31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Yanlışlar Üzerine...

Türkiye bir garip ülke oldu; gün geçmiyor ki, yanlış bir konuşma veya yanlış bir davranış gündeme gelmesin… Bir gün bakıyorsunuz; Başbakan bir şiir okuyor, bir başka gün Ana Muhalefet liderinin Hazar Gölüne deniz demesi tartışılıyor… Günlük yaşamımıza bakıyorum her fırsatta lastikli cümleler kuruyor, Türkçe lastikli bir dil diye işin içinden sıyrılıyoruz. Bazıları da ben böyleyim beni böyle kabul edin diyor…

Kısacası kısır bir döngü içerisinde bocalayıp duruyoruz…

Neden yanlış yapıyoruz veya yanlış nedir, ben nerede yanlış yapıyorum diye hiç düşündünüz mü?

Eski dilde hataya, yeni dilde yanılgıya veya kurala, ilkeye, gerçeğe uymayan davranışı yanlışlıklar olarak niteleriz. Günlük konuşmalarımızda en çok kullandığımız sözcüklerin başında yanlış gelir. Örneğin; hesabınız yanlış, yanlış düşünüyorsun, yanlış söylüyorsun, yanlış yapıyorsun, yanlışınızı düzeltin, yanlış ata oynuyorsun, yanlışın çıktı, yanlış kapı çaldın, yanlışını çıkardım… Yanlış atasözlerine de girmiştir. Yanlış hesap Bağdat’tan döner gibi…

Herhangi bir ilkeye, kurala, bir doğruya göre yanlış yapmak, klasik mantıkta doğruluğa karşıt değer olarak tanımlanır… Her insan yanlış yapar ama yanlışını görür görmez ondan dönmek, birine veya topluma karşı yanlış bir şey yapmışsan ve o yanlıştan dönmüşsen, onun adına da erdemli davranış denir…

Devlet veya özel kurumlarda da yanlışlıklar yapılır. Tapuda, ilk yardım da, tıpta, yanlış teşhis ve tedavide, sınavlarda, eski eser onarımlarda, müzecilikte yanlış tarihlendirmelerde, sporda yanlış takımı sahaya sürmekte, transferlerde veya vergilendirmelerde de yanlış yapılır. Şimdi oluyor mu bilmem ama nüfusta yapılan yanlışlar da epey çoğunluktaydı. Rahmetli anamın adı Nezihe idi, ancak nüfus memuru Neziha yazmış, ölene kadar da ismi öyle kalmıştı…

Tarihte de yanlışlar bilerek veya bilmeyerek kıyamet gibidir. Örneğin I.Dünya Savaşı, II. Dünya Savaşları denir. Oysa Tarihçi Thomas Bailey dünyada en azından dokuz dünya savaşı yapıldığını yazmıştır. Gerçekten, İngiltere ile Fransa arasında süren 1337–1453 arasında süren Yüzyıl Savaşları, (gerçekte 116 yıl sürmüştür), Napolyon Bonaparte’nin Savaşları (1803–185), Yedi Yıl Savaşları (1765–1763) dünya savaşları sayılmaz mı?

İngiliz yazarı William Shakespeare’nin “Yanlışlıklar Komedisi” (The Comedy of Errors) isimli ünlü bir tiyatro oyunu vardır. Shakespeare’nin 1589–1594 yıllarında yazdığı bu oyunda iki ikiz kardeşin uşaklarıyla birlikte Ephesos’ta arkadaşları ve dostlarıyla karşılaşmasında ki çılgınca yanlışlıklar ustalıklı bir dille anlatılmıştır.

Ünlü yazarlar da yanlışlıklar yapar mı diye sorsanız; Ooo! Neler var derim. Bunlardan birisini Prof. Dr İlber Ortaylı ortaya koymuştur. Adana’da Seyhan’da bir söyleşiye katılan Ortaylı bir izleyicinin sorusu üzerine Nobel sahibi yazarımız Orhan Pamuk’un bir yanlışını açıklamak zorunda kalmış…

“Kaleme aldığı bir eserde şöyle bir ifade geçiyor; İmam ikindi namaz saatinde caminin balkonuna çıkarak ikindi ezanını okudu…”

Bu cümle üzerine Ortaylı haklı olarak şu açıklamayı yapıyor;

“Bu toplumun gerçeklerini, inançlarını bilen her insan bilir ki, bir kere namazın saati olmaz, vakti olur. Saat ayrı, vakit ayrı bir kavramdır. Camilerde balkon yoktur, minarenin şerefesi vardır. Ezanı imam okumaz, müezzin okur. O da artık şerefeye çıkmaz içeriden mikrofonla okur…”

Bir cümle deyip geçmeyin bir cümlede dört yanlış biraz fazla değil mi?

