Türkiye’nin kaderinde büyük rol oynayacak 22 Temmuz seçim sabahı balkonda sigaramı ve kahvemi içerken kendi kendime düşünüyorum. Bu arada da geçmişte oy kullandığım seçimler gözlerimin önüne geliyor. Son seçimde hiçbir parti bana uygun değil demiş ve oy kullanmamış, sonra da o günlerde yazdığım gazetedeki köşemde bunun gerekçelerini sıraladıktan sonra oy kullanmadım, cezamı nereye ödeyeceğim diye yazmıştım. O günden beri cezamı nereye ödeyeceğim konusunda bana bir tebligat yapılmadı.
Bu kez oy kullanacak mıydım?
Bu kez oyumu kullanacağım. Yalanın, soygunun, talanın olmadığı, insan haklarının öne çıkacağı ve aydınlık bir Türkiye için oyumu kullanacağım. Nereye diye soracak olsanız, zaten yazdıklarımdan belli değil mi? 1960 ihtilalinden sonra yapılan ilk seçimlerde bir aday kürsüde bağırmıştı, gözlerimin içine bakın, ne demek istediğimi anlarsınız. Benimkisi de o hesap...
22 Temmuz’da vatandaşlar şimdiye kadar görülmemiş biçimde seçim sandıklarına koştular ve oylarını kullandılar. Tatil yörelerindeki birçok turistik tesis boşaldı ve çoğu insanlar tatil tarihlerini seçime endeksli olarak ayarladılar.
Seçim öncesinde kentlerde büyük bir çevre kirliliğinin yaşandığı da gözlerden kaçmadı. Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Yüksek Kurulu kararlarına rağmen tarihi anıtların üzerlerine de bu kirlilik yansıdı. Özellikle restore edilmekte olan Zeyrek Sarnıcı üzerine, surlara dev pankartlar yerleştirildi. Bazı yerlerde çatışmalara varan bayrak asma yarışı yaşandı. Kentlerin hemen her yanı Genç Parti dışında kalan belli başlı partilerin bayrak ve flamaları ile boş yer kalmamacısına dolduruldu. Her zaman düşünmüşümdür; acaba kimler bayraklara bakarak oy verir diye... Hemen hemen hiç kimse bayrağa göre oy vermeyeceğine göre bunca masraf neden yapılır? Bütün bu masraflar partilere yapılan seçim yardımı çerçevesi içerisindedir ve onlarca para vatandaştan kesilen vergilerle sağlanır. Ayrıca bayrak ve flamaların yanı sıra sokaklarda büyük gürültü yaparak dolaşan seçim araçları da sözcüğün tam anlamıyla bir gürültü kirliliğine neden oldu.
Kentlerde böylesine bir çevre kirliliği yaşanırken seçim yasaklarının başlamasından önce çeşitli partilerin liderleri son mesajlarını verdiler. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal Zonguldak Madenci Anıtı Meydanında yaptığı konuşmasında eleştiri oklarını yine Başbakan’a yöneltti:
“Zonguldaklı düz yolda arabasını şaşırıyor, birileri gemilerini dağdan aşırıyor. Ama ben bunu söyleyerek bir şeyleri ima etmiyorum. Ben gemi diyorum, gemicik demiyorum. Gemi başka gemicik başka. Ne kadar; 96 metre. Yüz metre bile değil.”
DSP Genel Başkanı da bu mitingde Deniz Baykal’ın yanında yer aldı. Baykal’ın konuşması sık sık “Tayyip bize de gemi alsana”, “AKP halka hesap verecek” sözleriyle kesildi.
Gerçekten Başbakanın seçim ortasında oğluna gemi alması büyük bir talihsizlikti. Bu olay AKP’ye oy kaybettirdi mi? Seçim sonuçlarına göre kaybettirmeyip, bilakis arttırdığı görüldü.
