22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Semra Hanım Yeter Artık !


Türkiye’de Kaynana Semra’yı en küçükten en ünlü büyüğe kadar bilmeyen kalmadı. Ne var ki alt yapısı yeterli olmayan pek çok ünlü! gibi O da araya giren yaz tatilinden sonra yavaş yavaş televizyon ekranlarından silindi. Bu nedenle seveni de sevmeyeni de bir oh! çekti. Bu durum Gelinim Olur musun yarışmasına katıldığı oğlu Ata’nın Adana’da aşırı derecede aldığı uyarıcı ecstacy, eroin ve esrar sonucunda ölü olarak bulunmasına kadar sürdü.

Semra Hanım’a büyük acısından ötürü başsağlığı dilerim.Evlat acısı öyle az buz şey değildir. Ateş düştüğü yeri yakar. Bu acıyı başına gelen bilir. Ancak Semra Hanım bu acılı haline rağmen yeniden yazılı ve görsel basına söylediği abuk sabuk sözlerle yeniden arzı endam etti. Bayrampaşa’daki evinin penceresinden, belki de oğlunun ölüm şeklinden eziklik duyarak “Helal olsun, benim oğlum Medya damadı” diye bağırarak, basını suçlamaya bile kalktı. Oysa Bayrampaşalı bu kadın ile oğlunu ünlü kişilermiş gibi ortaya çıkaran da yazılı ve görsel basındı. Sanırım, basın da alt yapısı olmayan, geldikleri yeri hazmedemeyen bazı kişileri ortaya çıkarmanın nelere mal olacağını artık bir kez daha anlamıştır.

Semra Hanım’ın, Kandil gecesi aldığı uyuşturucu sonucu ölen oğlu Ata’yı şehit olarak ilan etmesi toplumun büyük çoğunluğunu ayağa kaldırdı. Internet kanallarındaki bu habere yazılan yorumlar, gazetelere gönderilen mailler de bunun en açık kanıtıdır.Güneydoğuda PKK’nın kalleşçe yollara döşediği mayınlardan şehit düşenler ve vatan için çatışmalarda canını verenlerle uyuşturucudan ölen oğlunu bir tutmasının büyük bir hakaret olduğunun acaba bilincin demiydi? Belki de bir ana olarak büyük acısından ve suçluluk duygusundan ötürü hezeyan sergiliyordu.

Bir yanda Güneydoğuda canını ortaya koyanlar, diğer yanda sefahat aleminde, kişiliği tam netleşmemiş, anasının baskısı altında ezilmiş bir genç...  Her ikisini aynı kefeye konulması olacak iş değildi.  Ama oldu bile, burası Türkiye...
Fatih Camisi’ndeki cenaze namazında ortalık aynı kafa yapısında, eğitimsiz zavallı bir güruh tarafından savaş meydanına dönüştürüldü.Yaşı geçkin kadınlar cami avlusunu doldurarak gelecek ünlüleri! görmek istediler. Bu arada hala aylar öncesi televizyondaki programı tartışarak kulüp tutan taraftarlar gibi birbirleri ile kavgaya tutuştular. Kısacası densizlikler birbirini izledi, bu kez cenazenin üzerine bayrağımız serildi. Neden serildi? Semra Hanım’ın oğlu savaş meydanında veya kahpe bir baskında mı ölmüştü? Hiç birisi değil; otel odasında uyuşturucudan ölmüş bir zavallı, şehit ilan ediliyor, tabutuna bayrak seriliyordu. Oysa 2983 Sayılı Türk Bayrağı Tüzüğü’nün 21. maddesinde, kimlerin cenaze törenlerinde tabutlarına Türk Bayrağı serileceği maddeler halinde belirtilmiştir. Bu maddeler arasında televizyonlarda türlü sululuklar, densizlikler yaptıktan sonra otel odalarında uyuşturucudan ölenlerin ismi geçmiyordu. Bayrak tabutun üzerine serildi ve bir kısım densiz, cıvık insan Onu şehit ilan etti... Soytarılığın böylesi hiç görülmemişti. Gerçekte cenaze namazında toplumsal bir isteri nöbeti yaşandı. İstanbul Valiliği, Türk Bayrağı Tüzüğüne muhalefetten soruşturma ve gerekli yasal işlemin başlatıldığını belirtmesi bu olaydan ötürü yaralanan şehit ailelerinin ve bu vatanın gerçek evlatlarının yüreklerine biraz olsun su serpti. Bunun yanı sıra CHP Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu tarafından yanıtlanması istemiyle haklı olarak şu soruların yanıtını istedi:

“Şehitlik mertebesine ulaşmak Anadolu topraklarında vatanını savunarak iç ve dış güçler tarafından zalimce öldürülen evlatlarımızın mı yoksa bir otel odasında uyuşturucudan ölen birinin hakkı mı? Ata Türk hangi sıfatla bu bayrağa sarılmıştır? Bu gibi programların Ata gibi daha bir çok kişiyi psikolojik açıdan bunalıma sürüklediği ve sonunda ölümlerine sebep olduğu açıktır. Bu asayiş sorunu konusunda önlem almayı düşünüyor musunuz ?”