Siyasilerimiz de zaman zaman yanlışlıklar yaparlar. Başbakan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Van’da yaptığı konuşmasında Van Denizi demesini yanlış olarak nitelemiş ve göle deniz diyor diye yanlışını düzeltmeye çalışmış… Ardından da eklemiş “Bu kadar cahil bir politikacıya, ülke yönetiminde nasıl güvenilir ve görev verilir?” Anadolu coğrafyasın da göl olarak geçmesine rağmen, Van halkının göle Van Denizi dediğini nedense unutmuş… Vanlılar, 3.713 km2’lik yüzölçümüyle göllerine “Van Denizi” denilmesinden hoşlanırlar ve konuklarının da öyle demesini isterler. Kılıçdaroğlu’nun Van Denizi demiş olması, bilgisizlik değil, halkın gönlünü almak istemesinden kaynaklanmış olmalıdır…

Toplum önünde konuşan siyasiler her zaman dikkatli olmak zorundadır. Çoğu kez de danışmanlarının da yanlış yapabileceklerini düşünmelidir. Nitekim Uluslararası Türk Dil Kurultayında Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Sanat” isimli şiiri Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın denilmişti. Bir başka yerde de Mehmet Akif Ersoy ile Ziya Paşa karıştırılmıştı.

Siyasilerin en büyük yanlışlarından birisi de bir süre önce Erzurum’da yaşanmış ve basına yansımıştı. Erzurumlu bir dostumdan bunun doğru olup olmadığını sorduğumda doğrudur yanıtı almıştım.

İsmi lazım değil; hanım siyasetçimiz seçim zamanı Erzurum’daki mitingde otobüs üzerinde coşkulu bir konuşma yapıyormuş… Kalabalığın arasından birisi “Senin bıdığını yerim” diye bağırmış… Siyasetçi hanım nasılsa bu sözü duymuş ve yanındaki vali yardımcısına bıdığın ne olduğunu sormuş… Anadolu’nun her yerinde olduğu gibi yöresel sözcükler vardır. Bunlardan birisi de kadınların cinsel organı yerine geçen ‘bıdık’tır… Vali yardımcısı ezilmiş büzülmüş ne dese… Sonradan olacaklardan habersiz ciğer demiş… Hanım siyasetçi konuşmasını bitirirken kendisini alkışlayanlara büyük bir coşku içerisinde bağırmış;

Bacınızın bıdığı sizlere feda olsun!..

Kısacası hiç kimse ben yanlış yapmam demesin, bilmeden ezbere konuşunca bakın başına ne işler geliyor…

erdemyucül2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 27 Şubat 2011 Pazar 13:05:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Mehmet E. IP: 84.62.37.xxx Tarih : 27.02.2011 14:51:54

Sayin Hocam sen sag ol! Cok güzel bir yazi olmus,Türkiye Halki gercekten garip bir islam ülkesidir.Cünkü konusma tarzimiz bir lastik gibi sünmektedir.Burda en büyük yanlisligi siyasetcilerimiz yapmaktadir.Muhalefet bir sey söyledigi zaman,Akabinde iktidar hemen cevap veriyor.Yanlis nerde diye düsünüyorum, Demek siyasetcilerimiz yeteri kadar siyaseti ögrenmemistir,Diye düsünüyorum.

Veya her iki tarafta yüzde yüz bencillik vardir,Ama yanlis surdadir,Iktidar parti isine gelen bazi maddeleri meclisten gecirmek istedigi zaman,Muhalefeti davet edip gel beraber yapalim diyor.Muhalefet ise istedigi diger maddeleri rafa kaldirip erteliyor,Veya önemsemiyor.Böylelikle senin yogurdun eksi diye birbirlerine laf yetistirmege calisiyor.

Bundan en fazla Halk etkileniyor,Eger iktidardeki Hükümet Muhalefetle degil yaptiklari ve yapacaklarini dile gitirirse daha iyi olur.O zaman Muhalefette agzi acik ama sessiz kalir.Iktidar Muhalefetle degil yaptiklari ve yapacaklarinin ihracati ile ilgilenmeli.Halk artik cahil degil,yüzde doksani artik görüyor ve duyar oluyor,Kimse saf görmesin artik.

Ha burda dogru sen misin diyecek olursaniz,Asla kabul etmem,Cünkü bende ciy süt emmis bir insanim.Benimde hatam vardir olmustur,ve de olacaktir. Fakat söyliyecegim her hangi bir lafi artik dartarak düsünerek söylemege calisiyorum.Önemli olan önceden yapacagim hatalari konusurken doguracagi sakincalari söylememege calismaktir.

Benim,de hem Anayasaya hemde Hükümetlerime ve muhalefetlerime bir sorumlugum var oldugunu bilmek zorundayim.Ezbere konusmak yanlis üstüne yanlis yaptirir.Yukarda yazdiklarimi uygulamaya koyarsam yanlisimin en asgariye indirmis olurum.Özür dilemek kücüklük degil bir erdemliktir.Ben kendimi büyük görüyorsam ayni sekilde seni öyle büyük görmeliyim saygilarimla.