19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Papa’nın Türkiye Ziyareti


Papa XVI. Benedikt’in 24 Kasım–1 Aralık tarihleri arasında yapmış olduğu Türkiye ziyareti çok şükür kazasız belasız atlatıldı. Bu ziyaret en ciddi yerli ve yabancı yayın organlarında geniş yer buldu. Yabancı televizyonlar ile basının bu konudaki yayınları günlerce sürdü. Bunların büyük çoğunluğunun olumlu oluşu Avrupa birliğine girebilme sürecinde, önüne türlü engeller çıkarılan Türkiye’ye dünyada büyük saygınlık kazandırdı. Papa ziyaretinin Türkiye’ye siyasi, ekonomik ve turizm yönünden önümüzdeki günlerde büyük yarar sağlayacaktır.

NATO zirvesine katılacak olan Başbakan’ın Letonya başkenti Riga’ya gidiş programında değişiklik yaparak Papa ile görüşmesi de bu yönde atılan olumlu adımların başında gelmiştir. Başbakan ile Papa Esenboğa hava alanında düzenlenen VİP salonunda görüştüler. Böylece yerli ve yabancı basında yer alan Başbakan Papa ile bir arada görünmek istemiyor yorumları da kendiliğinden ortadan kalktı. Vatikan Sözcüsü de Başbakanın bu kararını takdirle karşıladıklarını belirtti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Papayı Çankaya köşkünde karşıladı. 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel zamanında yapılan protokolde değişiklik ile daha önceki yıllarda uygulanan Cumhurbaşkanlarının misafirlerin karşılamak üzere havaalanına gitmelerine ilişkin uygulama değiştirilmişti. Bu bakımdan resmi karşılama Çankaya Köşkünde yapıldı.

Papa’nın Türkiye’yi ziyareti sırasında bazı olumsuzluklar yaşandıysa da bunlar devede kulak kabilinden kaldılar. Papa’nın ziyaretinden önce bir grubun Ayasofya Müzesine girip eylem yapması çirkinliklerin başında gelmiştir. Sanki Papa İstanbul’a Ayasofya’yı kiliseye çevirmek için geliyordu. Bu saçmalığın yanı sıra AKP karşısında eriyip giden Saadet Partisi’nin, Müslümanlık aleyhtarı, cahil gibi sözcükler içeren pankartları sokaklara asmasının yanı sıra bir de ”Haçlı İttifakına Hayır Papa Gelmesin” mitingi düzenlediler. Mitinge bir milyon kişinin geleceğini söyleyen parti yöneticileri umduklarını bulamadılar ve çevre ilçelerden otobüslerle taşıttıkları birkaç bin kişi ile yetinmek zorunda kaldılar. Mitingdeki Türkçe ve İngilizce pankartlar Türkiye’nin dış siyasetine gölge düşürecek nitelikteydi. Türk yargısından hüküm giymiş ve evinde cezasını çeken eski liderleri Erbakan’ın TV5’in yayını aracılığı ile mitinge katılmasına söylenecek söz bulunamıyordu. Cezasını evinde çekmekte olan bir lider mitinge bu şekilde de olsa nasıl katılabilirdi? Ne var ki, Türkiye’deki aklı başında kişiler gibi dünyada bu mitingin çöken bir partinin son çırpınışları olduğunu biliyordu.

Ziyaret sırasında Beyazıt Meydanı ile Patrikhanenin arka sokaklarında, Balat’ta toplanarak yürüyüş yapmaya çalışan küçük gruplar emniyet güçleri tarafından kolayca etkisiz hale getirildiler.

İstanbul halkının bu ziyaret sırasında çektiği çile olumsuzlukların başında gelmiştir. Türkiye’ye gelen önemli devlet adamlarının ziyaretlerinde bu çileyi çekmek halkımıza özgüdür. Yollar caddeler saatler öncesi kapatılır, araç kuyrukları meydana gelir. İşine veya evine gitmek zorunda olan kişilerin tüm özgürlükleri kısıtlanır. Sultanahmet esnafı ise bu işten sözcüğün tam anlamıyla büyük zarara uğradı. Çevre, yaya ve araç trafiğine kapatılınca Sultanahmet esnafı dükkânlarını kazançsız kapattılar. Acaba devlet onların zararını karşılayabilecek mi? Papanın helikoptere karşı bir alerjisinin olup olmadığını bilmiyoruz. Eğer yoksa ortada çağın en önemli ulaşım vasıtalarından birisi olan helikopter vardır. Neden ondan yararlanılmadı da halka bunca eziyet çektirildi?