Her fırsatta asker kızı olduğunu söyleyen, boşanıp babasından maaş alarak bir süre eski eşiyle birlikte yaşayan Semra Hanım bunu bilmiyor muydu ? Hadi O acılı idi de, etrafında kendisini ikaz eden yok muydu? Sonradan bayrağı tabuta serenin yeğeni olduğu ortaya çıktı ve hiç olmazsa şehit ailelerinden özür dilemesini bildi. Bu arada aklıma takılan bir soru var; şanlı ordumuzda erden mareşale kadar herkes askerdir ve her rütbe şereflidir. Semra Hanım neden babasının rütbesinden hiç söz etmez?

Son bir yıl içerisinde yapılan araştırmalar, istatistikler Semra Hanım ile oğlu Ata’nın yazılı ve görsel basında en çok haber yapılan konu olduğunu göstermiştir. Ayrıca televizyon programlarında da en çok izlenen yine Gelinim Olur musun programı olmuştu. Bu tür programları düzenleyenler, çok sayıda izlenmeyi ve bu arada da yeterince ilan almayı ön planda tuttuklarından toplumun sosyolojik ve toplumsal yapısını her zaman göz ardı etmişlerdir. Toplumun eğitimsiz kesiminin televizyona yansıyan evlilik programlarından olumsuz etkileneceğini hiç dikkate almamışlardır.

Kendi kendimizi irdeleyelim;

Semra Hanım ve oğlu kimdir?

Topluma ne vermişler ve ne gibi katkıları olmuştur?

Neden bir anda ilgi odağına dönmüşlerdir?

Bilimsel bir eser mi yazmışlar,araştırma mı yapmışlar? Yoksa AB’ye girme süreci içerisinde siyasi arenada Türkiye için bir ışık mı tutmuşlardır?

Bunların hiç birisi değil...

Semra Hanım Bayrampaşa’da iki oğlu ve bir kızı ile birlikte yaşayan, orta eğitimli, saldırgan davranışları olan, eşinden ayrı yaşayan bir kadın... Toplumda bir dönem öne çıkmasının nedeni de hepinizin bildiği gibi “Gelinim Olur musun?” programına yarışmacı olarak başvuruda bulunmuş ve seçilmiş. Seçilme nedeni nedir, hangi kıstas dikkate alınmıştır, o da pek bilinmiyor.

Yarışmaya katılan kızları aklınca eğitmeye çalışan, onlara eziyet eden, ağlatan bir kadın... Bir öğretmene ben de seninle aynı tahsildeyim diyecek kadar da pervasız… Söyledikleri de ipe sapa gelmez cinsinden... Böylece kaynanaların kaynanası olarak toplumun cahil kesimlerince ünlenmiş bir kadın... Televizyonda belirli bir kesim tarafından ünlendikçe her geçen gün biraz daha saldırganlaşmış..

Birkaç gün önce yitirdiği oğlunu bunalımlara sürüklemiş, televizyonda herkesin gözü önünde Ona da en ağır hakaretleri etmiş...
Kapa çeneni...
Haddini Bil...
Dişlerini dökerim..
Parmağını koparırım...
Alnının çatından vururum...
Kapıdan çıkamazsın, çıkarsan boynuzların Edirne’den görünür...

Kaynana Semra ve bugün yaşamayan oğlu Ata, gerçekte psikolojik-tıbbı bir olaydır. Ana-oğul ilişkileri, bunalımlar ve sorumsuz bir baba.. Kadir Çelik’in programına kalmak için otel masraflarım var diyerek dolar olarak para isteyen baba.... Gerçekte bu olay Tıp Fakültelerinde, sosyoloji de, psikolojik sorunlar ve tedavi yöntemleri doğrultusunda ders olarak okutulacak tipik bir vakadır. Televizyon kanalının düzenlediği Gelinim Olur musun gibi programlar böyle bir vakayı ortaya çıkarmasından ötürü yararlı olmuştur. Programa katılan diğer yarışmacılar çok mu sağlıklı ? Hayır onlar da Semra ve oğlu kadar olmasa bile yine de psikolojik sorunları gözler önüne seriyordular.

