19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Rüşvet ve Bahşiş!..


Rahmetli Turgut Özal, sonradan tevil edilmesine rağmen “benim memurum işini bilir” diyerek rüşvetin önünü açan talihsiz bir laf etmişti. Ondan bir süre sonra Özal’ın prenslerinden Engin Civan banka hortumlama suçundan yargılanırken Selim Edes’ten aldığı rüşveti inkâr edince, Edes dayanamamış, mahkeme salonunda “Ulan p... rüşvetin belgesi mi olur?” demişti. Peş peşe söylenen bu iki söz rüşvet adına literatüre geçmiş, günlerce de basını işgal etmişti.

Rüşvet ve bahşiş birbirlerinden çok farklı iki kavramdır.

Rüşvet, görevli bir kişinin elindeki olanakları, para, mal, kadın sağlanması veya başka bir karşılıkla kullanmasına verilen bir sözcüktür. Rüşvet olarak verilen bu tür şeylere rüşvet almak veya vermek denilir. Rüşvet alarak iş gören kişiye de rüşvetçi ismi yakıştırılmıştır. Bu konuda bir de atasözümüzü vardır; “Rüşvet kapıdan girince insaf veya iman bacadan çıkar” denilir.

Bahşiş, herhangi bir hizmeti yapana eğer hoşnut kalınmışsa fazladan verilen paraya denilmektedir. Hesapta olmadan alınan para bahşiş alma olarak nitelenir. Bu konuda da atalarımızın ilginç bir sözü vardır; “Beleş atın dişine bakılmaz...”

Rüşvetin geçmişi çok eskiye inmektedir. Antik Çağlarda olduğu gibi Osmanlı tarihinde de rüşvet olayları tarih ve edebiyat kaynaklarında yer almıştır.

Divan Şairlerimizden Fûzuli rüşvet ile ilgili bir de “Şikâyetname” yazmış, Osmanlı döneminde başından geçen bu konudaki bir olayı dile getirirken edebiyatımıza da ölümsüz bir eser kazandırmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman, Bağdat seferinden dönerken Divan Şairi Fûzuli’ye maaş bağlanmasını buyurmuş ve İstanbul’da ziyaretini beklediğini söylemiştir. Bu söz üzerine Fûzuli, yaşadığı Bağdat’tan İstanbul’a gelerek padişahı ziyaret etmek ve kendisine bağlanması için söz verilen maaşını almak istemiştir. Ne var ki, Fûzuli Topkapı Sarayı’nın kapısından bile içeri sokulmamıştır.

Bunun üzerine ünlü “Şikâyetname’sini” kaleme almıştır;

“Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar.
Hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler.
Eğer ki görünürde itaat eder gibi davrandılar ama
Bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler.

Gördüm ki, sualime cevaptan başka nesne vermezler
Ve bu berat ile hacetim kılmağın reva görmezler
Çaresiz mücadeleyi terk ettim ve mey’us ü mahrum
Guşe-i uzletime çekildim...

Yasalarımızda bahşişin yeri olmamasına rağmen rüşvetin devlet Memurları Kanunu ile Ceza Hukukunda müeyyideleri vardır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28. maddesinde memurların tacir ve esnaf sayılmalarını gerektirecek faaliyette bulunmaları engellenmiştir. Bunun yanı sıra 29 madde de; “Devlet memurlarının doğrudan doğruya veya aracı eliyle hediye istemeleri ve görevleri sırasında olmasa dahi menfaat sağlama amacı ile hediye kabul etmeleri veya iş sahibinden borç para istemeleri ve almaları yasaklanmıştır. Kanunun 125.maddesinin e fıkrası devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunanları disiplin cezası ile cezalandırılacaklarını ön görmüştür. Buna ek olan 25.5 2004–5176/9 madde bu konuya daha da açıklık getirmiştir:

“Kamu görevlileri Etik Kurulu, hediye alma yasağının kapsamını belirlemeye ve en az genel müdür veya eşiti seviyedeki üst düzey kamu görevlilerince alınan hediyelerin listesini gerektiğinde her takvim yılı sonunda bu görevlilerden istemeye yetkilidir.”

