Masonluk ve masonluğun ne olduğu konusunu, basınımızda pek çok kez araştırılmış ve bu konuda toplumun aydınlanmasına çalışılmıştır. Bu araştırmayı yapanların çoğu mason olmadıklarından veya bilimsel mason kaynaklarına inemediklerinden gerçek masonluk görüşünü ortaya koyamamışlardır. Bazıları da konuya ön yargılı bakmış, masonlar gizli bir topluluk olarak düşünülmüştür. Böyle olunca da yazılanların büyük bir kısmı gerçekleri yansıtamamıştır. Buna karşılık masonlar da bu konuda çeşitli kitaplar yazmış, Mimar Sinan, Mason Dergisi, Tesviye, Gönye gibi dergileri yayınlamaktadırlar. Ne var ki, onların yayınları kendi toplulukları içerisinde kalmış, konuya ilgi duyanlara, meraklılara ulaşamamıştır. Başka bir deyişle masonlar, kendi gizemlerini korumaya çalışmışlardır. Oysa ortada toplumdan saklanacak öyle pek fazla sırları da yoktur. Yalnızca Orta Çağdan kalma bazı ritüellere bağlı kaldıklarından dışarıdan gizli, sırlarla dolu bir topluluk olarak görülmüşlerdir. Masonlara yapılan yerli yersiz suçlanmalar da bundan kaynaklanmaktadır. Oysa bugün İstanbul’da Nuruziya Sokağı’nda masonik yayınlar açıkça satılmaktadır.
Masonların devlet yönetiminde her zaman söz sahibi oldukları zaman zaman iddia edilmiş, her taşın altından masonların çıktıkları bile söylenmiştir. Her sorunda mason parmağı aranmıştır. XIX.yüzyıl Osmanlı devlet yöneticileri arasında sayısız mason olduğu bu gün artık gün yüzüne çıkmıştır. Osmanlıların son döneminde Enver Paşa’nın, Talat Paşa’nın başını çektiği İttihatçılar, Osmanlı İmparatorluğunu hiç gereksiz I.Dünya Savaşına sürüklemiş, gerçeği göremeyen yöneticiler yerine, sorumlu olarak masonlar gösterilmiştir.
Çeşitli dönemlerde seçimler iyi sonuç vermemiş, memlekette kriz çıkmış, darbeler olmuş, muhtıra verilmiş sorumlular yine masonlar olmuştur.
Kısacası işler iyi gitmeyince, sorumlu olarak masonlar tutulmuştur. Her olayda, dışarıdan aldıkları emirler doğrultusunda masonların düğmeye bastığı iddia edilmiştir. Oysa tarih boyunca masonların hiçbir zaman sanıldığı gibi siyasal gücü olamamıştır.
Masonların günümüzde yeniden gündeme gelmesine neden olan olay; Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locasının Ankara vadisinden (Locası) gelen yeni üstadının, eski Üstadı Muhteremi yolsuzlukla suçlaması oldu.
Olayın ilginç yönü suçlayanın üniversite öğretim üyesi diğerinin de Dışişleri Bakanlığında önemli görevlerde bulunmuş bir kişi olması idi. Buna karşılık eski Üstadı Muhterem, kendisi hakkında söylenenlerin yalan olduğunu, amacın kendisini karalanmak olduğunu ileri sürmüştür.
”Bu dönemde kendimizi topluma anlatma gayreti içine girdik. Bu gayretle birlikte büyük yatırımlar yaptık. Bu sürede locamız yüzde 63 oranında değer artışı sağladı. Aynı faaliyetleri yurtdışında da gösterdik. Konvan toplantısına yurtdışından katılan 25 büyük üstat faaliyetlerimizden büyük övgüyle söz etti ve beni ödüllendirdi. Bu çabalar sonucunda bizim locamız onların ifadesiyle, Avrupa’nın önemli merkezlerinden biri haline geldi.”
Masonlar arasında çıkan bu ilk çatışma değildir. Daha öncede 1964 yılında masonlar arasında fikir ihtilafı çıkmış ve localar ikiye bölünmüştü. Bugün Türkiye’de “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar” ve “Özgür Masonlar” isimleri altında iki ayrı mason kuruluşu bulunmaktadır. Ayrılığın nedeni olarak masonluk ilkeler ile bağdaşmayan bir davranıştan kaynaklandığı iddia edilmiştir. O zamanki ismi ile Büyük Mason Mahfil 1985’de yayınladığı “Türk Masonluğu İçinde Bir Olay ve Tahlili” isimli kitapta bu ayrılık kısmen anlatılmıştır. O yıllarda yapılan siyasi seçimler öncesi birbirlerini yıpratmak isteyen masonların yarattığı bir olayın bu ayrılığa neden olduğu gündeme getirilmiştir. Bu olayda 1964 yılında siyasi bir parti içerisinde iç hesaplaşma olmuş, rakiplerden biri diğerinin mason olduğunu parti teşkilatına duyurmuş, böylece seçilme şansını azaltmak istemiştir. Diğer aday ise çırak derecesinde mason olduğunu inkâr ederek, her sabah Kuran okuduğunu söyleyerek seçmene şirin görünmeye çalışmıştır. Bundan sonra olaylar gelmişmiş ithamı yapan pişmanlığını dile getirmiş ve bir daha böyle bir şey yapmayacağını konusunda teminat vermiştir. Buna rağmen Türkiye Masonları ikiye bölünmüş ve birbirlerini üvey kardeş olarak görmüşlerdir.
Acaba bu ayrılığın gerçek nedeni bu olay mıydı?
