25
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Televizyon Bir Aptal Kutusu mu?

Televizyon kanallarından memnun olup olmadığımız konusunda yurt genelinde bir anket düzenlenmiş olsa sanırım çoğu kişi yayınlardan hoşlanmadıklarını dile getireceklerdir…

Türkiye’ye yıllar öncesi siyah-beyaz televizyon geldiğinde herkes bu sihirli kutunun peşine düşmüştü. Akşamları birkaç saat yayın yapan TRT’yi izleyebilmek için konu komşu televizyonu olan sayılı evlerde toplanarak o tek kanalı izlerlerdi. O yıllarda Avrupa’dan yeni dönen bir arkadaşım televizyon için “aptal kutusu” diyerek insanı esir alacak bu aletin ileride çeşitli biçimlerde kullanılacağını ve başımıza da çok işler açacağından söz etmişti. Nedense arkadaşımın sözlerine pek itibar etmemiştim. Yerinde kullanılacak televizyonun kültüre, eğitime hizmet vereceğini düşünmüştüm. Ne var ki, aradan geçen yıllar arkadaşımın ne kadar doğru söylediğini göstermişti.

Teknoloji harikası bu “aptal kutu” insanları başına topladı, yayın yapan kanalların sayısı arttıkça arttı Bugün uyduya baktığımızda adını sanını duymadığımız pek çok kanalın yayın yaptığını hayretle görürüz. Çoğunluğu hükümetin organı olarak yayın yaparken, pek azı muhalefeti destekliyor, bazıları da cemaatlerin eline düştü… Ardından sonu gelmeyen bir reklâm furyası başladı... Bitip tükenmeyen, defalarca aynı şeylerin yinelendiği reklâmların verdiği sıkıntıdan ötürü çoğu insan gibi ben de televizyon izlemekten vazgeçtim… Bakıyorum farkında olmadan reklâmların esiri olmuş ve onların sözlerini elimde olmadan ezberlemişim!.. Sanırım beyin yıkamak da buna denir… İlgiyle izlediğiniz bir programın, dizinin veya açık oturumun en canlı yerinde birden reklâmlar başlar ve konuya bağlantınız bir anda yok olup gider… Haber programlarında ise hep aynı kişileri ekranda görmek, ayrıntısına kadar kaza, cinayet ve tecavüz olaylarını görmekten de sıkılan yığınla insan var…

Televizyonları yönetenlerin, insanları aptal yerine koydukları da açık seçik görülüyor. Reyting yapmayan diziler hemen yayından kaldırılıyor. Reyting nasıl yapılıyor diye soracak olsanız; özellikle büyük şehirlerin kırsal kesimlerine konulan cihazlara göre neyin tutup neyin tutmadığı anlaşılıyormuş!...

Televizyoncu bir arkadaşa izlenebilirliği olan tarafsız açık oturum ve seviyeli filmler neden gece yarısı yayına veriliyor diye sorduğumda aldığım yanıt oldukça ilginçti; biz genelde kırsal kesimlere göre yayın yapıyoruz! Bu arada en çok reytingi de evlenme, yemek yarışması, kırsal kesim insanlarının aile sorunlarıyla ilgili kavgalar alıyormuş!.. Reyting denilen ekran canavar ortadan kaldırılmış olsa yayınlar daha seviyeli olur mu?

Garip hem de çok garip…

Televizyonlarda şimdiye kadar görülmemiş derecede bir de dizi furyası başladı. Konuları hemen hemen birbirinin eşi, gayrimeşru ilişkiler, ilişki sonucu doğan çocuklar ve kısmen de cinsel ilişkiler, tecavüzler…

Bunlara karşı çıkanlar ise bazı dizilerin ahlak erozyonu yarattığını ileri sürüyorlar!...Günlük basında aile içi ensest ilişkilerin ve tecavüz haberlerinin gözle görür ölçüde arttığı da bir gerçek…Ancak bu tür ilişkiler televizyonlardaki tecavüzlerden sonra mı arttı, yoksa şimdiye kadar vardı da basına mı yansımıyordu?

Tartışılacak, toplum bilimcilerin üzerinde durması gereken konular…

Bir süre önce Halit Ziya Uşaklığil’in “Aşk-ı memnu” dizisindeki Bihter ile Behlül’ün aşkından şikâyet ediliyordu. Oysa çoğu insan Halit Ziya’nın o eserini okumadığından romanın isminden başka bir şeyin kalmadığının farkında bile değiller. Şimdi sıra “Fatmagül’ün suçu ne” isimli dizideki tecavüz olayına gelmiş, bazıları yayından kaldırılsın diye feryat figan ediyorlar. Adana Kadınlar Platformu kadına tecavüz ve aşağılamayı açığa çıkardığını, tecavüzü desteklediğini ileri sürerek yayının kesilmesi için imza kampanyası başlatmışlar. Toplumdaki tecavüz olayları, kadının aşağılanması bu diziyle mi başladı? Kadın şimdiye kadar cinsel meta olarak görülmüyordu, tacizler, tecavüzler olmuyordu da Bihter-Behlül aşkıyla, Fatmagül’ün tecavüzüyle mi ortaya çıktı?

Televizyonlarda büyük masraflarla çekilen yakın tarihimize ışık tutan diziler de vardı. Ne garip ki, tarih bilgimiz hemen hemen sıfır olduğundan bazı kesimler o dizilerde verilen mesajları anlayamadılar. Böyle olunca da diziler tutmadı ve yayından kaldırıldı. Örneğin Kurşun Yarası, Bu Kalp Seni Unutur mu? Gibi… Bazıları da insanı aptal yerine koyarcasına yarıda kesilmişti!

