10
Haziran
2025
Salı
ANASAYFA

Şükrü Saraçoğlu Rezaleti !..

Türkiye Süper Liginin 34 haftalık maratonunun bitimiyle mutlu sona Bursaspor ulaştı. Bursalıların, Bursaspor yönetiminin, Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam ve ekibinin, futbolcuların birbirlerine inanması, bütünleşmesiyle yeni bir Anadolu mucizesi gerçekleşti. Dünya spor camiasının da övgü ile söz ettiği Bursaspor’u bu başarısından ötürü kutlarım.

Bu yazımda, Şükrü Saraçoğlu Stadında oynanan Fenerbahçe-Trabzonspor maçından sonra çıkan olaylara değinmek istiyorum.

Fenerbahçe’nin şampiyon olabilmesi için Trabzonspor’u yeneceğine taraftarları inanmıştı. Aynı saatte oynanacak Bursaspor-Beşiktaş maçının da yeşil-beyazlılar lehine sonuçlanacağına mutlak gözle bakılıyordu. Bu bakımdan Fenerbahçe’nin Trabzon’u yenmesi şart olmuştu. Her iki takımın beraberliğinde ise Fenerbahçe şampiyonluğunu ilan edecekti. Beşiktaş sakatlıklar ve cezalı oyuncularından ötürü eksik bir kadro ile sahaya çıkmış, yılların tecrübeli kalecisi Rüştü ve kendi kalesine gol atan İbrahim Toraman’ın hatalarıyla da Bursa çok kolay bir galibiyet almıştı. Diğer tarafta sezon boyunca en iyi futbolunu ortaya koyan Fenerbahçe, sayısız gol fırsatlarından yararlanamamış, Trabzon kalecisi Onur muhteşem bir oyun çıkarmıştı. Uzatma dakikaları oynanırken her iki stattakiler cep telefonlarından Bursa ve Kadıköy’deki son durumu soruyorlardı.

İşte, ne olduysa ondan sonra oldu. Her iki maçı dönüşümlü olarak televizyondan izliyordum. Fenerbahçe ve Bursa’nın maçları yarım dakikalık bir farkla bitti; Bursa Beşiktaş’ı yenmiş, Fenerbahçe Trabzon ile 1–1 berabere kalmıştı. Böylece haftalardır merak konusu olan şampiyonluk düğümü çözülmüş, Bursa bileğinin hakkıyla şampiyon olmuş, Fenerbahçe de bir puan geriden ligi ikinci bitirmişti.

Maçın son 30 saniyesinde stadın hoparlöründen Bursaspor-Beşiktaş maçının 2–2 berabere bittiği anons edilince Fenerbahçeli futbolcular şampiyon olduklarını sandılar, kulübeden gelen geri çekilin uyarısıyla oyunu yavaşlatıp vakit kazanmak için topu kalecilerine attılar. Son düdük çalınca da yedekleriyle birlikte futbolcular sahada sevinç gösterilerine başladılar. Onlara sahaya dolan yüzlerce taraftar da katıldı. Ortam tam bir karnaval havasına dönüştü. Oysa televizyondan benim gibi maçı izleyenler Bursa’nın Beşiktaş’ı 2–1 yendiğini ve şampiyon olduğunu biliyorlardı.

Statta yapılan anons yanlıştı. Kısa bir süre sonra Bursa’nın kazanarak şampiyon olduğu ilan edildi. Bundan sonra da kızılca kıyamet koptu… FB TV’ye saldırılıp camları kırıldı, koltuklar yerlerinden sökülüp sahaya atıldı ve büyük ölçüde maddi hasar meydana geldi. Ardından olaylar stat dışına da yayıldı, bütün suçları Kadıköy’den geçmek olan günahsız insanların araçları tekmelendi. Dövülenler yaralananlar, polisle çatışanlar oldu…

Şükrü Saraçoğlu’nu dolduran insanları galeyana getiren “Şampiyon Fenerbahçe” anonsunu yaparak taraftarları yanıltanın yıllardır bu görevi yaptığı anlaşıldı. Güvenlik güçlerince halkı galeyana getirmekten suçlu görülerek gözaltına alındı, Fenerbahçe kulübü tarafından işine son verildi, çıkarıldığı mahkeme tarafından da salıverildi!...

Teknolojinin son derece geliştiği, telefonların dinlendiği, kameraların kişilerin en mahrem görüntülerinin kayda aldığı ortamda böyle bir iletişimsizliği akıl almıyor. Anonsu yapan sorumsuz kişi ise biri öyle söyledi, Beşiktaş gol attı fısıltısını duydum demesi komiklikten de öte…

Şimdi ne olacak? Koskoca bir Stadı ayağa kaldıran asıl sorumlular kimler?

