18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Siyasilerin Ayarsız Sözleri!..

Meşhur sözdür; "Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz"!..

Ne garip bizleri yönetmeye talip olanlardan öyle sözler duyuyoruz ki, şaşmamak elden gelmiyor. Türkçeyi yerinde kullanmak, vurguları yerinde yapmak bir yana, öyle sözler duyuyoruz ki söyleyecek söz bulamıyoruz… Bunları siyasi kimliğine bürünmüş olanlardan işitince şaşkınlığımız bir kat daha artıyor. Mecliste veya grup toplantılarında liderlerinin karşısında konuşamayanlar, alkışlamakla, önlerini ilikleyerek ayağa kalkanlar fırsat bulunca peş peşe inci gibi sözlerini sıralıyorlar…

Kaç defa yazdım, sayısını hatırlayamıyorum ama sırası geldi bir kez daha yineleyeyim; bizim mahallede Karadenizli bir bakkal vardı. Duvarına da şöyle bir levha asmıştı; “Önce düşün sonra konuş” diye… Gerçekten de insanoğlu önce düşünmeli, sonra konuşmalıdır. Bu kişi siyasetçi veya önemli bir bürokrat olursa sözlerine davranışlarına çok daha dikkat etmelidir.

Bu konuya değinmemin nedeni de iki milletvekili ile televizyon ekranlarındaki bazı kişilerin sözleridir. AKP’li bir milletvekili, İl Danışma Kurulu Toplantısında partisine karşı olanları “kanı bozuklar” diye nitelemiş ve sözü hemencecik gocundukları konuya kaydırıvermiş…

“Bu kanı bozuklar gizli sözleşmeler yaparak, ihanet etmişlerdir. Bu ülkenin askeriyesinden üst rütbeli bir paşa ortaya çıkıyor, bu ülkenin başbakanına hakaret ediyor.”

Bir diğer milletvekili de “kırk sene onlar bizi fişliyordu, şimdi sıra bizde, biz onları fişliyoruz” diyerek desteksiz atıvermiş!..

Bu ayarsız sözlerini orada bulunanlar zoraki de olsa alkışlayabilirler ama gündeme gelince, şu kritik günlerde partilerine ne kadar zarar verebileceğini, sıkıntıya sokabileceğini nedense düşünememişler veya akılları ermemiş!.. AKP de bu sözleri sarf edenler hakkında inceleme başlatmış… İki milletvekili disiplin kuruluna verilmiş, olasılıkla da uyarı veya kınama ile durum idare edilecek…

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bu sözlerin kendilerini bağlayacağını, parti ile ilgisi bulunmadığını belirtmiş, bu sözleri söylememesi gerektiğini, maksadını aşan sözler olduğunu açıklamıştır;

“Biz parti olarak kurulduğumuz günden beri fişlemelere karşı hep tavır koyduk. Demokratik bir ülkede kimsenin fişlenmesini doğru bulmuyorum. Kimseyi fişlemiyoruz, kimseyi fişlemeye niyetimiz yok. Kimsenin de bizi veya halkı fişlemesini de arzu etmiyoruz.”

O iki AKP’li milletvekilini suçlamak pek de doğru değil diye düşünüyorum. Belki de daha büyüklerinin söylediklerinden yola çıkmışlardır.

Bazıları çeşitli yerlerde “Şeyini şey ettiğimin şeyi”, “Çok garip bir yaratık”, “Civanım delikanlı ne hale geldi”, “Kozmik oda değil kozmetik oda”, “Tuh size”, “ O zaman tuu dedim, şimdi yuuh diyorum”,”Bağırsaklarını boşaltıyorlar”, “Kelle”, “Ha…tir” gibi sözleri yine siyasilerden duymuştuk… Aslında söylenen bu tür ayarsız sözleri çok daha uzatmak da mümkün…

Yakın tarihimiz siyasetinde de böylesine desteksiz atılan sözlere rastlanmıştır. Cavit Çağlar’ın “Yavşak”; Tansu Çiller’in “Şerefsiz onbaşı”; Erbakan’ın “Öküz”, Cem Uzan’ın “Allahsız” sözleri de siyasetimizde ne yazık ki, söylenmiştir. Dış ülkelere baktığımızda da İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’nin İngiliz Başbakanı Margaret Thacher için söylediği “Nefis bir parça” sözü bizimkilerin yanında çok hafif kalmıştır.

