13
Haziran
2025
Cuma
ANASAYFA

Siz mi Susturacaksınız, Ben mi Susturayım?

TBMM’de 2010 yılı bütçe görüşmeleri başladı. Türkiye ekonomisini bazıları ne kadar olumlu göstermeye çalışırlarsa çalışsın bu gidişin iyiye yönelik olmadığı açıktır. Birkaç gün öncesi Tekel işçilerinin eylemindeki çirkin görüntüler, onlara destek veren muhalefet milletvekillerinin de biber gazından nasibini alması, demiryolu işçilerinin tren seferlerini yapmaktan kaçınması veya seferleri yavaşlatması, üzerlerine polisin su sıktığı (!) itfaiyecilerin özlük hakları için yürüyüşü hayra alamet olaylar değildir. Bunlara bir de bazı yerlerde yapılan, kan dökülen provakatif eylemler, askerlerimizin şehit edilmesi de eklenince durumun ateşten gömlek olduğu açıkça görülmektedir. İçişleri Bakanının “Endişeye hiç gerek yoktur. Her şey kontrolümüz altındadır sözleri acaba kimin içini ferahlatıyor?

TBMM’de 2010 bütçe görüşmelerinde kürsüye çıkanlar yeni bütçeyi açıklamaktan, tartışmaktan çok memleketin iç olaylarına ağırlık verdiler, böyle olunca da bütçe, memleketi saran işsizlik ile ekonomi geri planda kaldı.

Bütçe görüşmelerinin ilk gününde kürsüye çıkan Deniz Baykal, belki de siyasi yaşamının en güzel konuşmalarından birini yaparak Türkiye’nin içerisine düştüğü siyasi ve ekonomik durumu tüm gerçekleriyle, ayrıntılarıyla ortaya koydu. Hazırladığı istatistik levhalarıyla da konuşmasını sağlam temellere oturttu. Meclis’te dikkatimi çeken de hükümet kanadının, Baykal’a sataşmadan dinlemesiydi.

Acaba artık gerçekleri görmeye mi başlamışlardı? Hükümeti oluşturan bakanların huzursuzluğu gözlerinden okunuyordu; bazıları dinliyor, bazıları belki de içlerinden birilerine kızıyor veya biz ne yaptık diyorlardı. Bilemeyiz… Kısacası o andaki ruhsal durumları gözlerine yansıyordu. Bu da açıkça gösteriyordu ki; Baykal doğruları söylüyordu. Hükümet kanadını oluşturan, liderlerinin sözlerinden, direktiflerinden dışarı çıkamayan milletvekilleri görüşmelerin bitiminde ne yönde oy kullanırlar bilemeyiz. Büyük olasılıkla da liderlerinin yönlendirmesine göre oy kullanacaklardır…

Türkiye’de son günlerde yaşananları, PKK’nın yarattığı gündemi Baykal dile getirirken ilginç, anlamlı ve gerçekçi sözler söyledi. İktidara yönelik olarak, “Vatandaşı bayrağı sahipsiz bir Türkiye tablosu var. Etnik temelde ayrıştırılma, bölünüp parçalanma stratejisi yürüyor. Sizi elinde silah tutan bir örgütle işbirliği içerisine sokan ne?” sorusuyla söze başladı. Ardından ortaya atılan, ancak ne olduğu tam olarak anlaşılamayan, bazı çevreleri kışkırtan açılımın ve bunun ortaya çıkardığı sancıların üzerinde durdu. Sonra da Başbakanın İsrail’e yönelik sözlerini ele alarak PKK ile bir karşılaştırma yapmaktan geri durmadı.

“Başbakan İsrail’e deprem gibi cevap veririm diyor. Deprem gibi cevabı PKK ve Kandil’e de vermesini bekliyoruz. Ortada uzlaşmacı bir anlayış var. Tokat’ta yedi şehit verdik, facia gibi bir açıklama yapıldı. Niye PKK’yı korumak istiyorsunuz? Komplo teorileriniz ne oldu?”

