Öğretmenler, Öğrenciler Bacaklarınızı Açmayın!...

24 Kasım her yıl öğretmenlere ayrılmış bir gün...

Atatürk ilkelerini ve Cumhuriyeti gerçek anlamda özümsemiş, tüm öğretmenlerimize kutlu olsun...

Kuşkusuz, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik bu konuda bir demeç verecek, öğretmeler içinde bir genelge yayınlayarak onları kutlayacaktır.

Öğretmenlerimizin yılda bir kez hatırlandığı bu günde onların mutlu olduklarını söyleyebilir miyiz?

Öğretmenler gününde öğretmenlerin maddi ve manevi sıkıntıları her zaman olduğu gibi yine gündeme getirilecek. Onlara bir takım vaatler verilecek, öğretmenler günü biter bitmez de unutulacak... Her yıl böyle olmuyor mu?

Yazılı ve görsel yayın organlarına bakıyorum, öğretmenlerle ilgili iç açıcı haberlerle karşılaşamıyoruz. Bunlar bizim görebildiklerimiz ve yalnızca basına yansıyan olaylar...

Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde yayınlanan “Körfez Demokrat” yerel gazetesi manşet atmış;

“Sapıklık Kimde?”

Bu haber yalnızca ilçenin değil, tüm Türkiye’nin gündemine oturdu... Hem de Cumhuriyetimizin 84. yılı kutlanmasından birkaç gün sonra...

Bu habere göre, ilçenin en başarılı orta öğretim kurumlarından birisinde müdüre hanım bayan öğretmen ile kız öğrencilerle bir toplantı yapmış...

Bunda ne var diyeceksiniz; biraz sıkı durun...

Müdüre Hanım toplantı da “Bacaklarınızı pergel gibi açmayın. Erkek öğrenciler ve erkek arkadaşlarınızın cinsel dürtülerini uyandırıyorsunuz. Hiçbir erkek öğretmeniniz hadım değil. Burası teşhir yeri değil”diyerek bayan öğretmenler ile kız öğrencilere peş peşe kendince nasihatlerini sıralamış...

Müdire hanımın bu sözlerine tepki olarak bazı öğretmen hanımlar ile kız öğrenciler salonu haklı olarak terk etmişler. Müdire hanım hızını alamamış salonu terk edenlerin arkasından;

“Siz bu seviyesizlikle bu okula ayak uyduramazsınız. Başka okula gidin. Türkiye Müslüman ülke” diye seslenmiş...

Düşünebiliyor musunuz; Cumhuriyetin 84. yılınca bir okul müdiresi hem erkek öğretmenleri, hem de erkek öğrencileri cinsel sapıklıkla suçluyor.

Cumhuriyetin ilk günlerinde Yunan ordusu Ankara’ya yaklaşmışken Atatürk Milli Eğitim Şurasını toplamıştı. Toplantının sonunda erkek ve kadın öğretmenlerin ayrı ayrı oturmuş olması dikkatini çekmiş, toplantı bitiminde bunun nedenini sormuştu. Ardından da Kadın öğretmenlerin faziletine mi, yoksa erkek öğretmenlerimize mi güveniniz yok? Diye sormuştu.

Atatürk’ün bu sözleri öğretmelerin alkışları ile karşılanmıştı...

Aradan yıllar geçti ve öğretmenler haftasında girerken bir müdire hanımın söylediği sözlere bakın;

“Bacaklarınızı pergel gibi açmayın!..”

Öğretmenler arasında öğrencisini taciz eden erkek öğretmen yok mu? Basından öğrendiğimiz kadarıyla ne yazık ki, onlar da var...

Anadolu’nun bir çok illerinde maddi yetersizlikten evlenemeyen pek çok öğretmen cinsel dürtülerine çareyi Internette arıyor..

Okula yakacak parası getirmediği için öğrencisinin kulağındaki küpeyi alan da var!..

Bazı okullarda öğrenciler bıçaklı kavgaya tutuşuyor, yaralananlar, ölenler var...

Kavgaların çoğu kız öğrencilerin paylaşılamamasından kaynaklanıyor. Öte yanda televizyon kanallarında okullardaki öğrencilerin birbirleri ile olan aşklarını konu alan diziler, ekranlarda izleniyor. Böyle olunca da bu tür kavgaların okullara yansıması da doğal oluyor.

Öğretmenler gününün kutlanmasında eğitimimizin ne hale düşürüldüğü bundan daha güzel gösterilebilir mi?

Milli Eğitim Bakanlığı yalnızca isimde kaldı. Koskoca Bakanlık özel dershaneler karşısında eriyip gitti...

Ders yılı sonuna doğru sınıflar boşalıyor, herkes rapor alıp özel dershanelere gidiyor. OKS ve ÖSS sınavlarına hazırlanıyor.

Bilgiden, kültürden yoksun öğrenciler yalnızca testlere hazırlanıyorlar. Aynen yarış atları gibi...

En basit tarih, coğrafya gibi sosyal bilimlerden yoksun olarak...

Yasal veya yasal olmayan dini kuruluşlara çaresizlikten kapılananların ise ağabey (!) ve ablaların (!) gözetiminde çağ dışı eğitim alarak beyinleri sulandırılıyor.

Bu karmaşa içerisinde Milli Eğitim Bakanı her ilde yeni üniversite açma çabalarında... Üniversitenin bir alt yapısı olması gerektiğinin bilincinde bile değil... Yeni bir üniversitenin açılabilmesi için bina, dershane, öğrencilere yurt ve hepsinden öte kimlerin ders verebileceği bile düşünülmeden...

Böyle bir eğitim karmaşası içerisinde üniversite mezunları ortalarda boş dolaşıyor. Ne iş olsa yaparım diyor ve onu bile bulamıyor. Yapılan anketlere göre yeni mezun olan beş gençten biri işsiz... İş bulabilen mutluların büyük çoğunluğu da eğitimini aldıkları uzmanlık alanının dışında... Orta öğrenimi bitiren her yüz hanımdan yalnızca yirmi ikisi çalışabilecek iş bulabilmiş...

Öğretmen yokluğundan şikayet ediliyor. Bu arada 200.000 öğretmenin iş bulamadığından söz ediliyor. Özellikle biyoloji, fizik, kimya, matematik ve edebiyat derslerinde büyük boşluk varmış. Ancak Din kültürü ve ahlak öğretmenleri diğerlerinden daha şanslı imiş...Onlar kolayca Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında yer bulabiliyorlarmış...

Acaba eğitimdeki tehlikenin farkında mıyız?

Bütün bu karmaşa içerisinde yine de Atatürk devrimlerini benimsemiş, çağdaş, özgür düşüncedeki öğretmenlerimizin “Öğretmenler Günü” kutlu olsun...



erdemyucel2002@hotmail.com