19
Mayıs
2024
Pazar
ANASAYFA

Yeni Yıl

Yeni yılı kutlamak amacıyla dünyanın tüm ülkelerinde çeşitli törenler düzenlenir, gösteri ve eğlenceler birbirini izler. Yurtdışı kutlamalarının bazı toplumlarda dinsel yönünün ağır bastığı, bazılarında ise eğlence niteliğini aşmadığı da dikkati çeker.

Hz. İsa’nın doğumunu simgeleyen yılbaşının geçmişi oldukça eski yıllara inmektedir. Bu konuda yapılan araştırmalar ilk yılbaşı kutlamalarının Babil’de, baharın başlangıcını kutlamak amacıyla yapıldığını ortaya koymuştur. Asurlular bunu Eylül ayının ortasına alarak sonbaharla birlikte çağrıştırmışlardır. Eski Mısırlılar, Fenikeliler, Persler de 21 Eylül’ü yeni yılın gelişi olarak nitelemişlerdir. M.Ö. V. yüzyılda eski Yunanlılar kışın başlangıcı olan 21 Aralık’ta yeni yıl kutlamaları düzenlemişlerdir. Roma İmparatorluğu’nun Cumhuriyet Dönemi’nde 1 Mart yeni yıl başlangıcı olarak kabul edilmiş ve bu durum Jülyen takviminde de sürdürülmüştür. Yahudilerin dinsel takvimi Tışrı ayının (6Eylül-5 Ekim) ilk gününe yılbaşı demiş ve bu gelenek bugün de sürdürülmektedir. Orta Çağın başlangıcında Hıristiyan toplumu Hz. İsa’nın Hz. Meryem’e müjdelendiği 25 Mart’ı yeni yılın başlangıcı olarak kabul etmişlerdir. Bu nedenle bazı İngiliz ansiklopedileri Noel anlamına gelen “Chrıstmas” sözcüğünün Orta Çağda “Mezih’in Mıssası” anlamında “Christes Masse”dan türediğini ileri sürmüşlerdir. İngiltere’de yeni yıl 25 Aralık’ta kutlanırken Anglesaksonlar I. Wilhelm’in emri doğrultusunda kutlamalar 1 Ocak’ta başlatmışlardır. Sonraki yıllarda İngiltere, diğer Hıristiyan ülkelerine katılarak yeni yılın başlangıcını 25 Mart olarak kabul etmişlerdir. Batı ülkelerinde, dünyanın güneşe doğru hareketine dayanarak düzenleyen, Papa XIII. Gregorius’un 1852’de onayladığı Gregoryan takvimi uygulamasıyla birlikte 1 Ocak yeni yılın başlangıcı olmuştur.

Avrupa Ülkelerinde yeni yılın başlaması birbirinden farklı tarihlerde kabul edilmişlerdir. Örneğin; İskoçya 1660’da, Almanya ile Danimarka 1700’de, İngiltere 1752’de, İsveç 1753’de ve en geç olarak da Rusya 1918’de 1 Ocak tarihi üzerinde birleşmişlerdir.

Yılbaşı kutlamaları Güney Amerika ve Asya ülkelerinde Avrupa’dan daha farklı algılanmıştır. Latin Amerika’da Hz. İsa’nın doğumuyla ilgili temel adetlerin yanı sıra başka adetlere de yer vermişlerdir. Bazılarına göre de bu kutlama Aztek ayininden ileriye gitmemektedir. Mexico’da yayınlanan El Üniversal isimli bir gazetede yer alan bir yazı oldukça ilginçtir. Burada “Farklı dinsel topluluklardaki rahipler Aztek tören takviminin Katolik ayin takvimiyle aynı olmasının avantajını kullanarak bunu vaaz etmek ve misyonerlik işlevini desteklemek için kullanmışlardır” denilmektedir. Böylece İspanyollardan önceki tanrısal güçleri anma törenlerinin yerine, Hıristiyanların inandığı tanrısal güçler için yapılan kutlamaların konulduğu da ileri sürülmüştür. Bunun sonucu olarak da Avrupa’nın kutlama ve etkinlikleri tanıtılırken, Aztek törenlerinden de yararlanılma olanağı bulunmuştur.

