16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Tesettürlü Tesettürsüz Mayolar!..


Yanılmıyorsam üç yıl önceki köşe yazılarımdan birisinde toplumdaki bazı çelişkilere değinirken plajlarda ortaya çıkan acayip bir deniz giysisi olan tesettürlü mayolardan söz etmiştim. Bu yazı sitemizde bir yorum patlaması yapmıştı. Hakaretli, beni dine davet eden ve hidayete ermemden söz eden yorumlar birbirini izlemişti. Garip olan o günden bu güne gelen, aynı yazı ile ilgili yorumların ardı arkası kesilmedi. Kuşkusuz, bunların hakaret içermeyen ve küfürlü olmayanlar sütunun altında yer aldı ise de çoğu de silinip atıldı. Bu arada bazı hanımlar da bizim tesettürlü mayolarımızı diline dolayacağına biraz da bikinilerden, tangalardan söz et diye akıl veriyorlardı. Doğrusu onların bu dileklerini haklı buldum, bu nedenle de bikinilerden söz etmeden önce biraz da mayonun tarihi sürecine değineceğim. Siz de kabul edersiniz ki, bir yazı yazacaksanız onu temeline oturtmakta yarar vardır.

Antik Çağlarda, özellikle eski Yunanlı kadınlar toya denilen dikişsiz uzun ve beyaz çarşafa benzer giysiler içerisinde suya girerlerdi. Nitekim Sicilya’da Piazza Armernia’da bu tür giysiler içerisinde kadınları resmeden mozaikler bulunmuştur. Eski Yunandan sonra Roma döneminde bu tür ilkel mayo diyebileceğimiz giysiler ortadan kalkmıştır.

İnsanların denize veya havuza girerken giydikleri giysiye öncelikle mayo ismi verilmiştir. Mayolar ilk kez XIX. yüzyılda deniz kıyılarında yaşayanlar veya o bölgelere tatil yapmak amacıyla gidenler tarafından kullanılmaya başlamıştır. Kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla ilk yapılan mayolar biraz insan bedeninin büyük bir bölümünü örtüyordu. Kadınlar uzun bir don, siyah çorap ve kısa kollu veya etekli giysi şeklinde mayolar giyerlerdi. Bu dönemlerin ardından de tek parça bluz ve pantolondan oluşan “Princess” kesimi denilen deniz giysileri moda olmuştur. Erkekler ise ayak bileklerine kadar uzanan, çoğunlukla koyu renkli, tek parçalı kolsuz veya tek omuzdan askılı mayolar giyerlerdi.

XIX. yüzyılın ilk yarısının sonlarına doğru daha çok tedavi amaçlı denize girme yerleri gündeme gelmiştir. 1840 yılından sonra bu tür mekânlar bir bakıma eğlence yerlerine dönüşmüştür. Bu dönemlerde erkekler yalnızca şort veya don biçiminde mayolar giymeye başlamışlardı. 1920’li yıllarda kadınların önlük şeklinde etek ve onları tamamlayan çoraplı mayolar da ortaya çıkmıştır. Bununla beraber diz üzerinden bacakların üst kısmı açıkta kalıyordu. Kadın mayolarında ilk devrimi ABD’li yüzücü Annette Keller yapmış, bol ve tek parçalı mayolar kısa zamanda toplum tarafından benimsenmiştir. Bunun ardından da Fransa’da bedene yapışan tek parçalı kadın mayoları ortaya çıkmıştır. Mayolardaki gelişim artmış ve XX. yüzyılın ortalarında iki parçalı kadın mayoları ön plana geçmiştir. Bunu izleyen yıllarda da ise mayolarda çeşitlilik başlamıştır. Bunun öncülüğünü de bikini denilen mayolar yapmıştır. Bikini, Büyük Okyanus’un kuzeyinde küçük bir mercan adasıdır. II. Dünya Savaşından sonra ABD bu ada da yaşayan ve sayıları iki yüzü bulan insanları göçe zorlamış ve burada Hidrojen bombası denemeleri yapmıştır. Yapılan deneylerden sonra da ada üzerinde doğal yaşam uzun süre eski haline gelememiştir. Paris’teki moda tasarımcısı Louis Reard kadınlar için bu kez iki parçalı bir mayo tasarımı yapmıştı. Ne var ki bu iki parçalı ve Bikini ismi verilen mayoyu uzun süre kadınlar giymeye cesaret edememiştir.

