31
Mayıs
2024
Cuma
ANASAYFA

Yılbaşı Yaratıkları!..

Türkiye 2008 yılına büyük bir rezaletle girdi.

Yeni yılı İstanbul’da kutlamak isteyen yabancı bir turist grubu İstiklal Caddesi’nde bazı yaratıkların toplu cinsel saldırısına uğradı!..

Dünya’nın gelişmiş ülkelerinde ise insanlar yaşadıkları şehirlerin meydanlarında, sanki daha önceden sözleşmiş gibi bir araya gelerek yeni yılı kutladılar. Moskova’nın Kızıl Meydan’ında yaklaşık iki buçuk milyon kişi -12 derecede bir araya geldi. İtalya’da Venedik’te altmış bin kişi “Barış ve kardeşlik dolu bir yıl” mesajları verdi. ABD’nin New York kentinde her yıl olduğu gibi bu yıl da tam bir milyon insan sokak partileri düzenledi. Londra ise tarihinin en pahalı havai fişek gösterileri eşliğinde yedi yüz bin kişi yağmur altında Thames Nehri kıyılarında bir araya geldi. Paris’te Eyfel çevresinde binlerce insan toplandı. Batı ülkelerinin yanı sıra Irak’ta ABD işgalinden sonra Iraklılar da ilk defa dans ederek eğlendiler. Dünyanın diğer ülkelerinde; Japonya’da, Kore’de, Çin’de, Güney Amerika ülkelerinde benzeri coşkular birbirini izledi. Bütün bu ülkelerde görüldüğü gibi insanlar yeni yıla açık havada toplanarak coşkuyu birbirleriyle paylaşıp kutlayarak girmek istiyorlar.

O ülkeler ile bizim aramızda ne fark var diye soracak olsanız; onlarda güvenliğin bizde ise tam tersine olmayışıdır. Kuşkusuz, o ülkelerde de saldırganlar, içki içip sarhoş olanlar da çıkar ama o ülkelerin güvenlik güçleri gereken önlemleri anında almasını bilirler. Ayrıca orada yaşayanlar yeni yılın ne olduğu bilinci içerisinde olup, bizim bazı akılsız radikallerimiz gibi gavur geleneği! diye bakmazlar.

Çağdaş ve batılı olmak isteyen, AB’li olabilme uğraşı veren Türkiye’de 2008 yılı kutlamaları birbirlerinden farklı biçimlerde kutlanmaya çalışıldı. Parası olanlar lüks mekanlarda toplandılar, dışarı çıkmaktan ürkenler veya kısıtlı imkanı olanlar evlerinde bir araya geldiler, kimileri de dergahlarda zikir çektiler!...

Güneydoğu olayları nedeniyle İstanbul’da her yıl düzenlenen Taksim gösterileri iptal edilmişti. Taksim Meydanı’nda düzenlenen gösteriler, çoğunluğu eğitimsiz insanlar bir araya gelmiş ve her yıl çeşitli rezillikler birbirini izlemişti. Hatırlayacağınız gibi geçen yıl burada bir üniversiteli genç öldürülmüş, kırsal kesimlerin magandaları kadınlara sarkıntılıklar yapmış, polise yansıyan pek çok olaylar yaşanmıştı. Bu bakımdan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu yılki gösterileri iptal etmiş olması haklı olarak görülebilir. Ne var ki, gösterilerin iptaline rağmen yine de Taksim ve İstiklal Caddesi her yıl olduğu gibi yine doluydu ve kendini bilmez yaratıklar yüzünden diz boyu rezillikler yaşandı.

Televizyon ekranlarında gördüğümüz görüntüler insanı çileden çıkarıyordu. Kaba saba bir yaratık elinde bira kutusu yakaladığı bir turist kızın omzuna diğer elini atmaya yeltenirken, aynı zamanda elini dudağına götürüp öpmek istediğini anlatmaya çalışıyordu. Bu görüntüler bana tarihi çağlardaki konuşma özürlü ilkel insanları anımsattı. Yaratık öpmeye çalışırken arkasına geçen amiyane tabirle fortçular! kızı dürtüklüyorlardı