Meksika’da durum biraz daha farklı olup, yılbaşı kutlamaları 16 Aralık’ta Posades ile başlamaktadır. Posades zamanı, Noel’in başlangıcından önce, dokuz büyüleyici gün olarak isimlendirilmiştir. Bu günler Yusuf ve Hz. Meryem’in, Beytlehem şehrinde yalnız başlarına dolaştıkları ve sonrada iyilik ve barınak buldukları dönemdir. Posades de aileler ve yakın dostlar her gece bir araya gelip Hz. İsa’nın doğumundan önceki günleri hatırlar ve hep onu konuşurlar. Yılbaşında Meksika geleneğine göre Hz. Meryem ile Yusuf’un heykellerinin taşınması, ilahiler söylenmesi ve posada istenmesi gelenekselleşmişti. Taşıdıkları heykellerle, ilahiler söyleyerek herhangi bir evin önüne gelenleri içeriye alınmadan önce ilahilerle yanıt verilirdi. Bunu, yemek, içki, müzik ve danslar izlerdi. Meksika’da 16-23 Aralık tarihleri arasında sekiz Posades şenliği yapılır, 23 Aralık’taki Noel öncesinde aileler özel bir yemekte bir araya gelirlerdi. Son derece görkemli biçimde kutlanan, Hz. İsa’nın ön plâna çıkarıldığı törenlerin sonuna doğru 5 Ocak akşamı üç bilge adamın çocuklara oyuncak getirdiğine inanılırdı. Encyclopedia Americana’nın da bu konuda ilginç bir yorumu vardır:

“Günümüzde Noel’le bağlantılı âdetlerin çoğu aslında Noel adeti değil, Hıristiyanlık öncesine dayanan ve Hıristiyanlıktan kaynaklanmayıp kilise tarafından benimsenmiş alan âdetlerdir. Aralık ortasında kutlanan Saturnalia şenliği, Noel’in birçok şenlik adetine örnek olmuştur. Örneğin bu kutlamada ayrıntılı şenlikler, hediye verme ve mum yakma adetleri türemiştir.”

Yılbaşı törenleri, birbirinden farklı ülkelerde değişik biçimlerde kullanılırsa da yine de hepsinin birleştiği nokta dinsel yönünün ağırlık kazanmasıdır.

Hindistan’ın güneyindeki Tahmil’de kışın başlangıçı “Pongal Şenliği” ile kutlanır. Bu tören süresince üç gün pirinç kaynatılır ve ibadet ağırlık kazanır. Bu arada çevrelerinde varlığına inandıkları hayaletleri kovarlar, keşişler insanlara ve Hindu tanrılarına çeşitli hediyeler dağıtırlar.

Çin’de Ocak ayı boyunca yeni yıl şenliklerle kutlanır. Yeni yılın ilk aylarında karşılaştıkları iyi veya kötü olayların bütün bir yıl boyunca süreceğine inanırlar. Bu günlerde evler özenle temizlenir, kapılarına kötü ruhların içeriye girmelerini engellemek amacıyla “şimenava” denilen, pirinç saplarından yapılmış ipler asılarak üzerleri turunç, eğreltiotu ve ıstakozlarla süslenir. Bu arada aile büyükleri, yakın dostları, komşular ziyaret edilerek sebzeli moçi çorbası (zoni), pirinç unu pastası (moçi) başta olmak üzere çeşitli yiyecekler ikram edilir. Ayrıca Buda dinine bağlı olanlar, Budist mabetlerini, koruyucu Şinto tanrılarının kutsal yerlerini ziyaret ederler.

İran’da Mitra’nın 25 Aralık’ta doğduğuna inanıldığından aynı tarihte diğer ülkelerle farklı amaçta kullanmanın yapıldığı da dikkati çekmektedir.

Kısaca değinmeye çalıştığım, dünyanın değişik toplumlarında, yeni yıl kutlamalarının Hıristiyan inancına dayanmadığı, putperest inançlardan kaynaklandığı da açıkça görülmektedir.

Hz. İsa’nın doğumuna dayanılarak 25 Aralık’ta başlatılan Hıristiyan yortusunun Roma almanakları dikkate alınacak olursa, M.S. 336’da kutlandığının yazılı oluşu da başka bir görüşü ortaya koymaktadır. Kudüs’ün dışında kalan doğu ülkelerinde, 6 Ocak’la kutlanan “Epifanyat” yortusunda İsa’nın doğumu ile vaftizi birlikte kullanılmaktadır. M.S. IV. yüzyılda Doğu kiliselerinin büyük çoğunluğu Hz. İsa’nın doğumunu 25 Aralık’ta kutlarken Kudüs buna uzun süre karşı koymuş, sonunda bu tarihi benimsemek zorunda kalmıştır. Buna karşılık Ortodoks kiliseleri 25 Aralık’ı hiç bir zaman kabul etmeyerek 6 Ocak’taki kutlamalarını sürdürmüşlerdir.

