17
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Savaşa Hayır!..

Dünyamızdaki liderler yönettikleri topluluklara, insanlara savaş ister misiniz diye bir soru yöneltmiş olsalar, bu konuda çeşitli anketler düzenlense büyük çoğunluk savaşa hayır der. Savaş, savaşanlar için her zaman felaket doğurmuştur. İnsanları maddi manevi acılarla baş başa bırakmıştır.

Tarih boyunca iki veya daha fazla devlet arasında çıkan savaşlar her zaman kanlı çatışmalara dönüşmüştür. Bunun yanı sıra toplumlara birbirleri arasında düşmanlık tohumları ekmiştir. Sözlükler savaşı içerisine alan bir takım kavramlar üretmişlerdir. Bunların başında silahların öne çıktığı savaşlar; meydan savaşı, kara savaşı, hava savaşı, deniz savaşı, ekonomik savaşlar, soğuk savaşlar, devrim savaşları, bağımsızlık savaşları, kimyasal savaşlar, nükleer savaşlar, elektronik savaşlar, alkolle, sigarayla, veremle, kanserle, AİDS savaşlar gelmektedir. Ayrıca savaş gemisi, savaş uçağı, savaş aracı, savaş esiri, savaş alanı, savaş durumu, savaş suçu, savaş tazminatı da onları tamamlayan sözcüklerdir. Gerçekte bu tanımlamaları çok daha uzatmak olasıdır.

Savaştan yana olan liderler tarihte görülmüşse de toplumlar işler sarpa sarınca savaşın kötü yanlarını görmeye başlamışlardır. Savaşan ordular ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar kendileri de büyük ölçüde zarar görürler bu kaçınılmaz bir sonuçtur.

Ne kadar gariptir ki, tarihte savaşları çıkaran liderlerin büyük çoğunluğu asker değillerdir. Savaşın güçlüklerini, acılarını bilmezler ve onu yaşamamışlardır. Bunun yakın tarihteki en tipik örnekleri II. Dünya Savaşında yaşanmıştır. A.Hitler Almanya’nın silahlı gücünü elinde tutmasına rağmen asker değildir. Aynı şekilde onun peşinden yürüyen Mussolini de…

Kısacası sivil liderler asker olmadıkları için savaşın ne olduğunu bilemezler. Körü körüne kendilerine ve yanındakilere güvenirler, bir yerde iplik koptuğunda her şeyin çorap söküğü gibi çözüleceğini bilemezler, anlayamazlar… Bu konuda deneyimleri yoktur.

Geçen yüzyılın en büyük dünya liderlerinin başında gelen Atatürk savaşların içerisinden gelmiştir. Savaşın ne olduğunu yaşamış, görmüş ve anlamıştır. Nitekim Atatürk’ün söylevleri arasında yer alan savaşla ilgili sözleri hiçbir zaman unutulmamalıdır:

Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Hakiki düşüncem şudur:

Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir.”

Bazen Enver Paşa gibi genç deneyimsiz ve sırtını siyasete dayamış askerler ortaya çıkarlar ve memleketin yok olmasına, binlerce askerin ölmesine de yol açarlarsa da bunlar azınlıkta kalmışlardır.

Atatürk’ten sonra İsmet İnönü de savaşın ne olduğunu bilen bir liderdi. Basiretli politikası ile Türkiye’yi II. Dünya Savaşına sokmamış, bunun için de tarihte az görülen bir politika izlemiştir. Ancak bunu anlamak istemeyen, geçmişi bilmeyen, yaşamamış politikacılar da çıkmıştır. Demokrat Parti’nin iktidarda olduğu yıllarda akılsız bir milletvekili kürsüden İsmet Paşa’ya seslenmişti, ”Siz milleti savaşa sokmamakla onun erkeklik duygusunu köreltiniz (!)” gibi… Seçim sırasında bir çocuğa öğreterek Paşa’nın karşısına çıkarıp ekmeksiz, şekersiz, unsuz kaldık gibi sözler söyletmişler, İsmet Paşa çocuğun başını okşamış:

“Seni onlardan mahrum bıraktım ama babasız bırakmadım” diye çocuğu öne sürenlere tarihi bir yanıt vermişti.

