31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Şamanlık üzerine (2)

Şaman inançları günümüzde de yaşıyor mu?

Günümüzde çoğumuzun nedenini bilmeden yaptığımız bazı adet veya davranışlar vardır. Neden böyle yapıyorsunuz diye sorduğunuzda; bilmem büyüklerimden böyle gördüm deyip geçerler!.. Oysa bunların çoğu eski Şaman inancından bugüne kadar gelebilen inançlardır…

Eski Şaman inancına göre; ölümün gerçekleşmesinden sonra ruhun bedenden kırk gün sonra ayrılacağına inananlar vardır. Orta Asya Türk destanlarında kırk sayısı çok önemlidir. Kırk yiğitler, kırk kızlar gibi sözler Manas ve Dede Korkut başta olmak üzere eski Türk destanlarında çok sık geçer. Örneğin Kırgızların türeyiş efsanesinde Sağan Hanın bir kızı ile otuz dokuz hizmetkârından söz edilir. Hanın kızı ile hizmetkârları bir gölün kenarına gider ve oradaki sudan gebe kalırlar!..

Destanlardan öğrendiğimiz kadarıyla Oğuz boylarının sıkça verdikleri şölenlerde tören alanı diktikleri sırıkların boyları kırk kulaçtır. Orta Asya destanlarının çoğunda kırk gün kırk gece yapılan düğünlerden söz edilir. Onların yanı sıra kırk sayısının önemini gösteren kırk harem, kırk satır ve kırk katır yükü de çok geçer. Destanlarda değinilen canavarlar kırk gün boyunca uyurlar. Yanlarına uykuda oldukları zamanda gidilir, üzerlerinden kırk kıl koparılıp yakıldığında, ancak o zaman onlardan kurtulabilinirmiş… Bazı araştırmacılara göre kırk sayısı totem inancından kalmış, günümüze kadar uzanmıştır…

Semavi dinlerin çoğunda kırk sayısına işaret eden semboller vardır. İslamiyet’te de ölenin ardından kırk gün geçtikten sonra mevlit okunması günümüzde yaşayan bir gelenektir. Yahudi inancına göre de Tanrının buyruğunu Musa, Tur Dağı’nda kırk gün kırk gecede almıştır. Eski Mısır’da firavunun ölümünden sonra cennete gidebilmek için bir boğa ile mücadele ettiğine inanılmıştır. Hıristiyanlıkta kırk gün oruç tutulması dikkat çekicidir. Bütün bu örneklerde kutsal sayılan “kırk” sayısı Şaman inancından kaynaklanmıştır.

Şaman inancında ulu kişiler olarak kabul edilenlerin mezarları kutsal yerler olarak nitelenmiş, başı sıkışanlar oraları ziyaret ederek dileklerini iletirlermiş... Günümüzde de türbe veya ulu kişilerin mezarlarını ziyaret edilmesi, adakta bulunulması, Şamanlıktan günümüze kadar ulaşan inancın sonucudur.

Şaman büyükleri gömüldükten sonra üzerlerine görkemli mezarlar yapılırdı. Bu mezarların içerisindeki duvarlara ölenin yaşamından sahneler resmedilir, çeşitli bezemelerle hareketli görünümler elde edilirdi. Buna karşılık Araplarda mezar mimarisi bulunmamaktadır. Ölen kişinin toprakla bütünleşmesi istendiğinden çöle gömülerek üzeri düzlenir ve yerinin kaybolması sağlanmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda Suudi Arabistan’da ölen hanedandan bir kişi çöle gömülmüş, iş makineleriyle üzeri düzlenmiş, televizyonlar da normal yayınlarını sürdürmüştür… Kısacası Arapların inancına göre ölen kişilerin kutsallaştırılması önlenmiştir. Orta Asya Şaman inancında mezar vardır ve inanış İslamiyet’tin kabulünden sonra Anadolu’da Selçuklular, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde de sürmüş, anıtsal mezarlar, türbeler yapılmıştır.

Müslüman inancında kurbanın ayrı bir yeri vardır. Kurban kesilmesi bir bayramı da beraberinde getirmiştir. Oysa Şaman inancında kurban kesilmesi önemsenmemiştir. Onun yerine daha çok ağaçlara saç veya bez bağlanması, ateşe yağ akıtılması ve kımız, arak (rakı) serpmek ön plana alınmıştır.

İslamiyet’te içki yasaklanmıştır. Eski Türklerde içki içilmesi yasaklanmamıştır. Düğün veya mutlu günlerde müzik eşliğinde içki içmek gelenek olarak günümüze kadar sürmüştür.

Şamanlar geceleri aniden köpek ulumasını bir ruhun yaklaştığının işareti olduğuna inanmışlardır. Sıradan bir kişi gelen ruhu görürse, bu onun yakında öleceğinin belirtisidir. Bu yüzden günümüzde de gece köpeklerin ulumaları hayra yorulmaz. Köpeklerin bazı olayları önceden algıladıkları ve uluyarak bunu insanlara duyurmaya çalıştıklarına inanılmıştır.

Anadolu’da nazar da oldukça yaygın bir olgudur. Bazı insanların olağanüstü özellikleri olduğu, bakışlarıyla insanları rahatsız ettiği, o bakışlara maruz kalan insanın başına bir kötülük geleceğine inananlar bugün de çoğunluktadır. Bunun önüne geçmek için nazar boncuğu veya deve boncuğu ve göz boncuğunun giysilere, kapılara takılması da eski bir Şaman olgusudur. Günümüzde de nazar boncuğu takılarak kem gözlerin önüne geçmeye çalışılmaktadır.

Şamanlarda doğaya ve doğa olaylarına ibadet etmek ön plandadır. Antik çağlarda da Anadolu’da bu tür inanışlar vardır.

