18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Suriye batağından çıkabilecek miyiz?

Taktik harika!..

Din iman, dindar nesil yetiştirmenin çareleri aranırken zamlar yine bindirildi. Hiç beklenmedik bir anda doğalgaz’a %19, elektriğe %9, akaryakıta üç hafta içerisinde üçüncü kez zam geldi. Bu temel maddelere zam gelince arkası çorap söküğü gibi kaçınılmaz olur. Kimlerin umurunda olur ya da olmaz bilemem ama zamlar ilan edilir edilmez Türk Hava Yolları uçak biletlerini anında zamlandırmış.

Bizim kuşaklar zamlara alışık, başka bir deyişle şerbetlidir. Bizler “nurlu ufuklar”, “tünelin ucu göründü”, “kemerleri sıkalım” politikalarıyla yetiştik. “Cambaza bak” hikâyesinden ise oldum olası ders almadık… Büyüklerimiz iyi yaşasın, bir elleri balda, bir elleri yağda olsun biz onların yaşantısından gurur duyarız gibisinden kendimizi avuturken şimdi ufukta yeni bir tehlike belirdi.

Türkiye bir batağın içerisine çekilmek isteniyor. Tanrı korusun, o batağın içerisine bir düşürsek zamlar olur size gamlar!..

Osmanlıdan bu yana Türkiye komşularıyla iyi ilişkiler kuramadıysa da bu kez kazın ayağı hiç de öyle görünmüyor.

İsrail ile restleşmenin ardından İran ve Suriye’yi karşımıza aldık. Türkiye’yi birileri Suriye batağının içerisine çekmek istiyor.

Kısa bir süre öncesine kadar liderlerin adeta aile dostu oldukları Suriye, neden şimdi düşman ilan edildi?

Bir zamanlar Öcalan’ı barındıran, Türkiye’nin başının derdi PKK’nın yuvalandığı Suriye’yi bu yönde kınamamış, ilişkiler bozulmasın diye her türlü çabayı sarf eden hükümetler gelip geçmişti… Şimdi ne oldu da en uzun sınır komşumuzu karşımıza aldık, “ha girdik de gireceğiz” çığlıkları ortalarda dolaşıyor!..

Suriye’den, Esad’ın zulmünden ayaklananlara kapılarımızı açtık, onları başımızın tacı yapıyoruz. Önce Hatay’da ardından Kilis’te, Şanlıurfa’da çadır veya prefabrik yerleşim alanları kurulmuş. Güneydoğu illerinde daha da yenileri kurulacakmış. Esad’tan kaçan misafirlerimizin (!) rahat etmeleri için elimizden geleni yapıyoruz. Günde üç öğün sıcak aş, sağlık hizmetleri bir yana çocuklarının eğitimi için okullar bile kurulmuş. Kısacası hükümet elinden geleni yapıyor.

Komşuluk, düşene el uzatmak büyüklüktür, Türkiye’nin şanıdır diyoruz da aramızda düşünenlerimiz var mı bilmiyorum; Van depremzedeleri acaba ne haldeler? Onların yaraları sarıldı mı, yoksa iş yerlerini yeniden açabilmek için büyük borç altına mı sokuldular?

Gerçekten bilemiyoruz. Bizde meşhur bir söz vardır; “önce can, sonra canan” derler!..

Suriye’den bize iltica edenler acaba gerçek muhalifler mi, yoksa işsiz güçsüz takımı mı? Onu da tam bilebilmek biraz zor…

Yıllar öncesi aynı misafirperverliği Turgut Özal yapmış, Saddam’dan kaçanlara sınırlarımızı açıp buyur etmişti. Sonra ne oldu onların arasında birçok PKK’lı ellerini kollarını sallayarak gelmiş, yemiş içmiş barınmışlar sonra başlarımıza dert olmuşlardı…

Suriye ili ilişkilerimiz bozduk ama Türkiye’nin bundan zarar görüp görmediğini anlamak için bölgeyi iyi tanımak gerekir. Ben çok uzun yıllar önce yedek subaylığımı Suriye sınırına yakın bir yerde yapmıştım; Akçakale’ye sık sık giderdik. O zaman hayretle görmüştüm; birileri sınırı masada cetvelle çizmiş, aileler ikiyi bölünmüş, yarısı orada, yarısı burada kalmıştı.Yılın belirli günlerinde özel izinle bölünen aileler görüşebilme olanağını bulabiliyordu…

Aradan uzun yıllar geçti Antakyalı, İskenderunlu dostlar edindim. Onlar bize, biz onlara misafir olduk. Hepsi güzel, sevecen insanlar. Yalnız dostluk ilişkisiyle kalmadım; yöredeki eserlerimizi konu alan bilimsel dergilerde birkaç yazı yazdım, yerel televizyonlarının daveti üzerine arkeoloji, sanat tarihi konusunda konuşmalar yaptım.

Antakya’da misafir olduğum sürede Suriye ile ne kadar iç içe olduğumuzu, ticaret yönünden karşılıklı çıkarlarımızın olduğunu görmüştüm. Örneğin Antakya otogarında Suriye’ye giden, oradan gelen araçları, insanları görünce kendi kendime şaşırmıştım; bu ne biçim sınır diye… Kısacası her iki taraf birbirlerine ekonomik yönden bağlıydı. Oradan bize bizden oraya mallar gidip geliyordu.

Şimdi Suriye’yi karşımıza alınca ne oldu?

