makamsizyusuf@hotmail.com
Rüzgar eken fırtına biçermiş!
Son yıllarda değişen alışkanlıklar, geri dönüşü zor yollara soktu toplum olarak herkesi. Siyasetçisinden tut, gidebildiğin yere kadar git! Değişen bir şey yok... Zaten toplu yaşam kurallarını tam olarak anlayamadan yaşamaya çalışan bizler, ülkedeki gerek ekonomik alanda yaşananlar, gerekse kişisel özgürlükler alanında biraz da mecburen çıkarılan kanunlar sayesinde, açılan barajdan özgürlüğüne koşan sular misali yakıp-yıkmaya, kırıp-dökmeye, vurup-öldürmeye, devam ediyoruz.
İş gelip de, çocuklara dokununca, isyanlar başladı tabii…Onca yıl her şey feda edilerek büyütülen yavrular, kaybedilmeye başlayınca, belki “şimdi bir şeyler düzelir” diye hayal ettim ama olmadı yine.
Kısır bir döngüye sürükleniyor yine işler! Yok, çizgi filmlermiş, kurtlar vadisiymiş filan falan. Bunlar tabii ki de önemli. Bunların yarattığı psikolojik travmaları yok sayamayız. Peki, çocukların durumu böyle diyelim. Ya büyüklere, yani hepsi kendi alanında uzman olan; anne-babalar, siyasetçi, bilim adamı, doktor, öğretmen, hakim, şoför, taksici, kamyoncu,otobüsçü,bankacı asker, savcı, polis, sanatçı, modacı, odacı, hancı,çaycı, yazar, gazeteci, televizyoncu, adını sayamadığımız daha niceleri… kısaca küçücük beyniyle dağları aşan, devrimler yapan, ülkeler fetih eden, zavallılara ne demeli? Bunların psikolojileri çok mu sağlam? Bunları nasıl halledeceğiz?
Bu zavallıların hiç biri, eksikliklerini kabul etmedikten sonra, sen-ben değil, hiç kimse hiçbir şey yapamaz. Eğitiminde çaresiz kaldığı nokta burasıdır.Yıllardır hep söylenen; okul-aile-çevre diyalogu amacına ulaşamadığı için yapılmak istenenler yarım kalıyor, hedefe ulaşılamıyor.
Okul- aile toplantılarına katılmamak için, bin türlü bahane uydur, çocuğunun; bedensel, zihinsel, psikolojik, fizyolojik ve sosyolojik gelişimlerini takip etme, çevresindeki arkadaşlarını tanıma, “aman beni rahatsız etmesinde, ne yaparsa yapsın ( saatlerce izlenen televizyon ve seyredilen her türlü programlar, çevresi ve kurduğu arkadaşlıklar)” düşüncesini terk etme, sonra da, ağla!
Bu, maalesef sadece eğitim ve kültür seviyesi düşük olanlar tarafından yapılmıyor: Millete örnek olması beklenen, bir çok aile tarafından bile önemsenmiyor. Çocuklarının eğitimlerine çok ciddi bütçe ayıran, onları özel anaokullarına, kolejlere gönderen insanlar var. Bunların içinde; ne yazık ki bu sorunlara çözüm olması beklenen kişiler ve çocukları da var!
Herkes her şey söylüyor, yazıyor, çiziyor da, uygulayan yok. Eğer sen üzerine düşeni yapmışsan, konuşmaya, eleştirmeye, üzülmeye hatta ağlamaya hakkın var. Yoksa bunun dışında yaptıklarının hepsi bir aldatmaca.
Bugüne kadar yaşanan tüm toplumsal olaylardan (doğal afetler ve savaşlarda dahil) eğer ders almış olsaydık, bugün daha az üzülüyor, daha az ağlıyor olmazmıydık?
Tüm bu ve bunun gibi sıkıntıların ortadan kaldırılabilmesi için, Ülke olarak, her ferdin eğitimden geçmesi şart. Yani, öncelikle; biz anne-babaların, eğitimcilerin, siyasetçilerin, yerel yöneticilerin ve güvenlik güçlerinin. Sonra varsın istedikleri gibi at oynatsınlar televizyonlarda, sinemalarda, sokaklarda, bilmem nerelerde! Hiçbir şey fark etmez.
Lütfen kendimizi kandırmayı bırakalım, bu işlerin çözümüne yönelik bir fikri olan ne olur çözümü bir başkasının bulup uygulamasını beklemesin. Okul toplantılarına, yerel yönetimlerin düzenledikleri kurs ve seminerlere katılarak çözümün içinde olun. Yine beklemeyi seçerseniz daha çok beklersiniz ve çok ağlarsınız.
Kurtlar vadisinin yayından kaldırılması ile bu işlerin düzeleceğini sanıyorsan çok yanılıyorsun! Bırakın vadiyi filan, her yer kurt çakal dolmuş! Kurtlar için vadiye filan da gerek yok ayrıca. Etrafına bir bak, ne demek istediğimi gayet rahat anlayacaksın…
Sevgi ve saygılarımla
Yayın Tarihi :
5 Nisan 2006 Çarşamba 12:27:08
Güncelleme :5 Nisan 2006 Çarşamba 18:44:18