17
Haziran
2024
Pazertesi
ANASAYFA

Yaz Boz Tahtası!..

Günlük yaşantımızda ve siyasette çok sık kullanılan yaz boz tahtası sözü bir bakıma kararsızlığın, bilgisizliğin tanımlanmasıdır. Bazen bu sözcük, konuyu enine boyuna araştırmadan ortaya bir şey atanların yanılma yöntemidir de diyebiliriz. Önce bir şeyler yapmaya kalkarsınız, sonra bakarsınız ki ortaya attıklarınızın tutar tarafı yok, hemen çark edersiniz… O zaman sana karşı olanlar da “bu işi yazboz tahtasına dönüştürdü” derler. Çocukların oynadığı yapboz oyunu, Puzzle’si de buna benzer; yaparsın, içinden çıkamayınca bozarsın…

Yeri dolmayan köşe yazarlarımızdan Haldun Taner’in de bu isimli bir kitabı vardı…

Son günlerde eğitimdeki gelişmeler adına ortaya atılanları gördükçe, aklıma yaz boz tahtası sözcüğü geliyor!..

Milli Eğitim’de yaz boz!...

Nedense yıllardır yönetime gelenler kendilerinden öncekilerin yaptıkları güzel işleri bozmaya çok meraklıdırlar. En iyisini ben bilirim düşüncesi içerisinde, çoğu kendisini allame-i cihan sanır. Bu siyasette de, yönetimlerde de aynen öyledir. Bakın kurumların üst yönetimlerine; yeni gelenler kendilerinden yeni bir şeyler katmak yerine, kendisinden öncekilerin yaptıklarını bozmaya meraklıdırlar… Yapsalar iyi de yapamayınca işin içinden çıkamayıp yalpalayıp durular… Akıllarına atletizmdeki bayrak yarışını düşünmek hiç gelmez!..

Cumhuriyetin ilanından ve Anadolu’yu işgal eden yabancı güçlerin çekilmesinden sonra bir devrim seferberliği başlatılmış, büyük çoğunluğu cahil ve eğitimsiz olan toplumdan genç ve bilgili gençler yetiştirilmek istenmişti. Bunun için Tevhid-i Tedrisat Kanunu 3 Mart 1924’de 430 sayı ile çıkarılmış, eğitimin cahil kişilerin elinden kurtarılması sağlanmıştı. Ardından Köy Enstitüleri, Halk evleriyle yeni yetişenlerin ve toplumun uyandırılmasına, eğitilmesine çalışılmıştı. Uyanık, bilgili, dünya görüşü olan insanlar bazılarının işine gelmedi, önce Halkevleri ile Köy Enstitüleri kapatıldı, ardından Tevhid-i Tedrisat Kanunu budanmaya başladı…

Zaman zaman geçmişi düşünür, bir bakıma nostalji yaşarım. Bizim zamanımızın eğitim sistemi Tevhid-i Tedrisat Kanununa göre şekillenmişti. Öğretmenlerimiz müfredat programı içerisine sıkışmamış, özgürce düşüncelerini biz öğrencilerine aktarır, dinamik ve bilgili bir nesil yetiştirmeye çalışırlardı. Eğitim, ders kitapları bugünkülerle kıyaslanamayacak kadar zordu. Ama o günlerin gençliği bunun üstesinden gelmeyi kolayca başarırdı. O günlerde bugün olduğu gibi diploma alabilmek de kolay değildi. Bilgi, beceri ve çalışma isterdi. ortaokul ve lise bitirmelerinde önce sınıf geçilir, sonra da her dersten yazılı veya sözlü sınav yapılır, başarılı olanlar hakkıyla diplomalarını alırlardı.

Bugün öyle mi?..

Gençliğe bakıyorum hemen hepsinin elinde lise diploması var ama kendi yetenekleri doğrultusunda kendi kendini geliştirenlerin dışında çoğunda bilgiden eser yok. Eğitim adına ticari amaçlı kurulan dershanelerde YÖK’ün acayip sınavlarına yönelik testten başka bir yöntem uygulanmıyor. Böyle olunca da tarih, coğrafya, edebiyat gibi bilgilerden yoksun bir nesil yetiştiriliyor. Beyni çalıştıran, bireyleri düşünmeye yönlendiren felsefe, sosyoloji, mantık gibi dersler çok önceden kaldırılmıştı. Sağda solda yalan yanlış din eğitimi ile de akıllar daha karıştırılıyor.

