22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Milli Eğitim’de Yine Din İstismarı!...


Milli Eğitim Bakanlığı’nda skandallar yine birbirini izliyor. Basında gün geçmiyor ki, basında bu konuda bir haber yer almasın...

Birkaç gün öncesi, gazetelerden birinin manşetinde “Lisede Namaz Vakti” başlıklı bir haber ile bir de fotoğraf yer alıyordu. Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’da, Bağcılar Lisesinde okuyan kızların başını bağlayıp, ders saati içerisinde lise müdür yardımcısı ile birlikte namaza zorlandığı, bir velinin cep telefonu ile çektiği resim ve kaydettiği seslerden öğrenilmiş, ardından da bu olay yazılı ve görsel basına yansımıştı.

Türkiye’de Cumhuriyete bağlılık mitinglerin yapıldığı, laiklikten yana gösterilerin yapıldığı günlerde bu resmin ortaya çıkışı gerçekten de çok acı idi. Okul müdürü bu iddiaların doğru olmadığını iddia ettiyse de öğrenciler bu olayların devam ettiğini ve herkes tarafından bilindiğini söylediler, Ne var ki, bu olayın İstanbul Milli Eğitim Müdürü’nün “Yanlış bir uygulama değil. Bu ülkede din ve vicdan özgürlüğü var” diye savunması eğitim camiasının kimlerin eline geçtiğinin en acı örneği idi. tarafından arka çıkan konuşması ise Milli Eğitim camiasının büyük şehirlerde bile ne konuma getirildiğinin en açık göstergesi idi.

Bağcılar Lisesinde bu olayın patlak vermesinden sonra Bağcılar Cumhuriyet Savcılığı, 430 sayılı Tevhidi Tedrisat ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler Kanunu’na muhalefet ve Türk Ceza kanununun 257/1 maddesinde yer alan Memuriyet Görevini Kötüyü kullanmak suçlarından lise müdürü, müdür yardımcısı ve sorumlu öğretmenler hakkında soruşturma başlattığını basından öğreniyoruz.Bu arada da Milli Eğitim Bakanlığı da soruşturma başlatmış. Ne var ki, bakanlığın bu konudaki soruşturmasını yürüten müfettişlerin de aynı kafa yapısında olmaları doğaldır. Nitekim Bakanlık Müsteşar Yardımcısı’nın sitemize gönderdiği açıklama yapılan bu işin doğru olduğu yönündedir. Zaten daha başka bir açıklamayı beklemiyorduk!...

Namaz kılmak suç mu?

Laik ve demokratik bir ülke olan Türkiye’de tabi ki değil... Ancak namaz kılmanın da bir usulü, bir adabı vardır.. Toplumun her ferdi kendi inanç özgürlüğünü kullanarak namazını eda edebilir. Namazın yeri cami ve mescitlerdir. Bazı kurumlar özel mescitleri kendi bünyeleri içerisindeki bazı mekanları mescide çevirmişlerdir. Buna kimsenin karıştığı da yok... Ancak resmi kurumlarda, okullarda ders saatlerde öğrencileri ve bir takım memurları buna zorlamak suçtur. Milli Eğitim gibi çağdaş öğrenci yetiştirmekle yükümlü okulların yöneticileri ve öğretmeleri bu tür dini istismara yönelmişlerse buna söylenecek tek bir söz vardır:

Pes!... Hem de ne pes!...

Günümüzde okullarda yeterli eğitimin yapıldığını söyleyebilir miyiz? Gerçekçi bir bakışta eğitimin yıllar öncesine göre her geçen gün büyük bir çöküş içerisinde olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Okullardaki cinayete varan şiddet olayları, öğretmen öğrenci ilişkileri ve basına yansıyan olaylar bunun en açık göstergesidir. Örneğin Doğu Anadolu’da Avrupa’da eğitim görmüş, çağdaş giysiler içerisinde ders veren bir öğrenmen müdür yardımcısı tarafından dövülmüştür. Okul yöneticilerin bir kısmı çağ dışı kafa yapısına sahip bir kısmı da çağdaş düşünce içerisindedir. Bunlar dönemin siyasi görüşüne göre öne çıkmakta bazen de tam sipere yatmaktadır. Diğer taraftan öğrencileri öğretmenlerinin bu zaaflarını çok iyi özümlediklerinden sözcüğün tam anlamıyla gemi azıya almış durumdadırlar. Okul yönetiminin veya öğretmenlerinin kendilerine hiçbir şey yapamayacağı bilinci içerisindedir. Öğretmenleri kendilerini ağır bir söz söylediğinde veya bir fiske vurduğunda ertesi günü okula velisi ile gelmekte ve etrafı kasıp kavurmaktadırlar. Bu durumda da okul yönetimleri vaziyeti idare etme durumundadır. Sınıflara giren öğretmenler ne kadar otoriter olursa olsun karşılarında sürekli birbirleri ile konuşan, şakalaşan ve ders dinlemeyen bir topluluk bulmaktadır. Bu durumda dersini bile anlatamayan öğretmenler de işi boş bırakmaktadır.

