Türkiye’de seçime sayılı günler kalırken garip işler oluyor!.. Demokrasimiz gerçekten güç günler geçiriyor. Herkes birbirini tehdit ediyor, diğerlerine baskı kurmaya çalışıyor… Kısacası baskın, basanındır sözü doğrulanıyor…
Hangi birinden söz etmeli!... Her biri başlı başına yazı konusu!.. Sırayla yazmaya kalksanız, gündem öylesine değişiyor ki, sırası gelen güncelliğini yitiriyor. Eskilerin deyişiyle, insan bir yaşına daha giriyor…
Dünyanın önde gelen kuruluşlarından Gallup bir araştırma yapmış; Türkiye mutluluk yönünden 124 ülke arasında 75. sıradaymış!.. Yine de iyi bir sıralama, bu işte sonuncu olmak, futbol tabiriyle küme düşmek de vardı… Buna da şükür… Şükür dedik de aklıma takıldı, futbol sahalarında alkışladığımız Hakan Şükür’ü önümüzdeki seçim sonrasında meclis kürsüsünden izleyeceğiz. Büyük olasılıkla Türkiye’nin sorunları ve siyaseti konusunda bilgilerinden yararlanacağız…
Yüksek Seçim Kurulu, 12 bağımsız(!) milletvekili adaylarından bazılarının başvurularını yasaya uygun olmadığı, haklarındaki yargı kararlarından ötürü iptal etti. İptal edilenler, bir türlü değiştirilemeyen, AKP’nin de işine gelmeyen yüzde on barajından ötürü seçime bağımsız olarak katılmak isteyen BDP adayları… BDP destekli adaylar önce partilerinden istifa ettiler, ardından bağımsız aday olmak için başvurularını yaptılar, araların Leyla Zana gibi eskiden meclise girmiş olanlar da var.
Böyle olunca da kızılca kıyamet koptu…
İstanbul, Diyarbakır, Van, Batman, Mersin başta olmak üzere, birilerinden haydi başla işaretini almış olacaklar ki, yüzleri örtülü, ellerinde taşlar, Molotof kokteylleri ile militanlar sokaklara döküldü… Yolları kapattılar, kamuya ait binalara, bankalara, PTT bürosuna, otobüslere, masum insanlara saldırdılar, onları yakmaya çalıştılar… İçeride mahsur kalarak yanma tehlikesi ile karşı karşıya kalanları polis camları kırarak kurtardı. Kısacası her zaman yaptıkları gibi çevreye korku ve dehşet saldılar. Facianın eşiğinden dönüldü. “Dağa çıkarız, buraya yirmi bin kişi getirir çatışırız, seçime girmeyiz” tehditleri yapıldı… Bunları söyleyenler de BDP’li milletvekilleri… Yaralananlar oldu, Bismil’de bir genç yaşamını yitirdi. Hemen ardından Hakkâri Yüksekova’da iki uzman çavuş açılan ateşle ağır yaralandı…
Demokrasimiz adına utanç verici, duymak istemediğimiz olaylar…
Vatandaş kendi aralarında birbirlerine soruyor; bunlar ayaklanma provası mı yapıyorlar?
En masum öğrenci gösterilerinde, işçi eylemlerinde orantısız güç gösterisi sergileyen güvenlik güçleri çaresiz kaldı. Kendilerini korudular, yalnızca su sıkmakla yetindiler… Kuşku yok ki, güvenlik güçleri anında bunların hakkından gelebilirlerse de yalnızca kendinizi koruyun, su sıkmakla yetinin emrini birilerinden almış olmalılar…
Gözleri dönmüş saldırganlar ve onlara olanak sağlayanların gayretiyle bu kez memleketin âli menfaatleri (!) ön plana çıktı. Yüksek Seçim Kurulu yeniden toplandı, adayların bazı belgelerinin eksik olduğunu, bu eksikliklerin tamamlanması gerektiğini açıkladı…
Türkiye’de yargının ağır işlediğini düşünen ve neyle suçlandıklarını kendilerinin de tam olarak bilmediklerinden şikâyetçi olan bazı tutuklular yanıldılar. Yargıda rekorlar kırıldı. Ankara, İzmir, İstanbul Ağır Ceza ve Asliye Ceza Mahkemelerinden kararlar alındı, belgeler düzenlendi ve BDP destekli bazı bağımsız adaylar hakkında Yüksek Seçim Kurulu’nun önceki kararı değiştirildi. Böylece on iki bağımsız adaydan yedisinin seçimlere katılabilmeleri sağlandı. Köşe yazarlarından birisi; “mahkeme kaleminden bir evrak almak bile bu kadar kolay olmaz” diye yazmış!..
Siyasilerin YSK kararlarına tepkileri birbirlerinden farklı…
Üç günlük dönem demokrasi utancı…
YSK yanlıştan döndü…
Olması gereken karardı…
Antidemokratik tutum düzeldi…
Halkın direnişi bu sonucu aldı…
Hukukun üstünlüğü diyoruz ama yaralanan hukuk nasıl tedavi edilir?