Gerçekten de Tokat’ta şehit edilen yedi askerimizin ardından gerçeğe uymayan bazı komplo teorileri, varsayımlar ortaya atılmaya çalışılmış, adeta bunu PKK’nın yapmadığı ima edilmek istenmişti!..

Deniz Baykal’ın konuşmasının ana hatlarını şöyle sıralayabiliriz;

Türkiye’nin sahipsiz bir ülke olarak tanımlanması…

Kürt açılımı…

Hükümet PKK’yı korumak mı istiyor?

İsrail ile Kürt karşılaştırması…

Türkiye ekonomisinin nereden nereye geldiği…

Son derece iyi hazırlanmış levhalarla yapılan istatistikî bilgiler…

Baykal konuşmasında Türkiye gerçeğini başta İstanbul olmak üzere çeşitli il ve ilçelerde gelişen terör olaylarına değinerek; “Türkiye ne haldedir, nasıl bir durumdadır dedikten” sonra sözlerini sürdürdü.

“Şiddetin saldırganlığın şehirlere indiği bir Türkiye’deyiz. Devletin aciz bıraktığı bir Türkiye, vatandaşı, bayrağı sahipsiz bir Türkiye var. Hiç şüphe yok ki Türkiye’yi buraya AKP’nin siyaseti taşımıştır… Kimse bu tabloyu dünyanın hiçbir yerinde demokratikleşmenin gereği, insan haklarının sonucu diye kabul ettiremez.”

Kürt açılımına da değinen Baykal;

“Açılımın içeriğini kimse anlatmadı, bir şey söylemedi. Ucu açık politika olmaz. Şeffaf değilsiniz” diyerek AKP’ye yüklendi. Ardından da hükümete “Niye PKK’yı korumak istiyorsunuz” sorusunu yönelttikten sonra “Tokat’taki şehitlerimizi PKK’nın yapmış olabileceğini neden içinize sindiremiyorsunuz?” diyerek bu konuda da başlangıçta kesin bir söz söyleyemeyen hükümete bu yönden de yüklendi.

Baykal günün siyasi panoramasını çizdikten sonra konuyu ekonominin düştüğü dar boğaza getirdi. Beraberinde getirdiği tablolarla durumu istatistikî yönden açıklarken geçmişten ve günümüzün diğer ülkeleri ile karşılaştırmayı son derece yerinde yaptı. Bu arada 2009 yılı bütçe açığının 10,4 milyar lira olacağı öngörülürken bu yılın sonunda gerçekleşme tahmininin 62,8 milyar olduğunu, ancak 6 kat sapma olduğunu ortaya koydu. Türkiye’nin AKP iktidarının başlangıcı olan 2002’de gelişmekte olan 149 ülke arasında hızla büyüyen 29. ülke olduğunu grafiklerin yardımıyla meclise gösterdi. Sonra da 2002–2007 arasında Türkiye’nin 100. sıraya kadar gerilediğini ortaya koydu. Ekonominin en önemli unsurlarından olan işsizlik oranı en hızla artan 5. ülke, dış borç stokunun 2009’da 2002’nin iki katı üzerinde olduğunu, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana AKP’nin iktidara geldikten sonra onlardan daha fazla borcu yedi yılda kullandığını net rakamlarla ortaya koydu. Son söz olarak da bunlardan ibret alınmasının, hiçbir rakam cambazlığı ile örtbas edilemeyecek temel gerçekler olduğunu vurgulayarak konuşmasını sona erdirdi.