Devlet Memurları Kanununun 30.maddesinde “Devlet memurunun denetimi altında bulunan veya kendi görevi veya mensup olduğu kurum ile ilgisi olan bir teşebbüsten, doğrudan doğruya veya aracı eliyle her ne ad altında olursa olsun bir menfaat sağlaması yasaktır” denilmektedir.

Türk Ceza Kanununda memur suçları arasında zimmet, irtikâp’ın yanı sıra rüşvete de yer verilmiştir. Bu yasanın 211.maddesinde “ Ceza Kanununun tatbikinde memur sayılanların, kanunen ve nizamen yapmaya veya yapmamaya mecbur oldukları şeyi yapmak veya yapmamak için aldıkları veya başkalarına aldırdıkları para, hediye ve her nam altında olursa olsun sağladıkları diğer menfaatler ile bu maksatla alıp sattıkları veya ihale eyledikleri taşınır veya taşınmaz malların gerçek değeri ile verilip alınan bedel arasındaki fahiş fark nispet sayılır.”

En basit rüşvet alma suçunun yaptırımı ise 4-10 yıl ağır hapis cezası ve sağlanan çıkarın beş misli para cezasıdır. Türk Ceza Kanununun 219. maddesi uyarınca da memuriyetten müebbeden men cezası verileceğini belirtmiştir.

Türkiye’de yürürlükten olan Devlet Memurları Kanunu ile Türk Ceza Kanunu bazı maddelerini yazmamızın nedeni, önce Türkiye’deki bazı tapu müdürlüklerindeki rüşvetin yaygın olduğu yönündeki haberlerin, ardından Sivil Havacılık Genel Müdürü’nün rüşvet isteminin basında yer almasından kaynaklanmaktadır. Ne var ki, bu konuda beklenmedik söz Tapu Genel Müdürlüğünden geldi.

Tapu Kadastro Genel Müdürü, tapu müdürlüklerinde alınan rüşveti onaylarcasına, “Rüşvet almıyoruz, vatandaş ev almanın mutluluğu ile üç-beş kuruş bahşiş bırakıyor!..”

Meşhur bir söz vardır; merdi kıptı sirkatini söyle diye... Şimdi gel de düşünme; acaba bu söz bunun için mi söylendi?

Doğrusu bilebilmek biraz güç...

Bu savunmanın ardından Bayındırlık Bakanının da “Bahşişle rüşveti karışmayın” demesi kafaları biraz daha karıştırdı... Ne var ki, bunun ardından Bakanın danışmanı “Bakanın sözlerinin arkasında olduğunu, ancak yanlış anlaşıldığını... Rüşvet ile bahşiş ayırımı yaptığını, her ikisini de onaylamadığını” söylemekle yetindi!..

Bu sözler üzerine de CHP milletvekili bahşişi TBMM gündemine getirerek “Kaç liranın rüşvet, kaç liranın da bahşiş” sayılabileceğini sordu.

Tapu dairelerine işi düşen vatandaşlar bahşiş adı altında rüşvet vermeleri doğal mıdır?

Oradaki memurlar görevlerini yerine getirmek için mutlak bahşiş alma zorunda mıdırlar? 

Devletten görevlerini yerine getirmek için maaş almıyorlar mı? Yoksa bahşiş ile mi hayatlarını idame ettiriyorlar?

Bahşiş ile rüşveti karıştırdık ya... Devletin resmi ağızları da bahşiş adı altında rüşvet almayı yasallaştırdı ya... Söyleyecek bir söz kalmadı diye düşünürken, bu kez Kamu Etik Kurulu Başkanından yüreklere su serpen bir açıklama geldi:

“ Kamuda bahşiş de hediye de zaman içinde rüşvetle yer değiştirebilir. Buna kesinlikle izin vermemek ve gelişmelerin önünü tıkamak gerekir.”

