Zeynep Mutlu Okulu Fethullah’ın Olsaydı!..

Okulların açılmasına, eğitimin başlamasına sayılı günler kaldı. Ortada Milli Eğitim Bakanlığı varsa öncelikle yapılacak iş; okulların onarımlarının yapılması, eğitim araç ve gereçlerinin tamamlanması ve öğretmen atamalarının giderilerek derslerin boş geçmemesini sağlamaktır. İmkânlar el veriyorsa yeni okullar yapılmalı, Büyük Atatürk’ün “En hakiki mürşit ilimdir” sözünden yola çıkılmalıdır. Oysa bunların tam tersi bir uygulamayla karşılaşmak Cumhuriyet ilkelerine inanmış insanları üzmekten de beter etti.

Pazar sabahı, saat 6.00’larda daha hava yeni ağarırken, sahurdan kısa bir süre sonra, 600 kişilik, yıkım ordusu halinde belediye ekipleri Zeynep Mutlu Eğitim Vakfı’nın okulunu yerle bir ettiler. Üstlerinden aldıkları emirleri harfiyen uygulayan yıkım ordusu, belki biraz önce sahur yapmış, sabah namazını da eda etmişlerdi. Büyük olasılıkla da okul yıkarak işledikleri günahın farkında bile değillerdi. Ramazan ayında oruç tutmuş, sabah namazını kılmışlardı ya Allah onları affederdi!..

Zeynep Mutlu Eğitim Vakfı’nın mütevelli heyetinde Türkiye’nin yetiştirdiği, her dalda ismini duyurduğu isimler bulunuyor. Türkiye’nin tanınmış pek çok ismi de eğitime katkıda bulunmak amacıyla buraya bağışta bulunmuşlar. Mütevelli heyetine ve bağışta bulunanların basında yer alanların isimlerine bakıyorum içlerinde din simsarları veya birilerine yalakalık yapanlardan eser yok!...

Çağdaş eğitimin ön plana çıkması gereken günlerde yasa dışı diyerek on yıllık, Batı standartlarında üstün nitelikte öğrenim veren, belediye ile arsa ihtilafı olan, Milli Eğitim Bakanlığından ruhsatlı bir okul sabahın köründe yıkılıyor. Cumhuriyet tarihimizde belki de bir ilk yaşanıyor.

Basından öğrendiğimiz kadarıyla yıkımdan önceki Cuma günü saat 16.58’de yıkım tebligatı, 775 sayılı Gecekondu Önleme yasası çerçevesinde ve gecekondu kapsamında olduğundan yapılıyor. Tebligatta görevi ve isimleri meçhul iki isim ile muhtarın yalnızca mührü varmış!...

Garip ki ne garip…

Tebligat öyle bir saatte yapılıyor ki vakıf yönetiminin yargıya başvurma hakkı ellerinden alınmış… Bu tebligat, Tebligat Usulü Kanuna da uymuyor. Okul mütevelli heyetinin hukukçuları Eyüp Kaymakamlığına başvurmuşlarsa da kaymakamlık kapalı, kaymakam da hafta tatilinde… Oysa hükümeti temsil eden yöneticilerin veya idare amirlerinin hafta veya bayram tatillerinde bile nerede olduklarını üst makamlarına bildirmeleri zorunludur. Ola ki çok önemli bir durum olsa, kaymakam ben hafta tatilindeyim mi diyecekti?

Kısacası hazine arazilerine okul yapıp devlete devredenlere “Üstün Hizmet Madalyası” verilen memleketimizde bir okul hukuk dikkate alınmadan yıkılıyor. Meşhur bir sözü hatırlamamak elde değil; “Bizde devlet gücü her şey olup bittikten sonra gelir” diye…

Yıkımdan sonra hukuk işlemiş ve Vakıf yıkım kararına itirazını yaptı ve mahkeme heyeti de davalı Eyüp Belediyesi’ne yıkıma konu olan binaların yıkılıp yıkılmamasının sorulmasına, dava konusu parsellerle ilgili tüm yargı kararları ile belgelerin istenmesine, Eyüp Belediyesinin savunmasının alınmasına ve yıkım işleminin durdurulmasına karara bağladı. Oysa bazılarının isteği olmuş, aydın öğrenciler yetiştiren okul oldubittiye getirilip yıkılmıştı.