Bölgede ticaret sıfırlandı. Antakya’dan Suriye’ye kuru gıda taşıyan tır seferleri durdu. Türkiye’den Suriye’ye gıda ağırlıklı mal götüren sınıra kadar geliyor, oradan gelen araçlara mallarını aktarıyorlar!.. Antakya’nın pazarlarında Suriye’den gelen mallar azalmış, böyle olunca da fiyatlar adamakıllı artmış. Her iki tarafta ticari ilişkileri için gidip gelmeler kesilmiş. Bu arada Suriye’de Türk iş adamlarının yapmakta olduğu yatırımlar da durmuş. İş adamlarımızın oradaki alacakları da sanırım gitti gider…

Kısacası yöre halkının, esnafının zararı çok büyük. Türkiye, basından öğreneğimiz kadarıyla geçen yıl 1 milyar 700 milyon dolarlık ihracat yapmış, buna karşılık ithalatımız 336 milyon dolarmış. Ayrıca günübirlik ticaret için Türkiye’ye Suriyeli iş adamlarının bıraktıkları dolarlar da işin çabası. Uğranan zararı göstermek için tipik bir rakam…

Antakyalılar gelen sığınmacılardan şikâyetçiler. Bizde yoksul, iş arayanlar çok, şimdi bir de onlar geldi diye hayıflanıyorlar. Bu arada şehirde hırsızlık olaylarının arttığından da şikâyetçiler.

Batının bastırmasıyla, onların çıkarları uğruna, inşallah Suriye macerasına atılmayız. ABD’li bir yazarın dediği gibi, böylesi bir durum intihardan farksız olur. Aklıselim bölge halkı biz Ortadoğunun jandarması mıyız diyorlar…

Benim bir de merak ettiğim yöreden seçilmiş bakan ve milletvekilleri oylarını aldıkları vatandaşlarının, iş adamlarının, esnafın şikâyetlerini neden mecliste dile getirmekten çekiniyorlar?


erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 6 Nisan 2012 Cuma 00:05:32
Güncelleme :6 Nisan 2012 Cuma 00:10:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet Ersindigil IP: 84.62.12.xxx Tarih : 6.04.2012 09:48:58

Hocam ellerine beynine saglik "Türkiye, Suriye batagindan cikar mi,hic sanmiyorum.Ve de korkarim o bataklikta boguluruz. Cünkü dost kalan bir komsumuz kalmamistir.Türkiye gercekten,ABD ve AB ülkelerin bize iyi görünüyor gibi gösteriyor,ama sessiz sedasiz hancerlerini kalplerimize sapliyorlar.Dost oldugumuz komsularimizla,bizleri düsman yapmayi basardilar. Bundan cikarmiyiz cok cok zor.

Kalp bir kere kirildi mi tekrar tamir olabilmesi icin 100 yil gerekir.Simdi sirada Iran var, nükleer müzarekeleri Türkiye'de yapilacakti. Basindan ögrendigimiz kadari ile Iran Türkiye'yi dislamis. Bu da Türkiye'nin yürüttügü Suriye politikasi yüzündendir. Iran bu müzarekelerin Türkiye'de olmasi gerekir diye savunyordu simdi imkansiz diyor. Yani yavas yavas iranla doslugumuz bozuluyor, yerini düsmaliga dogru sürekleniyoruz.

Suriye ile ticaretimiz tamamen bitmis gibi görülüyor, bundan en fazla Türkiye zarar görüyor. Daha önce Israil ile olan restlesme, sanki sinsi bir sekilde dostluga dogru ilerliyor gibi görülmektedir.Tabi,ki israili korumak icin Malatyada kurulan roket kalkanlarin sayesinde. Esad zülmünden kacan ve Türkiye'ye gelen mülteciler, Felaket isaretlerini beraberlerinde Türkiye'ye getirmislerdir.

Önce can sonra canan demisler atalarimiz,ne yazik,ki bu 21 rinci asirda ne can kaldi nede canan.Bu son yapilan zamlar, Halk borclanarak öder gibi görülüyor. ünkü sirada diger zamlar takip edecegini tahmin ediyorum, issiz insanlar bunun altindan nasil kalkar, kestirmek zor degildir. Borc yigidin kamcisi derler,borclu kamciya ne denir bilmem saygilarimla.


Erdal Geyikçi-sanatcı.. IP: 88.230.25.xxx Tarih : 7.04.2012 16:08:52

Merhabalar Erdem abi.Köşenizi okuduğumda aklıma ilk gelen kelimeler'BİZİM KAPIMIZ DOST KAPISI GELENE CANIMIZ KURBAN' Türkü sözleri oldu. Bir az daha düşündü 'MÜSLÜMANIN MALI ORTAKTI' sözü geldi. Rahmetlik Turgut ÖZAL dönemlerini bilenler bilir. Siz de çok iyi biliyorsunuzdur Erdem abi. Zamanında kapılarımızı birilerine açtık. En iyi yerleri kapılarımızı açtığımız kişilere verdik. 30 Yıl önce açmaya başladığımız kapılarımız; Şimdi sonuna kadar açtık girenler girsin diye. 30 Yıl sonra kapılarımızı açtıklarımız Türkiye için hayırlımı oldu kimler nerelerde ve neler yapıyor? Bence 'kaş yaparken göz çıkarıyoz" sözü gibi oluyor. Yakında atalarımızı söyledikleri sözler dogru çıkacak gibi 'DAĞDAN GELİP BAĞDAKİNİ KOVACAKLAR"... 30 yıl ömrüm olursa aha bu yazdıklarımı birilerine çıkartıp okudacağım erdem abi. Nasrettin hocanın dedigi gibi 'EŞŞEGİNİ SAĞLAM KAZZIĞA BAĞLA DA ÇALAN ÇALSIN"....Sayğılarımla.Erdal Geyikçi-Sanatcı..