtılan içki konu ediniliyor!..

Mardin Artuklu Üniversitesinin rektörlük binasında valiliğini gerçekleştirdiği Türkiye Avrupa Birliği Forumunun açılışında uygar ülkelerde olduğu gibi kanepe türü yiyeceklerin yanı sıra içki de servis ediliyor. Bazıları gibi milletvekili bunu da gündeme taşıyor;

“Bir taraftan öğrenciler ders görüyor, diğer taraftan içki servis ediliyor. Bu tasvip edilecek bir şey değildir. Eğitime karşı bir darbedir.”

Milletvekilinin anlamak istemediği kokteyllerde kola-turka değil içki servis edilir. Kokteyl verilen salon ile üniversite öğrencilerinin derslikleri ayrı ayrı yerlerdedir. Kaldı ki, orada okuyan üniversite öğrencileri ilkokul çocukları değil, reşit olmuş 18 yaşını doldurmuş gençler…

Kısacası laf ola beri gele…

Ayine-i iştir kişinin lafına bakılmaz…

Hani değiştik, geliştik deniliyordu? O söz ne oldu?

Mardin Valisi de az değil, bazılarının damarına damarına basmış!..

“Fakirlik ve cehalet arttıkça çocuk sayısı artıyor. İnsanlar bilgili ve zengin olduğu oranda çocuk sayısı azalır.”

Başbakanın en az üç çocuk yapın sözünü içine sindirmiş olan ve büyük olasılıkla yeni seçimde listede yer alma telaşında ki vekil, bu sözleri de tepkiyle karşılamış;

“Ya böyle bir şey olabilir mi? Bu ilin bir ferdi olarak bunlara sessiz kalmak, bunlara üzülmemek mümkün değil. İnsanların değer yargıları ve özel yaşantılarına gidip cahillikle yobazlıkla suçlayacaksınız, böyle bir şey olabilir mi? Buradaki insanlar az çocuklu mu olur, çok çocuklu mu olur kendi kararlarını verebilecek durumdadır.”

Milletvekili her halde çocuk yetiştirmeyi, çaldım çayıra Mevlam kayıra olarak düşünmüş olmalı. O çocukların eğitimi, düzgün yaşantısını sağlamak en azından maddiyata dayanır. Sonra da ortalarda sersefil çocuklar neden kandırılıp dağa çıkıyor diye düşünüyorlar mı?

Vali bu arada sözü yöredeki elektrik kaçaklarına getirmiş. Mardin halkını hırsızlıkla itham ediyor demiş. Oysa vali yöredeki kaçak elektrik kullananları ve onların kullandıklarını başkalarına ödettirildiğini söylemek istemiş… Zaman zaman basında görüldüğü gibi TEDAŞ yetkilileri kaçak elektrik kullananları tespit etmeye kalktığında ya dövülüyor ya tehdit ediliyormuş… Bu sözler üzerine o yörede yaşayan bir okuyucumuz “Vekil gece şöyle bir dolaşsın kaç evin bacası tütüyor. Evlerde elektrikli ısıtıcılar, klimalar harıl harıl çalışıyor. TEDAŞ’a sorun kaç kaçak elektrik için işlem yapılmış?” diye soruyor.

Bu tartışma bazıları kabul etse de etmese de ortaya bir gerçeği çıkarmış; Mardin’de işini yapan, sorunları çekinmeden ortaya döken aydın bir vali var… Kültüre, sanata önem veriyor… Nedense bu tür davranışlar bazılarının oy kaygısıyla işine gelmiyor… Meşhur sözdür; doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar...

erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 8 Mart 2010 Pazartesi 11:45:33


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
KEMAL ÖZKAN IP: 85.105.182.xxx Tarih : 8.03.2010 12:25:16

sayın yücel tesbitleriniz iyi ama bu ülke için geçerli değil olmasıda mümkün görünmiyor en azından bu aşamada  mümkün değil ileride belki olabilir birkaç vatanperver çıkıp devleti başdan yapılandırırsa belki... Çünkü herkesin gördüğü ama ya anlamak istemediği ya da işine gelmediği için es geçdiğidir. Bu ülkeye bilinçli vatandaş bilinçli eğitimci vali birokrat gerekmez aranan tek vasıf kapı kulluğu yapacak parti taraftarı partiyi karşısına alıp yağmalamaya soyguna  adaletsizliğe  kanunsuzluğa din isdirmacılığına  bölücülüğe karşı çıkanın suçlanacağı kategoriler bellidir  yargıç yaparsa yargı darbesi ünüversite yapsa  eğtim darbesi asker karşı çıkdımı ergenekon askeri darbe yada planı muhalefet yapsa vatan haini bölücü örgüt yanlısı kısaca doğruyu sadece hükümet üyeleri ve onların halk içindeki  sözde vekillerbilir . Bu şimdilik böyle ileride belki değişir ama geç kalınmazsa  şimdi bekliyenler çok un kömür makarna ne zaman dağıtılacak diye teşke şu seçimler hiç degilse 2 yılda bir olsa ne iyi olurdu daha çok yardım dağıtılır daha çok gariban yararlanırdı !..Olmazmı hem valilerde çalışacak imkan bulur kapı kapı dolaşırdı  vatandaş daha çok vali ile haspihal eder başbakanın direktiflerini yakından öğrenirdi.nede iyi olur.