İnsan görünümündeki bu yaratıkları her yıl olduğu gibi yine ortaya çıktı ve Türkiye’yi tüm dünyaya rezil kepaze etti. Bunlara hayvanlar diyen basın organlarımız oldu. Oysa onlara hayvan demek de doğru değildir. Hayvanların da kendilerine göre kafa yapıları, içgüdüleri, onurları vardır. Taksim ve Beyoğlu’nda ortaya çıkan yaratıklar etrafı kasıp kavurdu. Ellerinde bira şişeleri, ağızlarından akan salyaları, cinsel bunalım içerisindeki yaratıkların önüne düşen bu yıl da Avustralyalı, Rus turistler oldu. Yılbaşını İstanbul’da geçirme gafletine düşen turistler ne olduklarını anlayamadılar. Çevrelerini saran, büyük olasılıkla kırsal kesimlerden gelen yaratıklar sözlü saldırıları bir yana onların ellenmedik yerlerini bırakmadılar. Yanlarındaki erkek arkadaşları ise beklemedikleri azgın yaratık saldırısı karşısında aciz kaldılar. Yabancı turistlerin feryatları televizyon ekranlarına, görüntüleri basına yansıdı. Bunlar basına yansıyanlardı, şehrin diğer noktalarında neler oldu bilinmiyor. Yine basından öğrendiğimize göre, Taksim’de tanıştığı ABD’li bir kadını iki kardeş evlerine götürüyor, hem tecavüz ediyor, hem de paralarını gasp ediyordu.

Beyoğlu’nda cinsel saldırıya uğrayan Avustralyalı kızları kurtaran kim oldu?

Emniyet güçleri mi?

Hayır; İstiklal Caddesi’ndeki nöbetçi olan bir eczane sahibi oldu. İstiklal Caddesinde çığlık atarak kaçmaya çalışanları eczanesine alarak kepenklerini indirdi ve ardından 155’ aradı. Eczanenin camlarını kırmaya çalışanları neden sonra gelen polis ekibi dağıttı. Cinsel dürtülerini açığa vuran, elli civarındaki yaratıkları yakalamak yerine dağılın beyler demekle yetindiler.

Beyoğlu Filibe Eczanesi sahibi ödüllendirilmelidir. Turist kızlar İstiklal Caddesi’nde yaratıklar tarafından becerilmiş olsaydı, Türkiye’nin dış dünyadaki imajı çok daha fazla rezil olacaktı.

Yabancı kadınlara saldırıdan sonra yalnızca o gece Beyoğlu’nda biri İranlı olmak üzere dört kişi gözaltına alındı. Bunlar da turist kadınlar şikayetçi olmadığından 57YTL ceza ile serbest bırakıldılar. Oysa bu cezanın yanlış olduğu kanısındayız. Nitekim İstanbul Barosu Başkanlığı yapılan saldırının birden fazla işlenmesinden dolayı suçun nitelikli hallerden sayılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca suçun takibinde şikayet konusunun şart olmadığına dikkati çekiyor. Yapılan eylemin cinsel saldırıya, vücut dokunulmazlığını ihlale ve toplu saldırıya yönelik olduğundan “Kabahatler Kanunu’nun” 37. madde çerçevesinde değerlendirilmesinin ceza adeti ile bağlaşmadığını ileriye sürüyor. Bu durumda yaratıklar cezalandırılmayıp adeta ödüllendiriliyor. Kanımızca da önümüzdeki yıllarda yapılacak olası saldırılara cevaz veriliyor.

Yaratık saldırılarına uğrayan turistler neden şikayetçi olmadılar ?

Olsalardı ne olacaktı?

Birkaç günlüğüne geldikleri Türkiye’de poliste, adliyede uğraşacaklar, tatillerini daha da rezil edeceklerdi. Onun için canımız azat deyip çekip gittiler. Bizleri de her yıl ortaya çıkan yaratıklar ile baş başa bıraktılar.

2010’da dünya şehri olarak ilan edilen, AB ülkesi olmak isteyen Türkiye’nin halini görüyor musunuz ?

Cadde ortasında kadınları becermeye varan saldırının karşılığı; 57 YTL!..

Yukarıda belirttiğimiz gibi yaratıklar cezalandırılmadı, aksine ödüllendirildi.

Böyle komik bir cezanın olduğu ortaya çıkınca, artık kadınlara yönelik yeni saldırıların önüne geçebilir misiniz?

Bu tür eylemler “Kabahatler Kanunu” çerçevesine giriyormuş, cezası da belli...

Bu cezadan sonra önümüzdeki yıl başında yaratık ve maganda sayısının daha da artmayacağını kim garanti edebilir?

Bunun sorumlusu kimlerdir?

Her yıl kırsal kesimlerden gelerek ortaya çıkan yaratıklar mı?

Terör deyince hep PKK’nın yaptığı saldırılara öncelik veriyoruz. Oysa Taksim’de yaşananlar yaratık veya maganda terörü değil de nedir ?