Baykal’ın konuşması AKP sıralarından tepki görmedi, ancak ondan sonra kürsüye gelen Devlet Bahçeli de AKP’nin bütçe hedeflerinde yaptığı revizyonları eleştirerek bütçe yapboz tahtası değildir diye eleştirilerini sürdürdü. Eleştirilere yanıt vermek üzere kürsüye gelen Başbakan’ın konuşması CHP sıralarından atılan sözler ile zaman zaman kesildi. Bazılarına göre de bütçe görüşmelerine renk kattı!.. Zaman zaman karşılıklı sataşmalar yaşandı. Başbakan’ın sinirlenmesinden TBMM Başkanı da payını almakta gecikmedi;

“Sayın Başkan, siz mi susturacaksınız ben mi susturayım.”

Meclis Başkanı Kürt açılımı oturumunda CHP’lilerin açtığı pankartlar üzerine yine Başbakan tarafından azarlanmıştı. Oysa herkesin bildiği gibi devlet düzeninde TBMM Başkanı Cumhurbaşkanından sonra gelen ve gerektiğinde o makama vekâlet edecek kişidir. Ayrıca TBMM Başkanı Başkandan önce gelir. Onurlu bir makamdır, Başbakandan emir almamalı veya O’na sert çıkılmamalıdır…

Ne var ki, Başbakan’ın bu sözlerinin pek yadırgandığı da söylenemez. Partiler içerisinde demokrasinin tam yerleşmemiş ve tek kişinin hâkimiyeti sürdüğü ülkelerde böyle çıkışların olması olağandır. Nitekim DTP’nın kapatılmasından sonra bir AKP milletvekilinin “hak ettiler” demesi üzerine lideri tarafından fırçalandığı kulislerde söylenen ve basına yansıyanlar arasındadır. Ayrıca Dengir Mir Mehmet Fırat’ın Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü için “Söyledikleri beni ırgalamaz” dediği de bir yayın organına verdiği röportajında yer almıştı.

Sözcü Gazetesinde Mehmet Şehirli, haklı olarak soruyor; Onur mu, koltuk mu?

Bizim demokrasimizde parlamenterlere sağlanan olanaklardan ötürü batı demokrasilerinde olduğu gibi istifa müessesesi öyle kolay kolay işlemez… Kendilerini o mevkilere getirenlere bazılarının boyunları kıldan incedir…

Siz bakmayın sine-i millet sözcüklerine…

Kısacası bunlar hazım meselesidir. Hazmedersen yola devam edersin, etmezsen ne yapacağını kendisi bilir!.. Baykal’dan sonra bütçe görüşmelerinde tırmanan gerilim Meclis tutanaklarına yansımış olmalıdır. İlerideki yıllarda bu dönemi yazacak siyaset ve demokrasi tarihçilerine epey malzeme hazır bekliyor…


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 19 Aralık 2009 Cumartesi 11:07:53


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Gökhan IP: 78.175.24.xxx Tarih : 21.12.2009 18:54:01

Sayın Üstündağ,Cumhurbaşkanlığı seçimindeki hatalarını MHP tabanı artık çok yüksek sesle dile getiriyor.Zaten olası bir seçimde CHP nin oy oranı %35 in üzerinde olacaktır diye düşünüyorum.Halk arasında MHP ye oy vermiş kişilerin, Cumhurbaşkanlığı ve türban konusunda AKP ye yapılan destekten memnun olmayanların sayısı oldukça yüksek. Tabii ki bu hassas ve tehlikeli günlerden kurtulmak için en doğrusu tek parti iktidarı ama MHP de ne olursa olsun AKP den kaçan bir kısım oyları alacağı da gerçektir.