Bikini mayolara ilk tepkiler batıdan gelmiştir. Özellikle Portekiz, İtalya ve İspanya gibi Katoliklerin ağır bastığı ülkelerden bazılarında güzellik yarışmalarında bikini giyilmesi engellenmiştir. Onun yanı sıra Hollywood’da sinema filmlerinde bikinili görüntülere yer verilmemesini savunanlar olmuştur. Bunun ardından yanılmıyorsam 1950’li yılların başlarında bikini bazı ülkelerde yasaklanmış ve yerini yeniden tek parçalı mayolara bırakmıştır. Ne var ki, Brigitte Bardot’un sinemada büyük ün yapan “Tanrı Kadını Yarattı” filminde bikinili görünmesi bir anda bikini mayoları ön plana çıkarmıştır. Bundan böyle bikini mayolar toplum tarafından kabul edilmiş ve aşırı tutucu bazı çevreler dışında hiçbir tepki ile karşılaşmamıştır.

Bikini’nin Türkiye’de dâhil olmak üzere, tüm dünyada yaygınlaşmasından sonra onunla birlikte tanga mayolarda kullanılmaya başlamıştır. Tanga aslında Tanzanya’da bir liman kentidir. Bunun dışında bir sözcük anlamı yoktur. Bikini’den daha cüretkâr olan bu tip mayolara neden bu isim verilmiştir bilemiyorum. Cüretkâr moda tasarımcısı Rudi Gernrich üstsüz bir model olan monokiniyi 1960’larda ortaya koymuş ve bu model de kadınlar arasında revaç bulmuştur.

Bikini, monokini ve tanga tipi mayolar giymek belki de bazı kadınların tatillerde ve özellikle lüks otellerin plaj ve havuzlarında özgürce davranma duygusundan kaynaklanmıştır. Başka bir deyişle de yasak çiğneyicilik ve baskıya tepkiyi dile getirmiştir. Kuşkusuz, bu baskıya çoğu kez tesettürlü hanımların da değişik şekillerde tepkiler ortaya koyduğu görülmüştür.1990’lı yıllarda kısa bir süre görev yaptığım Kayseri’deki bazı mağazalarda bikini şeklindeki mayo ve iç çamaşırlarının vitrinlerde yer aldığını görmüş ve mağaza sahibine tutucu olan bu şehirde bunların satışının olup olmadığını sormuştum. Mağaza sahibi de Kayserili hanımlar bu mayoları Kayseri dışında giydiklerinden satışlarımız oluyor demişti. Aynı şekilde bazı Arap ve İranlıların Türkiye’nin pek çok tatil yerlerinde özgürce davrandıkları gibi...

Türkiye’de tutucu kesimlerin çağdaş ve sosyal yaşamı çeşitli acayip giysilerle altını oymaya çalışmaları deniz giysilerine de sıçramış, bunun sonucu olarak haşema denilen XIX.yüzyıl mayolarına rahmet okutacak biçimde mayolar ortaya çıkmıştır. Kuşkusuz, çağdaş yaşama tepki niteliğinde olan haşemalar âdete bir eşofman görüntüsünde olup yalnızca yüz, eller ve ayak bilekleri açıkta bırakılmıştır. Ancak, sudan çıktıktan sonra vücuda olduğu gibi yapıştığından son derece çirkin görüntüler ortaya koyan bu tür deniz giysilerine son dönemlerde turizmin yoğun olduğu yerlerde sıkça rastlanmaktadır. Özellikle yabancı turistlerin hayretle seyrettiği haşemaları giyenler ilk anda yadırgayanlar olursa da sonra alışırlar demektedirler. Böylece günlük giysilerle denize giren kadınların suyun vücuda yapıştırması sonucu vücut hatlarının ortaya çıkmasını önlemek amacıyla giydikleri haşemalar yeni bir moda olarak toplumun bazı kesimine sunulmaya çalışılmıştır.

