19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Türkiye'ye Müfettiş mi Geldi?


Devlet dairelerinde veya kamu sektöründe çalışanlar, çoğu kez müfettiş denetimlerini yaşamışlardır. Müfettişlerin geleceği duyumunu alan yöneticilerin hemen hepsi tedirginlik yaşar, acaba ne açığımız var, onu nasıl kapatabiliriz telaşına düşerler. Öncelikle de müfettişe nasıl şirin görünürüz diye düşünceye dalarlar. Bu arada gocunacakları bir şeyi olmayan, alttaki memurlar ise müfettişin gelişini pek umursamazlar. Yöneticileri ile araları iyi ise, aman bizimkine bir şey olmasın diye telaşlanırlar. Yönetici ile arası köşeli olanlar ise “Oh olsun, zaten çok azmıştı, şimdi görsün gününü” derler...

Bu kısır döngü yıllar yılı sürmüş ve halen de sürmektedir.

Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso’nun Türkiye’ye gelişi nedense bana müfettiş denetimlerini anımsattı.

Barroso Türkiye’ye neden geldi?

Kuşkusuz, kara gözümüzü, kırpık bıyıklarımızı görmek veya Boğaziçi’nde yiyip içmek için gelmedi. Açıkçası bizi denetlemek için geldi (!) .

Barosso ayağının tozu ile gelir gelmez, TBMM’de özel bir oda istedi. Bereket ki, TBMM Protokol Müdürlüğü Türkiye’yi aşağılayan bu isteği geri çevirdi. Basından öğrendiğimiz kaderiyle de Barroso’nun Fransız öncü koruma ekibinin, peş peşe gelen güvenlik istekleri TBMM Dış İlişkiler ve Protokol Müdürlüğünü çileden çıkarmaya yetti de arttı bile... Türkiye güvenlikten bihabermişçesine güvenlik önlemlerinin arttırılmasını istediler. Ayrıca Genel Kurul Salonu arkasındaki TBMM Başkanı’nın dinlenmesine ayrılan odanın tahsisini de bu arada istediler. Bu kez muhalefet liderlerinin Barosso’nun bulunduğu odaya gitmeleri, daha doğrusu ayağına gitmeleri önerildi. Türkiye’yi aşağılayıcı nitelikteki bu istekler de Başbakan tarafından geri çevrildi. Bu olmayınca da Barosso’nun ekibi, muhalefet liderlerinin odalarının ziyaret öncesinde, güvenlik nedeniyle aranmasını istediler. Bu istekleri kabul edildi ama arama sırasında Fransız görevlileri de bulundu. Bu kez Barosso’nun ziyareti sırasında, TBMM’de geçeceği koridorların boşaltılması da talep edildi. Bunlarda “Burası TBMM, herkesin güvenliği sağlanır” denilerek geri çevrildi.

Barosso ne büyük adammış meğer (!)...

Avrupa Komisyon Başkanı mı? Türkiye’yi denetleyen adam mı? Yoksa Türkiye Genel Valisi mi?

Barrosso’nun Türkiye’ye gelmeden önce bizleri rencide eden konuşmaları unutuldu mu?

Barosso Türkiye’ye gelmeden önce, Brüksel’deki basın toplantısında, bakın ne demişti? Öncelikle onu bir hatırlayalım;

“Demokratik yollarla seçilmiş, parlamentoda çoğunluğu bulunan AKP’yi kapatma davası açılmasına şaşırdık ve endişelendik. Hukukun üstünlüğü ve demokrasi çerçevesinde karar verilmesini umuyoruz. Biz, Türkiye’nin iç tartışmasına müdahil olmak istemiyoruz. Amacımız, tüm Türkiye ile çalışmak. Burada demokratik yollarla seçilmiş bir hükümet söz korusu....”

Barrosso her ne kadar bilirim iddiasında ise de Türkiye’nin gerçeklerini ve çekmekte olduğu sancıları bilmediği de açıktır.

AKP’ yi kapatma davası niçin “Türkiye’nin geleceğini tayin edici” diye kendisine sormak gerekmez mi?

Barosso muhalefet liderleri ile görüşmesini yaptıktan sonra denetimlerini (!) veya ziyaretlerini sürdürdü; İstanbul’a gelerek Fener Rum Patrikhanesini, İstanbul Müftülüğünü ziyaret ettikten sonra Dışişleri Bakanımız Ali Babacan’ın Kabataş’ta, Feriye Lokantasındaki öğle yemeği davetine katıldı.

Barosso, muhalefet liderleri ile yaptığı görüşmelerde demokrasi, anayasa’ya uygunluk ve laiklik üzerinde durdu. Bu arada da Deniz Baykal’a “Gerçekten AB’ye girmek istiyor musunuz ?” diye yersiz bir de soru yöneltmiş... Baykal’dan da laikliğin ne olduğu konusunda sanırım unutamayacağı bir ders almıştır.

Devlet Bahçeli ile AKP’nin kapatma davasını konuşmuş... DTP Grup Başkanı Ahmet Türk’te “Ana dilimizi konuşuyoruz diye dava açılıyor” diye O’na şikayette bulunmuş...

Bundan sonra da Barosso, Türkiye’nin siyasi reformları konusunda yepyeni bir ivme bulmasına ihtiyacı olduğunu belirttikten sonra yapılması gerekenleri peş peşe sıralamış (!). Bunların arasında geciken ifade özgürlüğü reformu, ombudsman yasası, mahkeme denetçileri yasası, sivil ve askeri merciler arasındaki ilişkiler, yargı reformları, yolsuzlukla mücadele, kültürel azınlık hakları, sosyal haklar... Bunlara sivil-asker ilişkileri, kadın ve çocuk haklarını da ekleyebiliriz.

