1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Müzesinde Artist Gibi Dolaşan Müdire!...


Türkiye’nin gündemine akıl sır erdirebilmek mümkün değil. Öylesine olaylarla karşılaşılıyor ki, şaşmamak elden gelmiyor; acaba bunlar espri mi yapıyor, yoksa bizimle dalga mı geçiyorlar diye düşünüyorsunuz. Gülümseyip, “Yok canım olmaz öyle şey” diyorsunuz, sonra bir bakıyorsunuz ki, hepsi gerçekmiş... O zaman söyleyecek söz, yapacak yorum da bulamıyorsunuz...

Böyle bir olay, Gaziantep’te meydana gelmiş. Hürriyet Gazetesinde Cahit Akyol’un bu traji-komik olayı gündeme taşımasa, Zeugma antik kenti ile önemi bir kat daha artan Gaziantep Müzesi Müdür Vekilinin Adıyaman Müzesi’ne atanmasının nedenleri üzerinde kimse durmayacaktı. Belki de doğal bir atama diye düşünecek, başarılı müdürün bilgisinden, görgüsünden, kültüründen Adıyaman Müzesi yararlanacak diye düşünülecekti. Oysa, gazete haberi dışında yerinde yaptığım inceleme ile öğrendiğim kadarıyla kazın ayağı hiç de öyle değilmiş...

Türkiye’de yıllardır esen atama furyalarında neler olup bittiğini, kimlerin zarar görüp, kimlerin etkilendiğini, göstermesi yönünden, Gaziantep olayını bir örnek olarak sütunuma taşımak istiyorum.

Gaziantep Arkeoloji Müzesi Müdiresi Fatma Bulgan, sular altında kalan Roma Çağının en ünlü yerleşim yerlerinden Zeugma’dan kurtarılan eserleri korumak için uğraşırken başına gelene bakın!..

Gaziantep Müzesi Müdür Vekili Fatma Bulgan’ı, olayın kahramanı olduğundan, Onu sizlere biraz olsun tanıtmak isterim.

Ankara Üniversitesi, Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi arkeoloji bölümü mezunu olan Fatma Bulgan 20 yıllık müzeci. Hacettepe Üniversitesi’nde mastırını yapmış, daha doğrusu müze-bilim eğitimini tamamlamış. Topkapı Sarayı Müzesi’nde uzman olarak görev yapmış, Doç. Angela Minzani Deroche başkanlığında Gaziantep-Hatay çevrelerinde yapılan prehistorik araştırmalara katılmış. Bu olaydan kısa bir süre önce Gaziantep Valisinden takdirname almış, Zeugma’nın ve mozaiklerin kurtarılmasında büyük payı olmuş bir müzecidir. Gaziantep Müzesi onun döneminde çağdaş müzecilik kavramını yakalamış, ender müzelerden bir örnektir. Bugün müzeye gelen yerli ve yabancı ziyaretçiler, klasik batı müziği eşliğinde müzeyi geziyor ve bilgileniyor. Müze personeli ise ziyaretçilere karşı son derece nazik davranıyor. Kısacası müzecilikte halkla ilişkinin önemi Gaziantep Müzesi’nde uygulanıyor. Birkaç yıl önce Zeugma çalışmalarını izlemek için gittiğim Gaziantep’de bunları gözlemlemiştim.

Gaziantep AKP Milletvekili Fatma Şahin, Suriye Sağlık Bakanlığı müsteşarı ve yanındaki heyetle Zeugma eserlerinin sergilendiği Gaziantep Müzesini gezmek istemiş. Ancak bu ziyaret müzelerin haftanın bir günü temizlik nedeniyle kapalı olduğu güne rastlamış. Milletvekilinin isteği üzerine müze açılmış. Ne var ki, milletvekili müze görevlilerine “Buranın pisliği nedir, siz ne iş yaparsınız”diye bağırıp çağırmaya başlamış. Oysa Türkiye müzeleri Bakanlık genelgeleri doğrultusunda haftada bir gün kapanır ve o gün müzenin tüm temizliği yapılır. Müzeler ziyarete kapalı olduğu günlerde diğerlerinden farklı bir görüntü çizerler. Ana temizlik yapıldığından müzenin içeresi temizlik malzemeleri ile dolu olabilir. Bunun yanı sıra vitrinler açılır ve içerisindeki objeler uzmanlar tarafından temizlenir. Kısacası o gün tatil değil, müzenin en yoğun çalışma günüdür.

Müzenin kapalı olduğu ve olayın geçtiği gün, müze müdür vekili ihale komisyonundaki görevi nedeniyle müze dışında bulunuyormuş. Bu nedenle de müzesine 10-15 dakika geç gelmiş. Büyük olasılıkla yanındaki misafirlere hava atmak isteyen milletvekili, öğrendiğimize göre:

”Size bizim geleceğimiz haber verilmedi mi? Bizi böyle mi karşılayacaktınız? Artist gibi ortalarda dolaşıyorsunuz. İhaleyi iptal edip gitmeyecektiniz? “ diye söylenmeye başlamış. Buna karşılık bilimsel yönden ağırlığı olan müze müdürü de haklı olarak tepkisini ortaya koymuş... Bence çok da iyi yapmış...

Bu arada milletvekili, Gaziantep yerel gazetelerine; müzeyi kurduk, simdi sıra insan kalitesini arttırmada gibi beyanatlar verdiğini de Gaziantepli gazeteci meslektaşlarımdan öğrendim.