Yaratıkları önlemekten güvenlik güçleri aciz mi?

Güvenlik güçlerinin toplumsal hareketlerde nasıl davrandığını, biber gazı veya su sıkarak, cop sallayarak önlediğini de biliyoruz. İstiklal Caddesi ve Taksim’de o gece bir yığın polis vardı, ancak üstlerinden emir almamış olacaklar ki, olup bitenlere seyirci kalmakla yetindiler.

Yılbaşının ardından basına demeç veren İstanbul’un yöneticileri, birkaç münferit olay dışında her şey sakindi diyebiliyorsa söyleyecek bir söz bulamıyoruz. Başka ülkelerde bu tür olaylar olsa acaba o yöneticiler yerlerinde kalabilirler mi? Ancak burası Türkiye, her şey çabuk unutulur ve yöneticiler de görevlerinde kalırlar!.. Biz de nurlu ufuklara doğru bir adım daha yürürüz!..

Geçen yıl yaşananlardan sonra Taksim ve çevresinde olacakları, bu şehrin aklı başında insanları biliyordu da emniyet güçleri neden bilmiyordu? Biliyorduysa turist kadınlara saldırıları önlemekte neden geciktiler?

Hukukta kriminoloji diye bir bölüm vardır. Bunun için İtalya’da Kriminoloji Enstitüsü bile kurulmuştur. Kriminolojide insanın yüz ifadesi ve görünümünden suçlu olup olamayacağı kısmen de olsa anlaşılır. Olay çıkaracak kişiler davranış ve yüz ifadelerinden önceden belli olur, bunların Taksim ve çevresine girişine neden polis engel olmadı. Öncelikle demokrasi diyecekler olursa onlara söyleyecek bir tek sözüm var; demokratik haklar başka bir kişinin demokratik hakkının başladığı yerde sona erer.

Cinsel dürtülerini kontrolden aciz, ağızlarından salyalar akan, ellerinde bira kutuları ile bu yaratıkları Taksim Meydanı ile İstiklal Caddesi’ne sokan, olanlara seyirci kalan güvenlik güçleri de suçludur. Onların yanı sıra turistlerin kaldığı otellerin yöneticileri de dışarı çıkanları yaratıkların saldırısına uğrayabilirsiniz diye ikaz etmeliydiler.

Nişantaşı’nda açık hava gösterisi düzenleyen Şişli Belediye Başkanı bu konuda örnek alınmalıydı. Mustafa Sarıgül 600 civarında belediye zabıtasını bu konuda eğitmiş ve taşkınlıkları onların yardımıyla olaysız atlatmıştı. Bu bakımdan CHP’den dışlanmak istenen Mustafa Sarıgül kutlanmalıdır. Aynı çalışmayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Beyoğlu Belediyesi de yapabilirdi. Yapmadılar, ya da akıl edemediler.

Geçtiğimiz yıllarda ise buna benzer taciz olaylarının bazı magazin gazetecileri tarafından yapıldığı iddia edilmiştir. Ancak hiçbir meslektaşımızın gazetecilik ile bağdaşmayacak bu tür olayları yaptığını sanmıyorum. Ne var ki, elin oğlunun ağzı torba değil ki büzesin...

İstanbul’da cinsel taciz olaylarını yaratan yaratıkların Türkiye turizmine büyük sekte verdiği de açıktır. Bazı otelci dostlarımdan bazı otellerde rezervasyonlarını iptal ettiğini öğrenince birkaç kendini bilmezin cinsel açlığının nelere mal olduğunu da öğrendim.

Türkiye’nin dış ülkelerde imajı daha başka nasıl zedelenebilir?

Türkiye’de bu tür kadınlara yönelik saldırılar nedense önlenemedi. Bu ortamda ne yaparsak yapalım, kim ne derse desin AB’ye girebilmemiz bizim için hayaldir. Her şeyden önce toplumun eğitim ve kültürünü geliştirmeden, çevreyi taciz eden yaratıkların, magandaların önce önünü kesmeden uygar toplum olduğumuzu söyleyemeyiz. Söylersek kendimizi aldatmaktan öteye gidemeyiz. 



erdemyucel2002@hotmail.com  

Yayın Tarihi : 7 Ocak 2008 Pazartesi 00:20:14
Güncelleme :7 Ocak 2008 Pazartesi 12:43:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
mehmet ersindigil IP: 84.62.39.xxx Tarih : 8.01.2008 14:22:53

