2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Seçkin’e Özlem


Zaman ne kadar da çabuk geçiyor. Geçen her saniye yaşamımızdan bir şeyler alıp götürüyor ve bizler bunun farkında bile olamıyoruz. Tanrının bize bahşettiği yaşam gibi bir nimetin çoğumuz bilincinde değiliz. Oysa bize sunulan zaman dilimi veya nefes alışverişimiz bile çok kısıtlı... Bizler çoğu kez yaşamı değerlendireceğimize onu boşu boşuna harcıyor ve eritiyoruz. Vakit geçirmek diye saçma sapan bir düşünce içerisinde boş şeylerle uğraşıyor, onu tüketiyoruz. Düşünürlerin veya doğa biyologlarının değindiği gibi insanoğlu doğar yaşar ve ölürler... Kısacası yaşamdan bir an gelir elini ayağını çeker, maddi yaşamdan çekilir giderler. Geride acılı yakınları dışında ne bırakırlar? İşte asıl tartışılacak konu da böyle ortaya çıkıyor.

Yaşamımız sona erdiğinde geride ne bırakacağız?
Yaşamımızda topluma ne gibi görevlerimizi yaptık ve huzur içerisinde bu dünyaya ne verdik?
Yaşamımız sona erdiğinde, acaba yaptıklarımızı veya yapamadıklarımızın muhasebesini yapabilecek miyiz?

Tartışılacak bir konu...

Ne düşünürler, ne de dinsel kişiler bunun tam bir yanıtını verebilmiş değiller.

Her yıl Nisan ayı geldiğinde eşim ile birlikte içimizi bir huzursuzluk kaplar. Sinirler biraz gerilir, bu duygusallaşmayı veya iç dünyalarımızı birbirimize yansıtmaktan kaçınırız. Nisan’ın 18 geldiğinde huzursuzluğumuz, mutsuzluğumuz ve sıkıntımız doruk noktasına çıkar. 18 Nisan’da oğlumuz Seçkin’i bir trafik kazasında yirmi iki yaşında kaybetmiştik.

Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığına 1970’li yılların sonlarına doğru başlamıştım. O günlerde basındaki ustalarımın yanında bir çırak olarak aldığım ilk öğüt “sütununu kendi özeline ayırma” olmuştu. Onların bu sözünü sanırım çoğu zaman tuttum. Ancak insan duygusal bir varlıktır; gün oluyor verdiği sözü tutamıyor. Bugün benim yaptığım gibi, Bundan dört yıl önce yitildiğimiz oğlumuza bugün, geçen yıl yaptığım gibi köşemi ayırıyorum.

Seçkin, 18 Nisan 2002 gecesi Sirkeci-Kumkapı sahil yolunda arabası ile giderken süratli giden bir betonyerin çarpması ile yaşamını yitirmişti. Gazetelerde, televizyonlarda her gün görmekten kanıksadığımız yüzlerce birlerce trafik kazasından yalnızca geçmişte kalmış bir kaza olayı idi.

Daha doğrusu trafik canavarı Onu kurban olarak almıştı. Belki de bu canavar bize nereden musallat oldu diye düşüneceksiniz. Gerçekçi olarak baktığınızda ortada canavar diye bir şey yok. Yalnızca cehalet, umursamazlık ve sorumsuzluk var. Görgüsüzlük ve trafik kurallarına uymamak da onu tamamlamaktadır. Teknolojinin bizlere sunduğu motorlu araçları kullanmasını, kurallara uymasını bilmeyen bir toplumuz. Araçların içerisine “Allah Korusun” veya Kuran’dan alınma birkaç ayet asıp, çoğu kez de bunu görünen bir yere yazdığımızda her şeyin olup bittiğini sanan eğitimsiz bir toplumuz. Bunu yaptıktan sonra da ne trafik kuralı ve de diğer araçlara saygı kalıyor. Otobanlarda, ana caddelerde basıp gaza gidiyoruz. Altımızdaki aracın bir kul yapısı veya bir fabrikasyon olduğunu düşünmeden yola koyuluyoruz. Hız limiti, trafik işaretleri kimin umurunda...

Sonunda eğitimsizliğimizin kural tanımamazlığımızın yarattığı trafik canavarını ortaya çıkarıyor, Seçkin gibi birçok canı alıyor, aileleri perişan ediyor ve belki de insanlığa hizmet edebilecek kişileri bir anda yok ediyoruz.