Eğitimde ortaya yeni bir sistem yaratılmaya çalışılıyor; 4+4+4 sitemi!.. Bu sisteme göre ilk 4 yılın ardından öğrencilerin, Bakanlar Kurulunun belirleyeceği alanlarda açık öğretime devam etmesine olanak sağlanacakmış! Temel eğitim 8 yıldan 12 yıla çıkacak ama kesintisizlik kalkacak. Böyle olunca da temel eğitim 4 yıla inecek!..

Bu konuyla ilgili tartışmalara katılanlara, savunanlara, karşı çıkanlara bakıyorum hiç birisi eğitimci değil, bu konuda eğitim almamış, öğretmenlik yapmamış kişiler…

Eğitim herkesin uluorta konuşacağı bir konu değildir. Bazı konular vardır ki, o konularda konuşabilmek için eğitim ve bu yönde birikim ister. Örneğin tıp, mimarlık, mühendislik ve arkeoloji alanında herkes konuşabilir mi? Eğitim de onlardan biridir. Konuşulur mu? Konuşulur ama gülünç olur. Eskilerin değişiyle bazılarının dediklerine hınk deyicilik yapar…

Eğitim sistemi üzerine böyle düşünülmesindeki amaç nedir?

Bunun altında yatan nedenin meslek okulları olduğu söylense de aslında onlar paravan, esas konu imam hatipler… Bakana göre; sistemin 4+4+4’e geçiş görüşmelerinde söylediği “imam hatibin önünü kesmek mantığıyla geçilen 8 yıllık eğitim meslek liselerini olumsuz etkilemiştir.”

Ulusal eğitim politikasını kimler belirliyor? Eğitim sistemimiz imam hatipler üzerinden mi şekillenecek?

Kuruluşunda aydın, imam müftü yetiştirmeyi amaçlayan bu okullar gün geçtikçe siyasi malzemeye konu oldu. Beklenmedik şekilde imam hâkim, imam avukat, imam mimar, imam mühendis, imam doktor özlemi ortaya çıktı.

TÜSİAD başta olmak üzere, 4+4+4 sistemi diye tarif edilen reformu (!) eleştirenler çıkınca, başbakan ve bazıları tarafından tepki ile karşılaştı herkes kendi işine baksın denildi. Anlaşılan biat kültürüne karşı olanların demokrasi adına söz söylemeye hakları yok; ya kabul edersin ya da sesini kesersin!.. Basına, televizyonlara bakıyorum hemen iktidarın avukatlığına soyunanlar çıkıyor. Oysa Türkiye’nin en temel sorunlarından birisi tartışılıyor, herkesin bir şeyler söylemeye hakkı olmalıdır.

Yapılacak bu reform(!) ile buluğ çağındaki çocukların din eğitimi almaları mı sağlanacak?

Kısa bir süre öncesi Diyanet, ilkokul çocuklarından isteyenleri Umre’ye götürmemiş miydi? Sanırım pek az kişi ilkokul çocuğu Umre'den ne anlar diyebilmiş, ancak sesleri cılız kalmıştı… Bunun ardından karma eğitime yönelik okullarda, harem-selamlık usulü eğitim yapma teklifi gelir mi?

Kısacası eğitim konusu ciddi bir iştir. Bekliyelim ve bakalım bunun sonu neredeye varacak?

Bu konu önceki yazılarımdan birinde yer verdiğim Ahmet Haşim’in “ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden” diye başlayan merdiven şiirini bir kez daha hatırlattı. Bilmem yanılıyor muyum?

erdemyucel2002@hotmail.com  

Yayın Tarihi : 8 Mart 2012 Perşembe 10:39:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
K. Mükremin BARUT IP: 78.162.156.xxx Tarih : 9.03.2012 09:56:43

ŞEYTANIN AVUKATLIĞI: Erdem üstadım "Yaz boz tahtası" lafı kadar,  "Şeytanın  avukatlığı" lafı da çok yaygın kullanılır. Bende şimdi bu işi yapacağım. 21. yüzyıldayız. He şeyi tartışıyoruz. Ama malesef "Ana dilde eğitimi" dile getirmiyoruz. Anadilde eğitim bir haktır. Üstelik insan hakkı olarak zorunludur. Ülkemizde yirmi milyon, ve tüm ortadoğu coğrafyasında kırk milyon Kürt yaşıyor. Suriye, İran, İrak ve Türkiye coğrafyasına yayılmış olarak yaşıyorlar. Suriye'de kimlikleri yok. Kuzey  Irakt'a resmi dil ve eğitim dilleri Kürtçe. Fakat Arap yazı fontunu kullanıyorlar. İran ve Suriye'de de öyle. Türki'yedeki Kürtler latin fontu kullanıyorlar.

