17
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Şeyh Rüyaları, Melekler ve Köpekler...


Türkiye’de garip şeyler yaşanıyor!..

Bunların çoğunu gazetelerden, televizyon kanallarından izliyor ve hayretler içerisinde kalıyoruz. Meğer Türkiye’nin gündeminde neler de neler varmış!.. Şaşmamak elden gelmiyor. Bu arada Aziz Nesin’in aramızda olmamasına gerçekten çok üzülüyorum. Eğer üstat bugünleri yaşamış olsaydı, gördükleri, okudukları ile ilgili kim bilir neler yazardı.

Hakkari, Van, Yüksekova’da ve Şemdinli’de gelişen olaylar bugünkü yazımın konusu değil.Van 100.Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı’ın hapisteki intiharı, Van 100.Yıl Üniversitesi’nin tutuklu ve yoğun bakımdaki Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın da değil.. Türban konusunda kararların ulemadan! alınması da değil. Bu arada, Başbakan’ın Kopenhag’da Danimarka Başbakanı Rasmusse ile yapacağı ortak basın toplantısını PKK yayın organı Roj TV’den davet edilen iki muhabir yüzünden haklı olarak terk etmesi de değildir.

Bugünkü konum, şeyh rüyasının resmi yazışmalara girmesi, bununla ilgili resmi yazışmalar yapılması ve köpek olan evlere de melaikelerin girip girmeyeceği tartışmasıdır.

Pes vallahi, gerçekten de pes!..

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden emekli, “Zemin Mekaniği” dersi veren Prof. Dr. İsmail Tuncay, çoğunuzun da okuduğu gibi bir gece rüyasında Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zait Kotku’yu görmüş. Merhum Şeyh, İskender Paşa Camisi eski imamı, İskenderpaşa cemaati şeyhliğini yapmış, müritleri arasında da Necmettin Erbakan ile Turgut Özal da bulunmuş.

Mehmet Zait Kotku, bir gece ansızın (Biraz şarkı sözü gibi oldu!) rüyasına girdiği emekli öğretim üyesine ilgililere iletilmek üzere bazı emirler ve uyarılarda bulunmuş. Neden ilgililere değil de hocanın rüyasına girmiş onu da pek anlayamadım.

Mehmet Zait Kotku 13 Kasım l980 de ölmüş, devrin Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in onayı ile Süleymaniye Camisi’nin avlusuna gömülmüştü. Şeyhin ölümünden sonra yerine damadı Esat Coşan geçmiş ve Milli Görüş ile yollarını ayırmıştı.

Emekli profesörün aldığı emirler, uyarılar büyük yerden olunca durumdan görev çıkarmış ve konuyu Başbakanlığa ileterek üzerine düşeni hakkıyla yerine getirmiş. Buraya kadar her şey normal; 72 yaşındaki emekli prof. Bunca yıllık ilim yapmış kişi, hiç yanlış yapar mı, kim bilir nice yetenekli öğrenciler yetiştirmiş, onlara bugünkü görevlerini almalarında pay sahibi olmuştur. Aksini düşünmek bile abesle iştigal!..

Kara mizah ise bundan sonra başlıyor. Türkiye’nin üst düzey bürokratları bu konuda resmi yazışmalar yapıyorlar, yazıları altına anlı şanlı imzalarını atıyorlar ve şeyhin rüyasını içeren mektubu YÖK’e gönderiliyorlar. Bu arada emekli öğretim üyesinin daha önceki rüyasında aldığı başka uyarılarını da bazı kişilere ilettiğini ve ülkemize bu yönde büyük yararlar sağladığını! mektubunun giriş kısmından gazeteciler öğrenmişler. Gazeteciler Arap ülkelerine resmi ziyarette bulunan Başbakan’a bunu soruyorlar. Başbakan’da onlara en güzel yanıtı veriyor; “Beni ırgalamaz”...

Merakla bekliyoruz, resmi yazışmalara dökülen, emekli bir profesörün rüyasına giren şeyhin önerileri nasıl sonuçlanacak. Bu arada televizyon ekranlarından birisine çıkan eski İçişleri Bakanı Korkut Özal da rüyanın üzerinde durulması gibi bir takım laflar etmişti.

Geçmiş günlerde nurlu ufuklar diye bir yazı yazmıştım. Gerçekten de nurlu ufuklar çok uzaklarda değil.

Pes vallahi, gerçekten de pes...

