22
Mayıs
2024
Çarşamba
ANASAYFA

Türkiye Malezya'ya Benziyor mu?


“Malezya’yı ne Kadar Tanıyoruz” isimli köşe yazımda bu ülkenin tanımını yapmış, Türkiye ile benzetilmek istenen detayları ise bu yazıma bırakmıştım.

Güncel, yazılı ve görsel basınımıza bakıyorum, yazarların hepsi birer Malezya uzmanı kesilmişler. Hemen her gün objektif veya bağlı oldukları kuruluşların hoşuna gidecek yazılar, televizyon ekranlarında kesilen ahkamlar birbirini izliyor... Kısacası dönekler, yalakalar, her devrin adamları iş başındalar.

Bende elimden geldiğince, akıl ve bilimin ışığı altında bu kervana katılacağım.

Türkiye ile Malezya arasında siyasal yönden benzerlik var mı?

Türkiye Malezya olur mu?

Türkiye’nin Malezya’ya ne zaman yakınlaştığını hiç düşündünüz mü?

Necmeddin Erbakan’ın Başbakanlığı sırasında yaptığı ilk yurt dışı gezisi, yanılmıyorsam İran, Pakistan ve Malezya idi.. O zaman kendince cin fikirli Erbakan’ın Malezya’daki çifte standartlı hukuk uygulanması dikkatini çekmişti. Daha doğrusu şeriat hukukunun Müslümanlara uygulanmaya başlanmasından ötürü bu ülkeye yakınlık duymalarını sağlamıştı. Belki de bu durumun ortam elverdiğinde Türkiye’de de uygulanacağını düşünmüşlerdi. Ne var ki, Erbakan bu düşüncelerini uygulayamamış, bir muhtıra ile başbakanlığa veda etmişti.

Malezya’nın ılımlı bir İslam’ın kalesi olduğu söyleniyor...

Reha Muhtar’a göre de bazılarının kafaları Malezyalaşmış...

Siyasi yönden Malezya’da dört başı mamur bir yönetim sistemi bulunmamaktadır. Yönetim düzenine ne laik ve de şeriat yönetimi denilebilir. Bununla beraber şeriatın ağırlığını hissettiren uygulamalar memleketin belirli yörelerinde karşılaşıldığı da açıkça görülüyor.

Malezya’daki Müslüman toplum herhangi bir suçu işlediklerinde şeriat mahkemelerinde, Müslüman olmayanlar ise özel statülü mahkemelerde yargılanıyorlar.

Malezya’nın şeriatla yönetilen eyaletlerinde Ramazan ayında oruç tutmak zorunlu hale getirilmiş. Nitekim PAS yönetimi oruç tutmayan kişileri tutukluyor, iftar saati öncesi yemek yenilecek mekanlar kapalı tutuluyor, aksini yapanlara para veya kapatma cezası veriliyor.Ayrıca PAS kontrolündeki eyaletlerde turistlerin bile bikini ile denize girmeleri yasaklanmış. Malezya’nın diğer eyaletlerinde de bu yasak etkili olmaktadır.

Malezyalı kadınlar başlarını kapatmak zorundalar. Müslüman olmayan kadınlar, Müslüman geleneğine uygun! giysiler giymek zorundalar. Bununla beraber birbirine yakın, aralarında birkaç km. uzaklıktaki eyaletlerde yaşayan kadınlar, onlarla taban tabana zıt, çağdaş giysiler içerisindeler. Bir taraf tesettür, diğer tarafta da Avrupai çağdaş görünüm sergileniyor.

Müslüman kadınların PAS yönetimindeki eyaletlerde çağdaş giysileri giymeleri yasaklanmış. Böyle giyinenler ahlak dışı giysilerinden ötürü tutuklanıyor. Bundan yabancılar da zaman zaman nasibini alıyor. Örneğin Malezya’da konser veren “Pussycat Dolls” grubunun şarkıcıları giysilerinden ötürü cezalandırılmışlar. Onların ardından ülkeye gelen gruplar bu konuda uyarılıyor.

Malezya’da Malay ırkından gelenlerin hepsi Müslüman sayılıyor. Müslüman biriyle evlenenin din değiştirerek şeriata uymak zorunluluğu getirilmiş. Müslüman olmayanların kendi ibadethanelerini bulabilmeleri veya yeniden yaptırmaları çok zordur.

Şeriat Mahkemelerinin kararını değiştirmek hemen hemen imkansız gibidir. Malezya Federal Mahkemesinin ise böyle bir yetkisi bulunmamaktadır.

Türkiye Malezya olur mu sorusuna gelince... Türkiye’de Malezya’da yaşanan ne yönetim şekli ve ne de uygulamalar vardır. Bununla beraber hiçbir zaman rehavet uykusuna da yatılmamalıdır.

