18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Nurlu Ufuklar!

Benim kuşağım yüzyılın büyük dahisi Atatürk dönemini yaşamadı. Onu kaybettiğimiz yıl , dünyadan habersiz çok küçük yaşlarda idik. Sonraki yıllarda anlatılanları dinledik, yaşımız ilerledikçe, o dönemlerle ilgili kitapları okuduk ve sonunda düşündük, kendi kendimize yargıya vardık. Gerçekte Atatürk çok büyük insandı. İleriyi, belki de bu günleri görmüş bunu söylevlerinde dile getirmiş, Nutku’nda yazmıştı .

Atatürk’ün erken ölümü, çocukluk yıllarım... Dünyanın altını üstüne getiren II.Dünya Savaşı’nın zor günleri gelip geçti. Türkiye savaşa girmemesine rağmen, savaşa girmişçesine etkilendi. Savaşın ardından batının bastırmasıyla demokratikleşmeye çalışan dönemde CHP ile DP çatışmalarını öğrencilik yıllarımızda yaşadık. İnönü ve Celal Bayar’ın siyasi arenadaki çatışmaları, Adnan Menderes’in Başbakanlığı ve diğer siyasetçiler, basına uygulanan baskılar, Tahkikat Komisyonları derken, oluşan siyasi curcuna 27 Mayıs İhtilali ile sona erdi. O yıllarda bizler büyümüş, üniversite öğrencisi olmuştuk. Kendimizi aydınlanmış sanıyor, Akis, Kim gibi dergileri okuyor, üniversite platformunda, aile toplantılarında öğrendiğimiz üç buçuk, yarım yamalak bilgilerle kendimizi satmaya çalışıyorduk. Aradan aylar ve yıllar geçti, Türkiye yeni bir demokratikleşme sürecine girdi. Bu dönemde adı sanı siyasette duyulmamış yeni siyasetçiler çıktı; Ragıp Gümüşpala, Şinasi Osma, Ferruh Bozbeyli gibi...

Demokrat Parti döneminin Devlet Su İşleri eski Genel Müdürü olan Süleyman Demirel ile CHP’nin son dönem hükümetinde yer almış gençlerinden Bülent Ecevit siyasette başa oynamaya başladılar. Bu siyaset kervanına halkın dini duygularından yararlanarak onları saflara bölüp oy toplamaya, maddi çıkar sağlamaya kalkanlar izledi. Bu yeni siyasetçiler, nasıl ortaya çıktılar? Kendiliğinden mi yoksa dış destekli mi bilinmez... Bu kez de benim güzel yurdumun insanları onların etrafında kümeleştiler, mitingler, gazetelerde karşılıklı atışmalar, tartışmalar birbirini izledi... Bizler demokratikleşiyoruz sevinci içerisinde onların yanında yer aldık...

Bu ortamda, o güne kadar duymadığımız yeni yeni sloganlar atıldı. Karaoğlan efsaneleri yaratıldı...Yanılmıyorsam Süleyman Demirel ‘in “Nurlu Ufuklar” sloganına kanıp ileriye bakmaya, nurlu ufukların bir an önce gelmesini beklemeye başladık. Umut güzel şeydir, insan bulduğu ile yetinmiyor, daha iyisini, başka bir değişle umduğunu arıyor. Bizde öyle yaptık, yaşam çatışmaları içerisinde nurlu ufukları beklemeye başladık. Ünlü tiyatro oyunundaki Godot’u bekler gibi..

Bu arada Karaoğlan efsanesi yıkıldı. Mavi gömlek giymekle, başa kasket takmakla bu işin yürümeyeceği ortaya çıktı. Yakın tarihlerde, buna bir de Rahşan Affı denilen af çıkıp hapishaneler boşaltılıp, bir çok it, uğursuz sokaklara salınınca kapkaç, hırsızlık, tecavüz olayları birbirine eklendi.

Bu arada bizler hala nurlu ufukları bekliyorduk...

Uzun yıllar geçti, nurlu ufukların mucidi Süleyman Demirel siyasetten çekildi ama nurlu ufuklar bir türlü gelemedi!. Yeni yeni partiler kuruldu; Turgut Özal dönemi başladı, onların deyişi ile devlet memuru işini bilir oldu, dış ülkelerden bir takım prensler! ithal edildi yeni yeni siyasiler ortaya çıktı, sağ-sol, Sünni-Alevi, türbandı, çağdaştı derken, çekişmeler birbirini izledi; Türkiye’de bu arada yeni sorunlarla karşı karşıya getirildi. Kısacası, bugünlere gelindi ve bizler hep nurlu ufukları sayıkladık.. Nurlu ufukların ne zaman geleceğini düşünmeye başladık. Oysa ne gelen ne de giden vardı...Bu arada Türkiye’nin başına yeni yeni dertler açıldı, sorunlar çıktı, ipe sapa gelmez tartışmalar başladı.

