16
Mayıs
2024
Perşembe
ANASAYFA

Vekaleten Oruç ve Hicret Takviminden İnciler!..


Mübarek Ramazanı topyekün sona erdirdik. Gazetelerin hemen hepsi bu konuda sayfalar düzenledi, insanların dini bilgilerini kuvvetlendirmeye çalışırken kendilerine yeni okuyucular da katmayı başardı. Televizyonlar da onlardan aşağı kalmadı. Bu arada çok ilginç haberlerle karşılaştık, din uğruna neler düşünüldüğünü de hayretle gördük... İslam dinini hurafeler yumağına dönüştürenler pervasızca davranışlarını sürdürüyor, eğitimsiz, inançlı insanların zihinlerini bulandırmak için ellerinden geleni ardına koymuyorlar. Bunun sonucu olarak da kendilerine çıkarlar sağlamanın yollarını bulmuşlar.

Bunlardan bir tanesi Balıkesir’in Ayvalık ilçesinden geldi. Bir market sahibi, en gözle görünür yer olan ekmek dolabının üzerine vekaleten itinayla yerinize oruç tutulur diye yazmış. Ardından fiyatının 20YTL olduğunu belirtmiş. Bu ilan üzerine ilçede olurdu, olmazdı caizdi değildi diye tartışma başlamış... Sonunda Ayvalık Müftüsü bu din ticaretine el koyarak vekaleten oruç tutulamayacağını söylemiş. Ardından da eklemiş; başkasının yerine namaz kılmak, başkasının yerine oruç tutmak caiz değildir...

Vekaleten hacca adam göndermeyi biliyoruz da vekaleten oruç tutulmasını da böylece bu ramazanda öğrenmiş olduk. Kaldı ki, Müslümanların kutsal kitabı Kur’an satılırken bile fiyatı denilmez, hediyesi denilir...

Vekaleten oruç bir yana elime her nasılsa bir de Hicret Takvimi geçti. Birbirinden ilginç inciler, Peygamberin hadisleri ile ilgisi olmayan sözler yazılmış...

Size onlardan bir kaç örnek:

Gülermisiniz, ağlarmısınız, yoksa adam sende mi dersiniz; bilemem...

Bozulan Ramazan orucuna karşılık dünyevi bir ceza verilirmiş!..
Bunun için;
Bir köle azad etmek...
Köle azad etme imkanı bulunmazsa, iki ay aralıksız oruç tutmak...

Dinen geçerli mazeretlerden dolayı oruç tutulmazsa altmış fakiri sabah akşam doyurmak...

Oruçlu olduğunu bile bile cinsi münasebette bulunmak; sigara, puro gibi şeyleri içmek, enfiye çekmek,
Hanımının veya sevdiği bir başka kimsenin tükürüğünü yutmak,

Kömür, kül ve çamur gibi şeyleri yemek,
Orucu bozarmış...

Bunları yapıp da orucunu bozan kimseler toplumuzda var mı bilemem!..Adet gören, Kur’an öğretmeninin ve öğrencilerin Kur’an-ı Kerim’e çıplak elle dokunmaları ve okumaları caiz değildir!...

Bunları yapan var mı onu da bilemeyiz!..

Herhangi bir kimsenin yemek sofrası, misafirinin önünde bulunduğu müddetçe melekler onun için istiğfar ederler.

Kardeşlerinin yiyip de arttırdığı yemeği yiyenden o yemeğin hesabı sorulmaz!..

Ramazan ayında balıklar bile iftar edinceye kadar onlar için istiğfar ederler!..

Kocası aksi olan bir kadın oruçlu da olsa yemeğin tuzuna bakabilir!..

Nefsinden emin olan kimselerin hanımını öpmesi, sarılması, bıyığına yağ sürmesi, gözüne sürme çekmesi göz damlası kullanması oruçluya mekruh olmayan şeyler arasındaymış!..

Kâ’b el Ahbar’a göre de Peygamberlerin ayrı ayrı ömürleri varmış;

Adem’’in ömrü dokuz yüz otuz seneymiş...

Nûh Peygamberin ömrü dokuz yüz elli seneymiş..

İbrahim Peygamberin ömrü yüz doksan beş seneymiş...

İsmail Peygamberin ömrü yüz otuz yedi seneymiş...

İshak Peygamberin ömrü yüz seksen seneymiş...

Yâkup Peygamberin ömrü yüz kırk dokuz seneymiş...

Yusuf Peygamberin ömrü yüz yirmi seneymiş...

Musa Peygamberin ömrü yüz yirmi üç seneymiş...

Süleyman Peygamberin ömrü yüz seksen seneymiş...

Zekeriya Peygamberin ömrü üç yüz seneymiş...

Şuayb Peygamberin ömrü iki yüz elli dört seneymiş...

