Yeni yılı kutlamak amacıyla dünyanın tüm ülkelerinde çeşitli törenler düzenlenir, gösteri ve eğlenceler birbirini izler. Yurtdışı kutlamalarının bazı toplumlarda dinsel yönünün ağır bastığı, bazılarında ise eğlence niteliğini aşmadığı da dikkati çeker.
Hz. İsanın doğumunu simgeleyen yılbaşının geçmişi oldukça eski yıllara inmektedir. Bu konuda yapılan araştırmalar ilk yılbaşı kutlamalarının Babilde, baharın başlangıcını kutlamak amacıyla yapıldığını ortaya koymuştur. Asurlular bunu Eylül ayının ortasına alarak sonbaharla birlikte çağrıştırmışlardır. Eski Mısırlılar, Fenikeliler, Persler de 21 Eylülü yeni yılın gelişi olarak nitelemişlerdir. M.Ö. V. yüzyılda eski Yunanlılar kışın başlangıcı olan 21 Aralıkta yeni yıl kutlamaları düzenlemişlerdir. Roma İmparatorluğunun Cumhuriyet Döneminde 1 Mart yeni yıl başlangıcı olarak kabul edilmiş ve bu durum Jülyen takviminde de sürdürülmüştür. Yahudilerin dinsel takvimi Tışrı ayının (6Eylül-5 Ekim) ilk gününe yılbaşı demiş ve bu gelenek bugün de sürdürülmektedir. Orta Çağın başlangıcında Hıristiyan toplumu Hz. İsanın Hz. Meryeme müjdelendiği 25 Martı yeni yılın başlangıcı olarak kabul etmişlerdir. Bu nedenle bazı İngiliz ansiklopedileri Noel anlamına gelen Chrıstmas sözcüğünün Orta Çağda Mezihin Mıssası anlamında Christes Massedan türediğini ileri sürmüşlerdir. İngilterede yeni yıl 25 Aralıkta kutlanırken Anglesaksonlar I. Wilhelmin emri doğrultusunda kutlamalar 1 Ocakta başlatmışlardır. Sonraki yıllarda İngiltere, diğer Hıristiyan ülkelerine katılarak yeni yılın başlangıcını 25 Mart olarak kabul etmişlerdir. Batı ülkelerinde, dünyanın güneşe doğru hareketine dayanarak düzenleyen, Papa XIII. Gregoriusun 1852de onayladığı Gregoryan takvimi uygulamasıyla birlikte 1 Ocak yeni yılın başlangıcı olmuştur.
Avrupa Ülkelerinde yeni yılın başlaması birbirinden farklı tarihlerde kabul edilmişlerdir. Örneğin; İskoçya 1660da, Almanya ile Danimarka 1700de, İngiltere 1752de, İsveç 1753de ve en geç olarak da Rusya 1918de 1 Ocak tarihi üzerinde birleşmişlerdir.
Yılbaşı kutlamaları Güney Amerika ve Asya ülkelerinde Avrupadan daha farklı algılanmıştır. Latin Amerikada Hz. İsanın doğumuyla ilgili temel adetlerin yanı sıra başka adetlere de yer vermişlerdir. Bazılarına göre de bu kutlama Aztek ayininden ileriye gitmemektedir. Mexicoda yayınlanan El Üniversal isimli bir gazetede yer alan bir yazı oldukça ilginçtir. Burada Farklı dinsel topluluklardaki rahipler Aztek tören takviminin Katolik ayin takvimiyle aynı olmasının avantajını kullanarak bunu vaaz etmek ve misyonerlik işlevini desteklemek için kullanmışlardır denilmektedir. Böylece İspanyollardan önceki tanrısal güçleri anma törenlerinin yerine, Hıristiyanların inandığı tanrısal güçler için yapılan kutlamaların konulduğu da ileri sürülmüştür. Bunun sonucu olarak da Avrupanın kutlama ve etkinlikleri tanıtılırken, Aztek törenlerinden de yararlanılma olanağı bulunmuştur.