Günümüzde basına yansıyan Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar arasında meydana gelen olayın geçmişteki fikir ayrılığı ile bağlantısı vardır. Öğrenebildiğimiz kadarı ile eski Üstadı Muhterem (Büyük Üstat) yurt dışındaki mason toplantılarına katılmış, bunun ödenekleri de tüzük uyarınca loca tarafından karşılanmıştır. Yeni Üstadı Muhtereme önceki Üstadı Muhteremin yolsuzluk yaptığını ihbar edenler ise daha önce Mason Şurası tarafından görevden alınanlardır. Oysa ortada yolsuzluk olmadığını masonlar özel sohbetlerinde yakınlarına söylemektedirler. 1964 olayında olduğu gibi olayların gerçek yüzü, bazı masonların statükocu bazılarının da çağa ayak uydurma isteğinden kaynaklanmaktadır. Statükocu masonlar, Orta Çağ ritüellerinden ayrılınmamasını istemektedirler. Diğerleri ise halka açılıp çağa uymaktan yanadırlar. Masonlardan özel olarak öğrendiğimize göre yeni Üstadı Muhterem statükocu, eskisi de çağa ayak uyulmasından yanadır. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar arasındaki çekişmenin asıl nedeni de bu fikir ayrılığıdır…
Masonlar arasındaki bu çekişme veya çatlak, halkın gözünde masonluğun itibar kaybetmesine neden olmuştur. Diğer tarafta, ayrı bir kuruluş olan Özgür Masonların bu çekişme ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Ne yazık ki, toplum masonların bir bütün olarak kabul ettiğinden, kaba tabirle yaşın yanında kuru da yanmaktadır.
Masonlar ve mason olmamakla beraber aydınlanma felsefesinden geçmiş kişiler, Hür ve Kabul Edilmiş Masonların mavi locasında geçen bu olaydan rahatsızlardır. Özellikle Özgür Masonlar ise kendilerini bağlanamayan bu olaydan ötürü aynı kefeye konulmaktan üzüntü duymaktadırlar. Ancak bizim bu gelişen olaylarla ilişkimiz yoktur demekten de kaçınmalarını anlayabilmek olanaksızdır.
Masonluğun ritüellerinde özgün, iyi ahlaklı, bağnaz olunmaması, bilgi ve becerilerini diğerleri ile paylaşmaları ve hepsinden önce de masonların bireysel çıkar aramamaları ön görülmüştür. Mabet diye isimlendirdikleri toplantı salonlarında oturum başlarken; akıl ve bilgeliğin çalışmalarında kendilerine yön vermesini, gücünü onu bütünlemesi ve güzelliğin de tamamlaması istenmektedir. Birinci derece ritüelinde; “Mason töreyi ve tüzeyi üstün tutan, boş inançları ve masalları benimsemeyen, zengin, yoksul, her ırk, din ve ulustan olan insanları seven, kendisini sevdirmeye çalışan iyi ahlaklı ve özgür insandır” denilmektedir. Bu durumda Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar bu çatışma ile ritüellerine ters düşüp toplumdaki imajlarını zedelemiyorlar mı?
Masonlukta en üst dereceye ulaşanlar, ritüelleri doğrultusunda davranamıyorlarsa, bu işte bir çatlak var demektir.
Özgür Masonların eski büyük Üstadı Necip Arıduru’nun acaba şu sözlerinden her iki mason topluluğu ne derece ders alıyor. Gerçekten çok merak ediyorum...
“Amaçlarımızdan en önemlisi, kardeşlik sevgimizi toleransla güçlendirerek geliştirip çevremize dalga dalga yaymaktadır. Bu nedenle önce biz kendi aramızdaki kardeşlik sevgimizi daha da güçlendirerek bütünleşmeliyiz. Bu uğraşımızda karşımıza çıkacak tük sorunları toleransla, saygıyla ve eşitlik anlayışlarımızla bilgece aşabiliriz. Amaçlarımıza yaklaşabilmemiz ancak sağlıklı bir gelişim ile olmalıdır. Birbirimize ulaşarak, yüreklerimizi açalım... Dost ellerimizi uzatalım... Kaynaşalım...”
erdemyucel2002@hotmail.com
Yayın Tarihi :
17 Mart 2006 Cuma 00:04:41
Yorumlarınız
selim IP: 81.215.70.xxx Tarih : 19.03.2006 21:39:30
Konu hakkındaki yazınızı çok beğendim.İyi araştırma yaptığınız belli oluyor. fakat değerli bilinen herkezin kolay kolay üye olamadığı locada çatlak sesleri varsa,bunun altında yatan bazı nedenler olmalı diye düşünüyorum. Konuyu inceleyip tekra yeni yazılarınızı bekliyoruz. TEŞEKKURLER.
süreyya IP: 88.224.97.xxx Tarih : 18.03.2006 09:24:16
Yazınız çok güzeldi bu her konu için olduğu gibi masonlarla ilgili olarak derince bir araştırma yaptığınız anlaşılıyor. Böyle ilginç yazılarınızı devam ettirmenii diliyorum.
selim IP: 81.215.70.xxx Tarih : 19.03.2006 21:39:46
Masonlar hakkında iyi bir araştırma yaptığınız belli oluyor.Fakat böyle çatlak sesler geliyorsa,bunun altında başka şeyler vardır sanıyorum.Bunları arştırmak gereke bilir;Bu gruba mensup insanlar kolay kolay birbirlerini harcamaz.Bu konuyla ilgili yazılarınızın devamını bekliyoruz. Teşekkürler