18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Müftü’nün hezeyanı!..

Yeni yılın ilk gününde, çoğu köşe yazarı gibi ne yazacağımı ben de düşünürüm. Bazıları gibi yeni yılı kutlama adına yapılan taşkınlıklardan artık söz etmek istemiyorum. Yeni yıla umutla bakmak da içimden gelmiyor. İnşallah yanılırım…

Kimileri doyasıya eğleniyor, kimileri “Hıristiyan inancından bize ne diyerek” günlük yaşantısını sürdürüyor. Oysa yeni yıl kutlamalarının Hıristiyanlık inancı ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını yıllardır yazıp çizdik…

Düşünüyorum da; acaba bu konuda kaç kişiyi aydınlatabildik?

Kendilerini bir türlü geliştirememiş, karanlık kuyular içerisinde yaşayan insanları aydınlatamıyorsak, ne diye onlara bazı gerçekleri anlatmaya çabalıyoruz…

Anlayan anlıyor ama bazıları da mermer kafa!.. Kafalarının içerisine bazı softaların âdete huni ile akıttıkları hurafelerle, gerçek dışı dini bilgilerle öylesine haşır neşir olmuşlar ki, değiştirebilenin alnını karışlarım…

Geride bıraktığımız 2011 yılının son günlerinde Edirne, Keşan Müftüsünün Noel Baba ile ilgili söylediklerine güleyim mi, yoksa ağlayayım mı diye kararsız kaldım…

Hoca Efendi (!) bakın ne cevherler yumurtlamış; “Noel Baba diye birisi yoktur. Aziz Nicholaos (Nikholas) diye biri var ama bu uyduruk kişidir. Noel Baba baca ve pencereden giriyor. Ama doğru dürüst birisi olsa kapıdan girerdi.”

İnsanlara, inanmışlara dini bilgiler vermek için müftülük makamına getirilmiş kişinin söylediklerine bakın…

Vah ki, ne vah!..

Noel Baba’ya inanmıyor, Aziz Nicholas’ın tarihte var olduğuna inanıyor ama ardından hemen ekliyor; uyduruk kişi!..

Şimdi gelelim işin aslına;

Noel Baba isminin yakıştırıldığı Aziz Nicholas Myra’da yaşamış ve orada yaşamını yitirmiş Hıristiyan bir din adamı. İ.S 300’lerde Patara’da buğday ticaretiyle uğraşan varlıklı bir ailenin çocuğu. Belirli eğitim aldıktan sonra Myra Başpiskoposluğuna seçilmiş. İ.S 325’de Nikae’daki (İznik) dini toplantıda çıkan tartışmada Arius’a tokat atarak onun yüz kemiklerini kırmasıyla daha başlangıçta ünlenmiş… Roma döneminde Arthemis kültüne karşı çıktığından Roma İmparatoru Diocletianus tarafından bir süre hapsedilmiştir. Öleceğini önceden bilmiş 6 Aralık 3427’de ölmüş ve Myra’ya gömülmüştür. Hakkında tüm dünyada onlarca kitap makale yazılmış…

Aziz Nicholas’ın yaşamını birçok mythos (dini öykü) süslemiştir. Mucitlerin, çocukların, gemicilerin, düşkünlerin, tüccarların koruyucusu olarak kabul edilmiş... Bazı insanlar yaradılışlarından kaynaklanarak zayıf olduklarından tarih boyunca gizli güçlere, kahramanlara, hayali yaratıklara inanmışlardır. Aziz Nicholas da onlardan bir örnek. Azizin Myra Başpiskoposluğuna seçilmesi bile bir mythosa bağlanmıştır. Yeni piskopos seçimi öncesinde bu makama kimin getirileceğinin tartışması yapılırken sonunda kiliseye ilk gelecek kişinin seçilmesine karar verilmiş… Seçim günü kiliseye ilk adımını atan Nicholas olunca başpiskoposluk makamına oturtulmuş... O dönemin tarih ve teolojisiyle uğraşanlar Nicholas’ın mucizelerinden söz etmişlerdir.

Keşanlı Müftü Efendi’nin, acaba bu konuda ne kadar derin bilgisi (!) vardır?

Aziz Nicholas öldüğünde Myra’nın dışındaki nekropole (mezarlık) gömülmüş, sonra da üzerine bir şapel yapılmış... XI.Yüzyılda Araplar bu şapeli yıkmışlar, Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Konstantinus Monomakhos ve eşi İmparatoriçe Zoe tarafından şapel kiliseye dönüştürülerek yenilenmiştir. XIII. Yüzyılda yöredeki Türk egemenliği sırasında kilise dinsel görevini sürdürmüş ve küçük onarımlarla yaşatılmaya çalışılmış.

