7
Mayıs
2024
Salı
MARDİN

Dişliler ve Dişsizler


Gün geçmiyor ki Tayyip Erdoğan temiz toplumdan bahsetmesin. Mafya ve çetelerle savaştan söz ediyor. Garip insanların açlıktan öldüğü, kahvehanelerde dilencilerden geçilmeyen bu ülkede kirliliğe ilk taşı kim atmalı(ydı)? Geçmişi şaibelerle dolu-çok değil, yirmi kadar yıl önce işçi olan yöneticilerin-sözleri ne kadar inandırıcı olabilir? Kutsal kitaplarda anlatılan bir meselde (recim olayında) Peygamberin, ilk taşı içinizdeki günahı hiç olmayan kişi atsın şeklindeki çağrısı oldukça etik bir söylemdir. Kafasına kadar yere gömülmüş bir kadına ilk taşı günahı olmayan biri atmalıdır. Böyle birisi var mı? Peygamberlerin bile suçlar (cinayetler) ve günahlar işledikleri bir dünyada günahsız bir adam nasıl bulunacak? Biz olayı Nuh’a kadar götürmek niyetinde değiliz ama temiz eller operasyonunu yapacakların elleri tertemiz olmalıdır. Ve elleri kirli olanların çok fazla ses çıkarmamaları gerekir.

Zemheri soğukluğunda bir havada kuş kanat çırparak yere düşer. Donmak üzeredir. Yanından geçen bir inek üzerine pisler. İçinden ineği paramparça etmek gelir. İyi gününde olsa onu gagasıyla delik deşik ederdi ya, neyse… O da ne? İneğin pisliği yeni bir can verir kuşa; pisliğin sıcaklığıyla kıpırdar ve hatta cik cik cik diye bağırır. Oradan geçmekte olan kedi pisliğin içindeki debelenmeyi fark eder ve pisliği temizler, içinden çıkan kuşu afiyetle yer. Bu yönetim(cilik) fıkrasının verdiği birçok dersler var ama biz birkaçını sayalım: 1-Her üstüne bok atan düşmanın değil. 2-Seni boktan çıkaranı dostun sanma. 3-Bokun içindeysen çok fazla sesini etme.

AKP milletvekili Şaban Dişli’nin imar tadilatı nedeniyle bir milyon dolar aldığı yazılıyor. Eğer bu doğruysa, böylesi bir yolsuzluk yapan AKP milletvekilinin partisi ve hükümeti yolsuzlukların üzerine nasıl gidebilir? 100 YTL rüşvet almış bir memurun üzerine giden devletin böylesi bir iddia karşısında suskun kalmaması gerekir. Mafya, çete diyen Başbakanın bu konuda bir şeyler söylemesi gerekir. Hukukun üstünlüğü ve eşitliği herkes için vardır deniliyor. Bize böyle söylüyorlar. Ancak öykümüzdeki kuş-kedi misali kendisi çamur içinde olanların haykırdığı bir ülkede yaşıyoruz. Oysa o çamurun içinde olanların seslerini çıkarmamaları gerekir(di). RP trilyon davasından hüküm giymiş Necmettin Erbakan’ı aynı davanın iki nolu sanığı Abdullah Gül Cumhurbaşkan(lığ)ı yetkisini kullanarak affedebilmektedir. Ben bu noktada 100 YTL rüşvet yemiş memurun ihraç edilerek, yaşamının bittiği durumunu ortaya koyuyorum. Hangisi daha masum?

Bu ülkede kaç tane Şaban Dişli olayı vardır? Binlerce… Bilinen, bilinmeyen, gözden kaçan, göz yumulan daha binlerce kısa yoldan köşe dönme olayı var. Parlamenterler devlet yatırımlarının sanki ilan tahtalarını tutuyorlar. Devlet yetkilerini iktidar gücü olarak kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak bu ülkenin gelecek nesillerinin ekmeğinden yemektir. Kimseyi yargısız infazla suçlamak istemiyorum. Ve savcıların kendi sorumluluk alanında gereğini yapacağına inanıyorum. AKP iktidarı en son yaptığı memur maaşlarını iyileştirmeden emeklileri dışladı. Sanki çalışan memur yarın emekli olmayacak. Ya da milletvekili emekli maaşlarını gözü gibi koruyanlar baldırı çıplak memur emeklilerine çıbanbaşı, başlarına bela gibi bakabilmekteler. Bu çok tehlikeli bir durumdur. Bana Afrika’da kimi ülkelerde siyahlar arasındaki kabile savaşlarını andıran bir durum gibi geldi. Emperyalistler ve kimi Afrika diktatörleri çıkarlarını korumak için gariban siyahları kabile savaşları yaratarak birbirlerine kırdırtmaktadırlar. Bu Afrikavari taktik, memur ve emeklisi arasında bir çekememezlik yaratabilir diye düşünüyorum. Bu ülkede memurlar ve emekliler birbirine düşman mı olacak? Ve son bir söz(aklıma bir film ismi geldi): Dokunmayın Şaban’ıma!

Yayın Tarihi : 4 Eylül 2008 Perşembe 10:59:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?