Başları sıkışanlar, talimat almak isteyenler her zamanki gibi İmralı’ya koştular. Orada lüks oteldeymiş gibi ağırlanan, Kürtçe bilmediği söylenen Apo’dan direktif veya yeni emirleri almış olmalılar!... Ardından yeni tehditler gelecek mi, yeni yol haritaları çıkacak mı!...Onu da bilemeyiz…
Devlet Bahçeli, “Anarşi ve terörizmi tasvip edip de cesaretlendirirseniz, bunların şımarıklıkları gittikçe artar, Türkiye’yi çok daha büyük tehlikeye sokabilirler. Türkiye’yi bir avuç çapulcuya, anarşizme, terörizme teslim edemeyiz” diye bas bas bağırıyor…
Kim söyler, kim dinler!...
Gariplikler bununla da kalmamış; Diyarbakır’da YSK kararlarına itiraz eden göstericilerden yakalananlara yer bulunamamış olmalı ki, AKP İl binasına götürülüp orada ifadeleri alınmış. Bunu ben değil, basın söylüyor. Ne derece doğru bilemem…
Diyarbakır’da ayaklanma provalarına bir yenisini daha ekleyenler, polis panzerlerine karşı belediyenin iş makineleri ile kamyonlarını çıkarmışlar…
Bunların dışında da garabetler yaşandı…
Demokrat Parti Genel Başkanı, Alpaslan Türkeş’in asasını Bahçeli’ye vermeğe kalkmış…
Şaibeli YGS şifre skandalından sonra gösteri yapan öğrenciler için; “biz istesek karşılarına beş-on bin kişi çıkarırız” diyene, Bahçeli de “bozkurtlarımla oraya gelirim” diyor. Yanıt hazır; “Sen Bozkurtlarınla mı dolaşıyorsun? Ben Bozkurtlarla dolaşmıyorum, ben eşref-i mahlûk olan insanlarla dolaşıyorum”… Seni Kasımpaşa’ya kovalarız diyor!...
Kısacası seçim öncesi kuru sıkı atmalar… Liderlere yakışmayan sözler…
Haklarını arayan, 4/C statüsüne geçmek istemeyen Tekel işçilerinin Ankara’da geçen yıl yapılan eylemleri sonucunda coplanmaları, gaz yemeleri bir yana, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri yasasına muhalefetten haklarında hapis cezası istemiyle dava açılmış…
Antalya’nın Elmalı İlçesi AKP binasına yağcılığın, saygısızlığın daniskası bir afiş asılmış… Bu afişte, Türkiye’nin 10 yılda itibarının nasıl yükseltildiği seçmene duyuruluyormuş… ABD Başkanı Ecevit ile yaptığı sohbette, Başkan koltuğun kenarına ilişmiş, karşısında da Bülent Ecevit ayakta duruyor… Yanındaki resimde ise Başbakan Tayyib Erdoğan ayakta B.Obama’ya bir şeyler anlatıyor, diğeri de dinliyor. Hangi dille konuştukları bilinmiyor!... Burada rahmetli Ecevit akıllarınca küçümseniyor. Oysa Ecevit batıya karşı en büyük direnci gösteren, emir almayan başbakandır. Haşhaş ekmeyin diyen ABD’ye hayır demiş, Kıbrıs hareketini de bütün batının karşı koymalarına rağmen yapmıştır. Ayrıca gelmiş geçmiş, en saygılı, en terbiyeli ve en efendi başbakandır… Tepkiler artınca, belki de birilerinden zılgıt yiyince de süresi doldu diye ışıklı panodaki resimleri indirmek zorunda kaldılar…
Seçim bölgesi Batman’da vatandaşlarla sohbet eden, aslında oy isteyen Maliye Bakanından halk, iş istemiş!...
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında Sakarya’da Atatürk Anıtına tırmanan 10 yaşındaki bir çocuk Atasının boynuna sarılıp öpmüş… On yaşındaki çocuktan koca koca adamların alacağı öylesine dersler var ki…
Kısacası seçime hazırlanan Türkiye’de yaşananlardan bazı ara başlıklar…
Bizlere de haydi hayırlısı demekten başka söz kalmıyor… İran’da meşhur bir söz vardır; “Bazen dumandan kaçarken ateşe tutuluruz…”
erdemyucel2002@hotmail.com
Merhaba erdem yücel abi.Bugünkü köşenize yazacağım yorum,Türkiyede güzel işler ve projeler üretenlerinde oldugu söylemek. Biliyorsunuz ben kırıkkalede yaşayan okurunuzum.Kırıkkalede 25 yıldır tanıdığım ve kırıkkalede tek profosyonel basketbolcu vr antrenörlük yapan arkadaşımın projesini yazacağım.Arkadaşım Kırıkkale gücü spor külübünün kurucusu,başkanı,antrenörgünüde yapan,GÜVEN GÜNDÜZ ARKADAŞIM .