MHP lideri Devlet Bahçeli de Samsun mitinginde hedef yine Başbakandı. Bahçeli’nin oldukça ağır konuşmasında;” Başbakan’ın ruhi durumu artık tedavi kabul etmeyecek bir noktaya geldi. PKK’nın maşası terör sözcükleri ile MHP’yi aynı kefeye koyması, bunun hazin bir göstergesidir.
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan, Başbakan’ın kardeşi Hakan Uzan’a 2002 seçimlerinden sonra söyle ağabeyine siyaseti bıraksın yoksa bedeli ağır olur tehdidinde bulunduğunu söyledi.
Demokrat Parti Genel Başkanı Mehmet Ağar ise Edirne’de AKP’yi jet sosyete partisi olarak niteledikten sonra MHP’yi erkek geçinip ürkek olmakla suçladı. Ardından da hükümetin yaptığı özelleştirmeler üzerinde durdu.
Başbakan Tayip Erdoğan Trabzon’daki konuşmasında hedefi ve en büyük siyasi rakibi Deniz Baykal idi.
“Baykal şahsıma yönelik ağzı ahlakı bozuk diyor. Yaşın 70 olmuş ama istikametini bulamamışsın. Tavsiye ediyorum, bir ayna al, aynaya bak da kendini gör. Senin ağzının da ahlakının da ne olduğunun kararını Pazar günü millet verecek. Altın dağıttığımızı söylüyor. Belgele, eğer belgeleyemezsen namertsin, müfterisin.”
22 Temmuz seçimlerinin dikkati çeken bir diğer yanı da bazı partileri yeren tam sayfa ilanları basına vermesiydi. Bu ilanlar sanırım pek çok kişinin aklını karıştırmıştır. Bu arada ayrı bir yazıda söz edeceğim bağımsızların çokluğu ve nitelikleri de bu seçimin yenilikleri arasındaydı. Parti lider sultasından arınmış olarak ortaya çıkan, Ufuk Aras gibi bağımsız adaylar önümüzdeki günlerde çok ses getireceğe benziyor. Ayrıca toplumun bazı kesimleri de onlara yakınlık gösterdiği açıkça görülmüştür. Ancak Seçim Kanunu delerek, baraj nedeniyle bağımsız adaylıkların koyan DTP onların dışında ayrı düşünülmelidir.
Seçimlere katılan on dört parti arasında Türkiye Komünist Partisi ise diğer parti liderleri gibi birbirlerini hakaret içerikli sözlerle suçlamaması ve memleket meselelerine bilimsel ve sosyal olarak bakmasıyla dikkati çekmişti. Komünist Partisinin yanı sıra oy oranları düşük olmasına rağmen Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Halkın Yükseliş Partisi (HYP), Emek Partisi (EMEP) aydınlanma felsefesini aşmış adayları içerisinde önümüzdeki seçimlere ağırlıklarını koyacakları açıktır. Sırası gelmişken değinmekte yarar var sanırım; koyu bağnazlığın etkisinden kurtulamamış, hala Necmettin Erbakan’dan medet ummaya çalışan Saadet Partisi (SP) beklendiği gibi çökmeye devam etti.
Her şey Atatürk ilkelerinin ışığı altında, haktan, hukuktan, dürüstlükten ve aydınlıktan yana, yolsuzluğa karşı bir Türkiye için...