Barosso sonunda bombayı patlatarak; AB’ye tam üyelik siyasi ve toplumsal uzlaşma olduğu takdirde olabilir. Bu uzlaşmanın sağlanması gerekir. Türkiye hala iç ve dış şoklara karşı hassas ve kırılgan... Bu nedenle de AB üyeliğinin tam olarak garanti olamayacağını da belirtmiş (!)...

Kısacası, Barrosso, Le Monde Gazetesinin de belirttiği gibi Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için daha uzun bir yol var mesajını iletti.

Başbakan Erdoğan ise, Türkiye-AB Karma İstişare Toplantısında yaptığı konuşmasında Barrosso ile yapılan görüşmelerin olumlu (!) geçtiğini söyleyip, her zaman olduğu gibi muhalefetin yanı sıra AB’yi de eleştirmekten geri durmadı. Yola devam dedikten sonra AB’nin hatalarına kısaca değindikten sonra onlara dürüst olun çağrısı yapmaktan da kendini alamadı.

Barrosso’nun ziyareti sonrasında, Türkiye’nin tam bağımsızlığı ilkesini Büyük Atatürk’ten sonra ortaya atan ve bu uğurda asılan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını hatırlamamak da elde değil.

Bilmem yanılıyor muyum?

Yayın Tarihi : 16 Nisan 2008 Çarşamba 00:45:37
Güncelleme :16 Nisan 2008 Çarşamba 00:47:23


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
erdal geyikçi(köçek)...! IP: 88.250.11.xxx Tarih : 17.04.2008 11:40:28

merhaba erdem abi..köşenizin sonundaki deniz gezmiş ismini okuyunca ve köşenizi okuyunca aklıma çocukluk yıllarım geldi..ilkokula gittigim yıllardı.aşağı ve yukarı mahelle diye ikiye ayrılmıştı mahallemiz.yukarıki mahalledeki abilerin bizlere ögrettigi türkü"dertlerin kalkınca şaha bir sitem yolla allaha,aldırma gönül aldırma"diye devam aden parçaydı.aşagıki mahalledeki abilerde"allah allah deyip geçme genç osman"parçasını ögretiyorlardı.adımın erdal olmasından olsa gerek unutamadığım duvar yazısı"erdal erene ölüm"yazısı erdem abi.şimdi süşünüyorumda erdem abi,iyikide iki türküyüde ögrenmişim.yoksa tek taraflı düşünecektim.iyikide adım erdal.yoksa erdal erenin kim olduğunu ve 16 yaşında neden öldügünü ögrenemeyecektim.tıpkı sizinde yazdığınız"deniz gezmiş"gibi erdem abi..ilkokula giderken ögretmenimizin bize herzaman söyledigi"görmedim,duymadım,bilmiyorum"sözleriydi..geçmişte çocuk olduğum için neyin ne olduğunu bilmiyordum erdem abi..şimdi nekadar biliyorsun diye sorarsanız erdem abi.ben okurken,okulumuzu gelen mühettişlerde vardı.hepsinin sorduğu soruya,bildiğimiz kadarıyla cevap verirdik"ama"dillerini anladığımız için cevap veriyorduk erdem abi..çünkü mühetişlerimiz türktü erdem abi.yakında egitimimizede el atarlarsa şaşırmayalım.hemen engilizceyeyi ögrenmeye hız verelim.yoksa bu gidişle dilimizde,dizimizde elden gidecek erdem abi..hep duyduğum bir söz verdır erdem abi"pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım"derlerdi..ha unutmadan pirinç fiyatlarından haberin varmı erdem abi..bizim memlekede gelirseniz,size bulgur pilavı yaparım erdem abi:))saygılarımla.erdal geyikçi(köçek)....!


mehmet ersindigil IP: 84.62.46.xxx Tarih : 16.04.2008 12:15:31

Sayin Erdem Yücel Sana sahsim adina ne kadar tesekkür etsem az gelir.Vatanini Milletini seven herkes senin gibi düsünmesini isterdim.Gercekten Türkiye,ye Müfettis degil,Bence Casus geldi.AB Komiseri veya Baskani dediginiz gibi Türkiyeye bizleri sevdiginden gelmedi.Türkiye,yi ayakta tutan bir kac köse kaldiysa almaya geldi zannediyorum.Bunuda Yurdumuzda yasayan Ekmeyimizi suyumuzu icenler nasil Casusluk yapip Vatana ihanet ederler ona sasiriyorum. Barrosonun Muhalefete kendi agzindan Gercekten AB ye girmek istiyormusunuz deyisi hayretler icinde kalarak izledim ve okudum.O zaman bir Vadandas olarak Türkiyeye niye geldin diye sorardim.Bunlarin gayeleri karpuz yemek degil bostanciyi dövmek gibi geldi bana. Türkiye,ye Her kim geliyorsa mutlaka Fener Rum Patrikhanesine gidiyor,icimde bir kusku belirdi,Acaba Orasi bir ajan deposu,mu Benim tahminim Türkiye,yi AB ye almaya alacaklar ama ne zaman,Oda Türkiye,yi Parselleyip aldiklari zaman,Yani OSMANLI Imparatorlugu,nun son Halifesinden aldiklari gibi.Nasil Parcaladilar Parsellediler Tarih kitaplari cok iyi anlatiyor.Ama Türkiyeye birsey yapmazlar zihniyeti vardir keske bende diyenler kadar iyimser olsam saygilarimla.