Bu arada aklıma takıldı; yaşamım boyunca rüya ve rüya yorumları, falnameler ile hiç ilgilenmemiştim. Bu kez merak ettim rüyayı biraz araştırdım. Bilimsel olarak rüyanın düş olarak bilindiğini, uyku sırasında canlı, çarpıcı, görsel ve işitsel varsanılarla (halüsinasyon) ortaya çıkan yaşantı olduğunu öğrendim. Bunların bazıları sıradan ve gerçeğe yakın olabileceği gibi, fantezilerle yüklü, gerçeküstü rüyalara da rastlanıyormuş. Rüyalara çok eski çağlardan bu yana büyük önem verilmiş, rüyaların kökeni ve önemine ilişkin kavramlar ise yüzyıllar boyunca değişmiştir.

Eski Çağlarda rüyaları Tanrıların gönderdiğine inanılmış, rüyaların geleceğe ilişkin kehanetler, ya da hastaları iyileştirecek bilgiler içerdiği de düşünülmüştür. Eski Mısırlılar 4000 yıl önce rüya yorumlarını derlemiş, bazı din kitaplarında da rüyalara yer verilmiştir. Eski Yunanlılar rüyaların kehanet gücüne inanmışlardır. Bütün bunlar bir yana XX. yüzyılda Sigmund Freud rüyada görülen olaylar, bilinçdışı arzuların örtülü olarak dışa vurumdan başka bir şey olmadığını, uyku sırasında arzuların bastırma gücü azalınca da düşünceler serbestçe dışı vurulur demektedir. Onun yanı sıra da Alfred Adler rüyaların geçmişten çok geleceğin planlanmasına yardımcı olma işlevi üstlendiğini ileri sürer.

Şimdi emekli profesöre hak verelim mi? Vermeyelim mi? gel de çık işin içinden!..

Ya evli çiftlerin gördükleri fantazi içeren rüyalar boşanma nedeni olarak mahkemelere taşınırsa ne olacak? Yargıçların da işleri o zaman zorlaşacak...Gördünüz mü rüya deyip geçmeyin; bakın Türkiye’nin gündemine nasıl da oturdu, başımıza ne işler açtı...

Biz rüya tartışması yaparken Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyesi Prof.Dr. Orhan Çeker “Köpek beslenen eve melek girmez” sözü ile Türkiye’de bir başka tartışmaya yol açtı. Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri “Hadis kaynaklarında Peygamberimizin böyle bir ifadesi rivayet ediliyor. Ancak bununla neyin kastedildiği açık değil. İslamiyet’te köpeğin evde bulundurulmasında hiçbir sakınca yok. Köpek beslenen eve meleklerin girmeyeceği yolunda hüküm vermek çok yanlış” diyorlar. Prof. Dr. Zekeriya Beyaz da bu hadisin Peygamberden 200 yıl sonra ortaya çıktığını söylüyor. Peygamberlere vahiy getiren Cebrail’in bizim evlerde ne işi var diyor. Öte yanda Konya Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği Başkanı Ümit Börü “Bir profesörün böyle bir açıklama yapması büyük talihsizlik. Köpekler de yeryüzünde Allah’ın yarattığı güzel varlıklardır. Kimse Allah adına böyle bir hüküm verme yetkisine sahip değildir” diyerek konuya hayvan severler yönünden bakıyor.

Pakize Suda da melekler ile beraber Azrail’in de eve girmemesi güzel bir şey dedikten sonra Azrail’in köpeği görünce çekip gitmediğini, işini eve girmeden dışarıdan hallettiğini öğrenmiş. Öyle olsa sanırım eve Azrail girmesin diye herkes köpek besler.

Benim güzel Türkiye’min gündemine bakın; bunca sorun varken şeyh rüyaları, evlere köpek yüzünden kimlerin girip giremeyeceğini tartışıyor. Hepsi bir yana bu saçmalıkları ortaya atanların akademik kariyerli koskoca profesör unvanlılar olmasına şaşmamak elden gelmiyor... Bu unvanları almak öylesine kolay ve ucuz mu?

Bizans’ın son günlerinde de din adamları, Bizans’ı nasıl kurtaracaklarını düşünecekleri yerde meleklerin erkek mi dişi mi olduğunu tartışıyorlardı.

Pes vallahi, gerçekten de pes...





erdemyücel2002@hotmail.com


Yayın Tarihi : 19 Kasım 2005 Cumartesi 22:50:06


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
a IP: 85.96.233.xxx Tarih : 5.12.2006 19:13:03
cok gozel olmus