Günümüzde bazı radikaller dışında monokini ve tangalar nasıl rağbet görmüyorsa, bazı haşemalı kadınlarımız ise çağdaşlaşmadan uzaklaşıp, koyu bir taassubun içerisinde kaybolacaklardır.

Bakalım, aklıselim ne zaman ön plana geçecek...

erdem@kenthaber.com

Yayın Tarihi : 19 Ağustos 2007 Pazar 10:36:45


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 88.224.196.xxx Tarih : 22.08.2007 21:01:55
SEVGİLİ ÜSTADIM. HAŞEMA LAİKLERE VERİLMİŞ EN GÜZEL MÜJDEDİR. NEDEN Mİ ? AÇIKÇASI, BUNLAR; DİNCİDİR, MUHAFAZAKARDIR DEDİĞİMİZ VE ÖTEKİLEŞTİRDİĞİMİZ KESİM, EVRİM TRENİNE BİNMİŞ GÖRÜNÜYOR. ŞAŞIRDINIZ DEĞİL Mİ ? 1980 Lİ YILLARDAN SONRA İKİ TEMEL DEĞİŞİKLİK GÖZE ÇARPAR. 1. SAĞIN ENTİLİJANSYASI, YANİ AĞZI LAF YAPAN VE BİLGİLİ AYDINLARI OLUŞMUŞTUR.(HER NE KADAR BİZ SOLCULAR AYDIN OLMAYI KENDİ TEKELİMİZDE SAYSAK DA !)2.DİN İLE İLİŞKİLENDİRDİĞİMİZ, YA DA MUHAFAZAKAR KESİM DEDİĞİMİZ GRUPLARDA SERMAYE BİRİKİMİ OLUŞMUŞTUR. BU SERMAYE BİRİKİMİNİ DE İKİNCİ MÜJDE SAYABİLİRİZ. NEREDE PARA VARSA ORADA DEĞİŞİM BAŞLAR. KAPİTAL SAHİBİ OLANLAR, EŞYANIN TABİATI GEREĞİ; BU BİRİKİMİN DAYATTIĞI İLİŞKİLERİ YAŞAMAK İSTERLER, YA DA ZORUNLU OALRAK YAŞARLAR. HAŞEMA; PARA BİZDE, SERVET BİZDE VE DAHİ DENİZLER TÜM ÜLKEMİZDE DİYEN VE BİZ NEDEN FAYDALANMAYALIM TEZİNİ ORTAYA KOYANLARIN GELİŞTİRDİĞİ BİR ÇÖZÜMDÜR. HİÇ ŞÜPHENİZ OLMASIN Kİ HAŞEMALI ANNELERİN KIZLARI; MİLLETİN TEBESÜMLE İZLEDİĞİ EBEVENLERİNİN DURUMUNA DÜŞMEMEK İÇİN MAYO İLE DENİZE GİRECEKLERDİR. MAYO İLE DENİZE GİRENLERİN ÇOCUKLARI İSE, RAHATLIKLA BİKİNİYİ TERCİH EDECEKLERDİR. İŞTE EVRİM BUDUR. BEN BİZİM PARANOYAK AYDINLARIMIZA GÜLÜYORUM. ÇOĞU MARKSİST TEORİYİ "BİLMELERİNE" RAĞMEN TAHLİL DE GÜÇLÜK ÇEKİYORLAR. DÜŞÜNÜN BİR KERE HEŞEMA HİÇ OLMASAYDI, BİZ, ORTAK ZEMİNİ OLMAYAN (BU ÖRNEKTE DENİZ, GÜNEŞ VE KUM) İKİ FRKLI VE ÖTEKİ GRUP İDİK. AMA ŞİMDİ İŞ FARKLI. İP İNCE HAŞEMALARIN, KADIN VÜCÜDÜNA YAPIŞTIĞINDA YARATTIĞI ŞUHLUK İLE BİKİNİ VE HATTA TANGANIN YARATTIĞI ÇEKİCİLİĞİ YA DA ÖTEKİLERİN DEYİMİ İLE MAHREMLİĞİ TARTIŞABİLECEĞİMİZ ORTAK BİR ZEMİN OLUŞTU. SİZCE BU MÜJDE DEĞİL Mİ ? SEVGİLİ ÜSTADIM; DİYELİM Kİ SOSYAL DEMOKRAT BİR AYDIN AMA CEBİNDE PARA YOK. ÖTEKİ DE KUYUMCU ABDULREZZAK EFENDİ. SAĞCI VE DİNDAR. BİRİNCİSİ PARASIZLIKTAN AVRUPAYI ANCAK TV DEN İZLEYEBİLİYOR. İKİNCİSİ İSE ÇOLUK ÇOCUK SENEDE İKİ KEZ AVRUPAYI DOLAŞIYOR. DİNDAR OLDUĞU İÇİN DE MEYHANE, KUMARHANE YERİNE, MÜZELERİ VE TURİSTİK YERLERİ GEZİYORLAR. ŞİMDİ BUNLARDAN HANGİSİNİN ÇOCUKLARI GÖRGÜLÜ VE BİLGİ BİRİKİMLİ OLACAK ? EĞER MARKSİZMİ BİR PARÇA OLSUN BİLİYORSAK, ŞUNU TEKRAR HATIRLAMAMIZDA YARAR VAR: "KİŞİNİN BİLİNCİNİ; İÇİNDE BULUNDUĞU OBJEKTİF(NESNEL) KOŞULLAR BELİRLER." ŞİMDİ DENİZ ORADA BİZ BURADA. BU OLMAZ. ÇOK YAKINDA FETVALAR ÇIKAR. "ASIL OLAN GÜNEŞTEN YARARLANMA VE SAĞLIKTIR. NE YAPIP YAPIN BUNA ÖNCELİK VERİN" DİYE. İŞTE O ZAMAN NE GİYİDİĞİMİZİN HİÇ BİR ÖNEMİ KALMAZ. BU DURUMDA; JET SKİ ÜZERİNDE HER KESİMDEN İNSANLA VE İNSANLARLA KARŞILAŞABİLİRİZ. SAYGILARIMLA. K. Mükremin BARUT 21 AĞUSTOS 2007 ANKARA