Şamanlar ölen kişinin atının kuyruğunu keserler, bu inanışa yine Anadolu’nun bazı yerlerinde rastlamak mümkündür. Şamanlar ölen kişinin eşyaları ile komşulara yemek ve helva dağıtılması da adettendi. Günümüzde de ölü evinde helva yapılarak komşulara verilmesi büyük olasılıkla bu âdetin devamından başka bir şey değildir.

Çoğumuzun kökenini bilmeden yaptığı bazı davranışlar vardır ki, bunlar da bize Şamanlardan miras kalmış inançlardır. Örneğin; kötü bir olayı veya ona benzer bir olayla karşılaşmamak için kulak çekilerek aynı elle üç kez tahtaya vururuz. Bu davranışı Şamanlar kötülüklerden korunmak ve kötü ruhların duymasını engellemek için yapardı. Kurşun dökmek de Şaman inancından gelme bir başka inançtır. Şamanlar “Kut dökme” anlamında kurşun dökerek insanlara musallat olan kötü ruhların fenalık yapmalarını önlediklerini sanırlar. Bir bakıma insanların morallerini düzelten, onları ferahlatan bir inanç…

Lohusa kadınların başına bağlanan kırmızı kurdelelerin de kökeni çok eskiye, Orta Asya’ya kadar inen bir inançtır. Kırmızı kurdele ile anne ve yeni doğan bebeğin şeytana karşı korunacağına inanılmıştır. Günümüzde Anadolu’da yaşayan bir başka adet de yeni ayın ortaya çıkmasıyla diz çökerek dua edilir. Bu da bizlere Şamanlardan kalma bir başka davranıştır.

Şamanların günümüzde yaşayan inançlarından derleyebildiklerimden daha fazlası da olmalıdır. Bu örnekler gösteriyor ki, bizim insanlarımız kökeni Orta Asya’ya kadar inen bu inanç sistemini genlerinden kaynaklanan bir davranışla benimsemiş ve bilmeden de olsa yapmaktadır.

Yazımı bir Zerdüşt deyişiyle noktalamak isterim; “Söz ve davranışlarımızı her zaman akıl terazisinde tartıp uygulayalım.”


erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 29 Kasım 2011 Salı 11:30:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Erdal Geyikçi-Sanatcı.. IP: 88.226.41.xxx Tarih : 30.11.2011 12:04:28

Merhaba Erdem abi.Köşenizi okudum.Ben fazla Şamanlıktan ve  tarihini   bilmem.Son günlerde tertışılan DERSİM olaylara yönelik yorum yazacagım.Daha öncede yazmıştım;Ben alevi,Bektaşi kültürüyle büyüdüm ve Aleviyim. Yazacaklarımda sakın Ayrımcılık ve Irkcılık yaptıgımı sanmayın.

HACI BEKTAŞİ VELİ EFENDİMİZ;Anadoluya türklügü ve Bektaşiligi Yaymak için görevlendirilmedimi.Alevilerin dili ve dini belli.Türkiyede yaşayan Aleviler Türkmendir,Türktür.Alevinin anlamı Alinin Evinden Çıkanlar anlamına geldigini tahmin ediyorum"ALİNİNEVİ"..Alevinin:Kürdü,Lazı,Zazası,Çerkezi,Tatarı,İngilizi,Fıransızı ve benzeri Etnik kimligi yoktur diye düşünüyorum.

Geçmiş zamanda Alevilerin içine girerek yaşam felsefelerini benimseyenler olmuş olabilir.Zamanla Dağılmalar ve Değişimlerede ugramış olabilirler.Ama iç ve Orta Anadoluya göç eden Alevilerin,Gerçekten degişime ugramadan kaldıklarını söyleye bilirim.Eski doğa ve atalar kültlerinden Şamanizm'e, buradan Budizm ve Zerdüştîliğe, buradan Maniheizm ve Mazdeizm'e, hatta Hırıstiyanlığa ve Museviliğe varıncaya kadar Türkler arasında yayılan inançların ve mistik kültürlerin inançları ve yaşamla ilgili birtakım pratik görüntüleri bir dinden ötekine geçerken sürekli eskisinin yenisi içinde devamı suretiyle katlana katlana ve yeni kalıplara girerek İslamla tanışıklığa kadar gelmiştir.

Türklügün islamiyetten önce oldugu söyleniyor.Türklerinde İslamı daha sonra seçtigi söyleniyor.Buda nedemek oluyor:Gerçekten Dünyada bozulmayan Tek millet Türkler(ALEVİLER).Hz:Ali efendimizin felsefesini ve Türk kültürünü buzamanaca koruyan Aleviler olmuş.Peygamber Efendimiz tarafından Hz:Ali efendimize verilen felsefeninde Alevilerin yaşattığını düşünüyorum. Osmanlıya En büyük destegide Alevilerin verdigi söyleniyor.Osmanlının Dagılmasıyla Anadoluya Göç Etmişler.saygılarımla.Erdal Geyikçi-Sanatcı.


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.15.xxx Tarih : 29.11.2011 18:49:44

Hocam ellerine saglik"Bir tarih sayfasini bilgi edinmek icin sundugun icin sen sagol derim.Dini konular olunca sadece bilgi edinmek icin okurum.Cünkü dini konularda cok farkliklar vardir örf ve adetler degisiktir.Onun icin dini kimse tarif edemez,Cünkü örf ve adetler tüm düyada vardir.Dini inanci Allah icin yapanlar yollari acik olsun derim.Düsünüyorum Bütün örf ve adetler,de yasayanlar Allaha ibadet ettigini düsünüyor, yorumun bu kadar saygilarimla.