Bende düsünmüstüm sayin erdem niye bu konuyu atladi. bir seyler yazmadi diye,bu olayda ben emniyet güclerini suclamayacam cünkü 70 milyonu asmis bir ülkeyi hangi güc bekleyebilir. ama biz sivil toplum olarak emniyet güclerine yardimci olursak inanyorum ki bu tür olaylar olmiyacak. ne terör ne irz düsmani nede türk düsmani, olur.biz sivil halk bana,ne politikasi yürüttügümüz müddetce bir yere varmayiz. size bazi örnekler verebilirim ben almanya,da yasayan bir türk vatandasiyim, almanya,da kirmizi isikta gectigin zaman trafik polisi yok ama vatandas ne yapiyor plakayi alip polise bildiriyor. polis,te es gecmiyor hemen mahkemeye bildiriyor cezasi ne ise araba sahibine bildiriliyor ve ödemek zorunda kaliyor yani bu bir örnek. buna benzer cok sey vardir,her seyi emniyet güclerinden beklememek lazim. ben o olayi televizyon haberlerinden izledim ve nefretle kinadim orda o kadar insan var hic biri cikip mudahale edemiyor. bence kalkip burda emniyet güclerini suclamak iyi birsey degildir. bu tür olaylar kendi ülkemde olmasi beni derin yaraladi cünkü yabancilara karsi kendimizi neyle savinacagiz. bu konuda cok yazilacak sey var ama lakin ilgilenilecegine kanaat getirmiyorum,cünkü okuma kabiliyetimiz cok cok az selamlarimla saglicakla kal.


hürriyet turnalı IP: 88.239.45.xxx Tarih : 9.01.2008 16:40:34

Ne yazık ki inkar edemiyeceğimiz tek şey o YILBAŞI YARATIKLARI özümüzden, çoğunluktan ve aslında hergünün YARATIKLARI dır.Sevgili Erdem Bey emin olun TC de kadın olmanın zorluklarına inanamazsınız illa da güzel olmaya gerek yok sadece sakin ,sessiz görünmeniz yeterli. YARATIKLAR her yerimizde her kesimde okumamışı tecavüze yelteniyor okumuşuda gözüyle her türlü tecavüzü gercekleştiriyor.Üzülerek ACABA DİYORUM BİZİM ERKEKLERİMİZİN BEYNİNDE BİR EKSİKLİK VEYA FAZLALIKMI VAR?


Yılmaz Ergüvenç IP: 195.174.34.xxx Tarih : 7.01.2008 13:01:23

Kadını eve kapatan, saçının bir telini bile göstermek istemeyen, vaazlarda kadınlarınızı çalıştırmayın diyebilen, kadını senin benim gibi bir insan değil, zevk aracı bir meta gibi gören bir kısım toplumda yetişen delikanlılardaki cinsel açlık, bu gidişle önlenemeyecektir.


Gökhan IP: 85.100.150.xxx Tarih : 7.01.2008 12:27:50

Elinize sağlık sayın hocam.Benim hala kafamı kurcalayan bazı şeyler var bu kanunların işleyişi hususunda.Yanlışlardan ilki,bir suçun işlenip işlenmediği hakim ya da savcının yorum ve şahsi kanaatine bırakılıyor bizim ülkemizde.Bu bazı filmlerimize bile konu olmuştu.(Pardon)Oysa ki olayın şahitleri,varsa suçüstü yapan emniyet görevlisinin görüşü önemli olmalı kanımca.Yabancı filmlerde bile görüyoruz mahkemelerin nasıl işlediğini.Bizde gaspçı çocuklar serbest bırakılır ki işi daha iyi kavrasın ve mesleğinde ilerlesin diye. İkinci husus;Para cezası dır.Ne korkunç birşey bu yahu.Bir kadına veya daha geniş söylersek insana tacizde bulunmanın ve onu psikolojik olarak da yaralamanın bedeli 57 ytl midir yani?Bu parayı ver taciz et anlamına gelmez mi bu.Gazetelere de çıkmış olan olay anı görüntülerinden yola çıkılıp savcılık tarafından 1 yıl ağır işte çalıştırılma ve 3 metre kare yerde yatma cezası verilir,psikolojik tedavi uygulanırsa bu tür suçlar azalır düşüncesindeyim.Ama aynı zamanda eğitim kurumlarında çocuklara gençlere cinsellik eğitimi verilmeli ve bilinçlendirilmelidir.Bunun yerine insanları ayrı ayrı oturtup (Okulda,sinemada vs.)Sosyalleşmekten uzaklaştırılırsa sonuçta böyle insanlıktan uzak yaratıklar yetişmesi gayet doğaldır.O güvenlik görevklisi arkadaşlara da bir çift sözüm var o insanlar yerine sizin bir yakınınız olsa amirlerinizden emir mi bekleyeceksiniz müdahale için.Ne demek dağılın beyler yahu?Maç kavgası dağıtıyor sanki.....