Gökhan IP: 78.175.17.xxx Tarih : 20.12.2009 18:10:16

Bütün bu olan bitenler sonucunda halen ülkede demokrasi var diyenler ya art niyetlidir ya da cahildir.ülkede uzun süredir oligarşik yönetim hüküm sürmektedir.DTP bile sine i millet e dönmekten bahsederken CHP-MHP milletvekillerinin halen mecliste oturmalarına anlam vermek mümkün değildir. Ortak karar verip tümden istifa etmelidirler.Meclis yenilenmeli ve bir CHP-MHP koalisyonu ile bu hükümet de dahil geçmiş hükümetlerin ülkeye bıraktığı enkaz süpürülmeli ve bir restorasyon sürecine girilmelidir. Bu yazdıklarım suç kapsamında ise zaten başta yazdıklarım doğrulanmış olacaktır.Sayın Yücel saygılarımla...


mehmet zeki dinç IP: 88.248.138.xxx Tarih : 22.12.2009 18:10:05

TÜMGENERAL RÜTBELİ ORGENERAL! ASKERİ HİYERARŞİDE BÖYLE ŞEYLER OLMAZ ,HER NE KADAR SİYEASETTE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ OLSADA ,SİYASİ YETKİLERDE OMUZLARDA TAŞINMADIĞINDAN BAZEN 'SUSTURACAKMISIN YOKSA BENMİ 'FALAN ŞEKLİNDE TEZAHÜR EDİYOR YETKİLER....BEN AKPARTİYE DESTEK VEREN BİR VATANDAŞ OLARAK BU VE BUNUN GİBİ DURUMLARDAN RAHATSIZ OLUYORUM .AMA BİR ÇOK İNSAN GİBİ GİT GEL LER YAŞIYORUM.BAŞBAKANIN MECLİS BAŞKANINA FIRÇASININ BİR BENZERİNİN, YARIN CUMHURBAŞKANINA DA OLMAYACAĞINI KİMSE GARANTİ EDEMEZ. TAYYİP BEY BÜYÜKSÜN.AMA FAZLA BÜYÜK.HER ŞEYE RAMEN .....MECLİS BAŞKANININ YÜZ İFADESİDE UNUTULMAYACAKLAR ARASINA ALINMALI.O ŞAHİN BAKIŞLI ,MÜSAMERE ÖĞRENCİSİ GİBİ BAKIYORDU. ONA ÜZÜLMEDİM, ÜZÜLDÜĞÜM ORGENERALİN TÜMGENERALDEN FIRÇA YEMESİYDİ.02 YE ÜZÜLDÜM YANİ.KIRMIZI 02 PLAKALI MERCEDESE...........

HEM ORTA SAHA HEM DEFANS ,ACABA KENDİ GİBİ İNSAN BULAMADIĞI İÇİNMİ BU İNSANLARLA DEVAM ETMEK ZORUNDA .HEPSİNİN KENDİNE GÖRE EKSİKLERİNİMİ TAMAMLAMAYA ÇALIŞIYOR.ÇARPMADAKİ 0(SIFIR )GİBİYİZ .OLAYx VATANDAŞ GÖRÜŞÜ=0

 'SEÇİMDEN SEÇİME BİTEN  OT GİBİYİZ.BİTTİKMİ İNEĞİN BİRİNE YEM OLURUZ.TA BİR DAHAKİ SEÇİM HASATINA KADAR SU BEKLER DURURUZ.İNEK SÜT VERİRİMİ VERMEZMİ ZAMAN GÖSTERİR...DAHA NE GİBİYİZ BİLMİYORUM.......SAYGI İLE

 


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.14.xxx Tarih : 19.12.2009 18:54:12

Değerli Hocam ellerine saglik"TBMM Meclisinde 2010 bütce görüsmelerini TRT ücüncü programindan canli olarak izledim.Basbakanimizin Meclis Baskanina Sayin baskan senmi susturacaksin yoksa ben,mi susturayim sözlerine sasirdim desem yalan olur.Cünkü zaman zaman Basbakanimiz kendi bakanlarina milletvekillerine kizarak hitap ettigi cok olmustur.

Hükümetimiz ac olan memuruna iscisine sahip cikip yardim elini uzatacagina haklari olan zam taleplerine polisi üzerlerine sürüp su ve biber gazi sıktırıp ve hatta joplattirilip üzerlerine gitmeleri cok üzücü birseydir.Memur ve isciyi susturmak icin polise görev verip şehirlerde boy gösteren terör olaylarinin üzerine böyle sert bir tepki gösterilseydi üzerine gidilseydi şimdi şehirlerde terör boy göstermezdi.