Noel kutlamalarının simgesi olan Noel Baba ise Santa Claus ismiyle tanınan Aziz Nicholas’dır. Anadolu’da Myra antik kenti yakınında dünyaya gelen Aziz Nicholas buğday ticareti ile geçimini sağlayan varlıklı bir ailenin çocuğudur. Aziz Nicholas mucizeleri ile gemicilerin, tüccarların, düşkünlerin ve çocukların koruyucusu olarak tanınmış, ileriki yıllarda Myra Başpiskoposluğu’na seçilmiştir. Yaşamını birçok mythos süslemiş, ölümünden sonra mezarının üzerine ismini taşıyan bir kilise yapılmıştır. Hıristiyan kiliselerinde kutlanan 6 Aralık’ta Noel Baba olarak isminin geçmesi ilk kez Almanya’da gerçekleşmiş, ardından da dinde reform yapan diğer kiliselere de yayılmıştır. Yılbaşı kutlamalarında ışık ve süslerle bezenen Noel Ağacı inancının kökeninin putperestlerce benimsenen ağaca tapınma düşüncesinden kaynaklandığı da ileri sürülmüştür. Özellikle İskandinav ülkelerinde şeytanı korkutup kaçırmak veya kuşlara bir ağaç sağlama isteğinin de bunda payı olduğu düşünülmelidir. Bu inancın kaçınılmaz bir sonucu olarak tanımlanan Noel Ağacı ile süslenmesi gelenekselleşmiştir. Başlangıçta Noel Ağacına hamursuz ekmekler, çörekler asılmış, sonra da bunun yerini çeşitli süsler, ışıklar, mumlar ve aile bireylerine verilecek hediyelerin konulması izlenmiştir.

İslâm düşüncesi yeni yılı hicri takvimine göre 1 Muharremde başlatmıştır. Gregoryen takviminden farklı olarak hicri takvim bir yılı 354 gün olarak hesap etmiştir. Bundan ötürüde her yılın başı farklı farklı mevsimlere gelmektedir. XIX. yüzyıldan sonra Osmanlılar Rûmi takvimi kullanmaya başlayınca da yeni yılın başlangıcı olarak 1 Mart kabul edilmiştir.

İslam inancında yeni yılı kutlama geleneği olmamasına karşılık, devletin önde gelen kişilerinin padişahı kutlaması da gelenekselleşmişti. Padişah da yeni yılını kutlayanlara Muharremiye ismi altında para veya armağanlar verirdi. Bunun yanı sıra memurlarda yöneticilerini ziyaret ederek kutlama geleneğini sürdürür, karşılığında hediyeler alırlardı. Bu arada devrin şairleri yeni yıl nedeniyle “Muharremiye” denilen kasideler yazarak başta padişah olmak üzere devletin önde gelenlerine sunarlardı. Karşılığında da şairlere çeşitli hediyeler, keseler içerisinde bahşişler verilirdi. Halk arasında yaygın bir inanca göre de “ganimet” olarak isimlendirilen bu bahşişin yıl boyunca bereket getireceğine inanılırdı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra çıkarılan 2739 sayılı yasa ile 31 Aralık günü öğleden sonra başlayarak 1.5 gün resmi tatil olarak ilân edilmiştir. Türkiye’de yılbaşı kutlamaları zaman zaman aydınlarla bağnazlar arasında sert tartışmalara yol açmış, çoğu kez dar kalıplar içerisindeki bazı basın organları da bunu körüklemiştir. Yılbaşının kökeni, ne olduğu konusunda bilinçsizlik ve kültür eksikliğinin de bu tartışmalarda büyük payı olmuştur. Yılbaşı birbirinden farklı toplumlarda değişik biçimlerde algılanmıştır. Bazılarına göre nefsin körletilmesi, bazılarına göre de canlandırmayı veya insanı yenilemeyi tanımlamaktadır. Bu arada insanın veya toplumların yeniden güçlendirilmesi gibi bir amaç güttüğü iddiası ise ayrı bir tartışma konusudur. Hıristiyanlık öncesi ve sonrasında yapılan kış şenliklerinin ayrılmaz bir parçası olan ateş ile ışıktan esinlenerek yapılan törenlerin sıcaklığın, sürekli yaşamın simgesi olduğu da bilinmektedir. Ayrıca ölüme meydan okumasıyla tanınan ve bu yüzden yapraklarını dökmeyen çam ağacının da yılbaşı kutlamalarında yer alması hiç de boşuna değildir...



erdemyucel2002@hotmail.com


Yayın Tarihi : 26 Aralık 2004 Pazar 12:16:58
Güncelleme :8 Haziran 2005 Çarşamba 15:49:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?