Papa’nın Türkiye’ye gelmesindeki amaç yüzyıllardır araları açık olan Katolik ve Ortodoks, kiliseleri arasında dostluğu ve birleşmeyi sağlamaktı. Kısacası tarih boyunca süre gelen kiliseler arasındaki sürtüşmeyi, uyuşma sağlanması isteniyordu. Papa Katoliklerin, Patrik Bartholomeos da Ortodoksların ruhani lideridir. Bu ziyaret ile kiliseler arasındaki yakınlaşma konusunda adımlar atılmıştır.

Papa bu ziyaretinde Müslümanlık ile ilgili bir süre önce Almanya’da söylediği İslam âlemini yaralayan olumsuz sözleri de bir bakıma silmek istemişti. Efes Meryem Ana’da yapmış olduğu konuşmalarda açıkça olmasa bile bu anlaşılıyordu. Müslümanlık bir bakıma hoşgörü dinidir. Hz. Ömer Kudüs’ü ele geçirdiğinde Ortodokslara bir imtiyaz belgesi vermiştir. Fatih Sultan Mehmet’inde İstanbul’u ele geçirdikten sonra bunu belirten bir fermanı vardır. Bugün bunların kopyaları Yunanistan’da Aynaroz Manastırının kütüphanesindedir. Hz. Ömer’in belgesini Aynaroz’a kendi fermanın ekleyerek vermiştir. Her iki ferman Ortodoksların korunmasını içermektedir.

Papa Türk halkının konukseverliğine karşılık vermek istedi. Efes’teki Pazar ayininde “Türklere sevgimi gösteriyorum” dedi.

Fener Rum Patrikhanesinin bu ziyaret nedeniyle patrikhaneye davet ettiği kişilere ve basına dağıttığı akreditasyon kartları bir başka sorunu ortaya çıkardı. Patrikhanenin dağıttığı kartlar üzerinde ekümenik sözcüğü yer alıyordu. Bu durum haklı olarak Türk siyası toplumunda huzursuzluk yarattı. Ekümeniklik sıfatı dünyadaki tüm Ortodoksların temsilcisi anlamına gelmektedir. Bir bakıma bağımsızlık olup Bizans kilisesini diriltmek anlamına gelir mi? Üzerinde durulacak tartışılacak bir konudur. Patrikhanenin ekümenik olmadığı Lozan anlaşması hükümlerinde yer almıştır. Türkiye, bu konuda tepkisini ortaya koydu. Davetiye konusunda yetki Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’ndedir. Patrikhane devlet içerisinde devlet değildir ve Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uymak zorundadır. Patrikhanenin dağıttığı davetiye ve kartlarla ilgili uyarı yapılmış ve bu kartlarından dağıtımından vazgeçilmiştir. Türkiye ekümenikliği kabul etmiş olsa, kuşkusuz bunun arkasından Heybeliada Ruhban Okulunun açılması gelecektir. Bu da Türk yasalarının üstüne çıkmak anlamına gelir. Papanın bu konulara girmemesi gerekirdi ve nitekim girmedi.

Papa, İstanbul’daki son ziyaretini Ayasofya Müzesi ile Sultanahmet Camilerine yaptı. Önceden ne olur kuşkularının boşuna olduğunu da en güzel biçimiyle yanıtladı. Ayasofya’yı bir müze olarak, Sultanahmet Camisini de dini bir ibadethane olarak gezdi. Her iki tarihi yapı konusunda ilgililerden bilgi aldı. Özellikle Sultanahmet Camisinde mihrap önünde dua etmesi, namazın şartlarına uygun duruşu ile büyük sempati topladı. Müslümanlara olan saygısını da böylece belirtmiş oldu. Protokol kurallarının en güzel biçimde uygulandığı Ayasofya Müzesi anı defterine de “Farklılıklar içerisinde karşımızda hep tek Tanrıya inanç buluyoruz. Tanrı bizi aydınlatsın. Sevgi ve barışın yolunu bulmamızı sağlasın” yazısını yazdı.

Papa XVI. Benedikt’in ziyareti Türkiye için önemli bir olaydı. Sanırım TRT’nin aksaklıkları, İstanbul halkının çile çekmesi bir yana bırakılırsa Türkiye yüzünün akı ile çıktı. Önümüzdeki günlerde bu ziyaretin Türkiye’ye neler kazandırdığını göreceğiz...



erdem@kenthaber.com
Yayın Tarihi : 1 Aralık 2006 Cuma 13:27:46


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?