Seçkin 21 yaşını aynı yılın 1 Mart’ında tamamlamış, sağlıklı, sözcüğün tam anlamıyla aslan gibi bir genç idi. Yaşam doluydu, geleceğe güvenle bakıyordu. Aydın bir kişi idi...
Çoğumuzun kabul ettiği trafik canavarı bir anda onu yok etmişti. Organları birçok kişiye hayat verebilirdi. Ama biz onu yapamadık; o acı içerisinde, yaşadığımız şok ile bunu düşünemedik. İşin üzülecek yanı da Haseki Hastanesi yetkililerinden de bize bu konuda bir istek ve uyarı da olmadı. Büyük olasılıkla birkaç kişiyi yaşama döndürecek organlar çürüyüp gitti. Bu acı olaydan sonra Sağlık Bakanlığı’nın organ nakli veya bağışı konusunda sağlık birimlerini yeterince uyarmadığı da ortaya çıkıyordu. Bakanlık uyarmış, ancak sağlık personeli bunu umursamamış da olabilir.

Seçkin’siz geçirdiğimiz dört yıl boyunca zaman zaman trafik canavarını hep düşünmüşümdür. Bu canavar nasıl ortaya çıkıyor diye... Sürücü kurslarında yeterli bilgi verilmemektedir. Yirmi saatlik araba kullanma dersinden sonra trafiğe çıkan acemi sürücüler bin anda cahil birer canavara dönüşüyorlar. Bu canavarlar ya kendilerinin ya da başkalarının canlarını alıyorlar. Geçenlerde televizyonlarda benim çocukluğumun bir canavarı olan Gotzilla’nın yeni çekilen versiyonu oynuyordu. O Gotzille şehirleri yıkıyor, insanları öldürüyordu. Bizim trafik canavarı dediğimiz direksiyon başındaki bazı sorumsuzların da ondan kalan bir farkı var mı acaba?

Trafik canavarının yeşermesinde trafik polislerinin hiç mi suçu yok? Trafik polisleri en küçük hatayı affetmemeli, “İdare et abi” sözüne kulak asmamalı, yanlışı yapanın gözünün yaşına bakmamalıdır. Avrupa’nın çoğu ülkelerinde trafik polislerinin ne kadar acımasız olduğunu oraya gidenler bilirler. O polisler en küçük hatayı idare etmez, cezayı da bastırır. İdare et abi sözü onlarda geçerli değildir.

Bu yazımda oğlumuz Seçkin’den söz etmek isterken konuyu biraz saptırdım, toplumun bazı sorunlarına elimde olmadan değindim. Nasıl yazdım ben de pek farkında değilim. Ne var ki, ortada özel bir gerçek var; 18 Nisan 2006 onu yitirişimizin dördüncü yıldönümü ve her kapı çalındığında onun geldiğini sanıyoruz. Gelenin o olmadığını görünce de kapının bir kez daha çalmasını bekliyoruz...

Sevgili oğlum Seçkin, ben, annen ve tüm sevenlerin seni sonsuzluğa uğurlayışımızın dördüncü yılında sevgi ve rahmetle anıyoruz. Huzur içinde uyu…



erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 17 Nisan 2006 Pazartesi 11:52:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
süreyya IP: 85.104.253.xxx Tarih : 18.04.2006 22:15:18
Hepimizin başı sağolsun. Allah rahmet eğlesin.

Birol Oktay IP: 85.100.40.xxx Tarih : 29.05.2006 01:20:16
Seçkin arkadaşımı rahmetle anıyorum.. Hepimizin başı sağolsun.. Erdem babama ve Cemile Anneme de Allah'tan sabır diliyorum.

Oya IP: 195.174.36.xxx Tarih : 18.04.2006 20:32:02
Yücel ailesine başsağlığı dileklerimi sunuyor, sevgili Seçkin'imize Allahtan rahmet diliyorum. Canım kardeşim Nur içinde yat.Ruhun şadolsun.