Mehmet E. IP: 84.62.15.xxx Tarih : 8.03.2010 17:43:40

Hocam ellerine saglik"Yazdiklarina aynen katilyorum,Yüregine saglik.Bir insan okur yazar oldumu,Ufku acilir genis düsünür,Konusurken agzindan cikacak kelimelere dikkat eder diye düsünüyorum.Ne yazik,ki bu bizim insanlarimizda tam tersi.Okumus olan kendini tavanda hissediyor,Ve en iyisini kendisinin bildigini karsisinda kimsenin konusmamasi gerektigini düsünüyor.

Ulu önder Atatürk Cumhuriyetin temeli kültürdür demis,Peki kültür neyle elde edilir,Tabiki egitimle,Yüksek egitim görenler nedense hepsi demeyim ama cogunlukla egoist oluyorlar.Böyle oluncada ne yazik,ki kültürden uzaklasiyoruz.Bir insanin egitimi ne olursa olsun,Karsisindakinin,de kendisi gibi bir insan oldugunu unutmamasi lazim.

Simdi Mardin valisi ne yapsin,Karsisindaki Milletvekili oda egitimli.Siyasi zirhina bürünerek sayin Valiyi en kisa zamanda Mardinden uzaklastirmak isteyecektir. Cünkü valinin bu tür konusmasi ilerde Milletvekilinin oylarini düsürecek niteliginde oldugu icin.Belkide bir daha Milletvekilide secilmiyecektir.Uzun lafin kisasi insanoglu ögle,Hic birimiz yogurdumuz eksi demeyiz,Demedigimiz müddetce,de cekecegiz saygilarimla.


Gökhan IP: 88.244.67.xxx Tarih : 11.03.2010 20:28:25

Sayın Yücel, kendini seçen yığına hoş görünmek bir yana aslında bazılarının savunduğu şey kokuşmuş feodal düzen ve bunların destekçisi cemaatlerdir.Şeyh-şıh  gibi sahtekarlar halkın okuyup kişisel olarak her bireyin gelişmesini istemez.Çünkü bilinçli pozitif bilime inanan insanlar arttıkça hurafelerle dolu çürümüş sapık zihniyetler toplumda ilgi ve  saygı görmeyecek. Bu şeyh şıh bozuntuları da  çıkarlarından nüfuzlarından olacaklar. Olayın özeti budur. Bu yüzden eğitim sorunları ile ilgilenmez bazıları...


C. Üstündağ IP: 85.105.190.xxx Tarih : 9.03.2010 09:25:03

Sevgili üstat, Türkiye giderek muhafazakarlaşıyor. Mardin örneği bu göstergelerden biridir esasen. Dinsel argümanları günlük yaşama egemen kılmak isteyen bir anlayışın ürünüdür bu diyalog. Ama yazınızın bence daha önemli kısmı eğitim ve öğretmenlerin sorununa değinen bölümdür. Atatürk der ki:  ‘‘Eğitimdir ki, bir ulusu ya özgür, şanlı, yüce, bağımsız bir toplum halinde yaşatır, ya da ulusu tutsaklığa ve sefalete sürükler.''  Eğitim giderek dinselleştiriliyor ve bilimsel eğitim bir kenara itiliyor. İşte TÜBİTAK'ın Bilim Dergisi'nin hali ortada. Darwin'in "Evrim Teorisi" ile üniversite sınavlarında soru çıkmayacak diye, bu teorinin öğrencilerle buluşması önlenmek isteniyor. O teoriye katılırsınız ya da katılmazsınız ama o teoriyi derslerden kaldıramazsınız! Din kitaplarında yazanlara göre bir bilimsel teori çürütülebilir mi? Siz de kalkar o teoriyi çürüten karşı teori kurar ve onu çürütürsünüz, biz de ona inanırız yani... Türkiye, Atatürk'ün kurmuş olduğu  bilimsel, çağdaş ve  laik eğitimden vazgeçemez. Vazgeçer ise bir Ortadoğu ülkesi olarak kalmaya mahkum olur!