erdem@kenthaber.com
Yayın Tarihi :
22 Temmuz 2007 Pazar 20:47:21
Yorumlarınız
ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...! IP: 81.215.108.xxx Tarih : 23.07.2007 11:15:56
MERHABE ERDEM YÜCEL ABİ,YORUMUMA BAŞLAMADAN ÖNCE HAVALARIN SICAK GEÇTİĞİ SON GÜNLERDE SICAKTAN BUNALANLARIN,İLK DEFA BİZİM MEMLEKETTE SERİN VEDE HAFİFTEN SÜZĞAR ESİNTİSYLE KALKTIK PAZARTESİ SABAHINA....!KÖŞENİZİ OKUYUNCA YILLAR ÖNCE ÇALIŞTIĞIM GÜNLERDE BAŞIMDAN GEÇEN BİR KAZAYI ANLATMAK İSTİYORUM ERDEM ABİ...!KÜÇÜK YAŞTA EVDEN KAÇMAYA BAŞLMIŞTIM"AMA"ÇALIŞMAK İÇİN TABİKİ..ANKARAYA ARKADAŞLARLA GİTTİĞİMİZ BİR İNŞAAT ŞİRKETİNE YAŞIMIN TUTTMADIĞI İÇİN İŞE GİREMEMİŞTİM.18 YAŞINA GİRMEME 3 AY VARDI.BENİMDE ÇALIŞMAYA İHTİYACIM VARDI.BERABER GELDİĞİMİZ ARKADAŞIMIN BİRİSİ İŞİ BEGENMEDİ VE EVİNE GERİ GİTMEK İSTEYİNCE,BENİMDE ÇALIŞMAMI İSTEYEN ARKADAŞLAR.GİDEN ARKADAŞIN YERİNE VEDE ADINA ÇALIŞMAMI 3 AY SONRADA KENDİ ADINA SİGORTANI YAPTIRIRIZ DEDİLER.BENİMDE İŞE VEDE ÇELIŞMAYA İHTİYACIM OLDUĞU İÇİN KABUL ETMEK ZORUNDA KALDIM.ÇELIŞIRKEN KAZA GEÇİRİP,7 KATTAN DÜŞECEĞİMİ NERDEN BİLEBİLİRDİM.ANKARADA"TBMM"SİNİN KARŞISINDA"ŞEKER BANKASININ"MERKEZ BİNASININ YAPILDIĞI İNŞATTAN DÜŞMÜŞTÜM.ŞİMDİ DÜŞÜNÜYORUMDA,BEN DÜŞTÜKTEN SONRA APAR TOPAR BENİ TUTTULLAR,YEDİ KAT ÇIKARDILAR,O ZAMANLAR AMBULANSIN AZ OLDUĞU YILLAR OLDUĞU İÇİN,BİR TAKSİYE KOYDULAR.ANKARADA NE KADAR HASTANE VARSA GEZDİRDİLER,HER GİTTİĞİM HASTANEDE ONLARCA FİLİMİMİ ÇEKTİLER.EN SONUNDA SSK HASTANESİNE GÖTÜRDÜLER,ORADADA BOŞ YER OLMADIĞI İÇİN KAPININ ÖNÜNE KOYDULAR.BENİMDE AMCAMIN KIZI SSK HASTANESİNDE HEMŞİREYDİ O YILLARDA ERDEM ABİ.AMCAMIN KIZININ ADINI VERDİM,AMAÇAMIN KIZI HEMEN GELDİ,ON DAKKA SONRA BİR BOŞ YATAK BULUNDU VE BENİ YATAĞA YATIRDILAR.SAYISINI HATIRLAYAMACAĞIM.DOKTORLARIN İÇERİSİNDEN BİRİSİ"NEREN AĞRIYOR"DİYE SORDU,BENDE AĞRIYAN YERİMİ GÖSTERDİM,TEK FİLİMDE KIRIK YERİMİ BULDU.DAHA ÖNCEKİ HASTANELERDE ÇEKİLEN ONLARCA FİLİMLER BOŞA GİTMİŞTİ....!DÜN ÜLKEMİZ İÇİN EN ÖNEMLİ GÜNDÜ VEDE SEÇİM OLDU ERDEM YÜCEL ABİ.ÜLKEMİZİN BİR KALP DOKTORUNA İHTİYACI OLDUĞUNU BİLİYORDUM.BENDE VATANDAŞLLIK GÖREVİMİ YAPTIM,KALBİNDEN GEÇEN BİRİSİNE OYUMU VERDİM.ASLINDA KİMSENİN KALBİNDE SORUN YOK ERDEM ABİ.SORUN "SEVGİYMİŞ"ERDEM ABİ.SEVGİ VEDE SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...!