Sırası gelmişken, milletvekili hanım başta olmak üzere çoğu kişinin bilmediği bir gerçeği dile getirmek isterim. Çok acil bir durum olmadığı sürece müzelerin kapalı olduğu günlerde ziyaretçi içeriye alınmaz. Ayrıca müze müdürleri de devlet misafiri dışındaki kişileri, kim olursa olsun karşılamak zorunda da değildir. Resmi devlet misafirleri, bakanlığın, valiliğin resmi davetlilerini müze müdürü karşılar gelenin önemine göre ya kendisi ya da, konuyu bilen bir uzman bu işle görevlendirilir. Müze müdürü her önüne geleni karşılayacak olsa müzenin yığınla bürokratik, yönetimsel ve bilimsel işlerini kimler yapacak?

Müzeler eserlerin korunup saklandığı, bakımlarını yapıldığı yerler; müzecilerin de onların bekçisi olduğu görüşünden günümüzde uzaklaşılmıştır. Müzeciler en ağır bürokratik işleri müze içerisinde ve dışında yapmaktadır. İhale komisyonlarına katılırlar, eski eser yakınındaki yeni yapılanmaları, temel kazılarını, define kazılarını kontrol ederler, mali polisle işbirliği yaparlar, mahkemelere bilirkişi olarak giderler, kurtarma kazılarını üstlenirler. Şimdi aklıma gelmeyen bin yığın işle uğraşıp, didinip dururlar. Kısacası diğer devlet memurlarından çok daha farklı, bir yığın görevi vardır. Yaptıkları işlerde de öz verinin yanı sıra bulunduğu bölgenin arkeolojisini, tarihini çok iyi bilmek, yapıları tanımak zorundadırlar. Müze müdürü bir ilden diğerine atandığında o yeni yeri tanıyıncaya kadar uzun bir süre geçer. Bu yüzden müzeci öyle sudan sebeplerle yerinden oynatılmamalıdır. Bundan da o bölge zarar görür.

Müze müdürleri Türkiye Cumhuriyetini temsil eden kişilerdir. Bu nedenle kılık kıyafetlerine özen göstermek zorundadır. “Artist gibi ortalıkta dolaşıyorsunuz “ gibi bir sözü milletvekili söylemişse, bana göre biraz ayıp etmiştir. Acaba, karşısında türbanlı, çağ dışı kıyafetli birini mi görmek istiyordu? Bilinmez...

Olaya bir diğer noktadan da bakmakta yarar vardır sanırım; görevi ne olursa olsun kadın kadındır. Çoğu kadın da karşısında daha iyi görünümlü bir hemcinsini görmek istemez. Bunu bazen belli eder, bazen de edemez...

Müze müdürlerinin ne zor koşullar altında görev yaptıklarını, acaba milletvekilleri biliyorlar mı? Bildiklerini pek sanmıyorum; öyle olsaydı TBMM’de en azından bir iki arkeolog, sanat tarihçi, tarihçi veya mimar milletvekili olurdu. Nedense siyasi partilerimiz bu tür eğitim görmüşleri mecliste görmek istemiyorlar. Bunun nedenini anlayabilmek gerçekten çok zor...

Buna benzer bir olay yıllar öncesi Ayasofya Müzesi Müdürlüğünü yaptığım sırada benim da başıma gelmişti. Keyfi olarak müzeyi gezmek isteyen ve şimdi isimlerini bile hatırlamadığım iki ANAP’lı milletvekili bana “Biz milletvekiliyiz niye bizi kapıda karşılamadın” diye çıkışmaya kalkmış, ben de kendilerinize “Haklısınız, ben milletin bir bireyiyim, sizlerde benim vekilimsiniz” demiştim.

Gaziantep olayında olduğu gibi milletvekilleri, hatta bakanlar gelip geçicidir. Siyasal iktidarlar değiştikçe gelirler ve giderler, bazıları iz bırakır bazılarını hatırlamakta bile zorlanırsınız. Şimdi benim hatırlayamadığım o iki milletvekili gibi..

Aydınlanma felsefesinden geçmiş, bilimsel yönü ağırlık kazanmış mesleğinin ehli bürokratlar ise yerlerinde kalır; bugün Adıyaman’a gider yarın döner gelir... Bu arada zimmetinde bulunan 41.000-42.000 civarındaki zimmetli eseri devrettikten sonra... Ayrıca Bölge İdare Mahkemesi bu konuda ne karar verir, o da bilinmez...

Bürokratlar arasında bilimsel yönü ağırlıklı olan, yayınları, araştırmaları, tebliğleri olan ve uluslararası düzeyde yurt dışında tanınan müzeciler öyle kolay yenilir yutulur lokmalar da değildir.

Bu böyle biline...



erdemyucel2002@hotmail.com
Yayın Tarihi : 2 Mart 2006 Perşembe 11:08:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yüksel gider IP: 81.215.94.xxx Tarih : 2.03.2006 17:03:41
yazar çok haklıyazmış.toplum olarak biz daha vekillerimizi yönlemdiremiyoruz.baksana millet-vekiline asılına nasıl davranıyor.kardeşim bu ülkede millet-vekili aslına iyi davranmak mecburiyetindedir.ne olmuş. senin vekilinim.sana emir vereceğim sudan bahanelerle.keyfi konuşmaları bırak sayın vekil asıl olan insanlara iyi davran. demokrasiyi haklareımızı toplum olarak öğrensek.vekillerimize boynumuzu eğmeyiz.onlar yanımıza geldiği zaman buyun eğmelidirler. yanlışmı söyledim?

Ümüt DOĞAN IP: 88.227.121.xxx Tarih : 24.10.2008 19:43:10

Müze müdürleri T.C temsil ediyor doğrudur ama şu gerçegide unutmayın devlet millete hizmet etmek için vardır Millet vekilide milleti temsil ediyor.