Son anda şampiyonluğu kaçıran Fenerbahçeli taraftarlar yine vandalizmden örnekler sergilediler, koltukları söktüler, stadın bazı yerlerini ateşe verdiler. İtfaiye araçlarının zorla söndürdüğü yangında büyük bir facia yaşanabilirdi. Özellikle plastik tavanlara alevler ulaşmış olsa facianın boyutları çok daha korkunç olabilirdi. Futbolcular statta mahsur kaldılar, tribünde onları izleyen eşleri de çıkan olaylardan nasiplerini aldılar, içlerinde fenalaşanlar olmuş…

Taraftar denilen bazı yaratıklar (!) olayları Samandra Tesislerine kadar taşıyarak ellerindeki yumurtalarla sözüm ona gönül verdikleri (!) futbolcularını beklemişler, yönetime küfürler edilmiş, kötü tezahüratlar yapılmış ardından da “Guiza”nın kendilerine teslim edilmesini istemişler. … Osmanlı tarihindeki yeniçeri isyanlarında olduğu gibi… Aradan yüzlerce yıl geçmiş kafa değişmemiş, cehalet aynı boyutlarda kalmış, hala kelle (!) istiyorlar… Kendilerine teslim edilmesini istedikleri Guiza ise diğer yabancı futbolcularla birlikte şu anda memleketlerinde tatillerini yapıyorlar…

Saldırganlar orada bekleşirken, Güvenlik güçleri de futbolcuları polis araçlarıyla evlerine bırakmış.

Kuşkusuz, bu olaydan sonra Fenerbahçe’ye yine para ve kapatma cezası gelecektir. Ancak bu cezaların yeterli olmadığı şimdiye kadar yapılan uygulamalarda görülmüştür. Televizyon ekranlarında taşkınlıkları yapanlar günlerce gösterildi, kameralar olayları bütün boyutlarıyla belgeledi… Bunları yapan ve adı taraftara çıkmış ahmak, sorumsuz insanlar tespit edilerek yaptıkları zarar kendilerine tazmin ettirilmelidir. Taraftar denen cehaletten, eğitimsizlikten gözleri dönmüş saldırganların önüne geçmenin tek yolu da bu olmalıdır…

Süper Ligde ikinci olmak ve Şampiyonlar Ligine katılabilmek de önemlidir. Ancak çoğu kişi bunun bilincinde bile değil, ille de şampiyonluk diyorlar. Sanırım kabak yine C.Daum’un başına patlayacak, fatura ona kesilecek ve takımdaki bazı futbolcularla birlikte gönderilecek. Bu tür olaylar daha önce de Otto Bariç’in, Joachim Löw’ün, Rıdvan Dilmen’in, Zdenek Zeman’ın, Turhan Sofuoğlu’nun ve Mustafa Denizli’nin de başına gelmişti.

C.Daum’un hataları var mı? Var tabi ama tek suçlu yalnızca o muydu? Dört yıl önce Denizli’deki son maçta puan kaybeden ve şampiyonluğu Galatasaray’a kaptıran Daum 1999-2000’de B.Leverkusen’de son haftaya üç puan önde girmesine rağmen şampiyonluğu B.Münih’e vermişti.

Fenerbahçe, Trabzon maçında 13 köşe vuruşu ve 37 süt atıp yalnızca bir golle yetinirse bunda da futbolcular kadar teknik direktör de suçludur. Kısacası ille de yabancı teknik direktör diyeceğimize biraz da bizim yerlilere bakılsa belki de son maçlarda şampiyonluk böylesine kaçıp gitmezdi.

Bursaspor’un haklı tarihi başarısının yanı sıra Fenerbahçeli taraftar denilen saldırganlara da tarihi ceza gelmelidir. Fenerbahçe’ye başka, Diyarbakırspor’a başka ceza verilmemelidir…

En önemlisi de sezon başında kulüp yöneticileri “bu yıl şöyle yapacağız, böyle edeceğiz” diye beyanatlar verip taraftarlarını beklentiler içerisine sokmamalıdır. Futbol üç sonuçlu bir oyundur. Dünyanın birçok yerinde keyifle izleniyor. Sahada oynanan oyunu namus meselesine dönüştürürseniz, taraftar denilenleri beklentiler içerisine sokarsanız, böyle çirkin sonuçlara da katlanırsınız…


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 21 Mayıs 2010 Cuma 00:40:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?