Güneydoğuda da PKK sorunu bir türlü çözülemedi; ardından AB’ye girebilme çabaları gündeme oturdu ve Türkiye’nin siyasi gündemi her gün yeni boyutlar kazandı. AB’ye uyum yasaları yürürlüğe geçirildi. Türk Ceza Kanunu değiştirildi ve suçlular etrafta cirit atarken güvenlik güçlerinin elleri kolları bağlandı, büyük kentler neredeyse kapkaççıların, tinercilerin, daha doğrusu itin-kopuğun kontrolünde, insafında kaldı.

Bu arada umut güzel şeydir; yine de nurlu ufukları bekliyoruz...

Gazetelerden, TV’lerden öğrendiğimiz kadarıyla Güneydoğu’da mayın belasından her gün askerlerimiz ölüyor. Ona karşı AB ülkeleri bize kızmasın diye onların isteği ile çıkarılan yasalar uygulanıyor. Sonunda komutanlarımız dayanamayıp; “Aciz değiliz ama her şeyin bir zamanı var, yetkilerimizin kısıtlanmasına rağmen mücadelemiz sürecek” açıklamasında bulundular. Kuşkusuz, bu ortamda Terörle Mücadele Yasası ve Yeni Ceza Yasası yeni baştan gözden geçirilmeli, AB’nin direktifleri bir kenara itilmelidir. Diğer taraftan televizyon kanallarından ve gazetelerden bir zamanlar güçlü olan polisin nasıl aciz duruma düşürüldüğünü, üzülerek, hayretle izliyoruz. Kadıköy’ün merkezinde ahşap evin çatısına çıkan tinerciler ellerine geçirdikleri kiremitleri halkın üzerine atarken polis çaresizlik içerisinde nasihat vermekle yetiniyordu. Bir diğer olayda hırsızı kovalayan polisler saklandığı eve girebilmek için savcıdan izin kağıdı bekliyor, hırsız da kaçıp gidiyordu. Bütün bunlar trajik, kara mizah olaylardır. Ama bizler hakkımız olmadığı halde bunları yaşıyoruz....

Bu arada, askerler Güneydoğu’da kolayca mayın döşenen stabilize ve toprak yolların asfaltlanmasını istiyor. Öte yanda komşuları ile yakın ilişkiler kurmak isteyen Türkiye’nin Moğolistan’da yollar yaptırdığını yine basından öğreniyoruz. Ardından Marmara Adası Kaymakamlığına bağlı Ekinlik Adası’nın yollarının yapılıp, yapımına 1999’da başlanan iskele içinde ödenek isteğinin kabul edilerek Balıkesir İl Özel İdaresi bütçesine ödeneğin anında aktarıldığını yine basın aracılığı ile öğreniyoruz. Güneydoğu yollarının asfaltlanması konusunda ilgililer, ne gerekirse yaparız diyorlar ve bizim de içimize su serpiliyor..Birden aklıma yine Demirel’in Nurlu Ufuklar sözü takılıyor.

Bekliyoruz Nurlu Ufukları...



erdemyucel2002@hotmail com.
Yayın Tarihi : 13 Eylül 2005 Salı 14:29:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Ramazan Tezcan IP: 194.27.7.xxx Tarih : 14.09.2005 11:26:16
Sayın Yücel'in nurlu ufuklarının yaratıcısı , Başbakan Adnan Menderestir. 1957 seçimleri öncesi bir nutkunda, NURLU UFUKLAR GELECEK diyerek, üzerimizde büyük etkiler yapmıştı. Sayın Demirel, onun devamı olduğunu kabul ettiğinden o efsaneyi devam ettirmiş, maalesef bunda da başarılı olmuştur. Halen de başarılı oldukları gibi....

huseyin aydin IP: 81.213.217.xxx Tarih : 14.09.2005 20:51:31
bana kalırsa bundan önce olduğu gibi nurlu ufuklara gene şehit verilerek gidilir ve veriliyorda hükümetin salaklığı yüzünden herşey olur