Bence ana dilde eğitim tartışılmalı. Hatta değil ilkokul, orta öğrenim ve Üniversite düzeyinde bile. Bize dilin ne olduğu değil ne söylediği önemli. Kafanın ise ne ürettiği.

Ben eğitim dili İngilizce olan bir okulu bitirdim. Ama yurt dışına gitmeyi hiç düşünmedim. Ülkemde kalıp kendi insanlarım için üretmeyi düşündüm.

Bir insanın anadili yasaklı olursa, kendisini ülkesine ve devletine yabancı sayar. Yıllarca böyle olmadı mı?K. Mükremin BARUT 


Mehmet Ersindigil IP: 84.62.12.xxx Tarih : 8.03.2012 17:44:40

Hocam ellerine saglik"Güzel bir egitim kösesi olmus.4+4+4 sistemi cok ses getirecegine benziyor.Örnegim bugün mecliste görüsülürken kavga ve yumruklar konusmus.Türkiyede,ki milli egitim yaz boz tahtasina cok uygun gibi görülüyor.Cünkü en iyisini ben bilirim,en iyisini ben yaparim,politikasi bizlerde var oldugu müddetce böyle devam eder gibi görülüyor.

Bundan 50 yil önceki egitim sistemi okul disiplininden dolayi simdiki sistemden daha iyi egiticiydi.O tarihlerde ilk okul besi bitirenler cok iyi bilirler,ki simdiki orta okulu bitirenlerden daha iyi egitimliydi.O zamanlarda besinci sinifi bitirecek olanlar,bes alti ögretmen karsisinda imtihan edilerek diplomayi hak ettiyse aliyordu.Yok basarmadiysa sinifta kalip.bir daha,ki sene okula devam ediyordu.

Simdi getirilmek istenen 4+4+4 sistemi kanimca okuyan genclerimizi daha,da tembellestirecektir.Cünkü dördüncü siniftan sonra nereye gedecegini pek kestiremiyecektir.Böylelikle bogulmus bir sekilde ne yapacagini bilmiyecektir. Buda onu okuldan sogutup tembellige alisacaktir.12 sene olacak olan egitim basarili olabilmesi icin kesintisiz devam etmesi gerekir diye düsünüyorum.

Egitim sistemini tecrübeli egitimciler tarafindan bir sistemle düzetilip el birligi ile onaylanip yürürlüge girerse egitim olur.Aksi takdirde her kafadan bir sesle hareket edilirse sistem cöker,ve yaz boz tahtasina döner.Yapilacak bu reform 12 sene sonra her talebe kendi iradesiyle sececegi meslegi alacagi notlarla belirlenmesi gerekir.Bu arada rahmetli Ahmet Hasim,in bir dörtlük siiri vardi adi Yari yol

Nasil istersen ögle dinle,bakin,/ Dallarin zirvesindeyiz, ancak,/ Yari yoldan ziyade, yerden uzak,/Yari yoldan ziyade, maha yakin......iste ögle buda senin buyurdugun gibi,Agir agir cikacaksin bu merdivenlerden,Acele acele,Cabuk cabuk cikarsak merdiven basamaklarindan biri kirilir al assagiya düseriz.4+4+4 sistemini hazirliyanlara kolay gelsin derim saygilarimla.