Meksikada durum biraz daha farklı olup, yılbaşı kutlamaları 16 Aralıkta Posades ile başlamaktadır. Posades zamanı, Noelin başlangıcından önce, dokuz büyüleyici gün olarak isimlendirilmiştir. Bu günler Yusuf ve Hz. Meryemin, Beytlehem şehrinde yalnız başlarına dolaştıkları ve sonrada iyilik ve barınak buldukları dönemdir. Posades de aileler ve yakın dostlar her gece bir araya gelip Hz. İsanın doğumundan önceki günleri hatırlar ve hep onu konuşurlar. Yılbaşında Meksika geleneğine göre Hz. Meryem ile Yusufun heykellerinin taşınması, ilahiler söylenmesi ve posada istenmesi gelenekselleşmişti. Taşıdıkları heykellerle, ilahiler söyleyerek herhangi bir evin önüne gelenleri içeriye alınmadan önce ilahilerle yanıt verilirdi. Bunu, yemek, içki, müzik ve danslar izlerdi. Meksikada 16-23 Aralık tarihleri arasında sekiz Posades şenliği yapılır, 23 Aralıktaki Noel öncesinde aileler özel bir yemekte bir araya gelirlerdi. Son derece görkemli biçimde kutlanan, Hz. İsanın ön plâna çıkarıldığı törenlerin sonuna doğru 5 Ocak akşamı üç bilge adamın çocuklara oyuncak getirdiğine inanılırdı. Encyclopedia Americananın da bu konuda ilginç bir yorumu vardır:
Günümüzde Noelle bağlantılı âdetlerin çoğu aslında Noel adeti değil, Hıristiyanlık öncesine dayanan ve Hıristiyanlıktan kaynaklanmayıp kilise tarafından benimsenmiş alan âdetlerdir. Aralık ortasında kutlanan Saturnalia şenliği, Noelin birçok şenlik adetine örnek olmuştur. Örneğin bu kutlamada ayrıntılı şenlikler, hediye verme ve mum yakma adetleri türemiştir.
Yılbaşı törenleri, birbirinden farklı ülkelerde değişik biçimlerde kullanılırsa da yine de hepsinin birleştiği nokta dinsel yönünün ağırlık kazanmasıdır.
Hindistanın güneyindeki Tahmilde kışın başlangıçı Pongal Şenliği ile kutlanır. Bu tören süresince üç gün pirinç kaynatılır ve ibadet ağırlık kazanır. Bu arada çevrelerinde varlığına inandıkları hayaletleri kovarlar, keşişler insanlara ve Hindu tanrılarına çeşitli hediyeler dağıtırlar.
Çinde Ocak ayı boyunca yeni yıl şenliklerle kutlanır. Yeni yılın ilk aylarında karşılaştıkları iyi veya kötü olayların bütün bir yıl boyunca süreceğine inanırlar. Bu günlerde evler özenle temizlenir, kapılarına kötü ruhların içeriye girmelerini engellemek amacıyla şimenava denilen, pirinç saplarından yapılmış ipler asılarak üzerleri turunç, eğreltiotu ve ıstakozlarla süslenir. Bu arada aile büyükleri, yakın dostları, komşular ziyaret edilerek sebzeli moçi çorbası (zoni), pirinç unu pastası (moçi) başta olmak üzere çeşitli yiyecekler ikram edilir. Ayrıca Buda dinine bağlı olanlar, Budist mabetlerini, koruyucu Şinto tanrılarının kutsal yerlerini ziyaret ederler.
İranda Mitranın 25 Aralıkta doğduğuna inanıldığından aynı tarihte diğer ülkelerle farklı amaçta kullanmanın yapıldığı da dikkati çekmektedir.
Kısaca değinmeye çalıştığım, dünyanın değişik toplumlarında, yeni yıl kutlamalarının Hıristiyan inancına dayanmadığı, putperest inançlardan kaynaklandığı da açıkça görülmektedir.
Hz. İsanın doğumuna dayanılarak 25 Aralıkta başlatılan Hıristiyan yortusunun Roma almanakları dikkate alınacak olursa, M.S. 336da kutlandığının yazılı oluşu da başka bir görüşü ortaya koymaktadır. Kudüsün dışında kalan doğu ülkelerinde, 6 Ocakla kutlanan Epifanyat yortusunda İsanın doğumu ile vaftizi birlikte kullanılmaktadır. M.S. IV. yüzyılda Doğu kiliselerinin büyük çoğunluğu Hz. İsanın doğumunu 25 Aralıkta kutlarken Kudüs buna uzun süre karşı koymuş, sonunda bu tarihi benimsemek zorunda kalmıştır. Buna karşılık Ortodoks kiliseleri 25 Aralıkı hiç bir zaman kabul etmeyerek 6 Ocaktaki kutlamalarını sürdürmüşlerdir.