Demokrat Parti iktidarında Celal Bayar ve Adnan Menderes gibi sivil liderler NATO’ya girme uğruna bir tugayımızı Kore’ye göndermiş ve Çinlilerle yapılan savaşta tugayın yarısı erimişti. Sonraki yıllarda savaşın ne olduğunu bilmeyen sivil liderler Bosna’ya, Afganistan’a, Somali’ye asker göndermişlerdi.

Tarihteki bu olayların yanı sıra günümüzde de memleketimizde yine savaş tamtamları çalıyor (!) Büyük olasılıkla ABD’nin isteği doğrultusunda kendi iç sorunları ile uğraşan Suriye ile karşı karşıya geldik. Bir zaman birbirleriyle aile dostu olacak kadar yakın liderler karşılıklı savaş çığlıkları atıyorlar (!).

Dış politikamız sınıfta kaldı diyenler haklı mı çıkıyor?

Suriye bir uçağımızı düşürdü, ardından son olarak Akçakale’ye top mermisi düşürerek iki anne ile üç çocuğu öldü, on üç de yaralı var. Buna karşılık sınırdaki topçu birliğimiz anında yanıt verdi. Yörede okullar tatil, halk evlerini terk ediyor, terk edilen evler soyuluyor. Meclisten sınır ötesi hareket için CHP ve BDP’nin karşı çıkmasına rağmen tezkere çıkarıldı. MHP her kritik zamanda olduğu gibi AKP’nin yanında yer aldı. Bu ne biçim muhalefet ise…

Siyasi partilerin milletvekillerinden fire verenler olması da düşündürücü!..

Bu konudaki en doğru teşhisi de köşesinde Güngör Mengi yapmış; “Eğer Suriye mermisini Akçakale’ye düşüren sebep kasıtsa bu kasta savaş uçağımızın vurulması karşısındaki pasifliğimizin katkıda bulunduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz.”

Benim asıl merak ettiğim ise; savaştan yana tavır koyanlar veya yakınlarının olası bir savaşta kendi çocuklarının da yer alacağı kesinleşmiş olsa acaba nasıl tavır koyarlar?

Bunu merak ediyorum; çünkü terörle savaşta hep gariban ailelerin çocukları şehit oluyor da!..

erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 7 Ekim 2012 Pazar 15:59:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
dünya çapında en kısa yorum -14- IP: 95.15.213.xxx Tarih : 8.10.2012 19:11:50

hangi savaşa (!) ? ! ... 


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.48.xxx Tarih : 7.10.2012 18:57:37

Hocam sen sagol,Ellerine saglik"Savasin her türlüsüne karsiyim.Halkta kesinlikle karsi cikmasi gerekir diye düsünüyorum.Savasi benimsiyerek isteyenler,düsmanlik tohumlarini eken demektir.Sivil liderlerin cocuklari ve yakinlari askere gitmedigi icin savasi bir ganimet sanırlar.Onun icin sivil liderler hep egoist davranmislardir.

Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK,ün dedigi gibi,Ulus hayati tehlikeye girmedikce savas cinayettir.ABD,nin tesviki dogrultusunda ve Türkiyede ki siyasetcilerimize vaat ettikleri savas ganimeti her ne ise Türkiye bu Suriye savasina alet olmamasi gerekir.Türkiye Suriye ile savasa girerse karmi edecek yoksa zarar,mi edecek.eminim,ki zarari kardan kat kat fazla olacaktir.

Cünkü Suriye bir Irak degil,Bir Libya degil,Suriyenin arkasinda büyük gücler vardir.O güclerle savasmak evdeki bulgurdan olmak demektir.Suriye ucagimizi düsürdü deniliyor,bunu bilen kim halk olarak bundan ne kadar haberdariz,veya emin olabiliyoruz.Akcakaleye düsen Top mermisi,ve Hatay ilimize düsen top mermileri Suriye Askerleri tarafindan atildigina dair ne kadar emin olabiliyoruz.

Yillardir PKK ile savasan Türkiye,bu tür silahlarin PKK,nin elinde var oldugu söylentiler,de vardir.Suriye,de teröristler vardir,veya yabanci ajanlarin böyle ellerinde bir silah olmadigina dair kim söyleyebilir.Türkiye,yi savasa süreklemek icin yapilmis bir oyun olmaz,mi.Baris eli uzatilmasi gerekirken savasa hayir,Tüm Türkiye Halki,ve Suriye Halki savasa hayir demesi lazim saygilarimla.