erdal geyikçi(köçek)...! IP: 88.231.77.xxx Tarih : 19.08.2007 13:35:55
merhaba erdem yücel abi.köşeniz bana insanlığın,ilk dünyaya gelenleri(ADEM BABAMIZI VE HAVVA ANAMIZI)hatırlattı.açıkcası fazlada yorum yapmakistemiyorum.ANTALYADA(ANSANDA)bir agaç altında çay içerken tanıştığım,dalından kopmuş bir yaprak misali(NAİM TUNCALI)abimden aldığım şiirden iki dörtlük yazmak istiyorum.(ONSEKİZBİN ALİM SIRRI ÇÖZEMEZ.KURDUĞU DÜZENİ KİMSE BOZAMAZ.BİNBİR TABİB GELSE ÇARE OLAMAZ.DERDİNE DERMANI KENDİNDE ARA.NİCE CANLAR GELDİ GEÇTİ BURADAN.ÖZÜNÜ VERMİŞTİ YÜCE YARADAN.HAKKI TANIMAYANI ÇIKAR ARADAN.GERÇEGİ ARARSAN KENDİNDE ARA.HZ:MEVLANA,nın bir sözüylede yorumuma son veriyorum,ERDEM YÜCEL ABİ,(NE OLURSAN OL YİNE GEL VE YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN,YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL)..!saygılarımla.erdal geyikçi(köçek)...!