26
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Televizyonda Skandal üstüne Skandal!..

Gerçeği söylemek gerekirse iyi bir televizyon izleyicisi olmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Çoğu televizyonun abuk sabuk programlarını izlemek, kendilerini bilgili sanıp da cehaletini ortaya koyanların, geçmişini bir kalemde silerek, çıkarları doğrultusunda yandaşlığa soyunanların katıldığı açık oturumları izlemek bana zaman kaybından başka bir şey kazandırmıyor. Belirli bir iki kanalın haber programlarını ve aklı başında, konusunun gerçek uzmanı olanları izlemek bana yetiyor. Kuşkusuz futbol maçları da bu sözlerimin dışında kalıyor.

Birkaç gün öncesi, yazılarımı yazdıktan sonra doğru dürüst, aklı başında bir açık oturum ararken karşıma Cumhuriyet Gazetesinde yazılarını beğenerek okuduğum, konuk olduğu bazı programlarını izlediğim Şükran Soner ile bir zamanlar aynı gazetede birlikte yazdığımız eski milletvekillerinden Nazif Okumuş’u görünce onları izlemek istedim. Karşılarında ise hiç tanımadığım, televizyonlarda rastlamadığım bir adam ile sıkma başlı bir hanım vardı. Meğer sıkma başlı olan benim hiç okumadığım gazetelerden birinin köşe yazarı Hilal Kaplan ile değişim süreci geçiren Akşam Gazetesinin yeni atanan Genel Yayın Müdürüymüş…

Televizyonlarda artık sıkça görünen objektif olmaktan sürekli kaçınan, yeni gazeteci imajı ortaya koyan çoğu gazetecilerin kopyası gibi konuştukça beni sinirlendiriyordu. Adam bir gazetenin yönetmeni değil sanki iktidar partisinin borazanı gibi konuşuyordu. Belki de haklıydı; geçim dünyası…

Günümüzde gazeteciliğin ayaklar altında süründüğü, gerçek gazetecilerin kovulduğu ortamda bundan böyle gazeteci diye ortaya sürülenlerden başka ne beklenebilirdi?

Hadi onu geçtik, sıkma başlı köşe yazarı okullardan kaldırılan andımız konusunda parlak görüşünü (!) cehalet örneği olarak savunuyordu. Meğer Atatürk düşmanıymış… Çocuğunu da öyle yetiştiriyormuş!

Sonra da kalkıp sözü 1946 seçimlerine getirerek o seçimin nasıl kazanıldığın müstehzi bir şekilde söylemeye kalkmaz mı?

Hey gidi dünya hey; Ülke kimlere kaldı, hangi kafadaki insanlar köşe yazarı olmuş da ulu orta Atamıza olan kinini öfkesini utanmadan söylüyor. Zavallı köşe yazarı ama ne Osmanlının çöküşünden ne cumhuriyetin kuruluşundan ve ne de bu bugünlere gelişimizde büyük payı olan Atatürk’ten haberi yok. Anlaşılan o konuda ne kitap karıştırmış ne okumuş ve ne de düşünmüş… II. Dünya Savaşı bitimindeki dünyanın yeniden şekillenmesinden, iki büyük devin ortaya çıkışından, Türkiye’nin çok partili demokrasiye girişinden eskilerin deyişiyle bî haber!...

Şükran Soner’e ve Nazif Okumuş’a da hakkım olmayarak biraz olsun içerledim. Sizler ne kadar konuya açıklık getirmeye çalışsanız da karşınızdakilerin bilgisizliği tavan yapmış… Ne söyleseniz anlayamıyorlar veya konumları gereği anlamak istemiyorlar. O zaman sizlerin ne işi var böyle programlarda ve bunları ne diye muhatap alıp konuşuyorsunuz?

Sonra da en doğrusunu yaptım ve daha fazla sinirlenmemek televizyonu kapattım…

Televizyonda bir başka olay yazılarını, kitaplarını severek okuduğum Yılmaz Özdil’in başına geldi. Şimdiye kadar yazdıklarını hiçe sayarcasına kullandığı bir sözcük ile bütün yaptıklarını unutturarak belirli bir kesimin tepkisini çekmeyi başardı. Bu konuyu en güzel biçimde köşe yazarı dostum Baki Karakol gündeme getirdiğinden, noktasına virgülüne kadar katıldığım yazısını okumadıysanız okumanızı, okuduysanız bir kez daha okumanızı istiyorum. Bana yazacak bir şey bırakmamış Baki Karakol dostumuz.