Oysa terörisler Büyük Önder Atatürk,ün Önderligiyle kurulan TBMM sinde bugün bulunmaktadir.Hükümetimizin yapmasi gereken teröristlerin Meclisten atmasi gerekirken ne yazik,ki sahiplenmektedirler.PKK Tokat,ta pusuya düsürülen ve 7 sehit verdigimiz olayda hernerdeyse bunun faile PKK degil diyecek kadar ileri gittiler.Ya PKK  üstlenmeseydi ne olacakti Allah bilirdi.

Saldirganligin siddetin dagdan inip Türk sehirlerine saldirmaya yakmaya yikmaya baslamistir.Bundan dogacak herhangi bir nefsi mudafaa olunca nefsi mudafaa yapan kimse veya kimseleri kodese koyacaksin.Dagdan inen teröristleri dogru dürüst mahkemeye cikmadan serbest birakacaksin.Adalet,ten bahsedenler Adalet bunun neresinde.

PKK nin birinci lideri belli,ikinci lideri ve yandaslari TBMM sindedir.Onlarin agzindan cikan her kelime Türkiye'yi kaosa sürüklemektedir.Türkiyenin rejimini,Türkiye'nin  bütünlügünü bölmek veya yok etmek isteyenler.Türk Halkinin zar zor ödedigi vergilerle maas almalari garip bir olay degilmi.Hem maasini alacaksin hemde Türkiye,ye savas acacaksin.

Türk Savcilarimiz Hükümetimiz bunlarin üstüne gitmesi gerekirken ceza ne ise vermeleri gerekirken PKK lilari mükafatladiriyor, istifa etmemeleri icin ödün üzerine ödün veriyor.buda kimine göre koltuk onurdan önce gelir düsündedirler.Bu böyle devam ettigi müddetce ne yazik,ki Türkiye Cumhuriyeti kaoslardan ve terörden kurtulmayacak selamlarimla.

 

 

 


C. Üstündağ IP: 85.96.237.xxx Tarih : 21.12.2009 12:48:22

Sevgili üstat, beyninize, yüreğinize ve elinize sağlık. Bütçe görüşmeleriyle ilgili çok önemli şeyleri burada özetlemişsiniz. Sayın Baykal'ın grafiklerle açıkladığı ekonomik veri ve istatistikleri, gerçekten üstünde durulması gereken noktalar. Bence ekonomik tespitleri en az siyasi tespitleri kadar doğru ve çarpıcıydı. Sanıyorum ki, güncel sorunlarla ilgili konuşması bu ekonomik tespitleri gölgede bıraktı? Cari açık ve dış borcun kartopu gibi büyüdüğü yılları mükemmel tespit etti. Anlaşıldı ki, 1950'den 2002 yılına dek yapılan borcum 2 katından fazlası son 7 yılda yapılmış. Peki bu süre içinde bir baraj mı yapıldı ya da fabrika mı açıldı? Demogoji yaparak ve siyasi tansiyonu yükselterek halkın gözünü boyuyorlar. Gökhan adlı yorumcu güzel yazmış ama tek katılmadığım nokta CHP-MHP koalisyonu öngörüsüdür. Evet, son 7 yıllık tahribat ağır ama Önümüzdeki seçim koalisyon yaratacak ise bu CHP-MHP değil; AKP-MHP koalisyonudur! Çünkü, Gül'ün Çankaya'ya çıkışında ve türban yasağının kaldırılması yönünde AKP'ye en büyük desteği MHP vermişti. Daha yenilerde MHP, katsayı konusunda gerekli katkıyı yapmaya hazırız dedi. Şimdi siz karar verin, olası koalisyon CHP-MHP hükümeti mi çıkarır ortaya, yoksa AKP-MHP koalisyonu mu?