Tarihini bilmeyen millet olur mu diyecek olursanız, bizde bal gibi oluyor işte… Tarihini bilmeyen toplum geçmişi anımsatan dizilerden bir şey anlamayınca izlenmiyor... Yayıncı da reklam alamadığından diziyi yayından kaldırıyor. Hepsi bu kadar basit…

Yayıncılar son çare olarak tarihi dizilerde ve filmlerde konunun içerisine abuk sabuk komediler katarak işi götürmeye çalışıyorlar… Deli Saraylı ve Osmanlı Cumhuriyeti bunlara verilecek yalnızca iki örnektir. Aslında onlarda da mesajlar veriliyor, bazı tarihi gerçekler dile getiriliyor ama kaç kişi onları özümseyebiliyor? O da madalyonun bir başka yüzü…

Simdi bir kez daha sizlere sormak istiyorum; acaba aptal kutusu denilen bu aleti yönetenler izleyenleri aptal yerine mi koyuyorlar?

erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 27 Kasım 2010 Cumartesi 13:06:05


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Erdal Geyikçi-Sanatcı IP: 78.186.14.xxx Tarih : 27.11.2010 19:34:13

Merhaba erdem yücel abi.Köşenizi okuyunca çocukluk yıllarımı hatırladım,Çocukluk yıllarımızda siyah beyaz televizyonlar vardı.Siyah beyaz döneminde,Haftada bir filim olurdu,filimide dört gözle beklerdik.şimdiki zamana bakıyorum binbir çeşit .Televizyonlarda doğru dürüs bir kaçtane dizi izliyorum erdem abi.vallaha aşklı,meşkli dizi ve filimleri fazla izlemiyorum.

Televizyonlarda yapılan kadınların proğramlarına kafam çok takılıyor isimde vermek istemiyorum,tevizyonların genelinde kadınların yaptığı kadın proğramları var.Şimdi bana Diyeceksin erdal  kadın proğramlarının ne gibi etkilsi var..

Vallaha erdem abi araştırma yapılsa kırsal kesimde yaşayan ailelerin,yoktan yere boşanmaların en büyük sebebi,televizyonlarda gördüklerini ve duyduklarını uyğulamaktan dolayı çıktığını görecekler.Kulağımla duyduklarım ve gözlerimle gördügüm örnekler var.

Zamanında düşüncesizce proğram yapan bayan proğramcılar ne konuştuklarını bilmeden ve Televizyonun karşısındaki bayanlarara yanlış örnek oldular.halende devam eden bayan proğramcılarımız var.Televizyonda filim,dizi,proğram yapanlara burdan sesleniyorum erdem abi.

Hiç Kimse proğram yapanlar gibi olamaz,yaşayamaz ve düşünemez.Kendi gibi yaşamalarını,olmaları ve düşünmelerini istercesine karşılarında izleyicilere,seyredenlere doğru dürüs örnek olmalılar erdem abi..

Vallaha yönetenlerin izleyiciler hakkında ne düşündügünü bilmiyorum..ama proğram yapanların izleyenlere karşı iyi örnek olmalılar diye düşünüyorum.

Dipnot:En azından ben kendimi aptal hissetmiyom ve iyi bir izleyici olduğumu düşünüyorum erdem abi.siyah beyaz dönemlerde belki hiçbirşey belli olmuyordu, ama renli televizyonlarda herşey görünüyor .saygılarımla.erdal geyikçi-sanatcı..


Mehmet E. IP: 84.62.14.xxx Tarih : 27.11.2010 19:23:42

Ellerine saglik Hocam"Bu güzel yazin tam bir Temel fikrasi gibi olmus. Televizyon bir aptal kutusu olup olmadigi belli degil.Ama bircok insani aptallastirdigi ortadadir ve bellidir.Insanligi öldüren sihirli bir kutudur.Eskiden misafirlige gidildigi zaman güzel sohbetler yapilirdi,Gecmis tarihlerden söz edilirdi bilen hikayeler anlatirdi hos ve güzel bir misafirpervenlik sergilenirdi.

Simdi ise misafirlik denen dogru dürüst birsey kalmamistir.Sihirli cam yüzünden,Bir yere gidildigi zaman hosbesten sonra televizyon karsisina gecilip reklam dolu haberler ve serilere baka baka sohbet etmeden gece yarisi olup,iyi aksamlar iyi geceler dileyip evin yolu tutulur.

Ayni arkadasin dedigi gibi bir aptal kutusu olup,Bir cok insani esir almis durumdadir.Ardindan sayin seyirciler simdi kisa bir reklamimiz var deyip reklamlarrrrr.O kisa denen reklamlar en az sekiz on dakika sürmektedir.Televizyon,un alt kisminda bir alt yazi gecer,Sok sok sok diye yazi gecer,Merakla o haber beklenir.Hala alt yazi,da o sok sok sok yazilar uzayip sürer gider.

Vuku bulmus bir haber olunca gene ayni,Şok şok şoklarla baslar ve ayni olayi arka arkaya bes alti kez gösterirler.Utanmadan birgün sonra haber bültenlerinde sayin seyirciler dünkü ölcümlerde kanalimiz haber bülteninde su kadar reyting,le birinci gelmistir.Su dizimizde gene reyting ölcümlerinde birinciligi elde etmistir.Ve böylelikle kendi reklamini yapmaktadir.

Baska bir kanal,da ayni seyleri söyliyor,Hangi kanal dogru söyliyor bilmek mümkün degildir.Ne yazik,ki bu sihirli cam dogru dürüst egitici bir yani yoktur.Ben kendi adima söyliyorum,Bu sihirli cam,i yönetenler kendi kanallarini izlemek icin aptal yerine koymaktadir saygilarimla.