Gördüğünüz gibi bu konuda biraz kafalar karışık...

Kuşkusuz bundan böyle rüşvet alırken yakalanan bir memurun söyleyeceği tek bir söz var; rüşvet almadım, bahşiş aldım olacak!...

Rahmetli Özal’ın benim memurum işini bilir sözünün ardından selim Edes’in rüşvetin belgesi mi olur p... sözleri bakın bizleri nerelere getirdi.

Devlet Memurları Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Kamu Etik Kurulu kararları...

Boş verin siz onları işte size toplumun kapı gibi içtihat kararları!...

Nurlu ufuklara doğru pupa yelken gidiyoruz. Haydi hayırlısı...


erdemyucel2002@hotmail.com  

Yayın Tarihi : 24 Şubat 2008 Pazar 11:48:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 88.244.68.xxx Tarih : 24.02.2008 18:45:16

Sayın Yücel,bu sadece son günlerin değil,sizin de yazının başında verdiğiniz örnek üzerine tarihin içindeki bir konudur.Ama temelinde yatan gerçek ise memurun geçim sıkıntısıdır.Herkes bilir,2 çocuklu bir ailenin aylık masrafını.Okuldur,kiradır,yol,yakacak derken zaten 3 kuruş alan memurun elinde kalan para bellidir.Memurun grev hakkı da yok.Çünkü dışarıda bir sürüüniversite mezunu işsiz var.Biraz diklenirse kapıya konacağını bilir.657 de zaten bunun garantisi olarak görülür.Memur da bunun karşılığında ya borçla ya da ek iş ile açığını kapatmaya çalışır.Kredi kartları başladığından beri de ona yüklenilir.Malum bir dönem kredi kartı borcu yüzünden de ne ocaklar söndü ne canlar gitti.Aslında rüşvetin tam nedenlerini yazmak sayfalar alır ama baştaki neden geçim sıkıntısıdır günümüzde.Sonrası açgözlülük,vs,vs......


mehmet ersindigil IP: 84.62.49.xxx Tarih : 24.02.2008 16:25:59

Sayin Erdem hocam,Görüs olarak kaleme aldigin bu rüsvet yazi icin tesekkür ederim. Hocam bence rüsvet veren her kim ise o sucludur,Rahmetli Ozal döneminde benim memurum isini bilir maas vermesen gecimini saglar diye memuruna hitap etmistir. Ozal döneminde Almanyadan Türkiyeye Araba ile izine gitmistim, Basimdan gecen bir olayi anlatayim. Türkiyede,ki izinim bitti ve geri dönerken bolu Daglarini asarken bayir assagi Istanbula dogru yol almaktaydim,Bir baktim Polis yolu kesmis kontrol yapiyormus ve her gelen arabayi durduruyor. memurun biri durdurdugu arabami yanima gelerek ehliyet ve sigorta kagitlarini istedi, Bende polis oldugu icin istedigini yerine getirerek verdim.bir iki dakika sonra Polis memuru tekrar yanima gelerek Mehmet bey Komiser seni istiyor yanina git dedi.Bende nerde diye cevap verdim ve arabasini göstererek yanina gittim. Buyurun Komiser bey Beni istemissiniz dedim. Aynen bu lafi bana söyledi Mehmet bey cok cok suratli gidiyorsunuz dedi,bende suratli olmadigimi bildigim halde col cocuk Arabada oldugu halde Komisere dedimki Olabilir cünkü bayir assagi indigim icin mümkündür dedim.Komiser,de bunun cezasi var dedi bende Devletin ve Ozalin dedigi memurlarla bas edemiyeceyimi anladigim icin cezasi ne ise ödemeye raziyim dedim. Komiser aynen sunu dedi Bunun cezasi 90 bin lira o zaman 90 bin iyi para idi sen ne verirsin dedi,Bende isi caktim hemen ve dedimki Komiserim ben Türkiye disinda üc devlet gececem Bu yolculuk uzun basimiza ne geleceyi belli degil araba bozulur kaza gecirilir yani her sey olabilir dedim.Ve aynen sunu dedim Bana ya 90 bin liralik makbuz verirsin cezami öderim yada ehliyetimi sigorta kagitlarimi verir hayirli yolciluklar dilersin.Yahu memet bey niye böyle söyledin mademki öyle al dedi ve hayirli yolculuklar dilerim dedi. Simdi benim Kara listeye girecek herhangi bir yasak madde yoktur.Yani kacak birsey yok ha Kacak esyasi olanlar o devlet memuru istemeden kendileri teklif ediyor.Parayi kim yemez sen verdikten sonra herkes yer. Kac sefer Araba ile gidip geldigimi inanin bilmiyorum Cünkü 1970 ten beri Almanyadayim sayisini unuttum.O kadar gittim geldim kimse bende kimseye bes kurus rüsvet vermedim ve kimse benden istemedi Istese dahi vermem.Benim demek istedigim kendi isini kendi takip edeceksin kimsede senden zorla birsey alamaz saygilarimla.