Demokrat Parti iktidarı yıllarında Kırşehir Milletvekili Osman Bölükbaşı’nın ezeli rakibi Adnan Menderes için söylediği küfürler bir kitabı doldurur. Onun sözlerinden de sırası gelmişken bir alıntı yapalım; “Menderes gâvur ağzıyla Kur’an okuyor”, “Koltuğunun altında haç taşıyan sahte hacı”…

Neyzen Tevfik’in 60 liralık maaşını kestiren İstanbul valisi Lütfü Kırdar’a yazdığı beyit ise unutulacak gibi değildir:

“Allah senin hamurunu necasetle yoğurmuş
Annen seni sıçarken yanlışlıkla doğurmuş”

Şair ve yazar Necip Fazıl Kısakürek’in İsmet İnönü’ye hitaben küfürlü dizeleri edebiyat ve siyaset tarihine geçmiştir. Ayrıca her mısranın baş harfleri yukarıdan aşağı okunduğunda İsmet İnönü ortaya çıkmaktadır;

İhtilal acentesi
Solun tam da ortası
Moskof’un oltası
Eli, zulüm muştası
Tek ümidi cuntası
İnkılâp avantası
Nemrut, onun atası
Ölüm yolu rotası
Namlı servet çantası
Ünlü küfür softası


erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 28 Şubat 2010 Pazar 11:42:21
Güncelleme :28 Şubat 2010 Pazar 11:47:47


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 88.236.154.xxx Tarih : 28.02.2010 23:37:46

Her önüne gelen politikacı olursa böyle  vakalar olması kaçınılmazdır. Hakaretin bile zarifi,iğnelemenin usulü erkanı vardır. Hapis cezasından kurtarıp meclise vekil diye sokulursa  başka ne beklenir ki?


C. Üstündağ IP: 85.105.190.xxx Tarih : 1.03.2010 15:37:15

Sevgili üstat, yazının içeriğini sanırım Neyzen Tevfik'in şu dizeleri  daha anlaşılabilir kılar:

"Kime sordumsa seni dogru cevap   vermediler  

...........................................................
  

Künyeni almak için partiye ettim telefon, 
 

Bizdeki kayda göre, şimdi o mebus dediler."


İkinci Cumhuriyet mi, ikinci Kurtuluş Mücadelesi mi ? IP: 88.231.83.xxx Tarih : 1.03.2010 23:45:01

-Mevcut düzenin yarattığı sağlıksız kişilerin, eczanelerden "karekod krizi" nedeniyle tedavi görecekleri ilaçlarını alamaması,

-Düyûn-ı Umumiye temsilcisi gibi saltanat başkanının 500 bin hesapları peşinde koşması

-Malta mağdurları gibi TSK mensuplarının tecrit edilmesi

-İlhan Cihaner gibi - şeriat karşıtı - hukukçuların tutuklanması

HANGİ AMAÇLAR İÇİNDİR ?


Mehmet E. IP: 84.62.53.xxx Tarih : 2.03.2010 18:27:27

"Önce düsün sonra konus" diye yazmis Karadenizli bakkal,Ne güzel de bir deyim olmus Ellerine saglik Hocam.Türk siyasetini bilmeyen kalmamistir herhalde.Bunu Türk Halkinin disinda tüm dünya bile bilmektedir.Düsünmeden konusanlar icin Allah vicdan ve adelet dagitirken bu tür insanlar neyin kuyrugundaydilar acaba.Asil konu milletvekillerinin dokunulmazlik zirhina bürünüp karsi siyasi görüslere olan dokunmalaridir.

Siyaset demek öyle bir seydir; Kral benim Padisah benim dedirtiren milletvekili dokunulmazligidir. Corum Milletvekili Ahmet Aydogmus,Ve Kahramanmaras Milletvekili olan Avni Dogan,deyilde siradan olan bir vatandas o kullandiklari kelimeleri kullansaydi acaba o vatandasin hali ne olurdu? Milletvekili Dokunulmazligi var oldugu müddetce dokunacaklardir.

Demek oluyor,ki demokrasi ve hürriyet sadece dokunulmazligi olan milletvekilleri icindir.Sayin milletvekilleride bunun bilincindeler.Sayin Basbakan Yardimcisi Bülent Arinc,in yapmis oldugu gaf niteliginde gördügü söyliyislerini ben söylemis olsaydim;Ben her birine beser seneden ceza verselerdi herhalde yüz seneyi asardi hapis cezasi.Varsin bizde halk olarak kulaklarimizi tıkıyalım, arkasindan Padisahim sen cok yasa diyelim diye haykiralalim saygilarimla.