erdal geyikçi(köçek)...! IP: 88.254.127.xxx Tarih : 7.01.2008 11:43:58

MERHABA ERDEM ABİ...KÖŞENİZİ OKUYUNCA YILBAŞI GÜNKÜ GİTTİĞİM,HUZUR EVİ VE 5 YILDIZLI OTEL GELDİ..SENDE BİLİYORSUN,BEN KÖÇEKLİK YAPIYORUM ERDEM ABİ..GÖSTERİ YAPMAK İÇİN İLK GİTTİĞİM YER ANTALYADA BULUNAN"İKİNCİ BAHAR HUZUR EVİ"ERDEM ABİ..İLK DEFA GİTTİĞİM HUZUR EVİNİN ADINI DUYUNCA"HUZURLU BİR YER SANMIŞTIM"ERDEM ABİ..ADIDA HOŞTU"İKİNCİ BAHAR HUZUR EVİ"..BELKİ HUZURLU BİRYERDİ ERDEM ABİ"AMA"ÖYLE OLMAIĞINI GÖRDÜM...AİLELERİNDEN UZAK YAŞAMANIN ZOR OLDUĞUNU GÖRDÜM ERDEM ABİ..YENİ YILDAN İSTEKLERİM VARDI"AMA"SENEYE KALDI ERDEM ABİ..HUZUR EVİNDEKİLERİ GÖRÜNCE"ALLAHIM BANA SAGLIK VER"DEDİM..GÖSTERİ YAPMAYA BAŞLADIĞIMDA,BELKİ İLK DEFA KÖÇEK GÖRENLER VARDI..GÖZLERİNDEKİ SEVİNCİ ANLATMAK YETMEZ,YAŞAMAK LAZIM ERDEM ABİ...BURDAN AİLELERİ HUZUR EVİNDE OLANLARADA SESLENMEK İSTİYORUM..HAFTADA BİRGÜNDE OLSA YANLARINDA OLSUNLAR,UNUTMASINLAR..DAHA SONRA GİTTİĞİM OTELDE,İLK ÖNCE TÜRKLERE GÖSTERİ YAPTIM ERDEM ABİ...YILBAŞINADA ORDA GİRDİM.İKİNCİ GÖSTERİME,ROMENLERE,RUSLARA,İTALYANLARA VEDE ALMANLARA OLDU...DAHA SONRAKİ GÜNLERDE OTELİN MÜDÜRÜ ARADI ÇOK TEŞEKÜR ETTİ..NEDENİNE GELİNCE TURİSLER SENEYE YİNE GELECEKLERMİŞ,ÇOK EYLENMİŞLER ERDEM ABİ..KÖŞENİZDEDE BELİRTİGİNİZ GİBİ,BİZİM ÜLKEMİZ HUZURLU BİRYERMİ??YOKSA YILBAŞINDA GİTTİĞİM"HUZUR EVİ"GİBİ HUZURLUMU GÖRÜNÜYOR DIŞARDAN BAKILDIĞINDA ERDEM ABİ....BEN İNANIYORUMKİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÜNYANIN EN HUZURLU ÜLKESİ ERDEM ABİ"AMA"GERÇEK VATANINI SEVENLER OLDUKCA ERDEM ABİ..BU VATANI SEVMEYENLERİ"HUZUR EVİNDE AİLERERİNİ YALNIZ BIRAKANLARA BENZETİYORUM"ERDEM ABİ...DIŞARDAN BAKILDIĞINDA"HUZURLU"GÖRÜNMEYELİM ERDEM ABİ...HUZURULU YAŞAYALIM VEDE YAŞATALIM..TIPKI HUZUR EVİNİN ADI GİBİ"İKİNCİ BAHAR HUZUR EVİ"GİBİ OLALIM ERDEM ABİ...UNUTMAYALIMKİ GELECEKTE BİZLERDE ONLAR GİBİ OLABİLİRİZ..BİZLERİ HUZURSUZ EDENLERE KARŞI DUYARLI OLALIM,TAKSİMDE OLAN OLAYLARIN,BİRGÜN BİZİMDE AİLELERİMİZE YAPILA BİLECEGİNİ INUTMAYALIM..SENEYİ HUZURLU KARŞILAYALIM....SAYGILARIMLA.ERDAL GEYİKÇİ(KÖÇEK)...!