İlknur KIZILTAN IP: 85.108.56.xxx Tarih : 25.04.2006 16:50:18
Daha yeni yazınızı okumaya fırsatım oldu.içim bir tuhaf.aslında daha önce cesaret de edemedim okumaya.içim çok kötü oluyo.abimi hep neşe dolu tavırlarıyla hatırlıyorum.ölümle ilgili hiç bir şey yakışmıyo ,canım abime.hep aklımda, en neşeli,en sevimli anlarımda.rahat uyu abicim,dualarım senle...

yüksel gider IP: 85.103.217.xxx Tarih : 19.04.2006 14:13:29
Hocam; Yazınızı okudum.Üzüldüm.Diyecek bir şey bulamıyorum.Allah Rahmet Eylesin.Sizede sabırlar diliyorum.Sevgi ve Saygılarımla

ayşenur kalay IP: 195.174.36.xxx Tarih : 17.04.2006 23:46:58
Sayın Hocam, üzüntünüzü paylaşıyor, sevgili oğlunuza Allah'tan rahmet diliyorum. Nur içinde yatsın...

Erdem KARACA IP: 85.102.225.xxx Tarih : 19.04.2006 18:38:43
Eniste en kalbi duygularımla saygı,sevgi ve selamlarımı iletiyorum.. acınızı paylasıyoruz, Seckin i rahmetle anıyoruz..

zuhalrona IP: 85.105.157.xxx Tarih : 19.04.2006 12:47:27
Canım arkadaşım yazıyı okudum okurken gözlerim doldu bir babanın feryadıydı bu trafik canavarına karşı.Ayrıca, dikkat çeken konu organlarının başka seçkinlere hayat vermesi konusu. Onu en azından başkasında yaşatmak arzusu!!!!!!.Bizim her zaman sizin yanınızda olduğumuzu bilmeni isterim. Allahım sabır versin tüm sevenlerine, dostlarına ve onun büyümesinde katkı sağlayan herkese. Aradan 4 yılda geçse hala dün gibi olduğunu biliyoruz.Her zaman Seçkin gönlümüzdedir.Bir anne olarak sizin bütün üzüntünüzü paylaşıyorum ve yine diyorum allah rahmet eylesin.

göknur eda şükriye hakan IP: 85.107.43.xxx Tarih : 17.04.2006 21:53:22
bugün yeğenim seçkini keybedişimin 4. yılı ama hala gitmemiş gibi sanki uzak biyere gitmişde dönecekmiş gibi hala onu bekliyorm ama gelmeyeceğinide biliyorm keşke bugün bunları yazmak zorunda kalmasaydım ve o benim yanımda olsaydı herzaman aklımda ve kalbimdesin unutmadm rahat uyu teyzen...

hakan altuğ IP: 195.174.36.xxx Tarih : 17.04.2006 23:51:22
Türkiye'de trafik terörünün büyük boyutlara ulaştığının bireysel örneklerinden birisi de sizin başınıza gelmiş. Bu konuda acil bir önlem alınmadığı sürece daha nice ocaklara ateş düşecektir. Özellikle Batı ülkelerinde olduğu gibi bu konuda cezaların arttırılması gerekmektedir. Duygularınızı paylaşır başsağlığı dileklerimi sunarım.

ibrahim Öztepe IP: 85.105.27.xxx Tarih : 22.04.2006 14:07:17
Seckin sizin değil hepimizin kalbinde yasıyor sizlere tekrar sabırlar dilerken allahtan seckine rahmet diliyoruz bu 4.yılında saygılarımızla

ÖZKAN PAŞA IP: 85.96.190.xxx Tarih : 17.04.2006 13:02:33
ERDEM ABİ ZAMANIN NEKADAR HIZLI GEÇTİĞİNİN FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.ÖYLEKİ SEÇKİN KARDEŞİM VEFAT EDELİ 4 YIL OLMUŞ,ZAMAN SUDAN BİLE HİZLI AKIYOR. ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKAR,BİZ NEKADAR ÜZÜNTÜNÜZÜ ANLIYORUZ DESEK BOŞ SADECE KENDİMİZCE ÜZÜLÜYORUZ.NEYSE FAZLA UZATAMIYACAGIM CEMİLE ABLAMIN VE SİZİN DAHA DOĞRUSU ONU TANIYANLARIN VE SEVENLERİN BAŞI SAGOLSUN.ALLAH RAHMET EYLESİN. SAYGILARIMLA...

Kürşat IP: 195.174.36.xxx Tarih : 18.04.2006 20:35:51
Sayın Erdem Yücel tüm söylediklerinize katılıyorum. Ancak, kesinlikle unutmadığınızdan eminim, burası maalesef Türkiye... Acınızı paylaşır, Sevgili oğlunuza da Allahtan rahmet dilerim. Başınız sağolsun.