Kuşkusuz bu durum özel dershanelerin işine yaramış ve bundan büyük rant sağlama yoluna gitmektedirler. İlköğretim ve orta öğretimin sonunda yapılacak ÖSS, OKS sınavlarının okullar yerine dershane eğitimine yönelik oluşu Milli Eğitim Bakanlığı okullarına ikinci sıraya itmiş, daha doğrusu önemsiz kılmıştır. Özellikle Nisan ayı sonları ile mayıs ayı başlarında öğrenciler kendi okulları yerine dershanelere yıllardan beri gitmektedir. Böyle olunca Milli Eğitim Bakanlığı okullarında çoğu ders boş geçiyor, Bu arada bir de rapor furyası ortaya çıkıyor. Dershanelere gidecek öğrenciler doktor doktor dolaşarak bazen kendilerini acındırarak bazen de başka şekillerde rapor almaktadırlar. Böylece daha eğitimin başlangıcında çocuklara çok önemli bir ders veriliyor; sahtekârlık. Sahtekârlık dersini alan öğrenciler ilerideki yıllarda neler yapar işte onu da toplumdaki yaşanan örnekleri ile görüyoruz.

Kısacası Milli Eğitim Bakanlığı, özel dershaneler ve YÖK arasında sözcüğün tam anlamıyla bir karmaşa yaşanıyor. Bunun çözümü nasıl olur bilemem ama yeni seçilecek hükümetin bu yaraya bir neşter vurma zamanı çoktan gelip geçmiştir. Herkesin bildiği meşhur bir söz vardır; zararın neresinden dönülürse dönülsün kârdır..

Bu karmaşa içerisinde toplumda ellerinde orta öğretim diploması olan bir yığın genç dolaşmaktadır. Bunların büyük çoğunluğu üniversitelere giremediği gibi kültürel yönden de kocaman bir hiçtir..

Bu sorunlar yumağını bir okuyucumun gönderdiği bir fıkra ile noktalamak isterim:

Yakın tarihlerde, Türkiye’de sağ ve sol çatışmaların olduğu, solcu öğrencilerin evlerinin arandığı yıllarda öğrencilerini yaşadığı bir eve polis baskın düzenlemeye karar vermiş. Ancak nasıl olduysa örgenciler bunu haber alarak evlerindeki ne kadar sola yönelik kitap varsa yakmışlar. O sırada da polis gelmiş ve evde arama yapmaya başlamış, çocukları her şeyi yaktıklarından içleri rahatmış. Ne var ki, içlerinden birisinin gözüne duvarda unuttukları Karl Marks’ın resmi ilişmiş. Eyvah inşallah görmezler derken polislerden biri sormuş;

-Bu resim kim?
Çocuklardan biri ezile büzüle
-Dedem demiş...
Polis bir resme bir çocuğa bakmış, sonrada okkalı bir tokadı aşk etmiş.
-Ulan böyle nur yüzlü, sakallı adamın torunu komünist olur mu?

Nerden nereye...Bağcılar Lisesindeki din istismarından yola çıktık, eğitim sistemimizdeki çarpıklıklara ve acınacak kültürel düzeyimize geldik...



erdem@kenthaber.com
Yayın Tarihi : 2 Haziran 2007 Cumartesi 13:28:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
müfide(esass) IP: 85.107.219.xxx Tarih : 3.06.2007 13:21:54
karizmacımmm ellerine sağlık yazın çokk güzel.resminde pek yakışıkklı he))))))))