19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Ucuz Kahraman Yaratmak !..


Türkiye’de bazı çevreler olmayacak kişileri kahraman yapmaya çok meraklı...Televizyon ve basınımız da bunların başında geliyor. Bunun son tipik örneği de Ağca...

Adam, Papa’yı öldürmeye kalkmış, ardından Türkiye’nin yetiştirdiği ünlü gazeteciyi öldürmüş... İtalya’da yargının verdiği kararı eksiksiz tamamlamış, Türkiye’ye iade edilmiş. Türkiye’ye gelince işler biraz sarpa sarmış, adam öldürmekten ceza almış, almış ama tahliyesinde işler biraz karışmış. Hukukçuların yapmış olduğu hesaplar bir türlü birbirini tutmamış, tartışma sürerken, tahliye edilmiş. Şimdi elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor.

Bizim basın peşinden koşuyor, gazetelerin birinci sayfalarında, yer alıyor. Televizyon kanallarında ana haber oluyor...

Özelliği ne? Koskocaman bir hiç... Pardon, yalnızca hüküm giymiş bir katil...

Hapisten salıverildiği gün demeç alabilmek umuduyla bir gazeteci peşinden koşuyor, “Sayın Ağca, Sayın Ağca” diye sesleniyor. Bu arada bir siyasi de ondan aşağı kalmayarak “Sayın” ve “Arkadaş” sözcüklerini kullanıyor... Katil ve Sayın... Birbirine ne kadar zıt iki sözcük...

Pes vallahi!..

Avukatı da ondan aşağı kalmıyor; “Yapılması gerekeni uyguluyoruz. Karakola gitmeyeceğiz” diyor. Dosyanın Yargıtay’da incelenmesine ise, “Bakanın takdiri” diyor.

Bu memlekette hukukun üstünlüğü diye bir prensip varsa ve bu prensip hukuk fakültelerinde okutuluyorsa, karakola da gidip imza vereceksin. Bakanın, geç kalmış olsa bile dosyayı Yargıtay’a havale etmesini ”Kendi takdiri” gibisinden sözlerle küçümsemeyeceksin. Adalet Bakanını beğeniriz veya beğenmeyiz o ayrı bir konudur. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti’nin Adalet Bakanı’na böyle bir yanıt verilmemelidir. Hapisten çıkarken de kardeşi etrafa tehdit içeren sözler söylüyor, kimsenin de gıkı çıkmıyor. Arabasına çiçek atanların ülkücüler olduğu söyleniyor. Yapmayın, ülkücüleri tanırım, bildiğim kararıyla gerçek ülkücülerin hiç birisi kendilerini böylesine küçük düşürmezler...

Memleketimizde havadan sudan, hiç yoktan yaratılan kahramanlar gibi o da gün gelecek anılarını yazıp satacak. Onunla röportajlar yapılacak; belki film falan da çevirecek... İşte o zaman al sana bir medyatik kişi diyeceğiz... Kuşkusuz, para karşılığı yapılacak röportajlarda ben tetikçiyim, aldığım emri uyguladım da demeyecek... Abdi İpekçi’nin öldürülüşü arkasındaki sır perdesi de kalkmayacak. Böyle olunca da basın organlarının vereceği para buhar olup uçacaktır.

Bu arada gazetelerden biri Mit eski Müsteşarına yazdığı mektupları ele geçirmiş. “Beni çıkarın, tek başıma Afganistan’a gider Usame Bin Ladin’i ölü ya da diri olarak Amerika’ya teslim ederim” demek cesaretini, güvencesini de kendinde bulmuş. Ne var ki, sanırım bizim eski müsteşar bu konuda biraz duyarsız kalmış, vatanseverlik! dolu bu mektubu gerekli yerlere ulaştıramamış olacak ki, Afganistan sorunu bir türlü çözülememiş, Usame Bin Ladin’de yakalanamamış. Eğer ilgili yerlere duyurulmuş olsa idi, belki de Usame Bin Ladin’den sonra Saddam’ı da yakalar, bunca insan yaşamını yitirmez, yaralanmaz, evler barklar yıkılmazdı. Devlet adamı, bürokrat olmak demek ki, kolay değilmiş. Nitekim müsteşar da bu konuda görevini yapamamış!...

Sırası gelmiş Mesih olduğunu da ilan etmişti. Gerçekten bir Mesih’e ihtiyacımız var ama böylesine değil...

Bu arada A.B.D Başkanı Bush ile özel görüşmek istiyormuş... Kim bilir, belki de başkana anlatacağı önemli konular vardır. Belki de başkanı yönlendirecekti... Ne kötü, bu önemli bağlantı! bir türlü kurulamamış...

Kısacası, hapishaneden böylesine zırva mektupları yazanı, bizim basın her zaman olduğu gibi ön plana çıkarıyor... Bir röportaj alabilmek için arkasından sayın diye koşturuyor.. Bizler de günlerdir onunla yatıyor, onunla kalkıyoruz. Nerede olduğunu öğrenemediğimizden de sinirden çatlıyor, uykularımız kaçıyor!..

Gülhane Askeri ve Tıp Akademisi (GATA) katil ve anti sosyal diyerek askerlik yapamayacağına karar verince, askerlikten de paçayı kurtarıyor. Şaka bir yana verilen rapor yerden göğe kadar haklıdır; böyle bir insan asker ocağına sokulamaz. Faydadan çok zararı olurdu.

Memleketimizdeki pek çok bilimsel kişi ve yüksek tahsilini bitirip de iş bulamayan , işportacılık, şoförlük yapanlar, bu ucuz kahramanları gördükten sonra oturup dizlerini dövsünler. Böyle bir yazılı görsel medyamız olduktan sonra, bizlere yapılanlar az bile...
Basınımızın sağ duyu sahibi yazar çizer takımı ve toplumun aklı başında insanları; Ağca serbest diye neden hayıflanıyorsunuz. Sokaklarımız aflarla çıkmış katil, hırsız, yankesici, tecavüzcü, saldırgan ile dolup taşıyor. Bunları gördükten sonra tecavüzcü Coşkun bile sesini soluğunu kesmiş, gariban bir yerlerde namuslu biçimde ekmeğini kazanmaya çalışıyor.Varsın Ağca da aralarında dolaşsın... Sanırım polis bile iti, uğursuzu yakalamaktan bıkıp usandı; nasıl olsa mahkemeler yakalananları AB kriterleri doğrultusunda serbest bırakıyor. Bırakmasa bile, az bir ceza ile kısa bir süre sonra aramıza dönüyor, kaldıkları yerden işlerine devam ediyorlar.

Bu olay bir kez daha gösterdi ki, toplumda bir çürüme var; nasıl ve neden başladı bilemiyorum ama bu da gerçek...



erdemyucel2002@hotmail.com

Yayın Tarihi : 20 Ocak 2006 Cuma 00:22:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Süreyya IP: 193.243.207.xxx Tarih : 23.01.2006 12:53:49
Valla Erdem Bey yerden göğe kadar haklı, bakalım daha kaç halk kahramanı göreceğiz, polis şeflerinden birisi güzel bir soru sormuş Mesih'sen bir mucize göster, cevap mucizilerimi gören görüyor. Ben pek göremedim de!!!