erdal geyikçi(köçek)... IP: 88.252.99.xxx Tarih : 24.02.2008 12:57:23

köşenizi okuyunca aklıma nasrettin hoca fıkrası geldi erdem abi...hoca,vaaz için kürsüye çıkar.camideki topluluga,-size ne anlatacağımı biliyormusunuz?der.vaazı dinlemeye gelenler,-nereden bilelelim,bilmiyoruz...derler.hoca,-bilmiyorsanız,ne diye boşuna anlatayım ....diyerek kürsüden inip gider.bir başka zaman yine camiye vaaza gelir.kürsüye çıkar.yine topluluğa sorar:-size ne anlatacagımı biliyormusunuz?geçenkinden ders aldıklarından-biliyoruz...derler.o zaman hoca,  biliyosanız ne diye anlatayım boşuboşuna ..deyip kürsüden inip gider.yine birgün vaaz için gelir camiye,kürsüye çıkar.aynı soruyusorar:-ey dinleyiciler.size ne anlatacağımı biliyormusunuz? vaazı dinlemeye gelenler,önceden sözleşip ögütleştikleri üzere şöyle derler:-kimimiz biliyoruz , kimimizde bilm iyoruz.hoca,-öyleyse,der boşu boşuna zamanınızı almayım da işten güçten kalmayın. bilenler,bilmeyenlere ögretsin...rahmetlik sn:turgut özal,memurum işini bilir dedikten sonra işler yolunda gidiyordu erdem abi.....nezamanki işler tersine gitmeye başlayınca"bahşişler"yasaklanınca işler tersine döndü, devlet dairelerimizde işler yavaşladı erdem abi..galiba birisi çıkıp memuruma bahşiş serbestir demeli erdem abi...birileri söylemeli,okuyanlar okumayanlara söylesin,memurumuza bahşiş serbestlesin...galiba bu gidişle siz yazmaya, bizlerde yorum yazmaya devam edecege benziyor erdem abi..ben işimi biliyorum"ama"bahşişimi de istiyorum erdem abi...bahşiş helaldir"ama"rüşvet haramdır erdem abi..saygılarımla.erdal geyikçi(köçek)....


Remzi CANGÜVEN IP: 88.224.141.xxx Tarih : 24.02.2008 20:27:46

Şerefliler,şerefsizler kadar cesaretli olsa,bu ülkede tüm işlerin değişeceğine ve düzene gireceğine inanıyorum.Sayın yazar ve sayın yorumcular konu ile ilgili yazılması gerekenleri ana hatları ile belirlemişler ve bizlere söz bırakmamışlar.Şu sözü eklemek istiyorum.Her kim olursa olsun rüşvete bahşiş yakıştırması yapanlar,kusura bakmasınlar ar damarları çatlamış,insan görünümündeki,topluma zarar veren acayip yaratıklardır.Bahşiş denilen rüşveti çoluğuna, çocuğuna yedirirsen o bedenleri kirletirsin.herkese saygılarımla