Kurtuluş Savaşının devamı boyunca ve hemen ardından Atatürk, asıl savaşın cehaletle olacağını açıkça vurgulamıştır. Kendilerine çıkar sağlamak isteyen, bir takım cahil din adamları ve çıkarcılar halkın dini inançları ile oynayarak onların cahil kalmalarını ön planda tutmuşlardır. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyetinde öncellikle cehaletle savaş başlatılmış, bunun içinde Köy Enstitüleri ile Halk Evleri açılmıştır. Ne yazık ki, halkı cehaletten kurtaran bu kurumlar Demokrat Parti’nin iktidara gelmesinin hemen ardından, 1950’den sonra kapatılmış... Bundan sonra da meydan halkın dini inançlarını kullanan çıkarcılara, fırsatçılara ve döneklere kalmıştır. Kuşkusuz, bunda dış mihrakların da büyük payı olmuştur. Lozan’da elde edemediklerini bu yolla sağlamaya çalışmışlardır. 1960’dan sonra tezgahlanan sağ-sol çatışmalarına karşılık, 1980’den sonra solun sindirilmesi ve karşılarına tarikatların ve şeyh efendilerin çıkarılmasından ötürü toplumun bazı kesimleri dini bir taassubun pençesine düşmüştür. Toplumun belirli bir kesimi sözde din adamı kisvesi altında çıkarcı din tüccarlarının telkinleri ile baş başa bırakılmıştır. Sokaklarda gördüğümüz acayip, çağ dışı giysiler içerisinde kadın ve erkek tiplemeleri de bunun kaçınılmaz sonucudur.

Türkiye’nin Malezya’ya benzemesi siyasi yönden olası bir durum değildir. Atatürk devrimlerine, demokrasiye, cumhuriyete ve özgürlüğe inanmış büyük ve aydın bir kesim bu ülkede yaşamaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye’de güvenilir kurumlar, zinde güçler de dimdik ayakta, olup biteni hassasiyetle izlemektedir. Ne var ki, bundan korkanlar veya korkmayanlar da bu ülkede yaşamaktadır.

Bir zamanlar toplumumuzda İran öcü olarak gösterilmişti. Tıpkı daha önceki yıllarda komünizmin gösterildiği gibi ...

Malezya ile Türkiye arasındaki ilginç benzerlik ekonomide dikkati çekiyor. Malezya’da ekonomi tamamen Çinlilerin tekelinde, Müslümanlar şeriata yöneldiklerinden bununla pek değil hiç ilgilenmiyorlar. Kimse kimsenin işine karışmıyor, alan da satan da memnun bu gizli anlaşmadan... Türkiye’ye baktığımızda paranın IMF kontrolünde olduğu, yabancı yatırımların hız kazandığını ve yabancı şirketlere satışlar yapıldığını görüyoruz.

Şimdi de Malezya öcüsü ortaya çıkarıldı...

Kuşkusuz bu öcü ABD eski Dışişleri Bakanı Richard Holbrooke’ın, Türkiye ile Malezya’yı dünyadaki iki ılımlı İslam ülkesi olarak göstermesinden sonra ortaya çıkarıldı. Bu söz aydın Türk insanını rahatsız etti, ardından da Malezya ve ılımlı İslam tartışmaları başladı. Gerçekte bu tartışmanın üzerinde aydın insanlar durmalı, cahil kesimi de aydınlatma rolünü üstlenmelidir. Tatlı su aydınlığına, entel takılmalarının günü ise bugün değildir... Belirli bir iktidara yakınlığı olan bazı gazeteciler her iki ülke arasındaki yönetim biçiminden yola çıkarak, bizde mahalle baskısı olmadığını söylüyorlar. Ardından da ortaya bir de mahalle baskısı var mı yok mu tartışması çıkıyor. Konumuzu dağıtmamak için Türkiye’de mahalle baskısı olup olmadığını bir başka yazımda irdeleyeceğim.

Türkiye ile Malezya karşılaştırıldığında her ne kadar bazı araştırmalar sıkma başlıların azaldığını söylüyorlarsa da sokaklarda bu tür insanlar çokça görülmektedir. Günümüzde türban üniversiteye girsin mi girmesin mi tartışması yapılıyor. Üniversitelerde türbana onay çıkmış olsa sıkma başların ilk öğretime kadar ineceği açıktır. Ayrıca üniversitelerin açılışında yeni bir şehre okuma amaçlı gelenlerin daha terminallerde bazı tarikat evlerine götürülüp, ablaların! ağabeylerin kontrolüne bırakıldığı söyleniyor. Bunun yanı sıra, Anadolu’yu hesaba katmıyorum, İstanbul başta olmak üzere büyük metropollerde, turistik tesisler dışında, Ramazan aylarında kaç tane açık yemek yenecek yer bulabilirsiniz. Bizde oruç polisi yok ama oruç tutmayan insanlar tedirgin, oruçlu olmadıklarını belli etmemeye çalışıyorlar. Marmara Denizindeki iki saatlik yolculuklarda gemi mescitlerinin boşuna açılmadığı söyleniyor. Kaldı ki tekke ve dergahların açılması yasa uyarınca yasak olmasına rağmen onlar tüm faaliyetlerini herkesin gözü önünde sürdürüyorlar.

İstanbul’da dini baskının ağırlığını hissettirdiği semtlerde, özellikle Fatih, Edirnekapı, Çarşamba çevresinde çağdaş giyimli bir kadın rahatça dolaşabilir mi? Önümüzde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı var; dikkat edin dinsel sömürünün ağırlık kazandığı semtlerde asılı bayrağımızın sayısı ne kadardır?

Malezya’da yasal olarak engellenen bazı haklar, Türkiye’de belirli bir kesimin baskısıyla aydın kesimi tedirgin ediyor mu?

İşte Ilımlı İslam’ın kırılma noktası burada ortaya çıkıyor.

Türkiye’de 27 Nisan bildirisi ve Cumhuriyet mitinglerinin boşuna yapılmadığının da altı çizilmelidir.


erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 4 Ekim 2007 Perşembe 10:54:49
Güncelleme :4 Ekim 2007 Perşembe 11:12:55


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?