18
Mayıs
2024
Cumartesi
ANASAYFA

Devletbaba ve insanlık

"DEVLETBABA VE İNSANLIK"

yusuf@kenthaber.com

    

        Bu doyumsuzluk (tatminsizlik) neyin nesidir, bilen birileri varsa bana da anlatsın arkadaş!
 
Yok arkadaş, biz;  ne istediğimizi biliyoruz nede istemediğimizi. Hanımın yemeği salçalı yapar, yok bu çok salçalı olmuş, tuzsuz yapar yok tuzsuz olmuş, komşun bahçesine bir çiçek eker, yok efendim mazı çiçeği yok muydu, ortağın işin gereği  bir karar almıştır vay nasıl yaparsın, hükümetin bir yasa çıkarır daha uygulanmadan kıyamet koparırsın, Amerika barış ve özgürlük dağıtır sen ona da itiraz edersin! Yağmur yağar oflanırsın, güneş açar esnersin! Kar yağar ağlarsın! Adam olursun, olmaz sen illa çocukluk yapacaksın! Evlenirsin, yok illa boşanırsın! Çocuğun olur, olmaz!, çocuğun olmaz, hiç olmaz!
 
        Şu partilerinden istifa eden milletin vekilleri ne kadar tatminsizler. Belki de  bize doğru söylemiyorlar . Bir parti “tüzük” ile kurulur. Bu tüzük de, o siyasi partinin tüm felsefesi  ve siyasi hedefleri bellidir. Üye olarak giren her kişi bunu bilir, daha doğrusu bilmesi gerekir. Y partisinden meclise gir, sonra X partisine geç! Ben seni Y partisindesin diye seçtim! (aslında var olan sistemde bu da mümkün değil ya neyse). Sen partini bana sormadan nasıl değiştirirsin, yada istifa edersin. Vekillikte tek taraflı böyle bir şey olmaz. İstifa ederken gelirsin dersin ki “……………. İşte bu sebeplerle partiden istifa etmem lazım”.Seçmenin de değerlendirir, ya sana hak verir yada verdiği emanetini geri alır.Aksi halde ise istifa eden milletvekili, sadece partiden değil vekillikten de istifa etmelidir. Yada en azından seçim sistemi müsait değilse bir sonraki seçime kadar bağımsız olarak kalırsın…Yoksa vatandaş seni partiler arası seyahat edesin diye seçmiyor!!!
 
        Mesleki ahlakı konuşabilmenin ön şartıdır kişinin ahlakı… Yok siyasi ahlakmış, ticari ahlakmış, spor ahlakıymış, basın ahlakıymış….!!!   Sen ahlaksızsan, senin meslek ahlakın mı olur ? Memleket ahlaksızlıktan geçilmiyor, sen neden bahsediyorsun?
 
        Hem de nüfusunun  % 99’ u inançlı bir ülkede oluyor tüm bunlar. Vay başımıza gelenler! Acaba inançsız olsak daha mı iyi ne?
 
        Rüşvet, teşvik primleri, adam kayırmacılık, kişisel menfaatler uğruna heba edilen bir ülkenin geçmişi ve geleceği…
 
        Nahcıvan bize vize uygulamaya başladı diye kıyamet koparmayı bilenler, sebeplerini de bir düşünseler. X bir ülke olsam, bu şartlardaki bir ülkeye bende vize uygularım. Bu ülkenin iyi  insanlarının yanı sıra, korkunç hatta tabiri doğru kullanayım canavar insanları var! Hemen diyeceksin ki bunlar sadece bizde mi var? Evet sadece bizde yok. Her ülkede böyle zihniyetler vardır. Ama önemli olan bu zihniyete karşı devletin duruşudur. İnsanları zehirleyen zihniyete ket vuramayan ve insanların göz göre göre ölümüne seyirci kalan bir  duruş değil!!!
 
         Mutlaka biri yada birileri ölecek ki devlet harekete geçsin. Kanun koyucular ve kanun uygulayıcılar  başka türlü harekete geçemez! Bunları asacaksın kardeşim! Ne demek idam cezası kalktı? Tekrar getir kalktıysa. Allah Allah o kadar mı zor yani…Ne insanlığı ne hoşgörüsü kardeşim. İnsan haklarıymış, geç bunları…Kriterler yüzünden ne huzurumuz kaldı ne can güvenliğimiz nede insanlığımız… O halde bu kriterler kim için çıkarılıyor ve uygulanıyor. Hırsızlar ve soysuzlar için mi?...Ben böyle saçma sapan bir hayat istemiyorum…Devlet önce benim can ve mal emniyetimi sağlasın ondan sonra başka işlere baksın…Sonra bu,devlet tarafından şahsıma sağlanacak özel bir istek değil. Benim anayasal hakkım. Ben vergimi ödeyen bir vatandaşım. Devlet bunu yapmağa mecbur. Yoksa ben niye devleti adam yerine koyayım ki!!!
 
        Bizim tüm iyi hasletlerimiz tarihte kaldı. Biz artık o eskiden imrenilen, hatta tarihe bile geçen Türkler değiliz. Her türlü soysuzluğa ve pisliğe bulanmışız. Lafa sıra gelince, yok öyle yok böyle…. Yok öyle dava.
 
        Devleti ve kurumlarını göreve çağırıyorum: Ya görevinizi yapın yada anayasayı değiştirin ki; kendi yaptığı anayasayı, yine kendi çiğneyen devlet olmayın…
 
Saygılarımla                                                                 Yusuf GEDİKLİ
Yayın Tarihi : 4 Mart 2005 Cuma 11:08:39
Güncelleme :19 Nisan 2005 Salı 22:19:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?