Noel kutlamalarının simgesi olan Noel Baba ise Santa Claus ismiyle tanınan Aziz Nicholasdır. Anadoluda Myra antik kenti yakınında dünyaya gelen Aziz Nicholas buğday ticareti ile geçimini sağlayan varlıklı bir ailenin çocuğudur. Aziz Nicholas mucizeleri ile gemicilerin, tüccarların, düşkünlerin ve çocukların koruyucusu olarak tanınmış, ileriki yıllarda Myra Başpiskoposluğuna seçilmiştir. Yaşamını birçok mythos süslemiş, ölümünden sonra mezarının üzerine ismini taşıyan bir kilise yapılmıştır. Hıristiyan kiliselerinde kutlanan 6 Aralıkta Noel Baba olarak isminin geçmesi ilk kez Almanyada gerçekleşmiş, ardından da dinde reform yapan diğer kiliselere de yayılmıştır. Yılbaşı kutlamalarında ışık ve süslerle bezenen Noel Ağacı inancının kökeninin putperestlerce benimsenen ağaca tapınma düşüncesinden kaynaklandığı da ileri sürülmüştür. Özellikle İskandinav ülkelerinde şeytanı korkutup kaçırmak veya kuşlara bir ağaç sağlama isteğinin de bunda payı olduğu düşünülmelidir. Bu inancın kaçınılmaz bir sonucu olarak tanımlanan Noel Ağacı ile süslenmesi gelenekselleşmiştir. Başlangıçta Noel Ağacına hamursuz ekmekler, çörekler asılmış, sonra da bunun yerini çeşitli süsler, ışıklar, mumlar ve aile bireylerine verilecek hediyelerin konulması izlenmiştir.
İslâm düşüncesi yeni yılı hicri takvimine göre 1 Muharremde başlatmıştır. Gregoryen takviminden farklı olarak hicri takvim bir yılı 354 gün olarak hesap etmiştir. Bundan ötürüde her yılın başı farklı farklı mevsimlere gelmektedir. XIX. yüzyıldan sonra Osmanlılar Rûmi takvimi kullanmaya başlayınca da yeni yılın başlangıcı olarak 1 Mart kabul edilmiştir.
İslam inancında yeni yılı kutlama geleneği olmamasına karşılık, devletin önde gelen kişilerinin padişahı kutlaması da gelenekselleşmişti. Padişah da yeni yılını kutlayanlara Muharremiye ismi altında para veya armağanlar verirdi. Bunun yanı sıra memurlarda yöneticilerini ziyaret ederek kutlama geleneğini sürdürür, karşılığında hediyeler alırlardı. Bu arada devrin şairleri yeni yıl nedeniyle Muharremiye denilen kasideler yazarak başta padişah olmak üzere devletin önde gelenlerine sunarlardı. Karşılığında da şairlere çeşitli hediyeler, keseler içerisinde bahşişler verilirdi. Halk arasında yaygın bir inanca göre de ganimet olarak isimlendirilen bu bahşişin yıl boyunca bereket getireceğine inanılırdı.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan sonra çıkarılan 2739 sayılı yasa ile 31 Aralık günü öğleden sonra başlayarak 1.5 gün resmi tatil olarak ilân edilmiştir. Türkiyede yılbaşı kutlamaları zaman zaman aydınlarla bağnazlar arasında sert tartışmalara yol açmış, çoğu kez dar kalıplar içerisindeki bazı basın organları da bunu körüklemiştir. Yılbaşının kökeni, ne olduğu konusunda bilinçsizlik ve kültür eksikliğinin de bu tartışmalarda büyük payı olmuştur. Yılbaşı birbirinden farklı toplumlarda değişik biçimlerde algılanmıştır. Bazılarına göre nefsin körletilmesi, bazılarına göre de canlandırmayı veya insanı yenilemeyi tanımlamaktadır. Bu arada insanın veya toplumların yeniden güçlendirilmesi gibi bir amaç güttüğü iddiası ise ayrı bir tartışma konusudur. Hıristiyanlık öncesi ve sonrasında yapılan kış şenliklerinin ayrılmaz bir parçası olan ateş ile ışıktan esinlenerek yapılan törenlerin sıcaklığın, sürekli yaşamın simgesi olduğu da bilinmektedir. Ayrıca ölüme meydan okumasıyla tanınan ve bu yüzden yapraklarını dökmeyen çam ağacının da yılbaşı kutlamalarında yer alması hiç de boşuna değildir...
erdemyucel2002@hotmail.com