Yılmaz Özdil her ne kadar “Kaç para aldın RTE’den” başlıklı yazısı ile günah çıkarmaya çalışıyorsa da macun bir kere tüpten çıkmış, yeniden içerisine sokabilmek olanaksız…

Anlaşılan geçim derdi veya başına bir şey gelmesinden korkmak, gazeteden kovulmak demek böyle bir şey!.. Korku dağları bekler demişler. Kim demişse doğru demiş.

Son günlerin ekran kurbanlarından birisi de genç bir hanım sunucu… “Veliaht” isimli yarışmayı sunan Gözde Kansu’nun kıyafetini AKP Genel Başkanı Hüseyin Çelik beğenmemiş; “Öyle bir kıyafet giymiş ki, böyle bir şey olmaz” diye eleştirir eleştirmez ATV Televizyonunun yönetici Gözde’yi kapı dışına koyuvermiş!..

Ben nasıl televizyon kanallarında her saat bazılarını görüp kanal değiştiriyorsam O da Gözde’nin kıyafetini beğenmiyorsa seyretmeseydi. Böyle bir çıkışa ne gerek vardı diye kendimce düşündüm.

Türkiye’de kadın olmak kolay değil; zordan da öte…

Hani herkes giyiminde, düşüncesinde özgürdü?

Kimse kimseye baskı yapmayacaktı?

Köşe yazarı (!) Hilal Kaplan’ın Atatürk düşmanlığına özgür irade (!) diye sesini çıkarmayanlar neden Gözde’yi kurban seçti…

Bence birileri malı götürürken insanın ekmeğiyle oynamak doğru değildir, yanlıştır, gün gelir devran değişir bunun hesabı sorulur.

Merak ediyorum; ekranda performansı iyi değildi diyen televizyon yöneticisi Çelik’in sözleri olmasıydı Gözde’nin işine son verir miydi? Kaldı ki, o programlar canlı değilmiş ve önceden çekilmiş. Performansı iyi değilse, dekoltesi fazlaysa neden yayına verildi diye insana sormazlar mı?

Yazımı noktalamadan önce bir de Muhteşem Süleyman dizisine değinmek isterim. Yayına ilk başladığı günlerde padişahlar içki içiyor, haremde kadınlar açık saçık dolaşıyor, öpüşüyor, sevişiyorlar diye feryat figan edenler acaba son bölümü izlediler mi?

Tepkilerini (!) dile getirdiler mi?

Tarihe Sarhoş Selim diye geçen Sultan II. Selim, Nurbanu Sultan ile yarı çıplak sevişiyor, içkisini içiyor, halk da ona ayyaş diye bağırıyor.

Anlaşılan bazılarının iki ayyaş diye ortaya attığı ayyaşlara, televizyon kanalı bir de Osmanlı ayyaşını eklemiş… Bu arada Hürrem Sultan da aracılık yaparak Kanuni’ye çocuk doğurmasının önlemini alarak gecelik cariye gönderiyor!..

Bakalım günümüzün Osmanlı hayranları şimdi neler yapacaklar? Merak ediyorum, gerçekten çok merak ediyorum…

erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 12 Ekim 2013 Cumartesi 21:40:42
Güncelleme :15 Ekim 2013 Salı 10:54:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
erdem yücel IP: 88.244.92.xxx Tarih : 14.10.2013 11:24:03

Sayın Yaşar Ertaş,

llginize bize yazdığınız yorumlar için çok teşekkür ederim. Bizde sizin bayramanızı en içten dileklerimle kutlarım. Saygılarımla


yasar ertas IP: 5.61.150.xxx Tarih : 14.10.2013 11:16:06

Sayin yücel sizin ve tüm kent habercilerin ayrica tüm yorumcularin bayrami mübarek olsun saygilarimla