Bizim Hoca Efendi’nin o zamanki İslam hoşgörüsünden de haberi yok anlaşılan…

Aziz Nicholas’ın Noel Baba özdeşleştirilmesine gelince; Patara’da yaşayan zengin bir adam, varlığını yitirerek, fakir düşmüş. Evlenme çağındaki üç kızına çeyiz verecek parası kalmamış. Çaresizlikten kızlarını satmayı bile düşünmüş… Bunu öğrenen Aziz Nicholas onlara yardım etmek istemiş ancak ailenin gururunu da incitmemek için bir yol bulmuş. Bir gece büyük kızın uyuduğu odanın penceresinin açık olduğunu görmüş. Önceden hazırladığı kese içerisindeki çeyiz parasını içeri atmış. Sonra diğer kızların uyudukları odalara yönelmiş. Aksilik; kızların pencereleri kapalıymış. Bunun üzerine dama tırmanarak bacadan içeri keseleri atıvermiş…

Aziz Nicholas ile ilgili bu öykü ne derece doğrudur bilemeyiz ama yüzyıllar boyunca, insanlar buna inanmış. Bundan böyle de Noel Baba çocuklara hediyeler getiren efsaneleşmiş bir kişi olmuş. İnanışa göre Noel Baba elleriyle çocuklara oyuncaklar yapar ve onlar uyurken gizlice yataklarının başucuna koyarmış. Bazı çocuklar da Noel Baba’ya mektuplar yazarak istedikleri oyuncakların gönderilmesini isterlermiş. Noel Baba efsanesine göre Ren geyiklerinin çektiği kızakta havada dolaşır, kendisini bekleyen çocukların evlerine ulaşırmış…

Birçok aile yılbaşında uyuyan çocuklarının başuçlarına istedikleri hediyeleri alarak koyar, sonra da onlara Noel Baba getirdi derler…

Çocuklar buna inanır veya inanmaz, o başka bir konu… Aslında çoğu da inanmaz ama inanır görünür… Kısacası çocuklara yönelik hoş bir öykü ve hediye verme şekli…

Noel Baba beyaz saç ve sakallı tonton bir ihtiyar olarak tasvir edilmiştir. Günümüzde onları turistik otellerde ve bazı dükkânların önlerinde görürüz…

Yeni yılın simgesi…

Ne var ki, böylesine hoş bir öyküyü anlamaktan aciz olan Müftü Efendi, cehaletinden hezeyanlar savuruyor. Onun âlim (!) olduğunu sanan bazı cahilleri aklınca kandırmaya çalışıyor.

Günümüzde Myra’daki (Demre) kilisesine her yıl binlerce turist geliyor. Kilisenin yanı sıra Antik Çağın kaya mezarlarını, tiyatrosunu ve diğer arkeolojik eserleri görüyor. Ayrıca burada Noel Baba Barış Konseyi her yıl çeşitli etkinlikler düzenliyor.

Tipik bir yobaz cehaleti örneğini ortaya koyan Müftü Efendi, Aziz Nicholas’ın manevi şahsında Hıristiyanlığa da hakaret ettiğinin farkında bile değil. Hıristiyanlar da Müftü Efendi’ye “senin dininde de Cinler, Melekler var, onlar kapıdan mı giriyor, bacadan mı” diye sormuş olsalar, merak ediyorum acaba nasıl yanıt verir?

Yeri gelmişken belirtmekte yarar var; Müftü Efendi’yi suçlayacağımıza böylesine cahil, inanışlara saygı olmayan ve diğer dinleri bilmeyen zavallıları bu mevkilere getirenlerin hiç mi yanlışı yok?

NOT; Okuyucularım ve dostlarım başta olmak üzere, her türlü inanca sahip insanların yeni yılını kutlar, mutluluklar dilerim.
 

erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 1 Ocak 2012 Pazar 11:51:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Yılmaz Ergüvenç IP: 88.251.110.xxx Tarih : 1.01.2012 16:04:41

Ben Noel yazısını yazdığımda henüz bu olay olmamıştı. Ne yazık ki Sayın Müftü'nün ilminden irfanından yararlanamadım. Ne yapalım; hayırlara vesile olsun (!)


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.15.xxx Tarih : 1.01.2012 15:50:30

Ilk önce yeni yılını i kutlar,sana ailene ve tüm sevenlerine ve ayriyeten tüm insanliga layik olana hayirli ugurlu olur insallah.Hocam o kadar güzel bir yazi olmus,ki ellerine ve beynine saglik demekten baska birsey diyemiyorum. Temennim o kesanli müfti bu güzel yazini okur ve kendine ders cikararak Halktan,da özür diler.

Evet gercekten ve ne yazik diyorum Vatanimizda cok cok mermer kafali insanlarimiz vardir.Kesanli Edirne müftüsünün demecini okumustum,Ayni senin düsündügün gibi bende hayretler icinde kaldim.Asil üzücü olan Devlet tarafindan atanmis olan biri böyle demecler vermesi hayrete düsürüyor.Yaliniz bu devletin yanlisi demiyecem,cünkü devlet Halkina en dogruyu hocalar müftüler anlatir düsündedir.

Ben sahsen ögle düsünüyorum,ne yazik,ki insanlar hep degisik fikirdeler.Onlara sorarsan onlar dogru,Biz Halka sorarsan biz dogruyuz.Peki yanlis bunun neresinde diyecekseniz,Tarihi ve gecmisinden ders almiyandandir.Din ve iman kimde oldugu allahtan baska kimse bilmez.Tarihden ve gecmisinden ders almayan,bu tür müftüler resmen din istismarligi yapip Halki kiskirtip ayaklandirmaktadirlar saygilarimla.


Dr. S. A. IP: 88.252.27.xxx Tarih : 1.01.2012 17:13:25

Köşe yazınız beni müsterih ve mutlu kıldığı kadar, milletimizin de aynı düşüncelerde olduğuna inanarak yeni yılınızı içtenlikle kutlular ve sıhhat içinde başarılarınızın devamını temenni ederek en içten saygılarımı sunarım.