Arkadaşımla sohpetimde projesini ve başvurdgu,yerleri duyupta sonuç alamadığını duyunca şaşırdım.! Gelelim projesine: 4 yıl öncesine dayanan projesi,Köylerdeki gençleri basketbolla Tanıştırmak ve buluşturmak. amaç: Kırıkkale köylerindeki çocuklaraı spora yönlendirmek ve basketbol ögretmek. Her köye 2 basket potası,12 çocuga 12 forma,12 spor ayakkabısı,3 tane top,vs vs vs.proje kapsamında festivalleştirilip,bütün köy çocuklarını aynı festivalde buluşturmak ve maçlar yaptırmak.Bu projeyi türkiye geneline yaymak ve tüm türkiyedeki çocukları proje kapsamında sporla buluşturmasıda var. Pilot bölge olarak,kırıkkalenin ilçelerine bağlı 40 köyü seçmiş.4 yıldır 1 köyün masrafını veren çıkmış.Burdan 1 köyün masrafını veren"ADINI HATIRLAYAMADIM;ŞEKER BANKASI MÜDÜRESİNE TEŞEKÜRDE ETMEK İSTİYORUM.
Bir hafta öncede projeyi ve Yaptıklarını anlatmak ,Beyaz şovun proğramına ve bazı televizyon kanallarına projeyi sunmuş,başvuruda bulunmuş.Başvurdukları ve projeyi sundukları yerleri saysam şaşırırsınız.Türkiyenin basketbolla ön planda olan takımlar ve firmalar.Aslında Kırıkkalede bu projeye destek verecek kimse yok mu diye de düşünmüyorda degilim.4 yıldırda kırıkkaleden destek verilmemişse projeye dahada diyecek birşey bulamıyorum.Her köyün iş adamı ve belirli mertebede kişisi vardır.Tabi köyünde büyüdügü günleri ve Geldigi yeride unutmuşsalar, diyerek birşeyimde yok erdem abi.!
Arkadaşımın anlattığına göre,Başbakanlığaca projeyi göndermiş.Güney dogudaki çocuklar için öneride bulunmuş. İnşallah köşenizi duyarlı iş ve spor adamları duyarda,arkadaşım GÜVEN GÜNDÜZ,le iletişime geçerler.Arkadaşımın amacı tüm türkiyede projesini hayata geçirmek.Türkiyede çok güzel işler yapanlarda varda erdem abi.Ama kimse görmüyor.
YAZAR SY:ECE TEMELKURAN'DAN DUYDUGUM GÜZEL BİR SÖZÜ YAZMAK İSTİYORUM"İnsanlar Anadolunun küçük şehirlerinde dağ çiçekleri gibi bilinmeyen isimlerle açıp açıp soluyorlar. Sonra yeniden doguyorlar..Saygılarımla.Erdal Geyikçi-Sanatcı..
Çok ilginç bir dönemden geçiyoruz.Öyle bir hükümet var ki, kültürden sorumlu bakan devlet tiyatrolarını kapatmaktan bahsediyor,bir yılda yapılan 3-4 sınavın hepsinde şaibe veya şifre sıkandalı oluyor.Başka bir gelişmiş ülkede olmayacak şeyler olanlar.
Hocam ellerine saglik"BIR ÖGRETMENDEN Tam bir demokrasi dersi almis gibiyim.Demokrasi diyoruz,Görüsüme göre bir anket yaptirilsa bu kelimenin ne oldugunu Halkin yüzde atmisi ne anlama geldigini bilmemektedir.Hakan Sükür'e gelince kimbilir kendisine hangi bakanligi teklif ettiler.Belki spordan sorumlu devlet bakanligi. Cünkü Hakan Sükür spordan baska bir is bilmez,ki.Demokrasiden bahsetmisken,Bunun adini imrali demokrasisi desem herhalde beni cok kinayan arkadaslar olacak.Görülen köy kilavuz istemez derler atalarimiz. Basindan takip ettigim kadari ile imralidan cikan her söz talimat gibi yandaslarina ulasmaktadir.
Yandaslarida hic vakit kaybetmeden yerine getirip uygulamaktadirlar.Politika gercekten cok garip bir seydir.Siyasetcilerimizin öyle vaatler veryorlar,ki düsünyorum o vaatlerin yüzde %25 ile gerceklesirse herhalde dört sene icinde Türkiye icinde bir Türkiye daha olur düsündeyim.Her seyin vergisi var bir care Devlet yetkileri yalana vergi uygulamamistir.
Türkiye'den yeni döndügüm icin, ne diyecegimi sasirmaktayim.Sanki baska bir ülkedeyim gibi geldi bana.Müslüman bir ülke bu kadar kisa zamanda degisecegini aklimin ucuna bile getirmezdim.Insanlik yok olmus insanlarin cogu yalanci sahteker ückagitci olup cikmis.Sen beni kandir ben ötekini kandirıyim almis gitmis.Söylenecek coksey var ama seytana nalet deyip burda bitiriyorum saygilarimla.
Slm yazınızı okudum size ülkemizin şuanki içinde bulunduğu durumunu değerlendirecek olursak hak vermemek mümkün değil sizi kutlar esenlikler dilerim...Alaattin Çatak.