Ne zaman yıkılmıştı?

Mübarek Ramazan ayında, sahurun hemen ardından, okulların açılmasına sayılı günler kala…

Müslüman geçinen bazı insanlar Kur’anın ilk ayeti oku anlamındaki “İkra’ yı da bilmiyorlar mı? Orada Tanrı insanlara oku, öğren diyor. Ancak bazı dar kafalılar bu sözü yalnızca anlamını bilmeden, anlamadan Kur’an oku anlamında algılıyorlar. Ayrıca Peygamberin hadislerinden de haberleri yok veya işlerine gelmediğinden bilmezden geliyorlar. Bana bir kelime öğretenin 40 yıl kölesi olurum, ilim Çin’de de olsa git öğren sözleri de sanırım okul yıkanlara pek bir çağrışım yapamamış!..

Hukuk, insan hakları ve eğitim yönünden tarihimize kara bir sayfa olarak geçecek olan bu okul bazılarına neden ters gelmiştir?

Zafer Mutlu’nun elim bir kazada yitirdiği kızının adını yaşatmak için 1998’de kurdurduğu bu okulun, Vatan Gazetesi Genel Yönetim Kurulu Başkanı olmasında payı var mı? Yoksa yıkılan okulun mütevelli heyetinde olan bazı kişiler mi yıkımın nedeni?

Vatan Gazetesinin bazı konularda hükümete ters düşmesi mi?

Bazı yolsuzlukları gündeme taşıması mı?

Yoksa boyun eğmeyen birilerine yeni bir gözdağı mı verilmek isteniyor?

Batı standartlarındaki eğitim bazılarını rahatsız mı ediyor?

Konya’nın Taşkent ilçesindeki Balcılar beldesinde dini bir vakfa ait kız öğrenci yurdu çökmüş ve 18 kız yaşamını yitirmişti. Aynı binadaki Kur’an kursu da kaçaktı. Sahi bu olay ne oldu? Zeynep Mutlu Vakfı’na ait Kemer Okullarına sabahın köründe gösterilen gayretkeşlik acaba orada nasıl işledi?

Mimarla Odası da Milli Eğitim Bakanlığı’nın İstanbul’da bulunan 1850 okulundan 1665’inin yasal olmadığını ileri sürüyor. Anadolu’daki okullarla ilgili bir bilgi vermiyor. Merak bu ya, acaba o okullara ne gibi işlem yapılması düşünüyor?

Yasalar, hukuk bir yana bu olay bana hepimizin bildiği, suyumu kirletiyorsun diyerek kuzuyu yiyen kurtla kuzu hikâyesi ile Hababam Sınıfındaki Mahmut Hocayı anımsattı… Reha Muhtar’ın da yazdığı gibi keşke Hababam Sınıfı gerçek olsaydı da bir yetkili çıkıp “Okulu yıkmayın… Burada öğrenciler okuyor”… Diyebilseydi…

Sırası gelmişken de kendi kendime düşünmeden edemedim; Acaba bu okul Fethullah Hocanın veya dini amaçlı vakıfların okullarından biri olsaydı hukuk, belediye yasaları yine böyle mi işlerdi?

Acaba aynı hassasiyet memleketin dört bir bucağında kurulmuş kaçak dergâhlara, onların yönetimindeki Kur’an kurslarına, okullarına da gösteriliyor mu?

Hacı Bektaş Veli ne kadar da güzel söylemiş; “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.”

Not: Türkiye’deki bütün okulların başı olan Milli Eğitim Bakanından bu konuda bir açıklama gelir düşüncesi ile bu yazımı biraz geciktirmiştim. Baktım ki Milli Eğitim Bakanından hiçbir açıklama gelmedi. Beklemiş olmam da belki de abesle-iştigaldi… Bakanlarımızın, Başbakanın görüşleri veya direktifleri doğrultusunda bir beyanatta bulunmalarını beklemek de yersizdi.

erdemyucel2002@hotmail.com