İkili ilişkilerin özgürce yaşandığı toplumun belirli kesimlerinde anaların çocuklar üzerindeki baskıları, çocuklarının ve diğer yarışmacıların çaresizlikten boyun eğmelerini anlamamak elden gelinmiyor. Bu olaylara karışanların hemen hepsinin psikolojik desteğe ihtiyacı oldukları da, o kadar açık ki...

Sabahları erken saatlerde, evini işini gücünü bırakıp, stüdyoların yollarını tutan, onlar için neredeyse saç saça baş başa kavga edecek zavallı kadınlara ne demeli? Onlar da ayrı ayrı üzerlerinde durulması gereken birer sosyal sorunu veya bunalımı sergilemiyorlar mı? Başka bir deyişle de eğitim ve aile düzeyimizin ne kadar zavallı olduğunu ortaya koymuyorlar mı?

Geçtiğimiz yıl peş peşe sergilenen programlarda her türlü rezilliklerin yaşanmasının yanı sıra yarışmacıların çoğunun ruhsal bunalımlara düştüğü açıkça izlenmişti.Yarışmayı kazanıp ev araba sahibi olduğunu sananlar vergileri ödeyemeyince kazandıkları mülklerine kavuşamamış ve bir aylık evlilikler boşanma ile sona ermişti. Bu arada televizyon ekranlarında kafasında bardak kıracak kadar bunalıma düşenler veya gösteri yapanlar olmuştu.. Bütün bu karmaşaya son noktayı da Kaynana Semra’nın kişilik bunalımı içerisindeki oğlunun ölümü koymuştur.

Kimse suçu birbirinin üzerine atmasın ve tereyağından kıl çeker gibi sıyrılmasın; Bu olayların asıl suçlusu böylesine rezil programlar düzenleyen televizyon kanalları ile onlara sayfa sayfa yer veren yazılı basındır. Böylece yazılı ve görsel basında alt yapısı olmayan, eğitimsiz bir takım canavarlar yaratıldı.Yaşamında iki yıldızlı oteli görmeyenler beş yıldızlı otellerde ağırlandı. Giyinmesini kuşanmasını orada öğrendiler. Orta öğretim görmüş bir kadına reyting uğruna bir gazetede köşe yazarlığı yaptırıldı.Bu arada bir gazetecinin de bu yüzden görevinden ayrıldığını Kadir Çelik’in programından öğrendik. Ardından televizyon ekranlarında sunuculuğa soyundu. Yılların şarkıcılarını, sinema, tiyatro oyuncularını tenkit etmeye, fiziksel görünümlerini, giyim kuşamları ile alay etmeye bile başladı. Bu arada hızını alamadı. Eski cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal’ın eşi Semra Özal’a bile sataşmaya kalktı.

Gelinim Olur musun gibi programların ortaya çıkardığı Kaynana Semra ve oğlundan önce bu tür olayların gerçek suçlusu bu tür cıvık, kişiliksiz, pespaye programları düzenleyenlerdir. Televizyonların kadın programlarında bir yığın üzücü, cinayete varan olayların yaşandığı da unutulmamalıdır.

Bizim ata sözlerimiz arasında; bir musibet bin nasihatten evladır diye bir söz vardır. Bu nedenle Semra Hanım bundan böyle ortalıkta saçma sapan sözler etmemeli, yazılı ve görsel basında onunla ilgilenmemelidir. Ne var ki bu defa “Hayaller Gerçek Oluyor” diye dokuz ay sürecek yeni bir programın yakında ekranlarda yer alacağının ilanlarını görüyoruz. Ben kendimce bu yeni programı gazeteci kimliğimle de olsa seyretmemeye kararlıyım.Yeni bir saçmalıkları seyretmeye de ne vaktim ne de zamanım var. Bu arada bazı yapmacık tavırlarına rağmen iyi bir sunucu olan Ebru Akel’in bu tür programlarda harcandığını düşünüyorum.
Gerçekten yeter artık...




erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 25 Eylül 2005 Pazar 10:05:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
reiscan IP: 85.100.153.xxx Tarih : 26.09.2005 15:22:17
düşünüyorumda bir şehit ölse idi bizim milletimiz ilgilenirmiydi. artık açık olan bşr şey var pisi pisine kendine zarar vermiş bırakın bu işleri batmanda diyarbakırda tuncelide hakkaride olan olaylara dönün. şimdi elin vatanında yatan şehitlerin ardından nutuk atın.semra hanım çok abartınız