Erdal Geyikçi-Sanatcı. IP: 88.226.66.xxx Tarih : 8.03.2012 11:46:37

Merhaba Erdem abi. Kösenizi okuyunca aklıma İlk okul yıllarım geldi. İlk okulu 8 yılda babamın torpiliyle zor bitirdim. Şimdi anlıyorum dogru bitirmişim, İlkögretim 8 yıla çıktı. Bizim zamanımızda okulda kalmak vardı; Şimdi kalmak yok. Babam beni okutmak istemişti de, ben ögrendim A-Z ye AZDA olsa okumayı 2+2=4 ettigini ögrendim  demiştim. O gün bugündür gurbet gurbet iş için geziyorum. Herzaman karşıma çıktı, İş için başvurularımda, diploman varmı sözleri .Geçmişten bugüne bakıyorum ve halen degişmeyen okul sistemi. İlk ,orta,lise ve ünüversitede oturarak okuyoruz.Okulu bitirdikten Sonra Diplomayı elimize alıyoruz,Oturacak iş Arıyoruz. Bence artık sistem degişmeli"OTURAN DEGİL,ÜRETEN TOPLUM YETİŞTİRMELİYİZ...Oturanlarda Çocuklarını paralı okullara gönderiyorlar; Çocuklarıda kendileri gibi oturmaya devam ediyor. Demekki oturmak için para harcamak gerekiyor. Heryerde para karşımıza çıkıyor. Parazız eğitim istiyorum diyecem,Parasızda Hiçbirşey olunmuyormuş. Okuyanlar herzaman kendilerini çok görmesi ve Cahil diyede insanları görmelerine de karşıyım.Sakın okumaya karşı oldugumu sanmayın "OTURANLARA" KARŞIYIM .... Eger egitim sistemi degişecekse 6+6 olsun, erdem abi,Toplaması daha kolay oluyor böyle..:))))Yorumuma burda son veriyorum, Ben buraya kadar okudum fazla yazamayacagım erdem abi. Saygılarımla. Erdal Geyikçi-Sanatcı..


yasar ertas IP: 94.135.148.xxx Tarih : 10.03.2012 14:25:00

bizim memlekete anavatan denir acaba dogurgan olsun diyemi denmis  dilimizede  ana dili denmis her anadan dogan ana dilini konussunmu diye bu ana ismi verilmis her anadan dogn an dilimde  dilim her yerde bunu konusurum isterim derse nasil bir toplum nasil bir anlsm saglanacak anasini yanina alan ayri bir kabilemi olacak

önce bunu bir ayirt edebilsek yada edebilsem sorun cözülecek

örnek memklekette ana degil baba vatandir bir tanedir dogurmaz  dillerinin adi genelde tek kelimedir igilizce  fransicadir vs. dir  bu dil temel dildir anasindan dogan ana dilini ögrenir konusur  veya ögrenmez konusmaz sahsi dir hesas dil  mesela ingilzcedir bu dil in altinda anadilini konusmak isteyenler özel kurslar devlet tesvikli kurslar istege göre yasalar cercevesinde  olmalidir istyen isteyen dili konusmalidir ama hesas dil her yerde gecerli olmalidir bazen hop diyenlerde olacaktir  burasi ingilteredir ingilizce konusunda bizde anliyalim kim hakli olur ingilterde ingilizce hakli olur icimizde bir bit yenigi varsa yada halk arasida cok konusulan lafimiz vardir senin gecinmeye niyetin yoksa cok bayir vardir  bu bir yorumdur  geceliligi hic yoktur  yazisip konusup bir iyilige gitmek vardir bunu da bulmak zordur hayat devam ediyor


Yılmaz Ergüvenç IP: 78.176.123.xxx Tarih : 8.03.2012 11:17:25

Eğitimle dindar olunabiliyorsa, Darüşşafaka'da 8 sene çok sıkı dînî eğitim alan babam dindar olurdu. Ankara'da imam-hatip mezunu arkadaşlarım oldu. Şekil açısından değil ama inanç açısından kendimi onlardan daha dindar hissetmişimdir. İş ahlâklarına bakınca ''Çok hacıların çıktı haçı, zir-i begalde (koltuk altlarında)'' beyitine hak vermişimdir. 4+4+4 yıllık eğitime biz istediğimiz kadar itiraz edelim; böylesine önemli bir kararın konuya hâkim olan eğitimci, bilgin ve âkil adamlarla tartışılması gerektiğini söyleyelim. Hiç kendinizi yormayın; bu yasa çıkacak. Nereden mi biliyorum? TBMM Millî Eğitim Komisyonuna özellikle konu ile hiç ilgisi olmayan eski futbolcu, yeni yorumcu milletvekilini alıyor, bizimle dalga geçiyorlar. Bu ne demektir? Siz istediğiniz kadar yaygara çıkarın, ben konu ile ilgisiz de olsalar, adamlarımla yasayı çıkarttırırım demektir.