Her nasılsa Davud Peygambere daha kısa bir ömür biçilmiş; yetmiş sene...

Ramazanın son on gününde İ’tikâfta (nafile olarak) iki hac ve iki de umre yapmış olurlar...

Ebu Ümame’yi bir gece rüyasında ayaklarından asılmış, bağırmaktan ağız kenarları yarılmış, dudaklarından kanlar akan bir topluluğun yanına götürmüşler.
Ebu Ümame, bunlar kim diye sormuş;
Bunlar oruç tutmaları gerektiği halde hiçbir mazeretleri olmamasına rağmen oruç tutmayan kimselerdir demişler!...

Hicret Takviminde daha ne inciler! var ama hepsini yazmaya köşem yetiyor. Önümüzdeki yıl ilk işim koşup bir Hicret Takvimi alıp hidayete biraz daha yaklaşacağım!...

Bütün bu örnekler toplumun eğitimsiz, hacıya hocaya inanan, onlara kulluk edenlerin neden bu hallere düştüklerinin en açık örneğidir.

Müslüman dini yeryüzündeki dinlerin en güzelidir. Ancak cahil softalar, tekke şeyhleri zavallı insanları bunlar gibi nice sözlerle uyutuyor, beyinlerini yıkıyor. Prof. Dr.Yaşar Nuri Öztürk, Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu, Süleyman Ateş ve daha nice gerçek din alimlerini kötülüyor. Onların sözlerine inanmayın, onlar kafirdir diyor. Böyle yaparak da kendilerine maddi çıkar sağlıyor, ayrıca olmayan kişiliklerine kişilik katıyor.

Geçtiğimiz günlerde Can Ataklı köşesinde buna benzer bir olayı yaşayan kişinin ağzından nakletmiş;

“Markette 8-9 yaşlarındaki bir kız çocuğu yanıma yaklaşıp; Yenge, gözlerini niye maviş boyadın? Başını niye örtmüyorsun? Cehenneme gideceksin. Açıkta görünen saç tellerin bir bir yılan olacak, boynuna sarılacak, başın yılanlarla dolacak, demiş.

Kim bunun anası diye bakarken çağdaş giyimli bir bayan, “Ah sormayın. Kızı bu yaz Kuran kursuna gönderdik. Bunları öğrenmiş. Ne yapacağız bilemiyorum. Niye gönderdiniz diye sormadan;

“Mahallede herkes Kuran kursuna gidince, mahalleli sen niye göndermiyorsun, Müslüman değil misin diye baskı yaptı. Kursta da bunları öğrenmiş. Herkese bunu yapıyor. Çok pişmanız.”

Hani mahalle baskısı olur mu diyorlar ya!...Alın size canlı bir örnek...

Bir diğer ilginç örnek te Diyanet İşleri Başkanlığı desteğinde kurulmuş, Türkiye Diyanet Vakfı’nın Ankara Kocatepe Camisi içerisindeki “Kitap ve Kültür Fuarı”nda satışa sunulan “İslam’da Cinsellik” isimli kitaptan alıntıdır:

“Karısının başı açık şekilde sokakta vücudunu teşhir etmesine göz yuman erkekler, Allah’ın gazabına ve ateşine müstahak olur. Kadınları haramdan men etmek erkeklerin görevidir.

Kadınlar, kocalarını hoşnut edinceye kadar uykuya dalmamayı prensip edinmelidir.

Sesleri kocalarının sesinden daha çok çıkmamalıdır. Kocanın kusurlarıyla fazla ilgilenmemelidir. Erkeklerle tokalaşmamalı, koku sürmemelidir; çünkü bunlar zinaya giden yolun başlangıcıdır.

Kadının şirretlik etmesi durumunda erkek eşini çok acı vermeden dövebilir.”

Ne denir, Allah cahil yobazların şerrinden toplumu korusun...

Okuyucularımın Ramazan Bayramını kutlarken yazıma da M.Akif Ersoy’un bir sözü son vermek isterim;

“Ağlarım, ağlatamam, hissederim söyleyemem...”


erdemyucel2002@ hotmail.com.

Yayın Tarihi : 12 Ekim 2007 Cuma 00:17:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mahmut oğuz IP: 81.213.224.xxx Tarih : 15.10.2007 10:06:44

Erdem Bey gayet masumane yazmışsınız ancak ezbere yazdığınız hemen de belli oluyor.İslam hususundaki ihtisasınız nedir bilmiyorum.İsterseniz İslamın Kuran dan sonraki 2.temel kaynağı olan hadis kitaplarına (Kütüb-i Sitte'ye) bir gözatıverin ve oruçla ilgili saçmalık olarak gördüğünüz hususlar var mı yok mu bir bakın. Herkes her konuda atıp tutmamalı;hele de dini konularda...